Piyasadaki daralma; canlar yakabilir!..
Pazartesi günü ASO Başkanı Nurettin Özdebir’in katıldığı bir tv programında değindiği konuların bir bölümü işdünyasının yaşamakta olduğu en güncel sorunlarından birisiydi. “Piyasalarda yaşanan daralmanın işletmelere olumsuz yansımalarının görülmeye başlandığını, alacağını alamayan bir çok firma zora düştüğünü, birçok işletmenin iflas ettiğini, Mart ayında bir taraftan faiz, bir taraftan ara ödemeler sebebiyle kapanan işyerlerinin sayısının artacağını, sıkıntının çok ciddi büyüyeceğini, 2012’nin performansına bakıldığında sanayi cephesinde önceki seneye göre bir şeyin değişmediğini, büyümenin sıfır olduğunu, bir yılın boşa geçirildiğini” savunan Özdebir’e göre iç piyasada yumuşak iniş değil, paraşütsüz atlama oldu.
“İhracatın 90 milyar dolarlık kısmı Türkiye’de üretilmeyen mallardan oluşmaktadır. 90 milyarın ne kadar çoğunu üretebilirsek değer zincirini Türkiye’de ne kadar fazla tamamlarsak ancak o zaman cari açığı düzeltebiliriz” tespitini yapan Özdebir’in “aksi takdirde gereğinden fazla fren yapıp işletmelerin dara sokulabileceği” sözleri değerlendirmenin ötesinde 2013 için bana göre ciddi uyarıları da içeriyordu.
TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken’de piyasalardaki daralmayı “Hesapsız büyümelerin faturası çıkmaya başladı. Maliyetlerdeki artış, karlılıkların düşmesi, piyasanın daralmasının kötü sonuçları şimdi görülmeye başlandı, piyasada para dönmüyor, karlar düştü, gider maliyetleri arttı. Mahalle aralarındaki kendi sermayesi ile geçinen bakkalların, kasapların, manavların müşterisine göz dikerek hesapsız bir şekilde mantar gibi açılan marketler şimdi tek tek kapanıyor, kapatmayan da başkalarına devredecek” sözleriyle tanımlıyor.
Daralmanın farklı yaşandığı bir alan da gemi inşa sektörü; dünya ticaretindeki daralma ile birlikte navlundaki azalma yeni gemi inşaatı talebini de düşürünce Tuzla’daki tersaneler zor bir döneme girdi. 71 tersanenin bulunduğu bölgede 20 tersane kapalı durumda. Kriz öncesi 60 bin kişinin çalıştığı bölgede şimdilerde 16 bin kişi çalışıyor. Bu yılın ilk 2 ayında alınan yeni bir sipariş yok, yeni siparişlerin ne zaman başlayacağı yönünde hiç kimse bir öngörüde bulunamıyor.
Gemi inşa sektörüne üretim yapan yan sanayide bu süreçten en çok etkilenenlerden çoğunlukla Anadolu yakasında yerleşik yan sanayi olarak nitelendirilen küçük işletmeler kiralarını bile ödemekte zorlanmakta, tam anlamıyla yaşam kavgası veriyorlar.
Küçük işletmelerin yoğunlaştığı sanayi siteleri de bu daralmadan etkilenenlerden, son altı aydır yeni alınan işlerin hızı kesilmiş durumda neredeyse yarıyarıya düştü denilebilir, nakit girişi yok gibi, kira, işçi ücreti ve malzeme alımında ödeme zorlukları had safhada.
İnşaat sektörü piyasanın en hareketlisi ancak burada da son bir yıldır inanılmaz sorunlar yaşanmaya başlandı. Bu alanda malzeme satanların ortak derdi de tahsilatta yaşadıkları güçlükler. Anadolu yakasında inşaat, imalat ve gemi sanayine malzeme satan bir firmanın sahibiyle yaptığım görüşmede piyasadaki daralmayı bakın nasıl dile getiriyor:
“TOKİ’ye veya diğer inşaat şirketlerine iş yapan taşeron firmaların bir kısmı rekabet nedeniyle fiyat kırmak zorunda kalıyorlar, öz sermayelerinin yetersizliği nedeniyle malzeme aldıkları firmalara yani bizim gibi satıcılara, çalıştırdıkları işçilere ödeme yapmakta zorlanıyorlar, çoğu borçlarını ödeyemeden yok olup gidiyorlar. Verdikleri çek veya senetlerin tahsilatlarını yapmak neredeyse imkansız, haciz yapılacak hiçbir şeyleri yok, boşuna masraf yaptığınızla kalıyorsunuz. Piyasalarda son bir yıldır tahsilatlarda inanılmaz sıkıntı yaşanıyor, kimse kimseye borcunu ödemek istemiyor; bir endişe, bir karmaşa yaşanıyor. Bu sıkıntı zincirleme etkisiyle üretim yapan işletmelere, hatta büyük firmalara olumsuz yansıyor, bu durum da işletmelerin ve firmaların iflasına, kapanmasına sebep olan en önemli faktör haline geliyor.” Endüstriyel ürünler ve hırdavat türü malzeme satan bir firmanın sahibinin değerlendirmesi de özetle bunlar.
Kişisel dileğim de; TOSYÖV dernek başkanlarının, ASO Başkanı ve TESK Genel Başkanı’nın ve malzeme satan bir firmanın sahibinin dile getirdikleri sorunlara en kısa sürede çözümler getirilmesi. Bir başka ifade ile daha çok can yanmadan en kısa sürede bu sorunlara mutlaka çözüm bulunmalı. Karamsar olmayalım, felaket tellalığı yapmayalım bunlar çok doğru, ancak yaşanmakta olan sorunları da görmemezlikten gelmeyelim.
Paylaş