KobiEfor Sanayi Ekonomi Dergisi

Öğrenmeye Sınırsız Özgürlük: MEF

ÜNİVERSİTE

İbrahim Arıkan Eğitim ve Bilimsel Araştırmaları Destekleme Vakfı tarafından kurulan MEF Üniversitesi, farklı eğitim-öğretim modeli ile girişimcilik, inovatif düşünce ve yaratıcılığı önplanda tutan, küresel ve yerel ölçekte katmadeğer yaratan bir üniversite olma yolunda ilerliyor.

Eğitim sisteminde dünyada ilk kez uygulanan ‘Flipped Learning’ modelini kullanan MEF, yükseköğretime farklılıklar getirmeyi amaçlıyor.
Arıkanlı Holding’in eğitim sektöründeki markası olan MEF Eğitim Kurumları 43 yıllık bilgi birikimi ve tecrübesini üniversiteyle taçlandırdı. 2014 ve 2015’te ilk öğrencilerini alan MEF Üniversitesi, dünyadaki 900 yıllık geleneksel üniversite eğitim sistemi yerine Flipped Classroom modelini kullanıyor. MEF Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Muhammed Şahin, “Dijital teknolojinin tüm hayatımıza egemen olduğu bir dünyada, günümüz ‘Y’ xkuşağı ve 2020’lerin üniversite öğrencisi olacak ‘Z’ kuşağının ve sonrasının eğitimini amaçlayan, dünyada da yeni yeni gelişen ‘Flipped Classroom’ eğitim-öğretim sistemini uyguluyoruz” diyor.
Profesyonel, lider ve girişimci yetiştirmeyi amaçlan bir eğitim ve araştırma kurumu olduklarını söyleyen Şahin, “MEF Üniversitesi, girişimcilik, inovatif düşünce ve yaratıcılığı önplanda tutan, küresel ve yerel katmadeğer yaratabilen bir üniversite olmayı hedeflemektedir. MEF Eğitim Kurumları, 1972 yılından bu yana eğitimde yeniliklerin, farklılıkların ve kalitenin simgesi olmuş ve başardıklarıyla ülkemiz eğitim sistemine birçok  katkıda bulunmuştur. Bundan sonra da üniversite olarak aynı misyonla hizmet vermeye devam edeceğiz” diye konuşuyor.

Flipped Classroom’da dünyada ilk
Algısı farklı çalışan yeni nesillerin karşısına, bugüne kadarki öğrenme yöntemlerini değiştirerek yeni model sunan MEF Üniversitesi, tüm yapılanmasını bu hedef doğrultusunda değiştirdi. Dersliklerinde alışılmış oturma düzenini dahi farklılaştıran Üniversite; hem teorik hem pratik eğitimi aynı anda öğrencisine sunuyor.
Modelin inceliklerini Muhammed Şahin, şöyle anlatıyor: “Tebeşir ve kara tahta ile başlayan eğitim-öğretim yolculuğunun önce keçeli kalem, beyaz tahtayla farklılaşmasını ardından ise tepegöz ile powerpoint sunuma dönüşmesini hep birlikte izledik. Şimdi ise sırada değişen algı düzeyi nedeniyle farklı bir eğitim-öğretim modeli var: ‘Flipped Learning.’ Modelin en önemli özelliği konsantrasyonları, algıları, düşünüşleri, ifadeleri farklı olan yeni kuşağı tek tek birey olarak ele alıyor. Etkileşimli öğrenmeyi sağlayan modelde öğrenciye ödev verilmiyor. Öğrenci öğretmeninin dersini 10-15 dakikalık videoyu 1 hafta önceden izliyor. Sonra sınıfında oluşturduğu 2-3 kişilik gruplarla ders tartışılıyor. Öğretmen bu esnada sınıfta moderatör olarak yeralıyor. Dersin ikinci yarısında ise dersin konusuna uygun güncel bir soru soruluyor. Öğrencinin yine bu soruyu grup olarak tartışması isteniyor. Böylece bilginin ezber olmasının önünün geçilmeye çalışılıyor.”

İngilizce olmazsa olmaz
15 bölümde eğitim veren MEF Üniversitesi’nin 2016-2017 eğitim öğretim yılında öğrenci sayısı 1278 oldu. Akademisyen sayısı ise 130. 2 binada toplam 17 bin metrekare kapalı alanı bulunan MEF’in orta vadede hedefi öğrenci sayısını 3 bin ile 3 bin 500 arasında sabitlemek.
Küçük ve güçlü bir üniversite olmayı hedeflediklerini söyleyen Muhammed Şahin, üniversite olarak eğitim kalitesinde iddialı olmaları nedeniyle İngilizce eğitime büyük önem verdiklerini kaydediyor. Türkiye’de aksanıyla İngilizce öğrenilmesinin zor olduğunu aktaran Şahin, bu nedenle Hazırlık bölümünde İngilizce öğreten 38 akademisyenin tamamının yabancı olduğunu anlatıyor: “Üniversite olarak olmazsa olmazımız İngilizce’dir. Aksanıyla öğrenilmesini istiyoruz. Bu nedenle hazırlık sınıfında Türkçe konuşulmuyor. Öğrenciler sormak istediklerini İngilizce sormak zorunda. Başarı oranımız geçen yıl yüzde 87’lerdeydi. Bu yıl yüzde 90 oranında başarıyı yakaladık. Ayrıca hazırlık sınıfının kalitesini yükseltmek için dış denetime açıyoruz. Hazırlık sınıfımız asla taviz vermediğimiz, vermeyeceğimiz tek programımızdır.”

Amaç lider ve girişimci yetiştirmek
MEF’te uygulanan yöntemin tek bir nedeni var: geleceğin yenilikçi ve global liderlerini yetiştirmek. Şahin, liderliğin en önemli altyapısının özgüven olduğunun altını çiziyor: “Dijital çağın gençlerini bilgiyle donatıyoruz. Bilginin kullanılmasını, mezunumuzun iş piyasasında tercih edilirliğini sağlıyoruz. Her öğrencimiz lider olmayabilir ama olduğu yerin en iyisi olacaktır.”
‘Girişimcilik’ ve ‘BİG DATA-Büyük Veri’ alanında iki tane yüksek lisans programı açacaklarını kaydeden Şahin, YÖK’e başvurduklarını ve yanıt beklediklerini açıklıyor: “Bizden mezun olan her öğrenci girişimci olur.”

Yaşam boyu eğitim merkezinin yönetimi profesyonel
Türkiye’deki neredeyse tüm üniversitelerde ‘Sürekli Eğitim Merkezleri’ bulunuyor. MEF Üniversitesi ise bu alanda da farklı bir strateji izliyor. Kurum, Yaşam Boyu Eğitim Merkezi adıyla tamamen profesyonel yöneticilerden oluşan bir yapıyla hizmet veriyor. Gönüllülük esasına göre iş dünyasından 5 kişinin yönetici olduğu merkez, yine alışılmışın dışında kişilerden ziyade şirketlere hizmet veriyor. Detayları Şahin şöyle anlatıyor: “Yaşam Boyu Eğitim Merkezimiz’in başında Esas Holding CEO’su Çağatay Özdoğru var. Hakan Akbaş, Hakan Ergin, Yeşim Toduk ile Kerim Kazgan sektörlerinin alanında en iyi isimleri. Merkezin eğitim programını ekip, görüştükleri şirketlerden geri dönüşleri baz alarak oluşturuyor. Birçok şirkete bu anlamda eğitimler verildi. Önümüzdeki dönem aile şirketlerine özel bir program hazırlanıyor.”

“Kaynakta devlet üniversiteleri sorgulansın”
Teknopark gibi projelere sıcak baktıklarını ancak farklı bir model üzerinde çalıştıklarını anlatan Muhammmed Şahin, “Projeleri hayata geçirmek için biraz zamana ihtiyacımız var. Bu yıl ilk mezunlarımızı vereceğiz. Mezunlarımız bizim prestijimiz olacak. İddialı projelerimizi sürdüreceğiz” diyor.
Kaynak sorunu yaşamadıklarını ve öğrencilerinin yüzde 55’inin burslu olduğunu aktaran Şahin, Arıkanlı Holding’in bütçelerinin yüzde 80’ini karşıladığını açıklıyor. Şahin, özellikle Ar-Ge ve inovasyon çalışmalarında kaynağın Türkiye’de kolay bulunduğunu dile getiriyor: “Vakıf üniversitesi olarak her daim denetime tabiyiz. Holding verdiği her kuruşun nereye gideceğini çok iyi biliyor. Bu kaynağı doğru stratejiyle kullanmak zorundayız. Ama Türkiye’nin kaynağını kullanan yaşları 100’ü aşmış devlet üniversiteleri var. Ama bu üniversiteler yeterince denetlenmiyor, sorgulanmıyor. Vatandaşın vergisinden maaşını alan rektörlerin yönettiği devlet üniversitelerinin daha iyi sorgulanması gerekiyor. Çünkü rektörler, belediye başkanları gibi yol projelerini anlatıyor. Oysa üniversitede Ar-Ge, inovasyon, patent konuşulmalı.”

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.