KobiEfor Sanayi Ekonomi Dergisi

Yeni Bir İstikrar Yeni Bir Motivasyon

KAPAK

Küresel ekonomi büyük kriz sonrası artçı sarsıntılarını yaşarken Türkiye ekonomisi de belli bir direnç gösterdikten sonra dış dünyanın olumsuz etkilerini görmeye başladı. Dünya emtia fiyatları ve özellikle de petrol fiyatı düşerken bunu fırsata çeviremedik.

Bölgemizde ve komşularımızda ortaya çıkan gerilim ve çatışmalar da Türkiye’nin siyasi ve ekonomik istikrarı üzerinde istenmeyen etkilere yol açtı. Tüm dünyadaki dolar kuru artışı; hacim olarak artış göstermesine rağmen değer olarak Türkiye’nin ihracatını düşürdü. Büyüme hedefleri gerçekleşmeyince Orta Vadeli Program (2015-2018) hedeflerinde revizyona gidildi. 1 Kasım seçiminden sonra Türkiye’nin gündemi, ekonomi ve çare arayışı olacak.
Türkiye’de yeni bir ekonomik döneme geçilmekte olduğunu görüyor, biliyor, söylüyoruz. Geçiş döneminin aynı zamanda hareketli ve dalgalı olacağı muhakkak. Geçiş aynı zamanda dönüşüm demek. Dönüşümü yönetmek ustalık ve öngörü ister. Dönüşümü iki düzlemde birden yaşıyoruz. Biri yapısal dönüşüm, diğeri bu yapısal dönüşümün çerçevesi olacak olan kesintisiz mikro reformlar düzlemi. Bu aktif dönüşüm döneminin yönetilmesi, en başta mal ve hizmet üreten tüm sektörlerden 3 milyon civarında işletmenin ve 78 milyon katılımcısı olan piyasanın iyi ve doğru yönetilmesini gerektiriyor.
Seçim Hükümeti Ekim ayında, gerçek ekonomik tabloyu okumamızı kolaylaştıran bir “Orta Vadeli Program (2016-2018)”  revizyonu gerçekleştirdi.
11 Ekim 2015 tarihli ve 29499 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan revizyon hedef küçültüyor. Türkiye ayrıca 1 Kasım 2015’te genel seçim yaptı ve yeni bir siyasal ortama geçti. Bu iki olguyu yan yana koyarsak ülke gündeminin ekonomik ve siyasi ‘İSTİKRAR’a düğümlendiğini görüyoruz.
KobiEfor Kasım sayısının kapak konusunu istikrarın ekonomik ayağına bakarak seçti. OVP revizyonu bir; daralmaya, iki; daralma döneminde yapılacak reformlara ve eylemlere işaret ediyor. Kapak konumuzda  gündemin bu iki yüzünü de yansıtıyoruz. Ayrıca bu konuda iş dünyamızın kurumsal temsilcilerinin görüş, öneri ve beklentilerini de alarak kapak konumuzu destekledik. Amacımız, okurlarımızın 2016-2018 yılları için stratejik bir vizyon edinmelerine katkıda bulunmaktır.
Son olarak şunu da ilave edelim; ekonomik daralmayla ilgili rakamlar dolar cinsinden verilirken hesaplamalarda ortalama TL-dolar kuru için şu ölçümler kullanıldı:
Yıl                    Dolar kuru
2015                2.7350 TL
2016                3.0895 TL
2017                3.2503 TL
2018                3.3000 TL
Unutmayalım, 2016 yılı hükümet bütçesi de OVP’de yapılan revizyona göre hazırlanıyor. Okuyalım, görelim; Türkiye’nin sıcak ekonomik gündeminde ne var, ne yok.
HEDEFLER KÜÇÜLDÜ
Orta Vadeli Program: 2015-2018 (OVP) Türkiye’nin ekonomik hedeflerini bütün alanlarda geri çekti. Aşağıda; nereden nereye çekildiğimiz, ilgili ara başlıklar altında veriliyor:
Büyüme: Orta Vadeli Program'da (OVP), 2015 için öngörülen yüzde 4’lük büyüme hedefi yeni OVP’de yüzde 3’e çekildi. 2016 yılı için büyüme yüzde 5’ten 4’e gerilerken büyüme oranı 2017 yılı için yüzde 4.5, 2018 için de yüzde 5 olarak öngörüldü.
GSYH: 2015 için GSYH tahmini 1 trilyon 945 milyar lira idi, 17 milyar lira geri çekilerek 1 trilyon 928 milyar liraya düşürüldü. GSYH tahmini 2016 yılı için 2 trilyon 141 milyar lira, 2017 için 2 trilyon 376 milyar lira, 2018 yılı için de 2 trilyon 640 milyar lira olarak belirlendi.
Kişi başı gelir: Mukayeseli refah seviyesini verebilsin diye; GSYH ve kişi başına gelir ‘Satın Alma Gücü Paritesi’ne (SAGP) göre hesaplandı. SAGP'ye göre kişi başına milli gelir tahmini 2015 için 19 bin 506 dolar olurken 2016 yılı için 20 bin 313 dolar, 2017 yılı için 21 bin 377 dolar, 2018 yılı için 22 bin 680 dolar olarak tahmin edildi.
Tüketim: Türkiye'de toplam tüketimde 2015’te yüzde 3.8 artış beklenirken beklenti yüzde 4.5'e çıktı. 2016 tüketim beklentisi yüzde 4'ten yüzde 3.7'ye çekildi. 2017 ve 2018 yılları için yüzde 4.1'lik tüketim artışı öngörülüyor.
Yatırım: Sabit sermaye yatırımlarında 2015 için öngörülen yüzde 4.2 artış beklentisi yüzde 4.7'ye çıkarıldı. 2016 için bu rakam 8.9'dan yüzde 5.2'ye, 2017 için de yüzde 9.3'ten yüzde 7.5'e indirildi. 2018 yılı için öngörülen sabit sermaye yatırımı artışı ise yüzde 8.2 oldu.
İşsizlik: 2015 yılı için işsizlik oranı yüzde 9.5 tahmin edilmiş idi, yüzde 10.5'e yükseltildi. İşsizlik oranı 2016 yılı için yüzde 9.2'den yüzde 10.3'e, 2017 için yüzde 9.1'den 10.2'ye artırıldı. 2018 sonunda ise işsizlik oranının yüzde 9.9 olması bekleniyor.
İstihdam: Tarım dışında 2 milyon 199 bin kişi istihdam edilecek. Toplam istihdam artışı 1 milyon 831 bin kişi olacak. İşgücüne katılım oranı 2015’de yüzde 51.2, 2018 yılı sonunda yüzde 52.2 olarak bekleniyor. İstihdam oranının 2015’te yüzde 45.9, program döneminin sonunda da yüzde 47 olması öngörülürken istihdam edilen kişi sayısının 2018 yılı sonu itibarıyla 28 milyon 366 bine ulaşacağı varsayılıyor.
DIŞ TİCARET DARBOĞAZI
Türkiye dış ticaretin ihracat ayağında somut sıkıntı yaşıyor, ithalatta ise daraltıcı politikalar uyguluyor. Durum dış ticarete şöyle yansıyor:
İhracat: 2015’te 173 milyar dolar ihracat öngörülmüştü, 30 milyar dolar revize edilerek 143 milyar dolara geri çekildi. 2016 yılı için öngörülen ihracat 187.4 milyar dolar idi,150 milyar dolara, 2017 için 203.4 milyar dolarken 170 milyar dolara düşürüldü. 2018 yılında 192.5 milyar dolar ihracat bekleniyor.
İthalat: İthalatta 2015 yılı için 258 milyar dolardan 208.4 milyar dolara geri gidildi. 2016 için 276.8 milyar dolardan 216.3 milyar dolara, 2017 için 297.5 milyar dolardan 239.6 milyar dolara inildi. 2018 sonunda da 265.6 milyar dolarlık ithalat bekleniyor.
Turizm gelirleri: Turizm gelirlerinde 2015 için 26.8 milyar dolar tahmini yapıldı. 2016 yılı için 28.6 milyar dolar, 2017 yılı için 30.6 milyar dolar, 2018 yılı için de 32.1 milyar dolar turizm geliri öngörüldü.
DİĞER HESAP DÜZELTMELERİ
Cari açık: Cari açık tahmini 2015 yılı için 46 milyar dolardan 36.7 milyar dolara çekildi. 2016 için 49.2 milyar dolardan 34 milyar dolara, 2017 için 50.7 milyar dolardan 34.4 milyar dolara inildi. 2018'de ise cari açığın 35.2 milyar dolar olması bekleniyor. Cari açığın milli gelire oranının 2016 yılı sonunda yüzde 4.9 gerçekleşmesi, sözkonusu oranın program dönemi sonunda yüzde 4.4'e gerilemesi öngörülüyor. 
Enflasyon: OVP'de 2015 için 6 olarak tahmin edilen enflasyon 7.1'e çıkarıldı. 2016 yılı için 5.3 olan tahmin 6.8'e, 2017 için de 5'ten 6.2'ye yükseltildi. Enflasyonun 2018’de ise 5.8 olacağı öngörülüyor.
OVP'de bu yıl sonu için yüzde 6.3 olarak beklenen TÜFE tahmini yüzde 7.6'ya, 2016 için yüzde 5'ten yüzde 6.5'e, 2017 için ise yüzde 5'ten yüzde 5.5'e çıkarıldı. 2018'de de TÜFE için yüzde 5 tahmini yapıldı.
Petrol fiyatları: OVP'de petrolün varil fiyatının 2015 yılında ortalama 54.3 dolar, 2016 yılında 57.6 dolar, 2017 yılında 58.3 dolar ve 2018 yılında 58.1 dolar olacağı tahmin edildi.
ORTA VADELİ DİĞER ÖNGÖRÜLER
FED-faiz: Küresel ekonomide ABD ve bazı AB ülkelerinin öncülüğünü yaptığı nispi bir canlanma görülüyor. Amerikan Merkez Bankası’nın (FED) 2015 yılının son çeyreğinden itibaren başlamak üzere aşamalı olarak sınırlı da olsa faiz artırımına gitmesinin beklendiği kaydediliyor.
Çin ve AB ekonomisi: Çin ekonomisindeki yavaşlama dünya ekonomisine yayılma riski taşıyor. AB ekonomisinde ise büyüme, beklenenin oldukça gerisinde. Önümüzdeki  dönemde gelişmekte olan ülkelere yönelik fon akımlarının yavaşlayacağı tahmin ediliyor.
Dış sebepler: Türkiye'deki iç siyasi gelişmeler ve yakın coğrafyada artan jeopolitik ve ekonomik riskler belirsizliği artırıyor, ekonomik aktiviteyi yavaşlatıyor.
Reformlar: Yapısal reformlar yoluyla büyüme artırılacak. Reformlar daha kapsayıcı hale getirilecek. 25 Öncelikli Dönüşüm Programı'nın uygulanması hızlandırılacak.
Petrol ithalatı: Enerji ithalatının petrol fiyatlarının yatay seyredeceği varsayımı ve döviz kurundaki gelişmelere bağlı olarak 2016 sonunda 39.2 milyar dolar olacağı, program dönemi sonunda da 48.6 milyar dolar seviyesine yükseleceği tahmin ediliyor.
Sonuç:
1 Kasım seçimiyle birlikte yeni bir döneme girdik. Acil istikrar arayıp bulacak, ardından hemen tüm toplmsal enerjimizi ekonomik sorunların çözümüne yoğunlaştıracağız. İhmal, gecikme, oyalanma asla mümkün değil, çünkü bedeli, bir türbülansa gidecek kadar ağır olabilir.
KAMU TOPLUMA SÖZ VERİYOR!
OVP hedeflerinden sapmanın asgariye inmesi için kamu (devlet) aşağıdaki çalışmaları gerçekleştireceği sözünü vermektedir:
- Kaynak kullanımında etkinliği artırmak ve hesap verilebilirliği güçlendirmek için kamu hizmetlerini program yaklaşımıyla ele alan bütçe yapısına geçilecektir.
- Bütçe hazırlık sürecinde, mal ve hizmet alımlarına yönelik ödenekler sıfır tabanlı bütçe ilkesiyle belirlenecek.

- Kamu mali yönetimi ve denetiminde kullanılan bilgi teknolojileri altyapısı bütünleşik hale getirilecek.

- Kamu kurum ve kuruluşlarının stratejik planlarının Kalkınma Planı’nda yeralan politikalarla uyumu gözetilecek.

- Başta hizmet alımları olmak üzere kamu harcamalarına ilişkin karar alma sürecinde fayda-maliyet analizlerinden yararlanılacak, benzer ihtiyaçlar ortak alım yöntemiyle tedarik edilecek.

- Kamu hizmet binası ve taşıt temini ile kullanımında ihtiyaca uygunluk ve maliyet etkinlik gözetilecek.

- İhracata dönük üretimde daha etkin ve düşük maliyetli girdi tedarikine, üretim ve ihracatın ara malı ithalatına bağımlılığının azaltılmasına ve bu suretle ihracatta sürdürülebilir rekabet gücüne katkı sağlanmasına yönelik eylemler hayata geçirilecek.

- Gümrük Birliği’nin genişletilmesine yönelik çalışmalara devam edilecek ve asimetrik konuların çözümüne ilişkin AB ile müzakereler yürütülecek.

- Dahilde işleme rejimi uygulamaları yurtiçi üretim koşulları ve dış ticaret dengesi açısından yeniden değerlendirilecek.

- Gümrük işlemlerinde ihracatçıların maliyetini azaltıcı tedbirler alınacak.

- e-Ticaretin, ihracat artışına katkı yapması ve tüketim malı ithalatını artırmaması için gerekli mekanizmalar geliştirilecek.

- İthal ürünlerin teknik düzenlemelere uygun ve güvenli olmaları sağlanacak.

- Kamu alımlarında yurtiçinde üretilen ve yerli girdi kullanan ürünler tercih edilecek.

- Tüketiciler finansal piyasalarda yanlış uygulamalara karşı korunacak.
- KOBİ ve girişimcilerin finansmana erişimini kolaylaştıracak alternatif finansman yöntemleri geliştirilecek.
ACİL REFORMLAR
TCDD yeniden yapılandırılacak, demiryolu yük ve yolcu taşımacılığı özel demiryolu işletmelerine açılacak.
- Özelleştirme uygulamalarında halka arz yönteminin kullanılmasına ağırlık verilecek.
- Ticari ortaklıklarda yaşanan iktisadi ve siyasi olumsuzluklar nedeniyle yeni pazarlara erişimi kolaylaştırma politikaları sürdürülecek.

- Yeni bir yasasıyla Ar-Ge ve girişimcilik faaliyetleri teşvik edilecek.

- Dış talebe uygun nitelik ve nicelikteki yüksek katmadeğerli ürünlerin ihracatı amacıyla üretim aşamasını ve etkililiği dikkate alan destek programları uygulanacak.

- Yerli makine üreticilerinin yurtiçindeki rekabet güçlerini artırmaya yönelik olarak finansal ortamı iyileştirme mekanizmaları oluşturulacak.

- Enerji hammaddeleri, yerli enerji üretim ekipmanları, yenilenebilir enerji ve nükleer enerji yatırımları için ayrılan kaynaklar önemli oranda artırılacak.

- Yüksek teknoloji ve uluslararası doğrudan sermaye transferine imkan sağlayacak yatırımlar için serbest bölgeler cazip hale getirilecek.

- Türkiye’deki yerleşik sanayicilerin yurtdışında yapacakları yatırımlar desteklenecek.

- KOBİ’lerin yüksek katmadeğerli ihracata yönelik üretime yönlendirilmesi sağlanacak.

- Tüketime yönelik ihraç ürünlerinde özgün tasarım faaliyetleri özendirilecek, nitelikli tasarımcı yetiştirilmesi sağlanacak, patent tescili ve uluslararası marka oluşturulması desteklenecek.

- Yeni rafineri inşası, elektrikli otomobil imalatı, ileri teknoloji içeren hava taşıtı motorları ve parçalarıyla ilaç ve tıbbi cihaz üretimi konularında Ar-Ge ve yatırım teşvik sistemi güçlendirilecek.

- Hizmetleri ve yatırımları da içeren serbest ticaret anlaşmalarına ağırlık verilecek.

- Büyük ölçekli liman kapasitesi oluşturulacak, limanların demiryolu ve karayolu bağlantıları tamamlanacak.

- İthal ürünlerin teknik düzenlemelere uygun ve güvenli olmaları sağlanacak.

- Sağlık turizminin altyapısı geliştirilerek hizmet kalitesi ve rekabet gücü artırılacak.

- Kamu alımlarında yurtiçinde üretilen ve yerli girdi kullanan ürünler tercih edilecek.

- Faizsiz finans sektörünün kurumsal ve hukuki altyapısı güçlendirilecek.

- KOBİ ve girişimcilerin finansmana erişimini kolaylaştıracak alternatif finansman yöntemleri geliştirilecek.

MEHMET ŞİMŞEK - Maliye Bakanı: Daralma bize mahsus değil
Orta Vadeli Program'da (OVP) temel ekonomik göstergelerde rakamların aşağı doğru revize edilmesi sadece Türkiye'ye özgü değildir. Yakın dönemde IMF küresel ekonomiye ilişkin tahminlerini yayımladı ve gelişmekte olan bütün ülkelere ilişkin tahminlerini aşağı doğru revize etti.
Türkiye, bütün şokların merkezinde yeralıyor. Avrupa'daki kriz, Ortadoğu'daki kaos, Rusya'nın komşusu Kırım'ı işgal etmesi Brezilya'yı, Meksika'yı bu kadar etkilemez. Buradaki olumsuzluklar Türkiye'ye yansıyor.
Emtia fiyatlarının düşmesi Türkiye'nin lehine oldu. Ancak bu dönemde coğrafyadaki jeopolitik gerilimler, savaşlar ve çatışmalar daha da derinleşti. Sözkonusu olumsuzluklar bu durumun fırsata dönüşmesine engel oldu. Ortadoğu ve Rusya emtia fiyatlarının düşüşünden çok etkilendi. Türkiye'nin mallarına olan talep azaldı.
Coğrafyada yaşanan olumsuzluklara rağmen Türkiye'nin yüzde 3 büyümesini bekliyoruz. Bu kadar şoka rağmen Türkiye'nin büyümesi büyük bir başarıdır.

MEHMET BÜYÜKEKŞİ- TİM Yönetim Kurulu Başkanı: Siyasi çalkantılar ihracatı sıkıntıya soktu
Programa göre bu yılın tamamı için ihracat hedefi 143 milyar dolara, 2016 için ise 150 milyar dolara revize edildi. Doların tüm dünyada değer kazanmasıyla ve dünya mal ticaretinde düşük emtia fiyatlarının neden olduğu olumsuz etkinin devam etmesiyle tüm dünya ticareti reel olarak yavaşladı, dolar cinsinden ise geriledi.
TİM olarak bizim de beklentilerimiz 143 milyar dolar civarında ihracata ulaşacağımız yönündeydi. En büyük ihracat pazarımız Avrupa Birliği (AB) pazarında, avro/dolar paritesinde yaşanan önemli düşüş nedeniyle değer bazlı yaşadığımız kayıplara ek, yakın komşularımızda ve Orta Doğu'da yaşanan siyasi çalkantılar sonrasında ihracatımızda önemli sıkıntılar yaşanıyor. 
Suriye ve Irak'ta yaşanan gerilimler, Türkiye'nin Orta Doğu pazarına ulaşımını da engelleyerek tüm bölgeye ihracatını olumsuz yönde etkiliyor. Rusya ve Ukrayna pazarlarında siyasi gerginlik ve petrol fiyatlarının gerilemesi nedeniyle kayıplar var. İhracatçılarımızın dışında gelişen nedenlerden dolayı ihracatımız bu yıl istediğimiz performansı sergileyemedi. İhracatı miktar bazında artırmaya odaklandık. Gelecek dönemde Türkiye'nin eski ihracat temposunu yakalayacağına inanıyoruz.
Sanayinin ve ihracatın katmadeğerinin artırılması için Ar-Ge'ye, inovasyona, tasarıma ve markalaşmaya daha fazla destek verilmesi her zamankinden daha fazla önem kazandı. 71 bin ihracatçıyı temsil eden TİM olarak biz bu farkındalığı her düzeyde artırmak için bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da önemli görevler üstlenmeye ve katkı sağlamaya hazırız.

TARKAN KADOOĞLU - TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı: Yapısal dönüşüm hızlandırılmalı
Yeni hükümetin 1 yıllık eylem planında Türkiye’nin büyüme oranının yüzde 3’ler seviyesinin üstüne çıkarmak için bir an önce hayata geçirmesi gereken yapısal dönüşüm programları yeralmalıdır. Biliyorsunuz geçtiğimiz senelerde, değerli iktisatçı hocalarımız tarafından hazırlanan Türkiye’nin orta gelir tuzağında olmasıyla ilgili iki ciltlik bir rapor yayınladık. 2023 yılına yönelik beklentimiz orta gelir tuzağından çıkmak. Bunu başarabilmek için ise üretim yapımızın dönüştürülmesi gerekli.
Üretim yapımızın dönüşümü için onuncu kalkınma planında yeralan ve 25 madde olarak açıklanan yapısal dönüşüm programlarının yürürlüğe girmesi çok önemli. Bunun yanısıra kurumsal reformların da gerçekleştirilmesi gerekiyor. Eğitim kalitemizin, nitelikli insan gücünün artırılmasının, kurumsal yapının güçlendirilmesinin sağlayacağı bir yapısal dönüşüm ile büyüme oranımızın tekrar ivme kazanması mümkündür.
Önemli olan, Türkiye’nin yerel dinamiklerine önem vererek, bölgesel farklılıkları ortadan kaldırarak, kurumlarının bağımsızlığı ve şeffaflığını koruyarak ekonomik dönüşüm planlarını uygulamasıdır.

BENDEVİ PALANDÖKEN - Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konferedasyonu (TESK) Genel Başkanı: Acil mikro önlemler gerekir
Ekonomik ve siyasi belirsizlik nedeniyle tüketim de, yatırımlar da son birkaç aydır azalıyor.
- Ekonominin yeniden canlanabilmesi, bankalardaki atıl kaynakların yeniden ekonomiye kazandırılabilmesi için yatırımları ve tüketimi artıracak tedbirler alınmalıdır.
- Acil olarak bir ay içinde 1.1.2016 tarihinde yürürlüğe girecek yazarkasa-pos uygulaması ve elektronik tebligat uygulaması ileri bir tarihe ertelenmelidir.
- Minibüsçü esnafımızın otobüs tarifesinden vergi ödemesi önlenmelidir. Taksilerin yenilenmesi için getirilmesi planlanan ÖTV muafiyeti acilen uygulamaya alınmalıdır. Kalfaların sigorta primlerinin devlet tarafından karşılanması, enerji fiyatlarında indirime gidilmesi, işyeri kiralarında stopaj uygulaması kaldırılmalıdır.
- Yeni faaliyete başlayacak genç esnaf ve sanatkarlar 3 yıl vergiden muaf tutulmalı ve bunlara sıfır faizli can suyu kredisi verilmelidir.
- Emekli aylıkları acilen günümüz ihtiyaçlarını giderecek şekilde revize edilmeli, BAĞ-KUR emeklilerinin aylıklarından yapılan sosyal güvenlik destek primi kaldırılmalıdır.
- Dükkanı kapanan esnafın düzenini yeniden kuruncaya kadar faydalanabileceği “Esnaf Garanti Fonu” oluşturulmalıdır.
- Destek programlarında ve teşvik paketlerinde esnaf ve sanatkarlara yer verilmelidir.
- Mali sicilin (Kara Liste) silinmesine ilişkin düzenleme yapılmalıdır.
- T. Halk Bankası Yönetim Kurulu’nda esnaf ve sanatkar kesimi temsil edilmelidir.

AYHAN ZEYTİNOĞLU - İKV Başkanı ve Kocaeli Sanayi Odası Yönetim Kurulu  Başkanı: Türbülanstan endişeliyiz
Odaklanmamız gereken konulardan uzaklaştık. Seçim sonrası ilk 100 günde hükümetin en seri şekilde kurularak, ilgili bakanlıkların başta TOBB olmak üzere ülkeye yön veren kuruluşlarla biraraya gelerek eylem paketlerini hazırlamalarını bekliyoruz. Yeni hükümette bürokrasiye atanan yeni kadroların sektörün sorunlarını bilen ve çözümler üretebilen kişilerden oluşmasını bekliyoruz.
Ükemizin yatırımları destekleyen yeni yapısal reformları oluşturması ve hayata geçirmesi gerekiyor.  Büyüme ivmesini yakalayabilmek; bölge pazarlarını hedefleyen yabancı sermayeyi çekerek, ülkemizi bir üretim merkezi haline dönüştürmekle gerçekleştirilebilir diye düşünüyoruz.
Doğal olarak yeni reform dönemi iç piyasada rasyonel üretim, rasyonel sanayi tercihlemesi, sanayiyi bütünleyen para ve maliye politikası ile olacaktır. Önümüzdeki sürecin türbülans şiddetinin yüksek olma endişesini taşımaktayız. Böyle bir atmosferde rekabet gücümüzü hızla yukarı çekmek zorundayız. Sanayide, teknolojide ve hizmetlerde rekabet gücümüzü hızla yukarılara çekmek zorunda olduğumuza inanıyorum.

ADİL KONUKOĞLU - Gaziantep Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı: Hızlı büyümeye geçilmeli
Türkiye ekonomisinin tarihsel ortalamaların üzerinde bir büyüme hızını yakalaması ve istikrarlı büyüme sürecine girmesi gerekmektedir. Bugünkü konjonktürde ise bir tarafta iç piyasada siyasi belirsizlik ve terör riski, diğer yandan FED’in faiz artırım sürecine yönelik takvim belirsizliği ve jeopolitik riskler gündemde kalmayı sürdürüyor. Ve piyasaların önündeki en öncelikli konu 1 Kasım genel seçimleri.
İş dünyasının temsilcileri olarak bizlerin en önemli beklentisi; siyasi istikrarın devamını sağlayacak, ekonomik projeleri tamamlayacak, kalıcı ve güçlü bir güven ortamının tesis edilmesidir. Ekonominin yeniden gündemin ön sıralarına yerleşmesidir.
Hedeflere ulaşmak için daha yüksek oranlarda büyümeliyiz. Bu ise tasarrufların ve verimliliğin artmasına, orta-ileri teknoloji yerli üretimin desteklenmesine, sanayi ve ihracatı teşvik eden yapı oluşturulmasına, nitelikli istihdama, adil vergi sistemi kurulmasına, demokratik-hukuk devleti yapısının güçlendirilmesine dayanıyor. Bunun yolu ise yapısal reformlardan geçiyor.
Bu açıdan, seçim sonrasında iş başına gelecek hükümet yapısal reformlara hız vermelidir. Açıklanan 25 maddeli Öncelikli Dönüşüm Programları için hazırlanan eylem planları bir an önce hayata geçirilmelidir. 
Ancak yapısal reformlar gerçekleştirildiği takdirde, Türkiye orta gelir tuzağını aşabilecek ve ekonomi yeniden ivme kazanabilecektir.

LÜTFÜ YÜCELİK - Erzurum Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı: Bölgedeki yatırım ortamı iyileştirilmeli
Ülkemiz son 6-7 ay içerisinde iki kez seçim yaşamak zorunda kaldı. İç piyasalar, seçim süreçlerinden olumsuz etkilendi ve durgunlaştı. Terör olayları toplumun moralini, iş dünyasının da motivasyonunu bozdu. Olaylar, hem yatırımları sekteye uğrattı, hem de özellikle bölgemizdeki ticaretin aksamasına neden oldu.
Bu olumsuzlukların son bulması, yeniden istikrarın yakalanması ve çarkların daha hızlı dönmesi için acil eylem planları oluşturulmalıdır. Öncelikle, kurulacak hükümetten ilk 100 günde, reel sektörün bilinen sıkıntılarını hızla giderecek adımlar atmasını bekliyoruz. Döviz kurlarındaki dalgalanmalardan ve terör olaylarından dolayı işleri sıkıntıya giren firmalara, KOBİ’lere acil destek sağlanmalı, kamu borçları başta olmak üzere piyasaya olan borçlarını ödeyebilmeleri için uygun şartlarda ödeme kolaylıkları, ertelemeler ve kredi imkanları sağlanmalıdır.
Hükümet, ilk 1 yıl içerisinde de girişimcinin önünü açacak, onları özendirecek, cesaretlendirecek teşvikleri bir an önce hayata geçirmeli, başta bölgemiz olmak üzere, ülkenin batısıyla arasında gelişmişlik farkı bulunan diğer bölgelerdeki firmaları avantajlı duruma getirecek, onları daha rekabetçi bir yapıya kavuşturacak özel teşvik uygulamalarını mevcut işletmeleri de kapsayacak şekilde en kısa sürede uygulamaya koymalıdır.
Özetle yeni kurulacak hükümetin önceliği, ekonomi ve bölgedeki yatırım ortamını iyileştirmek olmalıdır.

ŞERAFETTİN AŞUT - Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı: Cumhuriyet ve demokrasinin istikrarı
Orta Vadeli Program’da (OVP) büyüme rakamları geriye düştü. Büyüme anlamında bir teslimiyet gözüküyor. Rakamlar maalesef Türkiye ekonomisinin çok da iyi yolda olmadığını gösteriyor. Türkiye her alanda yaşadığı ve kırılganlığı artıran istikrar sorununu çözmek zorundadır.
Türkiye eğer 2012-2016 yılları arasındaki politikaları izleyebilseydi büyümemiz rahatlıkla yüzde 3’ün üzerinde seyredebilirdi. Ülkeden sermaye kaçışı bu denli hızlı olmazdı. Finansal dalgalanmalar bu şekilde devam etmezdi.
Politik riskler Türkiye gibi ekonomilerin içine düştüğü sorunlara artı sorunlar ekliyor. Siyasi istikrar demek aynı zamanda dış politika demek, parlamento desteği demek, ülkede şiddet ortamı olmaması demek. Siyasi istikrar, komşularla ilişkiler demek.
Siyasi istikrar demek ülke içinde Cumhuriyet’i ve demokrasiyi ayakta tutan ve onların temeli olan tüm kurumlarla uyumlu ilişkiler demek. Bunların yakalandığı dönemde ülkemizin dünyadaki imajının ne kadar yükseldiğini hatırlatmak isterim.

DR. MEHMET DUDAROĞLU - TAYSAD Yönetim Kurulu Başkanı: Ekonomide istikrar için, istikrarlı siyasi ortam şart
Sektörümüz ekonomide yaşanan olumsuzluklardan her ne kadar az etkilenmeyi başarsa da ‘Tedarik Sanayisi’ olarak bizler de aynı geminin bir parçasıyız. Türkiye’nin artık kaybedecek vakti yok. Hükümetin hızlıca kurulması gerekiyor. Ülke olarak 2015’te ekonomik büyüme hedeflerimizde kayıplar yaşadık. Bu kayıpları 2016 yılında telafi etmek için istikrarlı bir siyasi ortama ihtiyacımız var. İhtiyaç duyduğumuz siyasi istikrar ortamının aynı zamanda huzur ve güveni de telkin etmesi gerekiyor. Bu noktada gerekli adımların gecikmeden atılması için tüm yetki sahiplerini göreve çağırıyoruz. Ülkemizin çıkarlarını korumak adına herkesin elini taşın altına koyma vaktidir.

ENDER YORGANCILAR - EBSO Yönetim Kurulu Başkanı: Yeni hükümet ve yeni politikalar
Ülkemiz son iki yıllık süreçte gerek uluslararası etkiler gerekse de içeride yaşanılan sıkıntılardan dolayı; ekonomik ve politik yönden ciddi bir duraklama dönemi içindedir. Her şeyden önce art arda yaşadığımız seçimler, maalesef ekonominin siyasetin gölgesinde kalmasına sebep olmuştur. Gündemin tamamen politik eksene kayması sonucu ekonomik reformların sekteye uğraması ve iş dünyamızın önünü görememesi yatırımların da ötelenmesi sonucunu vermiştir.
Kurulan Hükümetin ilk 100 gün içinde ivedilikle ekonomiyi istikrara kavuşturucu politikalara odaklanması gerekmektedir. Ekonomide istikrarın kaybedilmesine rağmen, tamamen politik konularla uğraşmak zorunda kalmamız 2015’in ekonomik anlamda kayıp bir yıl olmasına sebep olmuştur. Bu olumsuz tablonun üzerine bir de Türk Lirası’nın dolar ve avro karşısında ciddi bir değer kaybı yaşaması, özellikle döviz yükümlülükleri oldukça fazla olan iş dünyamızı derinden yaralamıştır. Bu sorunlar uzun vadede enflasyon ve işsizlik başta olmak üzere pek çok sıkıntıyı da beraberinde getirmektedir.
Bu noktada, daha yüksek katmadeğerli üretim sağlanması, daha yüksek teknoloji seviyelerinin yakalanması ve ülkedeki tasarruf oranlarının artırılması adına yeni hükümetin ilk 90 günde mutlaka reformist bir politika izlemesi gerekir.
Hükümetten 1 yıla yayılan vadedeki beklentilerimiz ise ekonomi, üretim, siyaset, çözüm süreci, AB üye adaylığı, hukuk, eğitim, teşvik sistemi, vergi sistemi, iş güvenliği, bilim ve teknoloji vb. konuların her birinin detaylıca ele alınması ve küresel gündemin değişen koşullarını da dikkate alarak her biri için yeni politikalar geliştirilmesidir.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.