KobiEfor Sanayi Ekonomi Dergisi

SEFERBERLİK

KAPAK

Küreselleşme ile birlikte bütün ekonomiler aşırı ölçüde finansallaştı. 2008 küresel krizi finansal piyasada başladı, reel ekonomiyi vurdu, dünya ticaretini altüst etti. Kriz başladığı yerde biter misali bütün dikkatler ve kriz karşıtı önlemler finansal rekabete odaklandı. Bu aşamada küresel kriz 2011’de “Avrupa finans krizi”ne dönüştü. Bütün dünyanın kaderi Avrupa’nın kaderine düğümlendi. Bu dar geçitte finansal piyasalar ve finansal araçlar eskisinden daha büyük önem kazandı. Şirket stratejileri finansal kaynak yaratmaya odaklandı. 2012 sonunda dünyanın nabzı finans piyasalarında ölçülmektedir.





Finans piyasalarının bir işlevi atıl duran fonların ve kaynakların denetim altındaki süreçler vasıtasıyla reel ekonomiye kazandırılması ise bir işlevi de finansal kar peşinde koşan sermayeyi kendine çekebilmektir. Sürdürülebilir bir büyüme ve kalkınmanın stratejik önkoşullarından biri olduğu, ayrıca Türkiye’nin önüne koyduğu 2023
  yılı hedeflerine ulaşmasında belirleyici olacağı için kapak dosyamızı bu konuya ayırdık. Sırasıyla dünya borsa yapısına, Türkiye borsasının değişik piyasalarına (İMKB), borsanın yeni ve KOBİ’leri ilgilendiren en taze alanı olarak Gelişen İşletmeler Piyası (GİP)’na bakacağız.

Bilindiği üzere borsalar ekonomilerin en hareketli ve dinamik alanıdır; değerler günlük, hatta anlık değişim gösterirler. Bu nedenle dosyamızda kullandığımız tablolar ve değerler (büyüklükler), belli bir anda çıkarılmış ‘kesit’ olarak görülmelidirler.

Sermaye piyasaları seferberliği

Önce “Halka Arz Seferberliği” başlatıldı. Halka arzları artırmak suretiyle şirketlerin sermaye piyasasının sunduğu imkânlardan yararlanmasına katkıda bulunmak üzere Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB), Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ve Türkiye Sermaye Piyasası Aracı Kuruluşları Birliği (TSPAKB) arasında 7 Ağustos 2008 tarihinde bir işbirliği protokolü imzalandı.

Avrupa finans krizinin küresel bir sorun olarak sürüp gitmesi, Türkiye’yi daha etkili çalışmalara sevketti.  Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB), Türkiye Sermaye Piyasası Aracı Kuruluşları Birliği (TSPAKB), Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş. (VOB), İMKB Takas ve Saklama Bankası A.Ş. (TAKASBANK), Merkezi Kayıt Kuruluşu A.Ş. (MKK), İstanbul Altın Borsası (İAB), Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD) ve Sermaye Piyasası Lisanslama Sicil ve Eğitim Kuruluşu A.Ş.’nin (SPL) taraf olduğu “Sermaye Piyasası Kuruluşları Yatırımcı Seferberliği İşbirliği Protokolü” 5 Mart 2012 tarihinde imzalandı.

Başlatılan ‘Halka Arz’ ve ‘Yatırımcı’ seferberliklerinin hedefi besbelli: Hisse veya tahvil ihraç ederek finans piyasasına giren şirket sayımız çok az. Bu sayıyı artırmak için “Halka Arz Seferberliği” yürütülüyor. Alıcı olmadan satıcı olunamıyor ve Türkiye’de bireysel ve kurumsal ‘alıcı’ sayısı da düşük. Alıcı sayısını artırmak için “Yatırımcı Seferberliği” yürütülüyor. Alıcı (yatırımcı) sayısını artırmak bilgi ve bilinç düzeyinin artırılmasını zorunlu kıldığı için “Finansal Okur-yazarlık  Seferberliği” yürütülüyor ve bu çalışmalar  İSTANBUL FİNANS MERKEZİ (İFM)  hedefiyle kaynaştırılıyor.

Momentum: Aralık 2012

Seferberlik sürerken kritik bir noktaya geldik. TBMM’de gündemde olan Yeni Sermaye Piyasası Kanunu tasarısı bu ay içinde  (Aralık 2012) kanunlaşacak. Kanun sermaye piyasalarına önemli yenilikler getiriyor. Örneğin İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) ile İstanbul Altın Borsası (İAB) birleşiyor, BORSA İSTANBUL adını alıyor. Borsa İstanbul’un kurulmasıyla birlikte şirkete ait menkul kıymetlerin borsa listesine alınmasında Borsa tarafından gerekli görülen şartlar yönetmeliği (Kotasyon) yönetmeliği de değişiyor. Ayrıca Borsa İstanbul oluşumu ‘Türev Araçlar’ın işlem gördüğü Vadeli İşlemler ve Opsiyon Borsası (VOB)’la da birleşiyor.

Ekonomilerin nabzı dünya borsaları

Dünya Borsalar Federasyonu (World Federation of Exchanges-WFE), şu üç farklı bölgesel borsa sınıflandırmasını yapıyor.

1. ABD, Kanada ve Güney Amerika ülkelerinin yer aldığı 10 Amerika borsası. ABD’li borsalardaki şirketler toplamda 16 trilyon dolarlık bir piyasa değerine sahiptir ve bu değer dünya borsa değerinin yüzde 42’sidir. Bu toplam içinde özel bir büyüklük teşkil eden ve Atlantik aşırı bir ortaklık olan New York-Euronext oluşumunun toplam piyasa değeri ise 14 trilyon dolardır. Bu çatı altında işlem gören şirketlerin piyasa değeri tüm dünya borsalarındaki şirketlerin yüzde 30’udur.

2. Asya ve Pasifik bölgesindeki 16 borsanın toplamdaki payı yüzde 31’dir.

3. Avrupa, Afrika ve Ortadoğu bölgesindeki 25 borsanın payı da 2011 sonunda yüzde 27 olmuştur. Avrupa’nın en büyüğü ise 3.3 trilyon dolar piyasa değeri ile Londra Borsası’dır.

Dünya borsalarında toplam kote şirket sayısı 2011 sonunda 46.204 olmuştur. Bu şirketlerin, dolayısıyla borsaların toplam piyasa değeri 2010 sonunda, 55 trilyon dolar iken 2011 yılı sonunda yüzde 14 gerilemeyle 47 trilyon dolara indi.

En fazla sayıda şirketin kote olduğu borsa 5.112 ile Bombay Borsası’dır ve şirketlerin tamamı yerlidir. Kanadalı TMX Grubu 3.945 şirket ile ikinci, BME İspanya Borsası 3.276 şirket ile üçüncüdür. (Tablo: 1)

Dünya borsaları arasında İMKB’nin piyasa değeri yönünden sırası 2009 yılında 25., 2010 yılında 30., 2011 yılında ise 32. olmuştur.

Türkiye ekonomisi yavaş finansallaşıyor

Türkiye büyümeyi, kalkınmayı, ileri amaçlar yükleyerek 2023’ü konuşuyor ama boşa konuşup konuşmadığını gösterecek performans alanlarının başında finansallaşma düzeyi gelir. Finansallaşma düzeyini ise GSYİH’nın borsa piyasa değerine (PD) bölünmesi gösterir. Türkiye’de eskiden beri “yastık altı kıymetler”in piyasaya çıkarılması ve ekonomiye kazandırılması, ekonomik ataletten kurtulmamıza çare olarak gösterilir. Gördüğümüz bu çareyi imkana dönüştürmemiz ise uzun yıllar gayet yavaş işlemiş, son yıllarda ise biraz hızlanmıştır.

Tablo:2’den izliyoruz: Türkiye’de 2003-2010 yılları arasında GSYİH 1.5 kattan fazla artış gösterdi. İMKB’nin piyasa değeri (PD) ise aynı dönemde 6 katına yakın arttı. İhraçları İMKB’de işlem gören şirketlerin sayısı ise 2003 yılında 285 iken 122 artışla 2012’de 407’ye yükseldi. İMKB’nin piyasa değerinin safi olmayan milli hasılaya oranı da (PD/GSYİH) sekiz yılda yüzde 21.13’den yüzde 42.81’e çıktı.

Demek ki yılda ortalama 15 şirket ‘halka arz’ edilmiş oluyor. Bu hız yeter mi?  Yetmez. Çünkü 2023 yılına kadar GSYİH'nın 3 kat artarak 3.5 trilyon liraya çıkmasını öngörüyoruz. Bir diğer öngörümüz de 2023’te İMKB’de işlem gören şirket sayısının 1000’e çıkarılmasıdır. İMKB’de halen 407 şirket işlem gördüğüne göre buna 593 şirketin daha eklenmesi gerekiyor. O halde 2023’e kadar yılda ortalama 60 şirketin halka arzını başarmış olmalıyız. Demek ki ‘halka arz’da hızımızı asgari 4 kat artırmamız ve PD/GSYH oranını bugünkü yüzde 42.81 düzeyinden yüzde 80’lere çıkarmamız şart oluyor.

Tasarruflarımız ne kadar ve  nerede?

Türkiye elde ettiği yıllık GSYİH’nın sadece yüzde 12–13’ünü tasarruf edebiliyor. Peki dünya nasıl?  IMF, WEO 2012 veya OECD, WEO/2012 verileri ülke gruplarının 2012’deki tasarruf oranlarını şu şekilde gösteriyor:

- Gelişmiş ekonomiler yüzde 18.2

- Avro bölgesi ülkeleri yüzde 20.0

- Yeni sanayileşenler yüzde 31.7

- Yükselen ekonomiler yüzde 33.7

- Ortadoğu–Kuzey Afrika ülkeleri yüzde 40.9

- Petrol ihraç eden ülkeler yüzde 36.4

- Gelişen Asya ekonomileri yüzde 43.3.



Türkiye’yi yukarıdaki ülke gruplarından hangisine
  sokarsanız sokun, sonuç değişmiyor; tasarruf düşük.

Demek ki toplum olarak yılda (1.4 trilyon TL x % 13) ancak 150 milyar TL tasarruf ediyoruz. Bu düşük bir tasarruf. Ancak daha olumsuz olanı, bu  tasarrufun önemli bir bölümünü finans dışı alanlarda tutuyor olmamızdır (Tablo:3) Tablo şudur: 1990’larda iç tasarruf oranınımız yüzde 23-24’lerdeydi, yüzde 12-13’lere geriledi. 2011 yılında toplam ekonomimiz yaklaşık 1.4 trilyon lira katma değer üretti ve bunun yüzde 12-13’ü olan 150 milyar TL  tasarruf edildi. O halde 2011’de Türkiye’de yurt içi yerleşik tasarruflara en az 150 milyar lira eklenmiş olması gerekiyor. Halbuki 2011’de finansal yatırımlar bunun yarısına bile erişemedi, 65-70 milyar lira mertebesinde kaldı.

Sorun daha çok “hane halkı tasarrufların değerlendirilmesinin şeklinde yatıyor. Bu tasarrufların yüzde 6’sı hisse senetlerinde, yüzde 10’u da diğer olmak üzere sadece yüzde 16’sı sermaye piyasası araçlarında değerlendiriliyor. Örnek olarak alırsak, Güney Kore’de toplam hane halkı varlıklarının yüzde 50’si sermaye piyasasındadır. Bu oran Tayvan ve Malezya gibi Asya ülkelerinde yüzde 30 civarında iken, ABD örneğinde yüzde 80’in üzerine çıkmıştır.

Sonuç olarak Türkiye’de ‘Finansal okur-yazarlık’ seviyesi çok düşüktür ve finansal piyasa araçları yeterince tanınmamaktadır.

Yaptığımız tasarrufu nerede tuttuğumuza bakarsak şunu görürüz: Toplam yurtiçi tasarruf stokumuz 2011 yılında yüzde 10 artarak 986 milyar TL’ye ulaştı. Tasarruf artışından ve toplamdan asıl payı ‘mevduat’ aldı, 2011’de mevduat yüzde 16 artışla 663 milyar TL’ye çıktı. Bu da toplam tasarrufun yüzde 67’si demektir. Mevduatın yaklaşık üçte biri dövizdir.

Diğer taraftan SGMK yatırımlarında 2011’de yüzde 20 artış oldu. Bu daha çok yurtdışı yerleşik yatırımcılardan kaynaklandı.

Sermaye piyasasında değerlendirilen tasarrufların payı ise toplamın üçte biri civarındadır.

Finansal piyasa büyüklüğümüz

Finans sektörümüzün kurumsal yapısı sektörel bazda 4 no’lu tabloda görülüyor. Bu 1.212 şirketin toplam istihdamı 255 bin civarındadır. İstihdamın yaklaşık 195 bini bankalardadır. Sigorta şirketleri 16 bin, acenteler 32 bin, aracı kurumlar 5 bin, faktoring şirketleri 4 bin, finansal kiralama şirketleri 1000, varlık yönetim şirketleri 650, tüketici finansman şirketleri 600 kişi istihdam ediyor.

Türkiye’nin finansal piyasa aktif büyüklüğü ise 2011 sonu itibarıyla 2 trilyon 375 milyar lira olarak gerçekleşti (tablo:5). Bu piyasada İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB), Vadeli İşlemler Borsası (VOB) ve İstanbul Altın Borsası (İAB) ile Borsa kapitalizasyonlarının payı 844.3 milyar TL oldu.

İstanbul Borsası'nda Ekim 2012 sonu itibarıyla 407 şirket işlem görüyor ve bunların toplam piyasa değeri 2010’da 272.9 milyar dolarken 2011 yılında yüzde 34 gerilemiş, 201 milyar dolara düşmüştür.

İMKB hakkında bilgi

- Hisseleri İMKB’de işlem gören şirket sayısı Temmuz 2012 itibarıyla 407’dir. 398 şirketin hisseleri, 9 şirketin de türev araçları işlemdedir. 

- 30 Eylül 2012 itibarıyla İMKB-Tüm’ün piyasa değeri bir önceki yıla göre TL bazında  yüzde 11 artarak 475 milyar TL, ABD doları bazında ise yüzde 15 artarak 266 milyar ABD doları olmuştur.

- Yıl içinde en fazla artış yüzde 42 ile Ticaret endeksinde, en düşük artış ise yüzde 22 ile Hizmetler endeksinde meydana gelmiştir.

- Aylık bazda ise İMKB-100 dışındaki tüm endeksler düştü.

- İMKB-Tüm’ün yılın tamamındaki performansında  TL bazında yüzde 26, ABD doları bazında ise yüzde 33 artış gözlendi.

- Yabancı yatırımcılar 2012 yılının Ocak-Eylül döneminde tüm  endekslerde net alım yaparken, İMKB-Tüm’de net giriş 4 milyar ABD dolarına ulaştı.

- Yabancıların toplam işlem hacmindeki payı Ocak-Eylül’de yüzde 18, yerli yatırımcıların payı yüzde 82 oldu.

- Eylül 2012 sonu itibarıyla İMKB’de 1 milyon 72 bin adet yerli yatırımcı,  7.865 adet yabancı yatırımcı bulunmaktadır.

- Yabancı yatırımcıların piyasa değerindeki payı 2012 Eylül sonunda yüzde 64 seviyesindedir.

- 2012’de yabancı yatırımcı sayısı artmış, yerli yatırımcı sayısı düşmüştür.

- Toplam 1.1 milyona yaklaşan yatırımcıların yüzde 83’ü İMKB-100 hisselerini tercih etti. İstanbul Borsası’nda yatırımcı sayısı 2011 sonunda 1 milyon 1oo bindir. 2011 yılında yatırımcıların elinde bulunan hisse senedi portföy değeri 140 milyar TL’dir. Yabancı yatırımcıların toplam portföydeki payları 2011 yılı sonunda yüzde 63.14’tür. 6 numaralı tablodan da görüleceği gibi yabancı-yerli dengesi 15 Kasım 2012 tarihinde de çok değişmiş değildir.

- 2.085 yabancı fonun hisse senedi portföyü 61 milyar TL’dir. 1 milyon TL’nin üzerinde bakiyesi bulunan 1.458 yabancı fon, toplam hisse senetlerinin yüzde 44’ünü elinde bulundurmaktadır.

- Tüzel yatırımcılarda da İMKB’de yabancı ağırlığı hissedilmektedir. 1 milyon TL’nin üzerinde portföyü bulunan 599 yabancı tüzel yatırımcı MKK’da saklaması yapılan toplam hisse senedi yatırımlarının yüzde 15’ine sahiptir. 

- Bireysel yatırımcılar arasında yerli yatırımcılar ön plandadır. Portföy değeri 1 milyon TL’nin üzerinde olan 2.473 yerli bireysel yatırımcının 16 milyar TL değerindeki hisse senedi yatırımı, toplam hisse senetlerinin yüzde 11’idir.

- 35-54 yaş aralığında yer alan yatırımcılar, tüm bireysel yatırımcıların yüzde 56’sını oluşturmaktadır. Bu yatırımcıların toplam portföy büyüklüğü de 16 milyar TL ile toplam portföyün yarısı kadardır.  

- Toplam bireysel hisse senedi yatırımcılarının yüzde 32’si ve toplam hisse senedi yatırımlarının yüzde 60’ı İstanbul’dadır. İller itibarıyla yatırımcı sayıları 7 numaralı tablodan izlenmektedir.

- Yatırımcı sayısı nüfusa oranlandığında 13.955 bireysel yatırımcı sayısı ve yüzde 6’lık nüfusa oranı ile Karabük ilk sıradadır. Türkiye ortalaması yüzde 1.5’tur. Özelleştirmenin halka arz biçiminde yapılmış olması bu olumlu sonucu vermiştir.

- 2011 sonunda, hisse senetlerinin üçte birini ellerinde tutan yerli yatırımcılar, likiditenin yüzde 85’ini yaratmışlardır.

l- Yabancı yatırımcıların İMKB’deki işlem hacmi bir önceki yıla kıyasla 2011 yılında ufak bir gerileme ile 132 milyar olmuştur.

- 2011 sonunda yabancı yatırımcıların hisse senedi portföylerinin değeri 2010’a göre yüzde 36 azalarak 46 milyar dolara inmiş, 24 milyar dolarlık değer kaybı yaşanmıştır.

Borsa değere değer katar

Hangi sektörden kaç şirket borsada var ve piyasa değeri nedir? Bu noktaya bakanlar, eğer baktıkları borsa derinse, o ülkedeki şirketlerin niteliği ve değeri üzerinden ülke ekonomisinin gücünü ve sektörel gelişmişliğini görürler. Yatırımcılar da buna göre karar verir.

Türkiye’de milyar dolarlık şirketler liginde 11 banka ile 26 sanayi şirketi ve 6 holding yer alıyor. (Tablo: 8) Yılbaşından bu yana piyasa değeri 1 milyar doların üzerinde artan şirketler bankalar oldu. İş Bankası, Garanti Bankası, Akbank, YKB ve Halk Bankası'nın piyasa değerlerine 4’er milyar doların üzerinde değerler eklendi.

Piyasa değerlerindeki artışta Koç Holding ve Sabancı Holding görünür başarı sağladılar. 2012 yılı içinde her iki holdingin herbirinin piyasa değerine 3.5 milyar doların üzerinde değer eklendi.

Sanayi şirketleri içerisinde piyasa değeri 1 milyar doların üzerinde artış gösteren firmalar ise değişik sektörlerin öncü şirketleri durumunda. Bu firmalarda yabancıların ağırlığı var.

Anadolu Efes ve Coca Cola İçecek gıda sektöründe piyasa değeri yönünden önde giderken Turkcell, BİM, Enka İnşaat, Arçelik, Türk Hava Yolları, Koza Altın, Tofaş Oto. Fab. ve Emlak Konut GMYO ise piyasa değeri 1 milyar doların üzerinde artan firmalar olarak gözüktüler.

Türkiye ekonomisinde büyük şirket denilince önce bankalar sıralanıyor. Sonra holdingler geliyor. Üretim tesislerinin başında Şişe Cam var. Onu yabancı sermayeli haberleşme-iletişim şirketleri izliyor. Daha sonra alkollü, alkolsüz içecek üreten şirketler var. Arçelik, BSH gibi beyaz eşya elektrikli ev aletleri üreticileri, gıda, çimento, demir çelik, traktör üreten şirketler yanında petrol ve petro kimya üreticileri değeri artan şirketler listesinde yer alıyorlar. Listede otomotiv sanayi firmaları ve perakendeci grupları da yer alıyor.

“Halka arz”da yol uzun

Türkiye’de bankerliğin ve borsanın çok eski bir tarihi olsa da borsanın modern örgütlenmesi anlamında İMKB çok genç bir kurumdur. “Halka arz”da yolun başında sayılırız. Örneğin En büyük İSO –100 içinde sadece 28 borsa şirketi mevcuttur. İSO ilk En Büyük 500 şirketi içinden 414 şirketin hisse senetleri halen İMKB’de işlem görmemektedir; bunlardan sadece 86’sı ‘halka arz’da bulunmuştur. İSO ikinci En Büyük 500 içinden de 459 şirketin  hisse senetleri İMKB’de işlem görmemektedir, bunlardan  41 şirket İMKB’dedir.  Demek ki  En Büyük İSO–1000 içinde 127 borsa şirketi vardır.

Kalan toplam 873 adet şirketin hisse senetlerinin halka arz edilmesi ve İMKB’de işlem görmesi hedeflenen Piyasa Değeri/GSYİH açısından önemlidir.

Bireysel yatırımcı genişlemeli

Türkiye’de 2012 Nisan ayı sonu itibarıyla ‘hisse senedi’ piyasasına yatırım yapan yerli bireysel yatırımcıların sayısı, nüfusun ancak yüzde 1.5’ine denk gelen yaklaşık 1.1 milyon kişidir. Bunların yüzde 60’ı olan yaklaşık 650 bininin portföy büyüklüğü 1.000 liranın altındadır.

Gelişmiş ülkelerde ise hisse senedine sahip yatırımcıların ülke nüfusuna oranı yüzde 5–7 seviyesine ulaşmıştır. O halde Türkiye için 2023 yılı bireysel yatırımcı hedefi 5 milyondur. “Halka arz” edilen şirket sayısı artışına paralel olarak bireysel yatırımcı sayısı da artacaktır.

Türkiye’de ayrıca ‘yatırım fonları’nda 2011 sonunda 2 milyon 850 bin bireysel yatırımcı bulunmaktadır. Özel sektör borçlanma araçlarına yatırım yapanların sayısı ise 209 bindir.

Yatırım fonları piyasası

Türkiye’de yatırım fonu niteliğindeki araçlara yapılan yatırım miktarı GSMH’nın yüzde 4’ü civarında bir orana denk gelmektedir. Dünya ortalaması ise  yüzde 40 civarındadır. 2007-2010 yılları arasında artış gösteren yatırım fonu yatırımcı sayısı, 2012 Ekim sonunda fazla değişmeyerek 2 milyon 860 bin kişi olmuştur.

Yatırım fonu yatırımcılarının sayısı, hisse senedi yatırımcılarının 2.5 katıdır. Yatırım fonu yatırımcılarının 30 milyar TL’lik yatırımı bulunmaktadır. Bu yatırım fonu portföyünün hemen tamamı yerli yatırımcılara aittir. Yerli yatırımcıların yüzde 86’sı bireyseldir ve yatırımlarının toplamı 26 milyar TL’dir.

Bireysel emeklilik sistemi ise hız kesmiş görünmektedir. Emeklilik yatırım fonlarındaki (EYF) toplam yatırımcı sayısı, ilk yıllarda hızlı büyümüştü. Son yıllarda yükseliş yavaşladı. Yatırımcı sayısı 2011 sonu itibarıyla 2.6 milyonu aştı. Portföy değeri ise 14.33 milyar TL oldu.

EYF sözleşmelerinin yüzde 76’sı, bireyseldir; işveren katkılı grup emeklilik veya gruba bağlı sözleşmelerin payı yüzde 24’tür.

Hisse Senetleri Piyasası

Borsaların piyasa değerinin, bu borsaların yer aldığı ülkelerdeki milli gelire oranı o ülkede hisse senedi piyasasının ülke ekonomisindeki yerini gösterir.

WFE’ye üye borsaların toplam piyasa değerinin ilgili  ülkelerdeki toplam GSYİH’ya oranı 2010 yılında yüzde 94 iken, 2011 yılında piyasa değerlerindeki gerilemeyle yüzde 73’e inmiştir.

İMKB’nin piyasa değeri borsada işlem gören şirketlerin piyasa değeri kadardır; Türkiye milli gelirinin dörtte birine denk gelmektedir. Bölgesel sınıflandırmada ise piyasa değeri bakımından Amerika kıtası borsa değerinin GSMİH’ya oranı yüzde 91’dir ve ilk sıradadır.

İMKB’de işlem gören 407 şirketin piyasa değeri 2011 sonunda 472 milyar lira çıkmıştı, Nisan ayında 513 milyar lira oldu, Temmuz ayını 454 milyar lira piyasa değeri ile kapatan İMKB şirketleri, Ağustos ayında 386 milyar liraya kadar geriledi. İMKB’nin piyasa değerinin yarısını 15 şirket oluştururken, bu 15 şirketin 6’sı da bankalardan oluşuyor.

2012 ilk yarısında İMKB işlem hacmi 631 milyar TL olmuştur. Yurtiçi yatırımcıların toplam işlem hacmindeki payı yüzde 83 hisse senetlerinin yüzde 63’ünü elinde bulunduran yabancı yatırımcıların payı yüzde 17’dir.

İMKB’de Hisse Senedi yatırımcılarının sayısı Ekim sonu itibarıyla 1.081.109 ‘a artarken ellerindeki hisse senetlerinin piyasa değeri 515 milyar TL olarak hesaplanmıştır.

Özel Sektör Borçlanma  Senedi Piyasası

Türkiye’de sektör borçlanma araçları piyasası hareketlenmektedir. 2011 yılında 33 adet özel sektör tahvili, 1 finansman bonosu, 42 adet de banka bonosu kayda alınmıştı. Yine 2011 sonunda 118.629 yatırımcının elinde 14 milyar TL değerinde özel sektör borçlanma senedi bulunmaktaydı.

2012’nin  Ekim sonuna gelindiğinde özel sektör borçlanma araçlarına  199.091 yatırımcının yöneldiğini ve ellerinde 26 milyar TL piyasa değerinde senet tuttukları görülmektedir.

Varant Pazarı (Warrants Market)

Yapılandırılmış ürünler sınıfında yer alan ve menkul kıymetlerin opsiyon özelliklerini taşıyan varantlar, finansal bir varlığa ya da göstergeye dayalı olarak çıkartılırlar. İMKB’de 2010’da işlem görmeye başlayan varantların alım ya da satım hakkı verdiği bu finansal araçlar, “dayanak” olarak adlandırılır. Örneğin, Z. Bankası tarafından ihraç edilen ve ABC A.. hisse senetlerini 20.12.2014 tarihinde, 5.00 TL’den alma veya satma hakkı verir. Varant satın alan yatırımcı hisse senedini almış olmaz, hisse senedini alma ya da satma hakkını elde etmiş olur.  Varantlar da opsiyonlar gibi, yatırımcıya dayanak varlığı satın almadan dayanak varlık üzerinde meydana gelen fiyat hareketlerinden yararlanma imkanı verir.

2012 Ekim sonunda varant sayısı 190’a çıktı. Halen 1.700’e yakın yatırımcı, karmaşık bir ürün olan varant işlemi yapmaktadır. Haziran’da 6,1 milyar TL’lik varant işlemi  kaydedildi ve bunların yüzde 57’sini yerli, yüzde 43’ünü yabancı yatırımcılar gerçekleştirdi.

Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası VOB

Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası (VOB), vadeli işlem ve opsiyon sözleşmelerinin alınıp satıldığı yerdir. Alınıp satılan bu sözleşmelere Türev araçlar denmektedir. Vadeli işlem sözleşmeleri belli bir miktardaki mal veya finansal aracın ileri bir tarihte belirli fiyattan alma veya satma sözleşmeleridir. Bu sözleşmelerde alım/satıma dayanak varlığın niteliği, miktarı ve vadesi standart olarak belirlenmiştir. Vadeli işlem piyasaları ise, spot piyasalardan farklı olarak bugünden alınıp satılan sözleşme yükümlülüklerinin belirlenmiş vadede ortaya çıktığı piyasalardır.

VOB'da kaldıraç etkisi ile yatırımcıya sözleşmenin değeri kadar yatırım yapmadan, (sadece belirlenen oranda ödenen başlangıç teminatı ile) kredili alış ve açığa satış işlemlerinde olduğu büyük pozisyonlar alınabilmesine imkan verilmektedir. Sözleşme değerinin yaklaşık onda biri bir oranda başlangıç teminatı yatırılarak yatırım yapılan ilgili yatırım aracının karı veya zararı elde edilebilmektedir.

VOB'da bulunan sözleşmeler portföy yöneticilerine, portföylerini çeşitlendirme ve risklerini etkin bir şekilde alternatif yatırım araçlarına dağıtma imkanı sunmaktadır.

Vadeli işlemler sözleşmeleri üretici, ithalatçı, ihracatçı, yatırımcı ve tüm reel sektör için faiz, kur, fiyat riskine karşı korunma imkanı sağlar.

Teminatların nemalandırılması: Yatırımcı tarafından VOB sözleşmesi almak için TL olarak gönderilen teminat tutarları Takasbank tarafından nemalandırılmaktadır.

20 Kasım günü VOB’da 67 şirketin türev ürünleri işlem görmüş ve çift yönlü işlem hacmi 5 milyar 870 milyon lira olmuştur.

Foreks İşlemler Pazarı

2011’de SPK düzenlemesine alınan ve kamuoyunda foreks olarak bilinen, döviz, emtia ve kıymetli madenlere dayalı olarak gerçekleştirilen kaldıraçlı alım-satım işlemleri Ağustos 2011 itibarıyla SPK’nın ilgili düzenlemesine tabi olmuştur. Buna göre, yalnızca aracı kurumlar bu piyasada faaliyet gösterebilmektedir. Foreks işlem hacmi yılın ilk sekiz ayında 1.5 trilyon TL’ye çıkarak hisse senedi ve vadeli işlemleri aşmış durumdadır. Haziran 2012 itibarıyla altı aylık dönemde toplam 1 trilyon 156 milyar TL’lik hacim ile kaldıraçlı alım-satım işlemi yapılmıştır. Yerli bireyler toplam işlem hacminin neredeyse yarısını gerçekleştirmiştir. Yurtdışı bireysel müşteriler ile gerçekleştirilen işlemler, tek bir kurum tarafından yapılmaktadır.

Gelişen İşletmeler Piyasası (GİP)



KOBİ’lerin halka arzı

Tablo: 9 bize KOBİ’lerin halka arzının yol haritasını veriyor. Gelişen İşletmeler Piyasası (GİP) özellikle KOBİ’lerin halka arzını esas almaktadır. GİP çok yeni bir piyasadır; özellikle KOBİ’ler tarafından öğrenilmeli, dikkatle izlenmelidir.

Bu borsada şu kıymetler işlem görmektedir:

1. SPK tarafından kayda alınan paylar,

2. İMKB kotasyon şartlarının sayısal kriterlerini sağlayamayan şirketlerin payları,

3. Yeni pay alma haklarının kısmen veya tamamen kısıtlanması suretiyle sermaye artırımı ya da tahsisli sermaye artırımı sonucunda ihraç edilecek paylar.

Payları GİP’te işlem görecek şirketin bir “Piyasa Danışmanı” (PD) ile anlaşması zorunludur. SPK, KOSGEB, İMKB ve TSPAKB arasında 4 Şubat 2011 tarihinde imzalanan işbirliği protokolüne göre KOSGEB tarafından, KOSGEB’e kayıtlı olan ve GİP’te işlem görme kriterlerine sahip olan KOBİ’lere geri ödemesiz destek verilmektedir. Desteğin üst limiti 100 bin TL’dir.

Unutulmasın, 2023 için hedeflenen İMKB’de hisseleri halka arzedilen 1000 şirketin hem yarıdan çok fazlası KOBİ’dir, hem de önümüzdeki yıllarda KOBİ’ler nezdinde yapılacak gerçekçi ve doğru çalışmalarla bin sayısının çok çok üstüne çıkılabilecektir.

KOBİ’lerin öncelikle farketmesi gereken şudur: Maliyeti en düşük finans kaynağına ‘halka arz’ ile ulaşılır. KOBİ’nin ‘halka arz’a hazırlanması, bugün artık her KOBİ’nin önemini bildiği kalite, sistem, yönetim alanlarındaki yeniden yapılanma dönüşümlerini, mali yapının şeffaflığını, kayıt içi olmayı, markalaşmayı vb. gibi; özetle büyümenin ve kurumsallaşmanın adımlarını içerir. O halde KOBİ için yapılacak iş, yeniden yapılanma süreçleriyle, stratejik hedefleriyle ‘halka arz’a hazırlık süreçlerini tek bir karar ve disiplin altında birleştirmekten ibarettir.

GİP’e giriş işlemlerinde stratejik işlerin tamamını atanmış olan  ‘Piyasa Danışman’ı yönetmekte ve yürütmektedir. Bütün Türkiye artık KOBİ’lerin halka arz vaktinin geldiğini kabul etmişken KOBİ’lerin ‘halka arz’ı bekletmesine veya ertelemesine gerek kalmamıştır. Piyasa Danışmanları’nı tanıyalım ve birini seçip harekete geçelim. KOBİ yeniden yapılanırken aynı zamanda ‘halka arz’ın kriterlerini de kazanmış olacaktır.

KOBİ için halka arz yol haritası

Piyasa Danışmanlarının yetkilendirilmesi:

Piyasa Danışmanı (PD), İMKB Yönetim Kurulu kararıyla yetkilendirilir. Yetki verilen kuruluşlar Piyasa Danışmanı listesi’ne (PDL) alınır.

Piyasa Danışmanı olabilecek şirket türleri şunlardır: 

- Aracı Kuruluşlar,

- Yatırım danışmanlığı yetki belgesi olanlar,

- Halka arza aracılık yetki belgesi olanlar,

- Portföy yönetim şirketleri,

- Yatırım danışmalığı yetki belgesi olanlar,

- Girişim sermayesi yatırım ortaklıkları.

Piyasa Danışmanının (PD) görevleri: PD, görevini yerine getirirken SPK ve Borsa düzenlemelerine uymak, dürüst ve tarafsız olmakla yükümlüdür. Görevleri şöyledir:

Başvuru öncesi:

- Şirketin bilgilendirilmesi

- Gerekli hazırlıkların yapılması ve değişimlerin gerçekleştirilmesi.

Başvuru sürecinde:

- İMKB’ye başvuru belgelerinin hazırlanması

- Şirket raporunun hazırlanması

- Beyanların hazırlanması.

Başvuru sonrası: 

- SPK ve İMKB düzenlemelerine uyumun sağlanması için danışmanlık hizmeti verilmesi.

Tablo: 10’da 2012 yılının Temmuz-Eylül döneminde İMKB-GİP’te hisselerini halka arz etmek için başvuran KOBİ’lerin listesi verilmektedir. Bu sayının “seferberlik” düzeyinde bir kampanya sürerken çok düşük olduğu kabul edilmelidir. Bu demektir ki, “halka arz seferberliği” çalışmaları KOBİ’leri henüz daha yeterince harekete geçirebilmiş değildir. Bu konuda KOBİ’lere verilen hibe/kredi cinsinden desteklerin halka arz giderlerini karşılayacak miktar ve çeşitlilikte olması, piyasa danışmanı atanmasından sonraki süreçte vergi kolaylıkları sağlanması, hazırlık sürecinin gereksiz bürokratik işlemlerlerden ayıklanması, halka arza hazırlık sürecini bir tür “girişimcilik” olarak kabul eden genel bir yaklaşımın benimsenmesi gibi atılacak adımlar vardır.

Halka arz yoluyla finansal kaynak yaratılmasında KOBİ’lerin içselleştirmesi gereken objektif bir Türkiye gerçekliği de şudur: Türkiye’de henüz mahalli borsa oluşumu yoktur. Piyasa etkinliği hala mahalli düzeyde olan bir çok KOBİ bu nedenle, halk arz koşullarına eriştiği halde İMKB’de hisse senedi veya  tahvil ihracına soğuk bakmaktadır. Bu durumda olan KOBİ’ler için halka arz konsepti ‘alıcı’yı mahallinde, yani şirketin prestij ve güven inşa ettiği ‘tanıdık alan’da bulacağını da hesaba katmalıdır. Alıcıların İMKB-100’de yoğunlaşmaları, dolayısıyla KOBİ hisseleri için talep çemberinin daralıyor olması, KOBİ ölçekteki şirketlerin halka arz planlarını mahalli zeminlere göre yapmalarını gerektirmektedir. Yatırımcı sayısı ve yoğunluğu bakımından ilk 10 ilin dışında kalan Anadolu illerindeki tasarrufları ekonomiye kazandıracak olan, bu illerdeki KOBİ’lerin hakla arz için ayağa kalkmaları olacaktır.

Yerli ve yabancı yatırımcılar

Türkiye sermaye piyasasında son 5 yıla (2007-2011) baktığımızda yatırımcı yönünden getirinin,  2 yılın kayıp (2008-2011), diğer 3 yılın kazançla sonuçlandığını görüyoruz (tablo:11). Beş yılın bileşik olmayan toplam sonucu ise  yerli yatırımcı için yüzde 116, yabancı yatırımcı için ise yüzde 78 kazanç şeklinde oluşmuştur. İMKB-100’ün sağladığı 5 yıllık kazanç ise yüzde 94’tür.

Bu tabloya göre bakarsak İMKB piyasalarındaki yerli-yabancı yatırımcı dengesi önem kazanır.  Borsa’da yabancı yatırımcı ağırlığı belirgindir.

Yabancı yatırımcının hisse senedi portföyleri yurtiçi yerleşik yatırımcının elindekinin iki katı kadardır. Diğer taraftan bu yatırımcıların toplam tasarruflarının yaklaşık yarısı hisse senetlerindedir.

Portföy değerlerinin yüksek olmasının yanısıra yabancı yatırımcı hisse senedini ortalama 11-12 ay elinde tutmaktadır. Yerli yatırımcı ise portföyünü ortalama ayda bir kez değiştirmektedir. Nitekim işlem hacminde yabancı yatırımcının payı, yüzde 27 ile en çok yükseldiği kriz öncesinden bu yana gerileyerek yüzde 15’e düşmüştür.

Borsadaki yabancı yatırımcıların ülkesel kaynaklarını, portföy değerlerini ve piyasa paylarını 2011 sonu itibarıyla 12 numaralı tablodan görüyoruz. ABD, İngiltere ve Luxemburg kaynaklı yatırımcılar ilk üç sırayı yabancı yatırımın yüzde 60’ını  tutmaktadırlar.

Son söz şu olabilir: Sermaye piyasası sermayenin, dolayısıyla aynı zamanda kârın geniş tabana yayılmasına hizmet eder. Reel ekonomiye ucuz kaynak yaratır ve yatırımları hızlandırır. Ekonomide finansallaşma daha dinamik ve üretken toplum demektir; sermaye piyasasının gücü bunu sağlar. Günümüzün bu ana yöneliminde alanı “yerli” ihraçcı ve yatırımcılarla doldurmak ve buradan doğan kazancı doğrudan ülke ekonomisine kazandırmak için, tasarruf bilincini kökleştirmek ve finansal okur-yazarlığı yükseltmekten başlayarak giriştiğimiz “Halka Arz Seferberliği” ve “Yatırımcı Seferberliği”ne katkı sağlamak hepimizin görevidir. 

İstanbul Finans Merkezi (İFM) projesi

Türkiye ekonomisinde ‘son söz’ü her zaman İstanbul söyler. Üretimin, ticaretin, finans hareketlerinin, turizmin, kütürel aktivitelerin ağırlıklı bölümü İstanbul’dadır. Türkiye İstanbul’a bakar. Türkiye’ye dışarıdan bakanlar önce İstanbul’u görür. Bu tarihi pozisyon kente sürekli genişleyen bir vizyon kazandırır. Kent, Türkiye ekonomisinin son on yıldaki üstün performansını da arkasına alarak, vizyonuna bugün yeni bir boyut daha eklemiş bulunmaktadır: Bölgesel ve giderek küresel kapsamda İSTANBUL FİNANS MERKEZİ! olmak.

On yıl önce sadece bir ‘tasavvur’ olarak konuşulan İstanbul Finans Merkezi (İFM) bugün somut bir projeye dönüştü. İMKB İstanbul Finans Merkezi (İFM) projesinde kilit önemde görevler aldı; halka açık 1.000 şirket ve 1 trilyon dolarlık piyasa değeri hedefi ile projeye katıldı. Sermaye piyasasının diğer bütün kurumsal aktörleri bu hedefi benimsediler ve çalışmalarını buna göre planladılar. Sermaye piyasası kurumsal aktörlerinin kalıcı işbirlikleri kurarak başlattıkları ‘Halka Arz’, ‘Bireysel Yatırımcı’ ve ‘Finansal Okur-yazarlık’ seferberliğinin 2023 yılına bağlanmış olan nihai amacı kapsamında İMKB piyasalarını güçlendirmek için şu plan izlenecek:

- Kurumsal yapının reorganize edilmesi;

- Halka arz potansiyelinin artırılması;

- Yatırımcılara ürün çeşitliliği sağlanması;

- Kurumsal ve bireysel yatırımcı tabanının genişletilmesi;

- İMKB’de işlem gören halka açık 1.000 şirkete ulaşılması;

- Finansal okur yazarlığın yaygınlaştırılması.

İstanbul’un kazandığı bu yeni vizyonunun cazibesini değerlendiren İMKB bölgesel ve küresel bağlamda  adımlarını da hızlandırdı. Örneğin İMKB ile Kore Borsası (KRX) arasında, her iki borsa katılımcıların karşılıklı olarak piyasalarına erişimini kolaylaştırmak amacıyla bir işbirliği protokolü imzalandı. İMKB ayrıca Makedonya Borsası, Kazablanka Borsası ve Mısır Borsası ile mutabakat zabıtları imzaladı. Bu mutabakat zabıtları, İMKB ile adı geçen borsalar arasında iletim kanallarının geliştirilmesini, uzun vadeli işbirliği oluşturulmasını ve borsaların bünyesindeki piyasaların işleyişi hakkında bilgi alışverişini kapsıyor.

Bu adımlar atıldıkça finansal piyasalar anlamında İstanbul bölgesel liderlik altyapısına kavuşmuş olacak ve tüm enstrümanlara tek bir noktadan erişim sağlayan güçlü altyapısıyla 2023 yılında uluslararası finans merkezlerinden biri haline gelebilecektir.



VEDAT AKGİRAY

SPK Başkanı

‘Finansal Eğitim Ulusal Stratejisi’ni hazırlıyoruz

“Yatırımcı Eğitim Seferberliği” çalışmaları Kurulumuz  koordinasyonunda  sağlanmaktadır. Çalışmalarımızı dikkate sunmak isterim.

Tüm yatırımcıların bilgilendirilmesini sağlamak amacıyla //www.yatirimyapiyorum.gov.tr adıyla yeni bir internet sitesi kullanıma açılmıştır. Ayrıca, “Web Tabanlı Bilgi Yarışması” ve “Sanal Portföy Uygulaması” başlatılmıştır.

Üniversitelerin İ.İ.B.F. bölümlerinde okuyan öğrencilerin bilgilendirilmesi amacıyla 67 üniversitede seminerler düzenlenmiştir.

Finansal konuların müfredata eklenmesi ve öğretmenlere yönelik eğitimler verilmesi amacıyla Milli Eğitim Bakanlığı nezdinde girişimler başlatılmıştır.

Odalar, dernekler, vakıflar ve sandıklara yönelik tanıtım ve eğitim faaliyetleri kapsamında Bursa'da ve Mersin'de eğitimler verilmiştir.

Kore, Almanya, Tayvan, Londra ve New York piyasası kurum ve kuruluşları ile ortak toplantılar düzenlenmiş, Almanya'da yerleşik Türklere yönelik 2 adet bilgilendirme ve tanıtım toplantısı yapılmıştır.

Ülkemizde finansal eğitim faaliyetleri kapsamında yürütülen “Yatırımcı Eğitimi Seferberliği” çalışmalarının daha etkin ve geniş katılımlı olması için “Finansal Eğitim Ulusal Stratejisi”nin hazırlanması gerektiği anlaşılmış ve bu doğrultuda Kurulumuz, Finansal İstikrar Komitesi tarafından söz konusu stratejinin hazırlanması için görevlendirilmiştir.



İBRAHİM TURHAN

İMKB Başkanı

KOBİ’ler meydan okuyor

“Türk sermaye piyasaları tarih açısından büyük öneme sahip günlerden geçiyor. İstanbul Borsası köklü bir yeniden yapılanma sürecini başlattı. Tüm dünya, Kuzey Atlantik krizinin yeni bir veçhesi olan Avrupa borç krizinin etkileriyle yüzleşiyor. Sermaye piyasaları küresel ölçekli bir likidite rekabeti içerisinden geçiyor. Bir yandan alternatif kanallar ve tezgahüstü piyasalardan gelen baskılar, öte yandan sermaye piyasaları arasında gerçekleşen küresel konsolidasyon, bölgesel ve yerel piyasalar, özellikle de bu piyasalarda yer alan KOBİ’ler için büyük meydan okumaları beraberinde getiriyor. Bölgesel ve küresel çevremizde gerçekleşen bu meydan okumaları fırsata çevirmek ve İstanbul Finans Merkezi Projesi’ne İstanbul Borsası’ndan beklenen katkıyı gerçekleştirmek için öncelikle kurumsal yeniden yapılanmayı tamamlayıp şirketleşmenin, sonrasında ise sermaye piyasalarında etkinlik  ve verimlilik sağlamak amacıyla yatay ve dikey entegrasyonun gerçekleşmesine dönük çalışmalarını sürdürmektedir.

“Özellikle bölgesel ve gelişmekte olan diğer ülke piyasalarıyla işbirliklerinin oluşturulması ile ürün çeşitliliğimizin artırılması da kısa ve orta vadede temel stratejlerimiz arasında yer alıyor. Şüphesiz, kurumsal ve bireysel yatırımcı tabanımızın geliştirilmesi de borsamızın sürdürülebilirliği açısından önemli bir unsurdur. İşlem hacmi açısından bölgesinde lider bir konumda olan borsamızın, rekabetçi avantajlarının genişletilmesi, yerel ve uluslararası kurumsal ve bireysel yatırımcıların bilinçlendirilmesi ve farkındalıklarının artırılmasıyla mümkün olacaktır.”

MUSTAFA KAPLAN

KOSGEB Başkanı



KOBİ’lerin arkasındayız

“Gelişen İşletmeler Piyasası KOBİ Destek Programı”nın 2011 yılının Haziran ayı itibarıyla uygulanmasına başlandı. Gelişen İşletmeler Piyasası’nda işlem görmek üzere halka açılma sürecinde KOBİ’lerin şu giderlerini destekliyoruz:

- Piyasa danışmanı hizmet bedeli,

- Bağımsız denetim hizmeti bedeli,

- Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) kurul kaydına alma ücreti,

- İMKB Gelişen İşletmeler Piyasası Listesine kabul ücreti,

- Merkezi Kayıt Kuruluşu (MKK) masrafı,

- Aracı kuruluşa ödenecek aracılık komisyonu,

KOSGEB destek üst limiti 100.000 TL’dir. Bugün itibarıyla KOSGEB Gelişen İşletmeler Piyasası KOBİ Destek Programı’ndan yararlanmak üzere toplam 28 işletme başvurmuştur. 2012 yılı Kasım ayının ilk haftası itibarıyla 10 işletme İMKB-GİP Borsası’nda işlem görmektedir. Bu işletmelerden 6’sının KOSGEB destek programı başvurusu olup, 2 işletmemizin destek ödeme işlemleri tamamlanmış ve 4 işletmemizin ise destek ödemelerine ilişkin süreçte son aşamaya gelinmiştir. GİP’te bu işletme sayısının 2012 yılı sonunda 14 olması beklenmektedir.

Ülkemizde işletmelerin sermaye piyasalarına olan ilgisi ve isteksizliği göz önünde bulundurulduğunda 1.5 yıl gibi bir zamanda 10 işletmenin borsada işlem görüyor olması çok önemlidir.



TANIL KÜÇÜK

İSO Başkanı



“Halka Arz”ın sunduğu fırsatlar

Borsamızın, bünyesinde işlem gören şirket sayısını yeterince artıramadığı bilinmektedir. Ekonomideki iyileşmeler de halka arzlarda artışa yol açmadı. Halka arzın bizdeki tıkanmış yapısını aşmak için “Halka Arz Seferberliği” başlatıldı. Odalarımızdan elemanlar halka arz konusunda üyelere bilgi aktarmak üzere eğitim aldı, destek birimleri oluşturduk. Halka Arz Zirveleri yapıldı, Gelişen İşletmeler Piyasası (GİP) kuruldu. Borsa’da işlem görme eğilimi güçlendi. Bu gelişmeler ve artan sayılar, ülkemizin ve ekonomimizin potansiyeline göre yeterli değil.

Ülkemizde halka arzın önündeki engellerden biri kurumsallaşma eksikliğidir. Geçmiş dönemde pek çok işletme bağımsız denetim ve şeffaflık gibi zorunlulukları haksız rekabet veya ekstra maliyet unsuru gibi gördü. Şirketin kontrolünü  ya da yönetimini kaybetme çekincesi ile halka arzdan imtina edildi. Ancak bizim gibi, küresel ölçekte rekabet hedefi olan bir ülke için bu yapının sürdürülemez olduğu ortadadır. İtirazlarımız olsa da, yeni kanunlar da bu değişimi hedeflemektedir. Özellikle KOBİ’lerimizde halka açılma süreci tetiklenebilecektir.

KOBİ’lerimiz halka arzı stratejik bir hedef olarak orta ve uzun vadede gündemlerinde tutmalıdırlar. Bu süreçte KOBİ’lere yönelik kolaylaştırıcı bazı uygulama ve politikaların geliştirilmesi gerekmektedir.

Halka arzedilen şirketlerin talep görmesi de bir o kadar önemlidir. Talep kısmında da iyileştirmelere ihtiyaç vardır. Borsamızın geçmişinde küçük yatırımcının zarar gördüğü dönemler olmuştur. Bu tecrübeler ve yabancıların ağırlıkta olduğu algısı da borsadan uzak durma eğilimini yaratmıştır. Bu algıları düzeltmemiz gerekmektedir.



OSMAN SARAÇ

İstanbul Altın Borsası Başkanı (V.)

KOBİ’lerin halka arzına yeni standartlar getirilmeli

İstanbul Altın Borsası farklı araç ve sistemler ile fon yönetim tekniklerinin geliştirilmesine, sektör ve firmaların finansman problemlerine yardımcı olmayı, eğitim ve işbirliği faaliyetleri ile Borsa üyelerinin kurumsal yapılarının gelişimine destek olmayı, uluslararası düzeyde bilinirliklerini artırmayı ve hizmet verebilme şartlarını hazırlamayı, İstanbul’un finans merkezi olmasına katkı sağlamayı amaçlamaktadır. TBMM Genel Kurulu’nda önümüzdeki günlerde kabul edilmesi beklenen tasarının yasalaşması ile beraber Borsa İstanbul A.Ş.’nin kuruluş süreci başlayacaktır.

İstanbul Altın Borsası üyelerinin ve kuyumculuk sektörünün önde gelen firmalarının sermaye piyasasının sunduğu imkanlardan yararlanmasını sağlamak üzere, İMKB ile işbirliğine giderek üyelerini halka arza teşvik etmektedir. Halka arz yoluyla kuyumculuk şirketlerinin düşük maliyetle özsermaye sağlaması mümkün olabilecektir. Halka arz edilen şirketler yatırımcılar için daha geniş bir yatırım seçeneği sunmakta, İMKB hisse senedi piyasasının derinleşmesine katkıda bulunmaktadır.

Başlatılan “Seferberlik”lerin her iki ayağında daha geniş bir katılım ve daha etkin bir kampanya için duyulan ihtiyaçlar öncelikle halka arzın talep tarafını oluşturan firmaların kendilerini bu sürece hazırlamaları ve halka arz yoluyla fon sağlamaya istekli olmalarıdır.

Mevcut yapı ve mevzuat, her ölçekte şirketin halka arzını mümkün kılmakta ve KOBİ ölçeğindeki firmalar için de kolaylıklar getirmektedir. Bununla birlikte KOBİ’ler için yeni raporlama standardının oluşturulması VUK ve TMS standartları yerine tek bir standardın uygulanması önem taşımaktadır.



ATİLLA KÖKSAL

Türkiye Sermaye Piyasası Aracı Kuruluşları 
Birliği (TSPAKB) Başkanı



KOBİ’ler halka açılmalı

“Halka arz seferberliği”yle KOBİ’lerin de içinde bulunduğu şirketlerimiz halka açılmaya davet ediliyor. Türkiye’de yaklaşık 2 milyon KOBİ bulunmaktadır. Üyelerimiz olan kurumlarımız her büyüklükteki şirketlerimize hizmet verebilecek donanım ve yetkinliktedir. Keza yasal altyapımız, Borsamızın altyapısı, takas ve saklama altyapılarımız gelişmiş ülkelerin seviyesinde hatta bazılarından daha da ileri seviyededir. Birlik olarak, bu etkinliklerde yer alarak üyelerimizin sahip olduğu imkanlar ile şirketler kesiminin ihtiyaçlarını karşılayabileceklerini duyurmak istiyoruz.

“Yatırımcı Seferberliği”ne gelince; bu kapsamda Birliğimiz eğitim ve tanıtım çalışmalarına başlamıştır.

Birlik olarak sermaye piyasası kurumları, sivil toplum kuruluşları, akademisyenler, basın mensupları ve tüm paydaşların bir araya geldiği Yatırımcı Seferberliği Arama Konferansı düzenlenmiştir. 

Koordinasyonu Birliğimiz tarafından yapılan seminerler üniversitelerde yaygınlaştırılmıştır. Yatırımcı tabanının genişletilmesi amacıyla odalar, dernekler ve vakıflara yönelik eğitimler verilmiştir. 

Yatırım yapan firmalarımızın uzun vadeli fona, bireysel tasarruf sahiplerimizin ise geleceği planlamaları için uzun vadeli tasarruflara ihtiyacı var. Ülkenin bu toplumsal ihtiyacını masanın üstüne doğru dürüst koyup yatırımcıları, tasarruf sahiplerini bu bilgiye, bu bilince ulaştırmak gerekmektedir.

Hepimiz biliyoruz ki, KOBİ’lerin hemen tamamına yakını aile şirketleri. Aile şirketlerinin ise uzun vadeli sürdürülebilir büyüme ihtiyacı, azalan kârlılık, şirketi çevreleyen risk ve belirsizlik gibi mücadele etmeleri gereken sorunları bulunmaktadır.

Halka açılma ile KOBİ’lerimiz büyümek için gerekli olan kaynaklara daha kolay ulaşabilir olacaklardır. Ayrıca, halka açılma sonrası yaşanacak kurumsallaşma, birçok aile şirketinin endişelenmesine yol açan şirketin devamlılığını sağlama ve şirketin bilinirliğini artırma konusunda yardımcı olacaktır.

Yatırımcı açısından baktığımızda, bireysel yatırımcılar arayış içindeler. Çünkü parasını mevduatta değerlendirenlerin, mevcut faiz oranları ile önemli reel getiriler elde etmesi imkanı kalmamıştır. Bu nedenle, bireysel yatırımcıların doğru bir yaklaşımla yatırım yapmasını ve uzun vadeli ve küçük tutarlı yatırım yapmalarına imkan tanıyan, yatırım fonları aracılığı ile sermaye piyasamızda yer almalarını öneriyorum.

ALPHAN AKİZ

Yapı Kredi Yatırım Yurt İçi Piyasalar Satış ve Pazarlama Genel Müdür Yardımcısı



Yapı Kredi Yatırım hisse senetlerini tabana yayıyor

Yapı Kredi Yatırım, YKB bünyesinde, aracı kurum ve yatırım bankacılığı işlevlerinin ayrı bir tüzel kişilik altında örgütlenmesidir. Gelişmiş teknolojik alt yapısı, deneyimli uzman çalışanı, geniş ürün ve hizmet yelpazesi, yurt çapında acentesi olarak hizmet veren 923 YKB şube ağı ile müşteri güvenini kazanmıştır.

Yapı Kredi Yatırım Türkiye’nin en büyük grubu Koç Holding ve Avrupa’nın önde gelen bankacılık gruplarından UniCredit’in desteği ile yurtiçinde ve yurtdışında yerleşik bireysel, kurumsal yatırımcılara, geniş ürün yelpazesi ile doğru ve güvenilir çözümler üretmektedir. Ayrıca müşterilerimize hisse senedi ve VOB işlemleri, TradeBox ile yurtdışı piyasalara erişim ve FXBox ile kaldıraçlı işlem yapabilme, mobil işlem kanalımız BorsaCepte ile piyasaları takip imkanı sunuyoruz.

Gelişmiş işlem kanallarımız ve ayrıcalıklı hizmetlerimiz ile İMKB toplam işlem hacminde ilk sırada, hisse senedi işlem hacminde ise ikinci sırada yer alıyoruz.

Kurum olarak Halka Arz Seferberliği ile Yatırımcı Seferberliği çalışmalarını önemsiyoruz. Yapı Kredi Bankacılık Akademisi ile koordineli projelerde görev alıyoruz.

Yapı Kredi Yatırım olarak sermaye piyasalarında özellikle hisse senedi işlemlerinde tabana yayılan bir politika izliyoruz. Bu yönde attığımız en somut adım; Yapı Kredi Yatırım Merkezleri’ni kurmak oldu. Anadolu’da halen 11 adet olan Yatırım Merkezimize yenilerini eklemeyi hedefliyoruz. Yine tabana yayılma konusunda mobil işlem kanalımız BorsaCepte için geliştirmelerimizi sürdürüyor, iPhone, iPad, Blackberry ve Android üzerinden yatırımcılarımızın her zaman her yerden piyasalara ulaşmasını ve işlem yapmasını sağlıyoruz.



MUHARREM YILMAZ

TKYD Başkanı



Aile Şirketleri Yönetim Rehberi

2010 yılında başlayan “Halka Arz Seferberliği” ve 2011 yılının IMKB tarafından “Yatırımcı Seferberliği Yılı” ilan edilmesi sermaye piyasasının derinleşmesi ve halka açık şirket sayısının arzulanan seviyelere ulaşması amaçlarıyla atılan önemli adımlardır. Geride kalan dönemde farklı şehirlerde gerçekleşen toplantılar ile halka arz potansiyeli taşıyan şirketler, halka arz sürecinin tüm aşamalarında görev alan uzmanlar ve kurumlar bir araya getirilerek bu konuda çalışmalar yapıldı.

TKYD olarak bu çalışmalar ile halka arz konusunda oluşan farkındalığın şirketlerin sermaye piyasasına girişlerini hızlandıracağını ümit etmekte, bu noktada kurumsal yönetim anlayışının daha büyük bir önem kazanacağına inanmaktayız. Halka arz şirketlerimizin yabancı yatırımcılar, kredi kuruluşları, düzenleyiciler ve ortakları ile var olan ilişkilerini, şeffaflık, hesap verebilirlik, sorumluluk ve adillik ilkelerini esas alan farklı bir düzeye taşımaktadır. Gelişmiş ve kurumsal yönetim ilkelerini esas alan bir yönetim anlayışıyla piyasalarımızın ihtiyacı olan güven unsurunun daha önemli ölçüde tatmin edileceğini ve bunun piyasalarda olumlu sonuçlar yaratacağını düşünüyoruz. 

Bir sivil toplum kuruluşu olarak, 2003 yılından bugüne Anadolu’nun 28 ilinde 1600 ana hissedar ve yöneticinin katılımıyla bu konuda bilinilirlik yaratmak amacıyla faaliyetlerimizi sürdürmekteyiz. Halka açılmayı uzun dönemli bir hedef olarak planlayan şirketlerimizi, IMKB’nin değerli katkılarıyla hazırlanan “Aile Şirketleri Yönetim Rehberi” ile desteklemekte ve kendilerini halka arz ve ardından karşılaşacakları sürece hazırlanmaları için destek sunmaktayız. TKYD olarak bu yöndeki çalışmalarımızın ve katkılarımızın artarak süreceğini, derneğimizin çok kıymetli üyeleri adına ve onların kurumsal yönetime olan inançlarından güç alarak memnuniyetle ifade etmek isterim.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.