Endüstri 4.0 ve otomasyon. ENOSAD Başkanı Dr. Hüseyin Halıcı, “Endüstri 4.0 devrimi henüz daha başlanmamış ve dünya ile aynı zamanda başlamamızın mümkün olacağı, hala kaybettiğimiz veya geciktiğimiz bir durumun olmadığı, ülkemizi gelişmiş ülkeler seviyesine çıkartacak çok önemli bir fırsattır” diyor.
Endüstriyel otomasyon sektörünü, ‘endüstride ileri ve modern üretim modellerini elde etmek için gerekli otomasyon tekniklerinin tümü’ olarak adlandırabiliriz. Sektör tüm sanayi kollarına hizmet verdiği için geniş bir yelpazede değerlendiriliyor. Gelişen teknoloji ile doğru orantılı olarak otomasyon sistemlerinin üretimde payı da giderek artıyor.
Endüstriyel Otomasyon Sanayicileri Derneği (ENOSAD) Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Hüseyin Halıcı, sektörün sadece Türkiye’ de değil tüm dünyada rekabet gücünü arttırmak için ciddi anlamda önemli bir yere sahip olduğunu belirtiyor. Halıcı, otomasyonun maliyetleri düşürmekten, üretimde kaliteyi artırmaya kadar birçok avantaj sağladığını belirterek şunları anlatıyor: “Bir üretimin hammadde, enerji ve işgücü olarak ayırabileceğimiz 3 ana girdisi mevcuttur. Hammaddeyi azaltmak çok fazla mümkün değildir. Ancak belli oranda enerji girdisi azaltılabilir ve insan gücü neredeyse tamamen ortadan kaldırılabilir. Dolayısıyla günümüzde modern imalat sektöründe, enerjinin minimum kullanıldığı ve insan faktörünün ise servis ve bakım hariç neredeyse kalmadığı bir üretim amaçlanmaktadır. Özellikle bilgisayar teknolojilerinin olağanüstü hızla gelişimine paralel olarak tam otomasyonlu yani akıllı fabrika dönemi başlayacaktır. Bu dönem, günümüz başlangıç alınarak ‘Endüstri 4.0’ olarak tanımlanıyor. Makinalarda her bileşenin birbiriyle haberleştiği, kendi kendine karar veren ve denetleyen üretim tesisleri devri başlayacaktır. Böylece enerjinin minimum, işgücünün ise olmadığı üretim tesisleri ile maksimum tasarruf ve rekabet gücü sağlanmış olacaktır. Ancak burada belirtilmesi gereken önemli nokta, insan gücünün ortadan kaldırılarak işsizlik yaratılması değildir. Endüstri 4.0’ın uygulamaya konulması ile insanların daha az çalışacakları, sadece bilgi ve tecrübelerini ortaya koyacakları bir döneme geçiş olacak, daha verimli ve daha nitelikli, akıllı üretim sistemlerini kuracak, çalıştıracak ve üretecek insan gücüne ihtiyaç doğacaktır. Bu durum da herkesi kabiliyetleri doğrultusunda eğitecek, ne yapacağını bilen, nitelikli insan gücü yaratılması yönünde geliştirilmesi gerekli olan bir eğitim sistemine ihtiyaç olacağını ortaya koymaktadır.”
Endüstri 4.0 ve otomasyon Türkiye için fırsattır
Aslında makine, robot, elektrik, bilişim, iletişim ve otomasyon sistemlerin tam ahenk içerisinde ve kusursuz çalışmasını temsil eden Endüstri 4.0 ile en fazla otomasyon sektörü ilişkili. Halıcı, önümüzdeki dönem akıllı sistemler, akıllı makinalar, Big data (büyük veri) ve genel olarak IoT ve/veya IoE kavramlarının endüstri alanına daha fazla gireceğini ve gelişme kaydedeceğini belirtiyor. Halıcı, “Bu sistemler ve gelişmiş altyapılar ilk şart olan ‘ne yapacağını bilen’ üretici elinde temel hedef olan minimum maliyet ile rekabetçi üretim ortamlarını şekillendirebileceklerdir” diyor. Halıcı, ülke sanayisinin lokomotifini oluşturan KOBİ’ler için endüstriyel otomasyonun şart olacağını belirtiyor. Halıcı, “Çok çeşitli ürün seçenekleri, sektörde artan bilgi birikimi, maliyetlerin azalması sonucu artık KOBİ’ler de otomasyon sistemlerini kullanmak imkanı bulabilmektedir” açıklamasını yapıyor.
Türkiye çıkışı Endüstri 4.0 ile sağlayacak
Halıcı, Endüstri 4.0’ın Türkiye’yi gelişmiş ülkeler seviyesine çıkaracak bir potansiyel olduğunu belirterek, “Gelişmek ve potansiyeli daha da artırmak için teknolojiyi sadece kullanmak değil aynı zamanda üretmek hedefi ile çalışmaları yürütmek gerekiyor. Bu bizi dünyada pazar bulan ve tercih sebebi yapan ülke konumuna getirecektir” tezini savunuyor. Halıcı, Türkiye’nin hem jeopolitik açıdan çok önemli bir konuma hem de genç ve dinamik işgücü kaynağına sahip olduğunu hatırlatarak, “Globalleşen dünyada bizim firmalarımızın da global düşünmeleri gerekmektedir. Çünkü ülkemiz için gelişmiş bir ekonomiye sahip olabilmek, ancak ve ancak Endüstri 4.0 içinde olmak, geliştirmek ve uygulamak ile mümkün olacaktır. Çünkü Endüstri 4.0 devrimi henüz daha başlanmamış ve dünya ile aynı zamanda başlamamızın mümkün olacağı, hala kaybettiğimiz veya geciktiğimiz bir durumun olmadığı, ülkemizi gelişmiş ülkeler seviyesine çıkartacak çok önemli bir fırsattır” görüşünü sunuyor.
ENOSAD Başkanı Hüseyin Halıcı, kalifiye işgücü ihtiyacının sadece endüstriyel otomasyon sektörü için değil tüm sektörler için en öncelikli çözülmesi gereken sorun olarak görülmesi gerektiğini belirtiyor. Ancak gerek hızlı gelişen bir teknolojik sektör olması gerekse fazlaca bilgiye dayanması endüstriyel otomasyon sektörünün kalifiye işgücü ihtiyacını maksimum seviyeye çıkarıyor.
Halıcı, “Bu amaçla ENOSAD olarak gerek devlet kurumları gerek ise üniversiteler ile pek çok çalışmalar yürütmekteyiz. Yıldız Teknik Üniversitesi’nde bir dönem boyunca konularında tecrübeli dernek üyesi firmaların her hafta ders vermelerini yaptığımız çalışmalara örnek olarak gösterebiliriz. Ayrıca Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı gibi kurumlarla işbirliği ve fikir teatisi toplantıları yapmaktayız” bilgisini veriyor. Halıcı, Endüstri 4.0 ve otomasyon konusunda nitelikli elemanın mutlaka bulunması gerektiğini bunun için meslek lisesi, yüksek okul ve üniversite düzeyinde pratiğe dayalı eğitimin teşvik edilmesini istiyor.
Halıcı bu amaçla yapılması gerekenleri şöyle aktarıyor: “l Eğitim politikalarını ve içeriklerini buna göre düzenlemek. Kısaca Endüstri 4.0 uyumlu, çok disiplinli mühendislik eğitimi oluşturmak. l Bilgi ve beceri temelli eğitim programları oluşturmak, çalışma hayatı içerisinde Profesyonel Gelişim, İzinli Akademik Öğretim, Çok Disiplinli Uzmanlık Eğitimleri oluşturmak, iş garantili örgün ya da uzaktan (on-line) uzmanlık eğitimleri sağlanmalı. l Son zamanlarda çok sık konuşulmaya başlanan ‘kodlama’ konusunun ders programlarına ilköğretim müfredatından başlayarak konması gerekir.”
Türkiye otomotiv sektörünün temsilcileri, sektörün geleceğini ve dijital teknolojilerin sektöre etkisini değerlendirmek üzere GE Türkiye İnovasyon Merkezi’nde bir araya geldi. TOBB Türkiye Otomotiv Yan Sanayi Meclisi, Taşıt Araçları Yan Sanayicileri Derneği (TAYSAD) ve General Electric Türkiye işbirliğinde gerçekleştirilen ve otomotiv endüstrisinden 100’e yakın üst düzey yöneticinin katıldığı etkinlikte sektörün dijital dönüşüm yol haritası konuşuldu. Toplantıda Türkiye’de ihracatın yüzde 17’sini, yaratılan katmadeğerin ise yüzde 12’sini karşılayan otomotiv sektöründe dijitalleşmenin kritik bir ihtiyaç olduğu vurgulandı. Otomotiv endüstrisinde dijitalleşmenin en önemli boyutlarından biri ise üretimin dijitalleşmesi olarak öne çıktı.
TOBB Türkiye Otomotiv Yan Sanayi Meclis Başkanı Dr. Mehmet Dudaroğlu, “TÜBİTAK tarafından 2016 Ocak ayında güncellenen ‘Akıllı Üretim Sistemleri Yol Haritası’nda, sanayimizin dijital olgunluk seviyesinin 2.0 ile 3.0 arasında olduğu görülüyor. ‘Otomotiv Tedarik Sanayi’ ise olgunluk seviyesi en yüksek üç sektörden birisi olarak öne çıkıyor” dedi.
GE Dijital Türkiye Genel Müdürü Uygar Doyuran 2025 yılına kadar otomotiv pazarının 5.3 trilyon dolara ulaşacağını, otomotivde etkisini göstermeye başlayan dijital çözümlerin etkin olduğuna, yeni segmentin ise 1.5 trilyon dolara ulaşacağına dikkat çekti. Doyuran, “Üretimin dijitalleşmesi ile hem verimliliği artırmak hem de ürünlerin tasarımını müşteri ihtiyacına göre hızla değiştirmek mümkün hale geldi. GE olarak ABD, Avrupa, Çin ve Japonya gibi pazarlardaki önde gelen otomotiv üreticilerinin dijitalleşme sürecinde beraber çalışıyoruz. Bu süreçte 40 bin çalışan GE ürünlerini kullanıyor” diye konuştu.
Etkinlik, TOBB Sektörler ve Girişimcilik Daire Başkanı Ozan Acar’ın yönettiği ve Farplas CEO’su Ömer Burhanoğlu ve McKinsey Ortakları’ndan Mehmet Başer’in konuşmacı olduğu “Türk Otomotiv Endüstrisi Daha İleriye Gidebilir mi?” başlıklı panel ile devam etti.
Farplas CEO’su Ömer Burhanoğlu ise konuşmasında yeni dönem teknolojilerinin sektörde köklü bir değişimi tetiklediğini, eskinin düşünme biçimleriyle bugün başarılı olunamayacağını belirtti. Burhanoğlu “Endüstri 4.0 teknolojileri tekil olarak otomasyondan farklı değil, dijitalleşmeyi tüm süreçlerde kullanmaya başlayınca Endüstri 4.0’a geçebiliriz” bilgisini verdi.
Mehmet Başer ise dijitalleşmenin tasarım, üretim ve satış sonrası destek aşamalarının tümünde önemli fırsatları beraberinde getirdiğini ve Türk otomotiv sektöründe özellikle büyük veri analizlerine dayalı pazarlama çalışmalarının önümüzdeki dönem sektöre önemli katkılar yapabileceğini söyledi.
Enerji yönetimi ve otomasyonda dünya çapında hizmet veren Schneider Electric, kurumların ‘Nesnelerin İnterneti’ tabanlı çözümlerden maksimum fayda üretmesi için yarattığı EcoStruxure™ platformunu yeniledi. Gelişmiş çözümlerle yeniden tasarlanan EcoStruxure platformu, IT/OT arasında kurduğu bir bağlantı ile bina, veri merkezi, endüstriyel alanlar ve elektrik şebekeleri yönetiminde yüksek verimlilik, güvenlik ve sürdürülebilirlik sağlıyor. EcoStruxure; güç kaynağı, bilgisayar sistemleri, proses otomasyonu, makine kontrol sistemleri, bina otomasyonu, güvenlik izleme ve giriş kontrolü gibi tüm kritik noktaların yönetimini entegre ediyor. Bu sayede ‘Nesnelerin İnterneti’ tabanlı operasyonların güvenli, verimli, sürdürülebilir ve birbiriyle uyumlu şekilde yürütülmesine olanak sunuyor.
Elektrik, elektronik ve otomasyon alanında faaliyet gösteren Mitsubishi Electric, Türkiye’nin yeni sanayi evresine hazır olması için çalışıyor. Üretimde verimliliğin, enerji tasarrufunun ve çalışan konforunun arttığı, birbirleriyle konuşabilen ileri robot teknolojilerinin hakim olduğu, Sanayi 4.0’a uyumlu dijital fabrikalar tasarlayan Mitsubishi Electric, Bursa’da düzenlediği seminerde sektör profesyonellerine fabrika otomasyonu çözümlerini anlattı.
Bursa iş dünyası temsilcilerine, Sanayi 4.0’a yanıtı olan dijital fabrika konsepti e-F@ctory teknolojisini anlatan Mitsubishi Electric, uygulama örnekleri eşliğinde MAPS SCADA ürününü tanıtırken PLC ürün ailesi ve Programlanabilir Kontrolör Mühendislik Yazılımı MELSOFT GX Works3 ürünü ile ilgili bilgiler de aktardı. e-F@ctory konseptinde, fabrika otomasyon alanındaki robotlar dahil tüm yeni nesil ürünler internet aracılığıyla haberleşebiliyor. Mitsubishi Electric’in e-F@ctory konsepti ile bir fabrikayı yeni endüstri evresindeki tüm ihtiyaçları karşılayacak şekilde kurmak ve kurmadan önce bir sanal fabrika oluşturarak ortaya çıkacak fabrikayı ve üretimi test etmek mümkün. Yönetimden üretim katına kadar tüm fabrika katmanlarını optimize etmek için ileri teknolojileri kullanan ve üretimde çok ciddi maliyet tasarrufu sağlayan e-F@ctory, küresel rekabette bir adım önde olmayı sağlıyor.
Makine İhracatçıları Birliği (MAİB) tarafından, Türkiye Ulusal Ajansı'nın desteğiyle yürütülen "Makine Sektöründe Üretim Tekniklerinde Modern Yaklaşımlar" projesinin tanıtım toplantısı Ankara’da gerçekleştirildi. Almanya ve Polonya işbirliğiyle hayata geçen projede, Türk makine sektörünün önde gelen firmalarının temsilcilerine, Endüstri 4.0 alanındaki gelişmeler anlatıldı.
Toplantıya, Makine İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Sevda Kayhan Yılmaz’ın yanısıra Siemens Genel Müdür Yardımcısı Ali Rıza Ersoy ile Durmazlar Makina A.Ş. Ar-Ge Mekatronik Müdürü Kemal İleri söz aldı. Makine İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Sevda Kayhan Yılmaz şunları söyledi: “Gelişmekte olan ülkelerin önünde engel olan orta gelir tuzağının aşılabilmesi ve ülkemizin refah toplumu niteliği kazanabilmesi için ekonomide ilk önceliği sanayileşmeye vermemiz gerekiyor. GSMH içinde sanayinin payını yüzde 40 seviyelerine çıkarmalıyız. Gelişmiş ülkeler verimlilik, gelişmekte olan ülkelerse fiyat avantajı konusunda öne çıkabilmek için en başta makine sanayilerini bu dönüşüme entegre etmeleri gerektiğini çok iyi biliyor. Her ne kadar adı Endüstri 4.0 devrimi olsa da bunu bir yaşam tarzı devrimi olarak da ifade edebiliriz.”
Endüstri 4.0 tüm yönleriyle Samsung, OSTİM Organize Sanayi Bölgesi, Türk Sanayi ve İşadamları Vakfı (TÜSİAV) ve Ankara Üniversitesi işbirliği ile düzenlenen çalıştayda ele alındı.
“Türkiye Endüstri 4.0’ın Neresinde?” başlıklı oturumda konuşan Samsung Türkiye Kamu Sektörü ve Dış İlişkiler Ülke Direktörü Dr. R. Erdem Erkul, Samsung’un yeni teknoloji geliştirme ve inovatif ürünler tasarlamadaki gücünü Endüstri 4.0 alanında sunduğu yeni çözümlerde de ortaya koyduğunu belirtti: “Dünyanın en büyük teknoloji şirketlerinden biri olarak iş ortaklarımız ve güçlü iş ağımızın da gücüyle Endüstri 4.0 uygulamalarının gelişmesine en büyük desteği sağlıyoruz.”
Erkul, Türkiye’deki büyük ölçekli şirketlerden KOBİ’lere kadar Endüstri 4.0 alanında ihtiyaçları doğru analiz ederek farklı çözümler sunduklarını kaydetti: “Dijital dönüşümden beslenen Endüstri 4.0, gelişmekte olan güçlü bir pazar olan Türkiye’deki sanayi kuruluşları için önemli bir fırsat. Şirketler Endüstri 4.0 döneminin teknolojileri ile iş süreçlerini hızlandırabilir, verimliliklerini artırarak önemli bir büyüme potansiyeli kazanabilirler.”
Hacettepe Teknokent A.Ş. ve Türkiye Bilişim Derneği (TBD) tarafından Türkiye Cumhuriyeti’nin 2023 vizyonu doğrultusunda “Türkiye’de ve Dünyada Sektörleri Geleceğe Taşımada Endüstri 4.0 Konferansı” gerçekleştirildi. MÜSİAD, TOSYÖV, TÜSİAV ve TÜBİTAK gibi birçok kurum ve kuruluş temsilcileri ile firma yetkililerinin katıldığı konferansta, Endüstri 4.0’ın Türkiye’deki ve dünyadaki durumu geniş bir yelpazede ele alındı. Etkinlik çerçevesinde; “Endüstri 4.0 Tasarım, Mühendislik ve Dönüşüm (TMD) Kümelenmesi, Simülasyon ve Sanal Gerçekliğin Endüstri 4.0’daki Rolü, Endüstri 4.0 Dönüşümü İçin İhtiyaç Duyulan Teşvik ve Destekler, Sektörleri Geleceğe Taşımada Endüstri 4.0” gibi paneller düzenlendi.
Aynı zamanda TOSYÖV’ün Hacettepe Teknokent ile yaptığı işbirliği çerçevesinde kurulmakta olan Endüstri 4.0 Kümelenmesi’nin tanıtım toplantısı niteliğindeki etkinlikte TOSYÖV Başkanı Ş. Nezih Kuleyin de açılış konuşmacıları arasında yer aldı. Kuleyin konuşmasında, “KOBİ’lerin sivil toplum örgütü olan TOSYÖV, KOBİ’leri Endüstri 4.0 adı verilen dönüşüme taşımak için her türlü seferberliği başlattı. Ve bu seferberlikte; TOSYÖV, illerde faaliyetlerini sürdüren Destekleme Dernekleri ile birlikte gereken rolü alacak” dedi.
Hacettepe Teknokent Genel Müdürü İlyas Yılmazyıldız’ın açılış konuşmasıyla başlayan ve tüm gün süren paneller dizisi Hacettepe Teknokent ve HT-TTM Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Candan Gökçeoğlu’nun moderatörlüğünü yaptığı panelle devam etti. Panelde IAS Yazılım Genel Müdürü Hakan Özkara, Bosch Ortadoğu ve Afrika Operasyon Sorumlusu/Endüstri 4.0 Koordinatörü Mustafa Ayhan, BLM Bilişim Hizmetleri Genel Müdürü/TBD Yönetim Kurulu Üyesi Levent Karadağ, Hitachi Avrupa İş Geliştirme Müdürü Özgür Özalp ve General Electric Türkiye İnovasyon Lideri Ussal Şahbaz, Endüstri 4.0 konusunda tecrübe ve bilgilerini paylaştı.
Siemens’ten tedarikçilere “Dijitalleşmeyle Değişim” çağrısı
Siemens Türkiye’nin geleneksel hale gelen Tedarikçi Günü, 6. yılında Türkiye’nin önde gelen satın alma ve satış profesyonellerini, “Değişimi Dijitalizasyonla Yönet” ana temasıyla buluşturdu. Şirketin üst düzey yöneticileri ve ayrıca Pegasus CEO’su Mehmet Nane’nin tecrübe ve bilgi birikimlerini katılımcılarla paylaştığı etkinlik kapsamında düzenlenen “Siemens 2020 Hedefleri” konulu panel, Siemens Türkiye Yönetim Kurulu Üyesi ve Türkiye CFO’su Thomas Kolbinger ve Siemens Enerji Bölüm Başkanı ve İcra Kurulu Üyesi Oğuz Tezel’in katılımıyla Siemens Türkiye Tedarik Zinciri Yönetimi Bölüm Direktörü Tuğrul Günal moderatörlüğünde gerçekleştirildi.
Siemens Türkiye İcra Kurulu Üyesi ve Genel Müdür Yardımcısı Ali Rıza Ersoy ve tedarikçilerle birlikte yapılan ‘dijitalleşme’ panelinde bu alanda atılması gereken adımlar tartışıldı. Etkinlik, ‘Yılın Tedarikçileri’ ödül töreni ile sona erdi.
Tuğrul Günal, “160 yıldır Türkiye’de faaliyet gösteren bir şirket olarak hem tedarikçilerimizin standartlarını yükseltmeyi hem de yeni dijital dünya ve ekonomi için kendilerine rehberlik etmeyi hedefliyoruz. Siemens AG yalnızca 2016 mali yılında dünya genelinde 39.6 milyar Euro’luk toplam satın alma hacmine imza attı. Türkiye’deki tedarikçilerin ve KOBİ’lerin Siemens AG’nin global tedarikçisi olabilmelerine yardımcı olabilmek ve bu pastadan aldığı payı artırmak ana hedeflerimizden biri” dedi.
Yaklaşık 700 milyon Euro’luk satın alma hacmine sahip Siemens Türkiye’nin Tedarik Zinciri Yönetimi Bölümü, 2016 mali yılında, büyük çoğunluğu Türkiye’den olmak üzere yakın coğrafyayı da kapsayan bölgeden yaklaşık 435 milyon Euro’ya yakın satın alma gerçekleştirdi. Siemens AG ise Türkiye’deki yerel tedarikçilerinden toplam satın almasını son birkaç yıl içerisinde 60 milyon Euro’dan 80 milyon Euro’ya çıkardı.