Dış talep daralmasının yanı sıra iç talep düşmesi de eklenince 2012 yılının ilk sekiz ayında otomotiv sektörünün iç satışları azaldı, ihracatı geriledi, üretim düştü. Üstelik sektörün önünde riskleri arttıran bir süreç var.
Türkiye ekonomisi 2012 yılının ilk yarısında iç talepteki daralma ve dış talepteki gerileme ile belirlendi. Bu gelişme bir kaç sektör dışında, ekonominin diğer bütün sektörlerine olumsuz yansıdı. Olumsuz etkilenen sektörlerimizden biri de Otomotiv Sektörü oldu. Talep azalması pazarı, ihracatı ve üretimi daralttı. Otomotiv sektörünün 2012 yılındaki ilk 8 ayına baktığımızda şunları görüyoruz:
İç pazarımız önemli oranda küçüldü
2012 yılının Ocak-Ağustos döneminde otomotiv sektörü toplam iç pazarımız 2011 yılının aynı dönemine göre yüzde 15 oranında küçüldü. Bu dönemde iç pazarda 486 bin adet araç satıldı. Daralma otomobil pazarında yüzde 11 olarak gerçekleşirken satılan araç sayısı 330 bin adet olarak gerçekleşti.
Hafif ticari araç satışları da azaldı. 2012 yılı Ocak-Ağustos döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre hafif ticari araç pazarındaki daralma yüzde 24 oranında yaşandı ve pazar 131 bin adet düzeyine geriledi.
Ağır ticari araç talebinde de gerileme yaşandı. 2012 yılı Ocak-Ağustos döneminde bir önceki yıla göre ağır ticari araç pazarı yüzde 18 oranında daraldı ve 25 bin adet düzeyinde gerçekleşti.
Kamyon pazarında ise daralma yüzde 19 oldu ve 21 bin adet düzeyine indi. Otobüs pazarı da yüzde 15 oranında azaldı ve 1.477 adet araç satıldı.
İhracatta daralma Avrupa’da oldu
İhracatına gelir üzerinden baktığımızda sektörün değişik alt kollarında 2012 yılının ilk 8 ayında şu veriler ortaya çıktı: Otomotiv yan sanayi 5.484.007.588 dolar gelir sağladı. 2011’de bu kalemde gelir 5.415.930.655 dolar idi, yüzde 1 artış oldu.
Binek otomobillerde ihracat geliri Ocak-Ağustos döneminde 3.950.552.461 dolar oldu. 2011 yılında gelir 4.355.895.257 dolar olmuştu. Bu kalemde kayıp yüzde 9 oldu.
Eşya taşımaya mahsus motorlu taşıtlarda ihracat geliri yüzde 20 azaldı. 2011’de 2.729.363.871 olan gelir 2012 Ocak-Ağustos’unda 2.195.081.696 dolar seviyesine geriledi.
Otobüs. minibüs ve midibüs dış satımından elde edilen gelir 2011 yılı ilk 8 ayında 704.297.888 dolar olmuşken 2012 yılının aynı döneminde 684.776.868 dolar gelir sağlandı. Düşüş yüzde 3 oldu.
Diğer araçların ihracatından 2011 yılının ilk 8 ayında 112.038.795 dolar gelir sağlanmıştı; 2012’in aynı döneminde bu kalem geliri yüzde 11 artışla 126.173.327 dolara yükseldi.
Ocak-Ağustos 2011’de 13.381.780.047 dolar olan toplam sektör ihracat geliri 2012 yılının aynı döneminde 12.546.250.312 dolara gerilemiş oldu. Toplamda azalma yüzde 6 oldu.
İhracata adet yönünden bakıldığında 2012 yılı Ocak-Ağustos döneminde önceki yıla göre, toplam otomotiv sanayi ve otomobil ihracatı yüzde 10 oranında azaldı. Toplam ihracat 476 bin adet olarak gerçekleşti; bunun içinde otomobil ihracatı ise 265 bin adet düzeyinde bir yer tuttu.
Aynı dönemde, ticari araç ihracatı ise yüzde 10 düşüş ile 211 bin adet düzeyinde gerçekleşti.
Traktör ihracatı ise yüzde 101 gibi önemli oranda arttı ve 10 bin adet düzeyine yükseldi.
Üretimde yaşanan daralma
İç ve dış pazarlardaki talep azalması doğal olarak otomotiv sektöründe üretime de olumsuz olarak yansıdı. 2012 Ocak-Ağustos döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre toplam üretim yüzde 11 geriledi. Gerileme otomobil üretiminde yüzde 18 oldu. Bu dönemde, toplam üretim 694 bin adede, otomobil üretimi ise 344 bin adede geriledi.
2012 yılı Ocak-Ağustos döneminde üretim minibüste yüzde 31, midibüste yüzde 12 oranında artarken diğer ürün gruplarında aşağıdaki oranlarda gerileme yaşandı:
Küçük kamyon yüzde 24,
Büyük kamyon yüzde 13,
Otobüs yüzde 7
Kamyonet yüzde 4
Ticari araçlar ve özellikle ÖTV artışına maruz kalan hafif ticari araçlarda, 2011 yılı son aylarında başlayan talep azalmasının giderek büyüyen boyutu, 2012 yılı ilk 8 aylık dönemde de ihracattaki daralma ile birlikte üretimi olumsuz etkilemeye devam ediyor. Bu dönemde, traktör üretimi ise yüzde 7 oranında arttı.
Ağustos sıcağı mı?
Ocak-Ağustos 2012 dönemi sektör için genel bir pazar daralmasını ifade ediyor fakat Ağustos 2012 ayı verileri yeni bir risk analizi ihtiyacına işaret ediyor. Ağustos ayını sektör yönünden görelim: Otomotiv endüstrisi ihracatı yüzde 17, yan sanayi ihracatı yüzde 14 azaldı. Binek otomobilde ihracat azalması yüzde 24 olarak gerçekleşti. Eşya taşımaya mahsus motorlu taşıtlar ihracatında yüzde 15 olan daralma otobüs-minibüs-midibüs kategorisinde yüzde 17 olarak yaşandı.
Arap Baharı’nın etkisi
Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da yaşanan siyasal istikrarsızlıkların otomotiv ihracatımız üzerindeki etkilerine bakıldığında özellikle Suriye’de yaşananların bu ülkeye yönelik otomotiv ihracatımızı olumsuz etkilediği gözükmektedir.
Diğer ülkelerle ilgili problem büyük ölçüde aşılmıştır. Ağustos ayında, Yemen ve Fas’a ihracat düşüşleri görülmektedir. Fas’a ihracat düşüşleri binek otomobilleri ve otomotiv yan sanayi gruplarında ve Yemen’e ihracat düşüşleri otomotiv yan sanayi grubundaki ihracat düşüşlerinden kaynaklanmıştır.
Değerlendirme
Otomotiv sektörümüzün daralması AB pazarındaki daralmaya bağlıdır. İç talep daralmasına politik müdahalelerle çözüm aranabilir, nitekim Eylül sonu itibarıyla aranmaya başlanmıştır ama AB pazarındaki daralmayı aşmak sorun oluşturmaktadır.
Bu durumu gören otomotiv sektörümüz sıkıntının, 2013’te de süreceğini öngörüyor. Taşıt Araçları Yan Sanayicileri Derneği (TAYSAD) Başkanı Dr. Mehmet Dudaroğlu, firmaları, risklere karşı korunabilmek için, “Kurumsal Risk Yönetimi Sistemi” kurmaya çağırıyor.
Dudaroğlu, TAYSAD olarak “Finansal, stratejik, fiziki ve operasyonel olmak üzere sanayimiz açısından birçok risk faktörü bulunmaktadır. Bunların önlemini şimdiden almalıyız” diyerek uyarıyor.
Sektörün 2023 hedefinin 4 milyon adet araç üretimi ve 75 milyar dolarlık ihracat olduğuna işaret eden Dudaroğlu, “Bu noktada sektör gündemini hedefler değil, risklerin nasıl aşılacağı konusu işgal etmelidir” diyor. Reel mantığı da şu: “Şu an AB merkezli daralan otomotiv endüstrisinden dolayı sektörde üretim ve kapasite fazlası mevcut. Böyle bir durumda biz 2023 hedefi için nerelere gidip kimlere ne satacağız? Böyle bir risk var.”
Dudaroğlu, yeni yatırımlar konusunda da AB merkezli yaşanan daralmalar ve bunun getireceği riskler doğrultusunda daha tedbirli olmak gerektiğine vurgu yapıyor.
Sektörel konsept
Yukarıdaki riskler otomotiv sektörümüzün bugünkü gündemini oluştuyor. Bu gündem sektörün genel konseptine uygun çözümlenecek. Sektörün görünür konsepti ise şöyle:
• Dünya’da otomotiv sektöründe yüzde 1,5’luk bir paya sahibiz. Avrupa’da 7. Dünya çapında ise 17. sıradayız. Sıralamadaki yerimiz yükselecek.
• Küresel kapasite fazlalığına rağmen, dünyada geçen yıl 80 milyon otomotiv üretildi, 2025 yılında 100 milyona ulaşacak. Türkiye’nin üretim ve satış payı artacak.
• Ana eğilim olarak olarak önümüzdeki 15 yılda; çevre sorunlarının getirdiği yeni çözümler, alternatif enerji kaynağı kullanan otomobiller, şehirleşme biçiminin yarattığı yeni konsept araçlar tarafından belirlenecek. Türk otomotiv sektörünün Ar-Ge ve yenilikçilik gereksinmesi çoğalacak, kapasitesi artacak.
• 2024 yılında, toplam satılan araçların yüzde 10’u elektrikli olacak. Türkiye’de sektör bu kategoride iddiasını sürdürüyor.
• Önümüzdeki yıllarda yoğun bir “Mikro araç” atağı yaşanacak.
• BRIC ülkelerinde nüfusun yüzde 15’i mobiliteye ihtiyaç duyacak. Türk otomotiv sektörünün AB dışındaki alternatif pazarları genişleyecek.
OSD: “Otomotiv pazarı normalleşiyor”
Otomotiv Sanayii Derneği’nin (OSD) raporuna göre, 2011 yılında rekor taleple karşılaşan otomotiv pazarı, 2010 yılı düzeyinde seyrederek normalleşiyor. Ancak toplam üretim, azalan iç talep ve ihracat nedeniyle yüzde 11 oranında azaldı.
Otomotiv Sanayii Derneği tarafından hazırlanan “Üretim-İhracat-Pazar Raporu” verilerine göre; otomotiv sanayii, ihracat, iç pazar ve bunlara bağlı olarak üretim açısından da Ağustos ayında da düşüş eğilimi gösterdi. 2012 yılı Ocak-Ağustos döneminde toplam pazar, 2011 yılı aynı dönemine göre yüzde 15 oranında azalarak 486 bin adede geriledi. Otomotiv Sanayii Derneği Başkanı Kudret Önen, “2011 yılında otomotiv sanayinde makroekonomik koşullar sebebiyle rekor bir taleple karşılaştık. 2012 yılının ilk 8 aylık döneminde ise 2011 yılında yaşanan bu yüksek talebin aksine pazar normalleşmeye başladı. Ekonomiyi yavaşlatmayı öngören politikalar ile pazarda beklendiği şekilde talep daralmaya devam ediyor. Bu durumda da talep 2011 yılının aksine bu yıl daha dengeli bir biçimde seyrediyor. Yılın sonuna doğru üretimin artarak 2012 yılında pazarın 2010 yılı toplam talebinin üzerinde kapanacağını tahmin ediyoruz” dedi.
Ağustos ayında ihracatta meydana gelen gerilemenin asıl nedeninin tesislerdeki genel bakım çalışması sebebiyle üretime ara verilmesi olduğunu belirten Önen “Ağustos ayında üretim azalmasının bir diğer sebebi de temel ihracat pazarımız Avrupa Birliği’nin talebinin de yüzde 8 civarında azalmasıdır” dedi.
Kudret Önen, ekonomide yavaşlamayı öngören önlemlerin de yeniden değerlendirilmesi gerektiğini ve içinde bulunulan bu ortamda talebi daha fazla sınırlayacak herhangi bir vergi artışından da mutlaka kaçınılması gerektiğini sözlerine ekledi.
YEDPA’nın umudu imar palanlarında
İstanbul’un en büyük oto yedek parça toptan satış noktası olan İstanbul Oto Yedek Parçacıları Toplu İşyeri Yapı Kooperatifi (YEDPA) tapulardaki şuyulandırma sorununun çözümü için bölgede yapılacak imar planlarını bekliyor. Bin 600 ortağın ve 2 bin 250 işyerinin bulunduğu YEDPA 310 bin metrekare kapalı alandan oluşuyor. Kuruluş çalışmaları 1986 sonrasında gerçekleşen YEDPA aradan geçen 25 yılda imar –iskan sorunu ile boğuşuyor.
YEDPA Ticaret Merkezi Yönetim Kurulu Başkanı Salih Sami Atılgan, göreve geldikten sonra bir dizi proje oluşturduklarını ancak tapulardaki sorun nedeniyle sözkonusu projeleri gerçekleştiremediklerinden yakınıyor. Sektörel kümelenme mantığıyla bağımsız Taksim, Aksaray ve Sirkeci’de bulunan yedek parça satıcılarının oluşturduğu YEDPA’da imar iskan sorununun çözümü için yürütülen çalışmalar birçok noktada tıkanmış durumda. Atılgan, yürütülen çalışmaları ve çözüm önerilerini şöyle anlatıyor: “YEDPA kuruluş şartlarına göre düşünüldüğünde önemli bir proje. Monoblok sistemi ve yüksek inşaat teknikleriyle oluşturulan yapı yıllar içerisinde büyük potansiyeline rağmen bekleneni verememiş. Bunun temel nedeni ise imar ve iskan sorunlarından kaynaklanıyor. Maalesef Türkiye’de çarpık kentleşmenin bir sonucunda oluşan imar, iskan problemi sadece YEDPA’yı değil YEDPA’nın içinde bulunduğu Ferhatpaşa Bölgesi’ni kapsıyor. YEDPA kurulurken tapulu 126 bin metrekare alan üzerine müstakil tapular alınmış. Ruhsat çıkarılmış ve inşaat başlamış. İnşaatın bitme aşamasında ise birileri ‘YEDPA’nın elinde yasal tapuları olmasına ragmen’ tapularda bizim de hakkımız var’ demiş. Bu süreç mahkemeye taşınmış ve mahkeme tapularla ilgili olumsuz karar vermiş. Yani tapumuz vardı, ruhsatlı binamızı yaptık on beş yıldır kullanıyoruz ama iskan alamıyoruz.”
Büyükşehir ile Ataşehir Belediyesi’nden çözüm yok
YEDPA ortaklarının ‘tapum yok’ diyerek yatırım yapmadığını ve YEDPA’yı günümüze uyarlayacak projeleri hayata geçiremediklerini dile getiren Atılgan, şu anda Ataşehir ve Büyükşehir arasındaki anlaşmazlık nedeniyle sorunun çözümünün ancak kentsel dönüşümle olabileceğini düşünüyor. Bu süre zarfında ipotek hisseleriyle YEDPA’ya paydaş olanlara para ödemesi yaptıklarını anlatan Atılgan, “YEDPA’nın eksik hisselerini tamamladık. Paydaşlardan hisseleri ikinci kez ödeme yaparak tekrar satın aldık. Bir kısmı ile yapılan protokollere dayanarak hisse devrini gerçekleştirdik. Toplam 50 dönüm alanın ipotek alacağını YEDPA olarak satın almaz zorunda kaldık. Büyük mağduriyetler yaşamasına karşılık, günümüzde yapılacak bir şuyulandırmada YEDPA olarak yeterince hisse sahibiyiz” diye konuştu.
YEDPA’nın potansiyeli büyük
Yedpa’da günlük istihdam işveren ve çalışanlar olarak 10 bin kişiyi buluyor. Dünyada bu tarz projelerin tamamında devletin teşvik edici konumda bulunduğunu dile getiren Atılgan, aradan geçen surede ise mevcut dükkanların birçok üye için küçük kaldığını aktarıyor. Bu nedenle büyümek isteyen işletmelerin YEDPA’nın dışına konumlandığını aktaran Atılgan, binada yüzde 90 doluluk olduğunu kaydediyor. 4-5 yıldır ortaklardan para toplamadıklarını ancak bu yıl doğalgaz dönüşümü için para toplamak zorunda kaldıklarını ifade eden Atılgan, “YEDPA’nın ağırlığını otomotiv yedek parça toptancıları oluşturuyor. Ama bölgenin gelişimi için farklı sektör gruplarına da açığız. Duman ve gürültü üretmeyen ve imalat yapmayan her türlü sektör temsilcisi YEDPA’da yer alabilir. YEDPA bünyesinde; PTT’sinden kargo şirketine, bankadan restoranlarına kadar her türlü ihtiyaç çözülebiliyor” diye konuşuyor.
YEDPA yönetimi tapu ve arsa sorunlarının çözümü halinde sosyal tesis alanı olan 44 bin metrekare arazide diğer hissedarla birlikte bölgeye gelir sağlayacak proje hayata geçirmek istiyor.