Adana Sanayi Odası Başkanı Zeki Kıvanç, Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir, Konya Sanayi Odası Başkanı ve TOBB Yönetim Kurulu Üyesi Memiş Kütükcü. Üç Sanayi Odası Başkanı’nın ilk kez bir oturumda buluşup ortak payda olarak, “üretim ve kalkınma eksenli yeni stratejiler geliştirilmeli” uyarılarını önemsemek gerekiyor.
Uyarılarına gelince;
Zeki Kıvanç, “Birçok değişik teşvik ve desteklerle üretimi ve yatırımları teşvik etmek gerekir. Bugünkü teşvik sistemi ile bir şeyler yürümüyor. KOBİ tanımı üretim ile sınırlıyken ciddi sorunlar vardı. Bir de tanıma hizmetler sektörü de dahil edildi. Sorunlar daha arttı.”
Nurettin Özdebir, “Bu cari açığı düzeltemedikçe bizim dünyada yükselen grafik içinde yerimizi pekiştirmemiz ve yönetilen değil yöneten ülke olma veya kendimiz tarafından yönetilmemiz zor olur.
Uygulanan bir başka politika ise nihai üretim yapanları üretimden çıkardı: rant ekonomisi. AVM ve inşaatta kantarın topuzu fazla kaçtı. Kıt olan kaynaklarımızı sıkıntıya soktu.”
Memiş Kütükcü, “Bazı yapısal sorunlarımız da devam ediyor. Cari açık-büyüme dengesi, ithalata bağımlılık, finansmana erişim, insan kaynağı, teknoloji üretememe, yüksek enerji maliyetleri bu sorunların başında geliyor. Öncelikli olarak, bütün alanları koordine edecek, kaynakların verimli değerlendirildiği, tasarrufu ve yatırımı özendirici, işletmeleri ölçek büyütmeye teşvik eden, verilen teşviklerin ve desteklerin daha iyi takip edildiği yeni bir büyüme stratejisi gerektiği kanaatindeyim.”
Başkanların uyarıları özetle bunlar...
Zirvede konuşmacılarından iki isimden de sözetmeden geçemeyeceğim. İlki İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali. Şirketlerin değerinin yüzde 30 civarında düştüğüne dikkat çeken Bali, “Her dolar karşılığında çok kısa süre öncesine göre bir yatırımcı yüzde 75 daha fazla Türk şirketi hissesi alabiliyordu, kaybetmek budur. Her dolar karşılığında 1.88 Türk Lirası sadece yüzde 5 civarında nemalandırılırken şimdi her dolar karşılığında 2.20 lira yüzde 10 faizlerle değerlendiriliyor. Özellikle ölçek dezavantajı oluşturacak şekilde KOBİ fetişizmi yaratmamalıyız.”
Diğeri ise TÜRKONFED Başkanı Süleyman Onatça. Onatça, “Kendilerinden inovasyon, katmadeğeri yüksek üretim, markalaşma beklediğimiz KOBİ’lerin eğitim ortalaması sadece 6.5 yıl olan bir Türkiye’de iş yapma mücadelesi verdiğini unutmamak gerekiyor. Yani çalışanını, yöneticisini ortalaması henüz ortaokulu bitirememiş bir KOBİ yapımızın olduğunu hatırlatmakta yarar var.
Türkiye’de henüz bir tek marka tescili yapılmamış, bir kez patent başvurusunda bulunmayan onlarca ilimizin olduğunun bilinmesi gerekiyor. Bilgi demek, özgürlük demektir. Daha fazla demokrasiye, daha fazla şeffaflığa, daha fazla özgürlüğe, daha fazla inovasyona, Ar-Ge’ye, teknolojiye sahip çıkmamız gereken bir süreçte internet kullanımına getirilen düzenlemeler, arzu edilmeyen sonuçlara yol açmamalıdır.”
İki konuşmacının uyarıları da bunlar... Değerli okurlar geleneksel hale gelen KOBİ Zirveleri’nde ekonomide, reel sektörde, KOBİ’lerde her alanda yaşanılan sorunlara dikkat çekilerek önerilerin bir yol haritasına dönüşerek çözümler üretilmesi temel amaç olarak görülmekte. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin 11 yıllık iktidarında elbette önemli kararlar alındı birçok alanda iyileştirmeler yapıldı elbette bunları unutmamamız gerekiyor. Bakın 11 yılda 4 Sanayi Bakanı görev yaptı. Bu süreçte Bakanlıklar yeniden yapılandırıldı, yeni bakanlıklar, Başbakanlık Yatırım Ajansı, Kalkınma Ajansları kuruldu.
Dünyada ekonomide yaşanılan krizler ülkemizi elbette etkiledi bunları gözardı etmemeliyiz ancak içeride yapılacak reformları, iyileştirmeleri bir türlü tamamlıyamıyoruz.
KOSGEB, çok önemli bir kuruluşumuz iyi işlerde yaptı, yapmaya devam ediyor, TÜBİTAK da öyle.
Bugüne kadar hedef kitlelerine aktarılan kaynakların ekonomiye katkılarının ölçülebilirliğini somut olarak göremiyoruz.
Ar-Ge, Teknopark, Teşvik yasaları çıkarıldı, eylem planları ve ekonomik programlar yürürlüğe konuldu, Bakanlıklar ve kuruluşlararası koordinasyona yönelik kurullar oluşturuldu, uygulamalarda istenilenlerin yeterince elde edilemediği, bu Zirve’nin konuşmalarınca dile getirildi.
Bu ay sonu yerel seçimler ardından Cumhurbaşkanlığı seçimi var. Kişisel görüşüm erken seçimlerin olacağı bir süreçte Zirve’de dile getirilen sorunlara, çözüm önerilerine bu ortamda ne denli zaman bulunur denilirse ben cevabını veremeyeceğim.
Siz ne dersiniz?