Mobil cihazların ve internetin günlük hayatta yoğun kullanımı ile birlikte insanlar arasındaki iletişim sanal ortamda yerini aldı. Bu sayımızda sosyal medyanın nerden nereye gelindiğini, neler hissettiğimizi ve duygularımızı da işin içine katarak sizlerle paylaşıyor olacağım.1995 yıllarında ilk chat programı olan ICQ ile birbirimize ‘Merhaba’ dedik. Mesaj geldiği zaman çıkardığı sesi çok sevdik. Sanal dünyada duygularımızı karşı tarafa aktarmak için semboller kullandık Sonrasında Messenger, Skype kullanarak devam ettik.
Facebook ile ülkemizde ilk sosyal medyayla tanıştık. Eski arkadaşlarımızı, okul arkadaşlarımızı bulmak için kullanmaya başladık. Ve beğen tuşunu çok beğendik. Twitter ile dünyada en çok kullanan ülke olarak birinci sıraya yerleştik.
Sayısal rakamlarla incelersek sonuçlar aşağıdaki şekilde;
- İnternet kullananların yüzde 70’i sosyal ağları kullanıyor ve gün geçtikçe bu oran yükseliyor.
- Her 9 kişiden 1’inin Facebook hesabı bulunuyor.
- Instagram’da bir yıl içinde 12 milyon yeni hesap açılıyor.
- Youtube’da her dakika 60 saatlik video yükleniyor.
- Twitter’da her dakika 700 Youtube videosu tweetleniyor.
- Flickr’a her dakika 3000 foto gönderiliyor.
- Twitter’da günde 95 milyon tweet atılıyor.
- Blogger’ların yüzde 85’i haftada birden fazla gönderide bulunuyor.
Yapılan araştırmalara göre sosyal medyayı kullanan milyonlarca insanın, aslında “sadece kendine benzeyen, kendini yakın hissettiği” insanlarla yakınlık kurduğunu, diğerlerini anlayacak dikkati ve vakti olmadığını görüyoruz. Ayrıca örneğin Facebook’taki çok sayıdaki arkadaşın, gerçek arkadaş değil, sadece sosyal ilişki noktası olduğunu biliyoruz. Bu yaklaşımın, ünlü evrim antropoloğu Prof. Robin Dunbar’ın, insanların en fazla 150 değişik kişi ile anlamlı ilişki kurabileceğini yapmış olduğu hesaplama da görüyoruz. Gerçek yaşamda ise bu sayının çok çok daha az olduğunu biliyoruz. Yine de arkadaş sayısı ne kadar yüksek ise kişiler için anlamının farklı olduğunu da biliyoruz.
Sosyal ve toplumsal olaylarda; evlilikler, yeni doğan bebek, doğum günleri, özel yemekler, etkinlikler ve gösterilerde duygularımızı fotoğraf ve yazılarla sosyal medyada paylaşıyoruz. Kişilerin ilişki durumlarını görüyor, arkadaşlarının kimler olduğunu öğreniyoruz. Kendi profilimize, hobilerimize, becerilerimize, mezun olduğumuz okullara, üyesi olduğumuz dernek ve kurumlara göre ilişki kurmak istediğimiz kişiler hakkında daha fazla bilgi sahibi oluyoruz.
Mobil cihazlarda kullanılan uygulamalar, sosyal medya kullanımını daha etkin hale getirmektedir. Özellikle cep telefonlarında kullanılan uygulamalar anlık iletişimin kurulmasında çok etkili olmaktadırlar. Cep telefonu yanımızda ve açık olduğu sürece erişilebilir ve iletişime hazır durumdayızdır. İletişim kuracağımız şekli telefonumuzda yüklü olan uygulamalar ile belirliyoruz.
WhatsApp ile adres defterimizdeki kişiler veya oluşturduğumuz gruplar ile anında mesajlaşıyor ve resimleri paylaşıyoruz.
Foursquare veya Facebook ile yer bildirimi yapıyoruz. O anda hangi mekanda bulunduğumuzu arkadaşlarımıza iletiyoruz. Mekan hakkında istersek kendi yorumlarımızı yapıyor ve daha önce yapılan yorumları görebiliyoruz.
Fotoğraflar ve fotoğraflardaki duygularımız bizleri o zamana gönderen araçlardır. Fotoğrafı çektiğimiz zamanı durduruyor ve belgelendiriyoruz. Bunları arşivlemek ve albüm yapmak içinde Flickr uygulamaları bize yardımcı oluyor.
Sosyal medyayı X ve Y kuşağı olarak büyük çoğunlukta kullanıyoruz. İnsanları gözlemliyoruz, duygularımızı sanal ortamda ifade etmeye çalışıyoruz. Gittiğimiz yerleri ve fotoğrafları paylaşıyoruz. Sanal olarak zaman ve mekan kısıtlaması olmadan, kendimiz için oluşturduğumuz dünyada yaşıyoruz.
Sanal Ortamda Sosyalleşme - Sosyal Medya
Paylaş