Türkiye, son yıllarda ortaya koyduğu gelişimi Cumhuriyet’in 100. yılında da devam ettirerek savunmadaki gücünü tüm dünyaya kanıtlamış oldu. Türkiye Cumhuriyeti, 100. yılını, 29 Ekim 2023’te gururla, onurla ve umutla kutlayacak.
Amerikan Başkanı Lyndon Johnson, 5 Haziran 1964 tarihli mektubunda, Türkiye’nin garanti antlaşmaları kapsamında da olsa Kıbrıs’a olası bir askeri müdahalede Amerikan çıkarma gemi ve araçlarının kullanılamayacağını tam tanımıyla; ‘aba altından sopa göstererek’ bildirmişti. Lise son sınıfta yaşadığım bu densizliğe; Mustafa Kemal ATATÜRK’ün bağımsızlık ilkelerine inanan her Türk genci gibi öfkelenmiş, bizim de kendi uçağımızı, gemimizi, tankımızı, topumuzu mutlaka yapmamız gerektiğini, makine mühendisliği eğitimime başladığımda hocalarımızla arkadaşlarımızla her platformda dile getirmeye başlamıştım.
“Kendi gemini kendin yap!” sloganıyla ilk beş yıllık programda 10 avcıbotu, 12 LCU/LCT ve 20 LCM tipi çıkarma aracı ile 4 muhribin inşası planlanmıştı. Hasköy Tersanesi’nde işe başladığımda avcı botu (ikisinin yapımında) ve çıkarma gemisi olarak tank ve asker taşıyacak Gökçeada isimli feribotun yapımında çalışmak hayatımın en mutluluk ve onur duyduğum ilk işimdi. 1974 Kıbrıs Barış Harekatı’nda Türk Donanma Vakfı’nın yardımıyla üretilen çıkarma araçları, avcı botları başarıyla kullanıldılar. 1970’lerde Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) öncülük ettiği “Memleketin milli bir savaş endüstrisi kurması zorunluluğu” çağrısı, kampanyaya dönüşerek toplumdan çok büyük destek görmeye başlamıştı. “Kendi Uçağını Kendin Yap” kampanyasıyla hız kazanan bu atılımın önemli bir sonucu olan TEİ (TUSAŞ Engine İndustries) havacılık ve uçak sanayisinde bugün ülkemizi dünya ölçeğinde iddialı bir duruma getiriyor.
Barış Harekâtı sonrası ABD ve müttefiklerinin uyguladıkları ambargo nedeniyle büyük sorunlarla karşı karşıya kalan ülkemizde, bu gelişmeye Türk kamuoyunda müthiş tepki gösterilirken; Ecevit hükümetinin desteğiyle; gelecekte benzer bir duruma düşülmemesi Türk Donanma Vakfı ile Türk Hava Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı’na ilaveten “Türk Kara Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı” da kuruldu. Ambargonun yarattığı sorunları aşmak, Türkiye’nin savunma sanayisinde dışa bağımlılığını azaltmak amacıyla; Türk Uçak Sanayi Anonim Ortaklığı (TUSAŞ), 1973 yılında Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bünyesinde kurulmuş, kısa sürede söz konusu vakıflar tarafından ASELSAN (1975), İŞBİR (1978), ASPİLSAN (1981), HAVELSAN (1982) gibi devlet destekli şirketler kurularak savunma sanayinde yatırımlar artan ölçüde gerçekleştirilmeye başlanmıştı. 1988’de roket ve füze tasarımı, geliştirilmesi ve üretimi amacıyla ROKETSAN kuruldu.
3. Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda milli savunma hizmetlerinin gerektirdiği araç ve gereçlerin yeterli ölçülerde sağlanması ile millî sanayileşme çabaları arasında sistemli bir bağlantı kurulacağı belirtilmiş ve sonuçta milli savunma alanında sanayileşmenin önemi ilk kez vurgulanmıştı. 1985’te savunma sanayisinin geliştirilmesi ve TSK’nın modernizasyonu amacıyla Savunma Sanayii Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (SAGEB) kuruldu, daha sonra da Savunma Sanayii Müsteşarlığı (SSM) olarak yeniden yapılandırıldı. 9. Kalkınma Planı’nda (2007-2013), savunma sanayisinde; ihtiyaçları güvenli ve istikrarlı bir biçimde milli imkânlarla karşılamak üzere rekabetçi, kendine yeten, esnek, ülke sanayisi ile bütünleşmiş, ortak üretim-tasarım ve Ar-Ge alanlarında uluslararası işbirliği çalışmalarına etkin katılım sağlayan bir yapıda üretimin geliştirilmesi hedef alındı. SSM, 2018’de Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı olarak yeniden yapılandırıldı. 1970 yılının başlarında başlayan savunma sanayinde milli ve yerlilik anlayışı son yıllarda dışa bağımlılık azalırken yerlilik oranı şimdilerde yüzde 80`ler seviyesine çıktı. Bu kapsamda hava, kara ve denizde Türkiye`nin savunma gücünü artıracak yüksek teknolojili bir dizi proje başarıyla hayata geçirildi.
Bunlar arasında Altay Tankı, Hürjet, ANKA, TCG Anadolu, İHA ve SİHA’lar , Bayraktar TB2, yerli ve milli helikopter Gökbey, milli muharip uçağı KAAN, AKINCI ve AKSUNGUR, KIZILELMA gibi pek çok savunma sanayisi ürünü yer aldı. Bunlar, güvenlik güçlerinin yurt içi ve yurt dışındaki harekatlarında kullanıldığı gibi dost ve müttefik ülkelerin ihtiyaçlarının karşılanmasında da önemli rol oynadı. Sağlanan başarılar, savunma sanayisindeki ihracat rakamlarını da artırdı. Bu gelişmeler; askeri üstünlük, ekonomi ve teknolojik üretim alanlarında Türkiye’ye güç kattığı gibi ülkeyi uluslararası piyasada rekabet eden stratejik bir aktör haline getirdi.
Mustafa Kemal Atatürk’ün “İstikbal Göklerdedir. İstikbalini koruyamayan uluslar yarınlarından asla emin olamazlar” sözü ile vurguladığı hedefi; gençlerimize birkez daha anımsatma, gençlerin uzay bilimlerini ve yeni teknolojileri öğrenmesi ve sevmesi için 6 yıldır Dünyanın en büyük “Havacılık, uzay ve teknoloji festivali TEKNOFEST” düzenleniyor. TEKNOFEST` Yönetim Kurulu ve T3 Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Selçuk Bayraktar’ın, “TEKNOFEST Ankara, 6 yıl içinde gerçekleştirdiğimiz 8. TEKNOFEST oldu, bu yıl tam 1 milyonu aşkın genç projeleriyle teknoloji yarışmalarına başvurdu” açıklamasıyla gençlerin uzay bilimlerine ve yeni teknolojilere yoğun ilgi göstermesi ülkemiz adına çok önemli...
Türkiye, son yıllarda ortaya koyduğu gelişimi Cumhuriyet`in 100. yılında da devam ettirerek savunmadaki gücünü tüm dünyaya kanıtlamış oldu. Türkiye Cumhuriyeti, 100. yılını, 29 Ekim 2023’te gururla, onurla ve umutla kutlayacak.
Tüm bu gelişmeler Türk milletine gurur ve heyecan verirken, 100. yaşına giren Türkiye Cumhuriyeti, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün açtığı yolda yürümeye devam ediyor...
Ulusal Savunma Sanayimiz, Gurur Kaynağımız
Paylaş