Bir gün bile gecikmeden reformlara girişildi, yatırım iştahı yaratıldı, makro ve mikro göstergeler normalleşti,“OVP ve 2023 Yılı Hedefleri” için çarklar dönmeye başladı. Demokrasi sınavından başarıyla geçen Türkiye’nin ekonomisi de şaşırtıcı bir dayanıklılık gösterdi. Bir gün bile duraksamadan yoluna devam etti. Uluslararası; “Yatırım yapılabilir ülke” pozisyonunu korumakla kalmadı, 15 Temmuz-31 Ağustos arasına sıkıştırdığı bir dizi reform kararı ile ekonomisini daha da güçlendirdi. Korkulan olmadı ve Türkiye 2023 hedeflerinden kopmadı. Demokraside sağlanan siyasi mutabakatın öğretici iki sonucunu gördük:
A) Sürüncemede kalmış ekonomik reformlar hızla gerçekleştirilebiliyor.
B) Ekonomide yaşamsal yeri olan ‘Güven unsuru’ korunabiliyor.
Besbelli ki Türkiye 15 Temmuz’dan öğrendiğini unutmayacak, küresel ekonomik güç olma yolunda sahip olduğu yüksek potansiyeli kullanarak hakettiği huzur ve refaha kavuşacaktır. 15 Temmuz-31 Ağustos döneminde yaşadığımız yoğun tecrübeye bu sayımızın kapak konusu olarak değişik açılardan bakmayı ve değerlendirmemizi okurlarımızla paylaşmayı yararlı gördük.
1-YATIRIM ORTAMI İYİLEŞTİRİLDİ
Ekonomiyi güçlendirmeye yönelik çıkarılan 15.07.2016 Tarih ve 6728 Sayılı Torba Yasa ile birçok kanunda değişiklikler yapılarak önemli düzenlemelere imza atıldı. İşte bazı örneklemeler:
Sermaye şirketleri ile kooperatiflerin iflası ve iflasın ertelenmesi: İflas güçleştirildi. İdare ve temsil ile vazifelendirilmiş kimseler ya da alacaklılardan biri, şirket veya kooperatifin mali durumunun iyileştirilmesinin mümkün olduğuna dair bir iyileştirme projesini mahkemeye sunarak iflasın ertelenmesini isteyebilecek.
Yurtdışı hizmetlerde vergi indirimi: Kanuni iş merkezi Türkiye’de bulunmayan dar mükellefiyete tabi işverenlerin yanında çalışan hizmet erbabına, işverenin Türkiye dışında elde ettiği kazançları üzerinden döviz olarak ödediği ücretler; muhtasar beyanname üzerinden tahakkuk eden vergilerden mahsup edilecek.
Değer artırıcı harcamaların gider yazılması: İşletmeye dahil olan gayrimenkulün iktisadi değerini artırıcı niteliği olan ısı yalıtımı ve enerji tasarrufu sağlamaya yönelik harcamalar, yapıldığı yılda doğrudan gider yazılabilecek.
Damga Vergisi muafiyeti: Bir nüshadan fazla olarak düzenlenen kağıtlardan, maktu vergiye tabi olanların her bir nüshası ayrı ayrı aynı miktarda; nispi vergiye tabi olanların ise sadece bir nüshası damga vergisine tabidir. Şu kadar ki; bir kağıt üzerinde birden fazla adi kefalet ve garanti taahhüdü bulunması halinde, ayrı ayrı olmak üzere bunlardan yalnızca birinden damga vergisi alınır. Pey akçesi, cayma tazminatı, ücret tevkifi, cezai şart gibi bir sözleşmenin müeyyidesi mahiyetinde olan taahhütlerden, başlı başına bir sözleşmeye konu olmadıkça damga vergisi alınmaz. Ayrıca ihracat karşılığı yapılacak ödemeler (ihracatın finansmanında kullanıldığının tevsiki kaydıyla prefinansman, Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu çerçevesinde yapılan ödemelere ilişkin taahhütnameler ile temliknameler ve Sosyal Güvenlik Kurumu prim borçları ile genel bütçeli idarelere olan borçların mahsubu dahil) için düzenlenen kağıtlar damga vergisinden muaf olacak.
Kira sertifikası ihracında harçlar: Kira sertifikası ihracına dayanak teşkil eden her türlü varlık ve hakların; devri, alımı, satımı, kiralanması, vekaleten yönetimi, kira sertifikası ihracı amacıyla bir ortak girişime ortak olunması, iş sahibi sıfatıyla bir eser veya işin yaptırılması ve bu iş veya eserin kiralanması veya satılması ile bu işlemlere bağlı olarak yapılan her türlü teminat, ipotek ve benzeri işlemler, kanunda yazılı harçlardan muaf tutulacak.
Teşvik belgesi harçları: Yatırım Teşvik Belgesi kapsamında yer alan yatırım mallarına ilişkin olarak Yatırım Teşvik Belgesi sahibi yatırımcılarla bu malların üreticileri ve tedarikçileri arasında düzenlenen kağıtlar, münhasıran yatırım döneminde belge kapsamındaki yatırıma yönelik gayri maddi hakların kiralanması ve satın alınmasına ilişkin düzenlenen kağıtlar, belge kapsamında sabit kıymet yatırımlarının imal ve inşasına yönelik düzenlenen sözleşmeler, taahhütnameler, teminatlar ve bu mahiyetteki kağıtlar ile söz konusu yatırımlara yönelik danışmanlık ve teknik müşavirlik hizmetlerine ilişkin düzenlenen kağıtlarla ilgili işlemler Kanun’da yazılı harçlardan müstesna olacak.
İleri teknoloji ve harçlar: İleri teknolojiye sahip ve teknoloji transferi sağlayacak yurtdışında yerleşik şirketlerin satın alınması ile bu alımlara yönelik mali ve hukuki danışmanlık hizmeti alımına ilişkin düzenlenen kağıtlarla ilgili işlemler bu Kanun’da yazılı harçlardan müstesna olacak.
Sanayide harç muafiyetleri: Yatırımlarda devlet yardımları hakkında kararlarla belirlenen yüksek ve orta-yüksek teknolojili sanayi sınıfında yer alan ürünlerin imalatına ilişkin olarak imalatçılar ile tedarikçileri arasında mal ve hizmet alımı nedeniyle düzenlenen kağıtlarla ilgili işlemler bu Kanun’da yazılı harçlardan muaf tutulacak.
Promosyon harçları: Ürünlerin yurtdışında tanıtım ve pazarlamasını sağlamak amacıyla miktarı ticari teamüllere uygun örnek ürünler, tanıtım malzemeleri veya promosyon amaçlı ürünlerin bedelsiz ihracatına ilişkin yapılan işlemler ile yurtdışındaki fuarlara katılım amacıyla yapılan işlemler bu Kanun’da yazılı harçlardan muaf tutuldu.
Gemi imalat sanayi harçları: Her türlü gemi, yat ve diğer su araçlarının inşası, yenileme ve dönüşümü ile bakım ve onarımına yönelik olarak düzenlenen kağıtlarla ilgili işlemler bu Kanun’da yazılı harçları ödemekten kurtuldu.
“Türkiye’de yaşanan başarısız darbe girişiminin ekonomimiz üzerindeki etkilerinin sınırlı olmasını bekliyoruz. Durum Türkiye ekonomisinin temellerinin ne kadar sağlam olduğunu bize bir kere daha net bir şekilde göstermiştir. Darbeyi engelleyen vatandaşlarımız dolar satarak ekonomik darbeyi de engellemiştir. Ekonomiye güven devam etmektedir. Yurtiçinde yatırımların desteklenmesine yönelik önemli adımlar atıyoruz. Bu gelişmeler önümüzdeki dönemde yurtiçi talebin güçlü seyrederek büyümeyi destekleyeceğini göstermektedir. Ayrıca Hükümetimiz’in yürüttüğü yapısal reform ve açıkladığımız teşvik paketinin uygulamaya hızla geçirilmesi büyüme potansiyelimizi önemli ölçüde artıracaktır.
Yeni yatırımlar ve imalat sanayimizde yaşanacak dönüşümlerle uzun vadede dünya ihracatından yüzde 1.5 pay almayı hedefliyoruz.
Savunma sanayi ihracatında da küresel düzeyde önemli bir aktör haline gelmeyi amaçlıyoruz.
GAP ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi gıda üreten ve dünyaya ihraç eden bir üretim ve ihracat merkezi haline gelecektir.
Türkiye Varlık Fonu tarafından da büyük ölçekli altyapı projeleri için sermaye ve farklı yöntemlerle finansman sağlanması sözkonusu olabilecektir.”
“15 Temmuz darbe girişiminin ekonomideki etkilerine yönelik yurtdışında bazı yorumcuların piyasanın tamamen çökeceği, TL’nin aşırı değer kaybedeceği tahminlerinin hiçbiri gerçekleşmedi. Darbe teşebbüsünde piyasaların normalde daha büyük oranda etkilenmesi beklenirdi. Ekonominin kredibilitesi çok yüksek. Merkez Bankası ve diğer kurumların açıklamalarına piyasa inandı. Hükümet’in kredibilitesi ekonomi yönetimine yansıyor. Hiç mali disiplinden taviz vermememizin faydasını bu hadisede gördük. Şimdi kaldığımız yerden devam ediyoruz. Bir takım düzenlemeleri 15 Temmuz’dan önce yapmıştık. Şimdi kalanları yapmaya devam edeceğiz. Stratejik, yüksek teknoloji üretilmesini teşvik edecek araçlara, uzun vadeli düşük maliyetli finansman sağlanması gerekli. Bu noktada faiz kritik bir konu.
Yeni Türkiye Varlık Fonu uzun vadeli düşük maliyetli finansman sağlayacak önemli bir araç. Varlık Fonu bir anlamda kalkınma bankasının fonksiyonunu ifade edecek. Finansman ucuz olacak. Ciddi kaynaklar oluşacak. Otomatik Bireysel Emeklilik Sistemi de ciddi bir kaynak oluşturacak. BES’te 90-95 milyar liralık minimum kaynak bekliyoruz. Bizim orta gelir tuzağından çıkmamızı sağlayacak büyümede ciddi anlamda sınıf atlamamızı sağlayacak olan teknoloji yoğun stratejik yatırımlar için finansman ayağı son derece önemli. Hem finansman sağlayacağız hem de ucuz sağlayacağız. Çok uzun vadeli yatırımları bankacılık sistemi finansa etmekte zorlanıyor. Çünkü uzun vadeli yatırımlara plase ettiği zaman bu bankacılık için risktir.”
“Daha öce uygulanmaya konmamış yeni bir sistem olan, esas itibarıyla ülkemiz için stratejik veya teknolojik yatırımların desteklenmesine yönelik proje bazlı teşvik sistemi üzerinde çalışıyoruz.
Projeye özel teşvik ve muafiyetler getirilmesi, hibe şeklinde faiz desteği sağlanması, işçi sigortası desteklerinin verilmesi, yatırıma katkı paylarının artırılması, Türkiye'nin büyümesine katkı sağlayacak fonların kurulması ve yatırım harcamalarının matrahtan indirilebilmesi gibi çok sayıda geniş kapsamlı destek mekanizmamız yürürlükte olacak. Mevcut teşviklerimizle beraber Eximbank gibi ihracatı destekleyici kurumlarımız güçlendirilerek ihracatın finansmanı daha da kolaylaştırılacaktır. Yatırım yapma maliyetlerini düşürücü yönde altyapı ve üstyapı çalışmaları son sürat devam edecek, ekonomik verimliliği artırıcı unsurlar üzerinde durulacaktır. Mevcut yatırım teşvik sistemine ilaveten proje bazlı olarak işleyecek ve esnek destek unsurlarını ihtiva edecek olan bağımsız bir model önerisi üzerinde çalışıyoruz.”
2-AR-GE YENİLİKLERİ
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın, "Araştırma, Geliştirme ve Tasarım Faaliyetlerinin Desteklenmesine İlişkin Uygulama ve Denetim Yönetmeliği" değiştirildi.
Ar-Ge harcamalarının indirimi: Teknoloji merkezi işletmelerinde, Ar-Ge merkezlerinde, kamu kurum ve kuruluşlarıyla kanunla kurulan, teknoloji geliştirme projesi anlaşmaları kapsamında uluslararası kurumlardan, kamu kurum ve kuruluşlarından Ar-Ge projelerini desteklemek amacıyla fon, kredi kullanan vakıflar tarafından veya uluslararası fonlarca desteklenen Ar-Ge ve yenilik projelerinde, rekabet öncesi işbirliği projelerinde ve teknogirişim sermaye desteklerinden yararlananlarca gerçekleştirilen Ar-Ge ve yenilik harcamalarının tamamıyla kanun kapsamındaki kurum ve kuruluşlar tarafından desteklenen tasarım projelerinde ve tasarım merkezlerinde gerçekleştirilen sınırlı tasarım harcamalarının tamamı kurum ve ticari kazancın tespitinde indirim konusu yapılacak. Bakanlar Kurulu’nca belirlenen kriterleri haiz Ar-Ge veya tasarım merkezlerinde, ayrıca o yıl yapılan Ar-Ge ve yenilik veya tasarım harcamalarının, bir önceki yıla göre artışının yüzde 50'sine kadarı da anılan esaslar dahilinde indirim konusu edilebilecek.
Gelir Vergisi Stopajı Teşviki: Ar-Ge faaliyeti gösteren işletmelerde çalışan Ar-Ge ve destek personeliyle kanun kapsamındaki kurum ve kuruluşlar tarafından desteklenen tasarım projelerinde ve merkezlerinde çalışan, tasarım ve destek personelinin, bu çalışmaları karşılığında elde ettikleri ücretlerinin doktoralılar ile temel bilimler alanlarından birinde en az yüksek lisans derecesine sahip olanlar için yüzde 95'i, yüksek lisanslılar ile temel bilimler alanlarından birinde lisans derecesine sahip olanlar için yüzde 90'ı ve diğerleri için yüzde 80'i gelir vergisinden müstesna olacak.
Ar-Ge, tasarım ve destek personelinin ücretlerine ilişkin teşvik, Gelir Vergisi Kanunu’nun ilgili maddesinde yer alan düzenlemeye göre, 31 Aralık 2023 tarihine kadar vergiden muaf tutulması yerine, muhtasar beyanname üzerinden tahakkuk eden vergiden asgari geçim indirimi uygulandıktan sonra terkin edilerek uygulanacak.
Sigorta primi desteği: Kamu personeli hariç olmak üzere, teknoloji merkezi işletmelerinde, Ar-Ge merkezlerinde ya da TÜBİTAK tarafından yürütülen Ar-Ge ve yenilik projelerinde, rekabet öncesi işbirliği projelerinde ve teknogirişim sermaye desteklerinden yararlanan işletmelerde çalışan Ar-Ge personeli ile destek personelinin, belirlenen kurum ve kuruluşlar tarafından desteklenen tasarım projelerinde ve tasarım merkezlerinde çalışan tasarım ve destek personelinin, kanun kapsamındaki faaliyetleri karşılığında elde ettikleri ücretleri üzerinden hesaplanan sigorta primi işveren hissesinin yarısı, ücreti gelir vergisinden istisna tutulmuş personelin gelir vergisi istisnasının uygulandığı sürece gelir vergisinden istisna tutulan ücretleri üzerinden hesaplanan sigorta primi işveren hissesinin yarısı, Maliye Bakanlığı bütçesine konulacak ödenekten karşılanacak.
Damga ve Gümrük Vergisi istisnası: Kanun kapsamındaki her türlü Ar-Ge ve yenilik faaliyetleriyle tasarım faaliyetlerine ilişkin olarak düzenlenen kağıtlar damga vergisinden muaf tutulacak.
Bakanlıkça ilan edilen teknoloji alanlarında yer alan rekabet öncesi işbirliği projeleri destek kapsamında değerlendirilecek. Rekabet öncesi işbirliği projelerinde birden fazla kuruluşun yer alması zorunlu olacak. Her bir rekabet öncesi işbirliği proje bütçesinin en fazla yüzde 50'sine kadarlık kısmı, bakanlık bütçesine konulan ödenekle sınırlı olmak üzere geri ödemesiz olarak desteklenebilecek.
Teknogirişim sermayesi desteği: Teknogirişim sermayesi desteğine, örgün öğrenim veren üniversitelerin herhangi bir lisans programından 1 yıl içinde mezun olabilecek durumdaki öğrenci, yüksek lisans veya doktora öğrencisi ya da lisans, yüksek lisans veya doktora derecelerinden birini ön başvuru tarihinden en çok 10 yıl önce almış kişiler başvurabilecek.
Destekten faydalananlara, projelerinin finansmanında kullanılmak üzere gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri tarafından sağlanan sermaye desteklerinin beyan edilen gelirin veya kurum kazancının yüzde 10'unu ve öz sermayenin yüzde 20'sini aşmayan kısmı, Gelir Vergisi Kanunu uyarınca beyan edilen gelirin ve Kurumlar Vergisi Kanunu’nun ilgili maddesine göre kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılabilecek. İndirim konusu yapılacak tutar, yıllık olarak 500 bin lirayı aşamayacak.
“Türkiye ekonomisi çok güçlüdür, riskleri ancak yapısal reformlarla aşabiliriz. Ar-Ge reformu ile ilgili yasa, Meclis’ten geçti. Bilirkişilikle ilgili yasa Meclis’e sevkedildi. Patent Yasa Tasarısı, Genel Kurul’da bulunuyor. Yatırım ortamını iyileştiren yasa yürürlüğe girdi.
Adalet Bakanlığı da İş Kanunu ve iş mahkemelerine ilişkin bir yasal düzenlemeyi Meclis’e göndermek üzere. Yapısal Reform gündemimizde yer alan taşınır teminat kabul edilmesine yönelik yasa düzenlemesini Meclis’e gönderdik. İleriye dönük atılması gereken adımlar konusunda geniş bir mutabakat var. Uzlaşı kültürü yapısal reform gündemimizi hizlandıracak duruma getirdi. Yapısal Reform gündeminde ne varsa arka arkaya Meclis’e getireceğiz. Maliye olarak da vergi reformu üzerinde çalışıyoruz.”
“Güçlü Türkiye için ekonominin bazı değişmez bilinen kurallarının gözden geçirilmesi gerekiyor. Tarla fiyatı ile sofra fiyatı arasında ciddi farklılıklar doğuyor. Elbette bu konu temel önceliklerimizden biri. Temel faaliyetlerinde çiftçiyi daha verimli, yüksek katmadeğerli üretim alanları ve metodlarına yönlendirmeyi hedefliyoruz. Böylelikle tarımsal üretimimizi artıracak, ülkemizin büyümesine katkı sunacağız. Bu amaçla yakında tarla bitkileri üretimine yönelik olarak verdiğimiz desteklerde ciddi değişikliklere gideceğiz. Yeni model çerçevesinde havza bazlı desteklemelerimizi her bir ilçe için ayrı ayrı belirleyeceğiz.
Dış pazarlarda Arap ülkeleri, Çin, Afrika gibi yeni pazarlara yönlendiriyoruz. Tarım müşavirlerimiz farklı pazarlara yönlendirme yaparken içeride de destek politikalarımızla ürün desenimizi ulusal ve küresel piyasalardaki talebin seyrine göre şekillendirmeyi hedefliyoruz.”
3-TÜRKİYE VARLIK FONU YÖNETİMİ A.Ş. KURULDU
Türkiye Varlık Fonu Yönetimi A.Ş., 19 Ağustos’ta yasalaştı. Şirket ‘Türkiye Varlık Fonu’nu ve kurulacak bağlı alt fonları yönlendirecek. Hedef büyüklüğü 200 milyar dolar olarak açıklanan Türkiye Varlık Fonu’nun denetimi uluslararası denetim şirketleri tarafından yapılacak.
Amaç: Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketi; sermaye piyasalarında araç çeşitliliği ve derinliğine katkı sağlamak, yurtiçinde kamuya ait olan varlıkları ekonomiye kazandırmak, dış kaynak temin etmek, stratejik, büyük ölçekli yatırımlara iştirak etmek için Türkiye Varlık Fonu ve bu fona bağlı alt fonları kurmak ve yönetmek üzere kuruldu.
Piyasalar: Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketi, Türkiye Varlık Fonu adına şu işlemleri gerçekleştirecek:
- Yerli ve yabancı şirketlerin hisse senetleri,
- Özelleştirme kapsam ve programına alınanlar dahil Türkiye’de kurulan ihraççılara ait paylar,
- Alım-satımı yapılabilen yabancı kamu, özel sektör ve kamu borçlanma araçları, ihraççı payları, vadeli mevduat, katılma hesabı,
- Hazine taşınmazları ve mevduat sertifikaları, altın ve diğer kıymetli madenler ile bu madenlere dayalı olarak ihraç edilen sermaye piyasası araçları,
- Fon katılma payları, repo ve ters repo işlemleri, kira sertifikaları, gayrimenkul sertifikaları, varantlar ve sertifikalar, takasbank para piyasası işlemleri, türev araç işlemlerinin nakit teminatları ve primleri, özel tasarlanmış yabancı yatırım araçları ve ikraz iştirak senetleri, ulusal yatırımlar ile uluslararası alanlarda diğer devletler veya yabancı şirketler tarafından yapılacak yatırımlara iştirak ve diğer yatırım araçları işlemleri.
Şirketin yapısı: Şirketin organizasyon yapısında portföy yönetim birimi, araştırma birimi, muhasebe, kayıt, bilgi ve belge sistemleri ile düzenli iş akışı ve haberleşmeyi sağlayacak organizasyon, iç kontrol ve risk yönetim sistemi ile iç denetim birimi, fon hizmet birimi ile gerekli diğer birimler kurulacak ve şirket faaliyet konularına ilişkin olarak hizmet alımı yapabilecek.
Kuruluş sermayesi: Şirketin 50 milyon lira olan kuruluş sermayesi, Özelleştirme Fonu’ndan karşılanacak. Tamamı ödenmiş olan bu sermayeyi temsil eden paylar Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’na ait olacak ve şirketin hisse senetleri nama yazılı olacak.
Yönetim: Şirketin en az 5 kişiden oluşan yönetim kurulu, başkan ve üyeleri ile genel müdürü başbakan tarafından atanacak. Atanacak yönetim kurulu başkan ve üyeleri ile genel müdürün ekonomi, finans, hukuk, maliye ve bankacılık alanlarından en az birinde, 5 yıldan az olmamak üzere tecrübe sahibi olması şartı aranacak.
Türkiye Varlık Fonu ile Rus Devlet Fonu,Türk-Rus Ortak Fonu kuracak ve yatırımları destekleyecek.
“15 Temmuz akşamı bu milletin iradesine kastedildi. Daha önce en ufak dalgalanma neticesinde büyük bir kriz ve yıkıma giren Türk ekonomisi hemen hiç etkilenmemiş ve hayat kaldığı yerden devam etmiştir. Ödemeler sistemi hiç aksamamış, bankacılık sistemi görevini yapmıştır. Merkez Bankası bankalara sınırsız likidite sağlamış ve mali piyasalarda büyük oranlı bir sarsıntı olmamıştır.
Kentsel dönüşüm projelerimizi tüm yurtta titizlikle sürdürüyoruz. Yerel yönetimlerimizin kredi taleplerini daha uygun koşullarda karşılamaya yönelik çalışmamız sürüyor. Global yatırımcıların da Türkiye’ye desteği büyük oranda devam ediyor. Sorun yaşadığımız devletlerle ilişkilerimiz normalleşme sürecine giriyor. Rusya ile yaptığımız mutabakatla özellikle enerji, turizm ve daha birçok alanda ekonomimize taze kan gelecek.”
4-VARLIK BARIŞI
Ekonomiye güç katacağı düşünülen Varlık Barışı yasalaştırıldı. Buna göre;
- Yurtdışında bulunan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarını, 31 Aralık 2016’ya kadar Türkiye’ye getirenler, bu varlıkları serbestçe tasarruf edebilecek. Mükellefler, Türkiye’ye getirilen varlıklarını, dönem kazancının tespitinde dikkate almaksızın işletmelerine dahil edebilecekleri gibi aynı varlıkları vergiye tabi kazancın ve kurumlar için dağıtılabilir kazancın tespitinde dikkate almaksızın işletmelerinden çekebilecek.
- Yurtdışında bulunan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları, yurtdışında bulunan banka veya finansal kurumlardan kullanılan kredilerin en geç 31 Aralık 2016 tarihine kadar kapatılmasında kullanılabilecek. Bu takdirde, defter kayıtlarından düşülmesi kaydıyla borcun ödenmesinde kullanılan varlıklar için Türkiye’ye getirilme şartı aranmaksızın bu hükümden yararlanılacak.
- Kanunun yürürlük tarihi itibarıyla kanuni defterlerde kayıtlı sermaye avanslarının, yurtdışında bulunan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının bu maddenin yürürlüğe girmesinden önce Türkiye’ye getirilmek suretiyle karşılanması halinde söz konusu avansların defter kayıtlarından düşülmesi kaydıyla bu madde hükümlerinden yararlanılacak.
- Mükellefler, Türkiye’de bulunan, ancak kanuni defter kayıtlarında yer almayan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları ile taşınmazlarını da 31 Aralık 2016’ya kadar kanuni defterlere kaydedebilecek. Bu takdirde söz konusu varlıklar vergiye tabi kazancın ve kurumlar için dağıtılabilir kazancın tespitinde dikkate alınmaksızın işletmeden çekilebilecek.
- Türkiye’ye getirilen veya defterlere kaydedilen varlıkların elden çıkarılmasından doğan zararlar, gelir veya kurumlar vergisi uygulaması bakımından gider veya indirim olarak kabul edilmeyecek. Yurtdışından Türkiye’ye varlık getirenlerle, adına varlık getirilenler hakkında, başkaca bir neden ile gerekli olması hali saklı kalmak üzere hiçbir şekilde vergi incelemesi, tarhiyatı, herhangi bir araştırma, inceleme, soruşturma veya kovuşturma yapılamayacak, vergi cezası ve idari para cezaları kesilemeyecek. Tahakkuk eden, ancak ödenmemiş olan, 2016 yılı Haziran ayı ve önceki aylara ilişkin borçlara uygulanan gecikme cezası ve gecikme zammının tahsilinden vazgeçilecek.
“15 Temmuz’da ekonomi dışsal şoklar karşısında kırılgan olmadığını bir kez daha ispatladı. Sıcak para dediğimiz hisse senedi ve tahvillerden çıkış son derece küçük kaldı. Borsada ufak bir çalkantı yaşanırken Türk Lirası da kısa süre içerisinde toparlandı. Yaşadığımız bu olağanüstü duruma rağmen ekonomik parametrelerin rutin seyrini korumasının temelleri sağlam bir ekonominin göstergesi olduğunu kabul etmek gerekir. Çünkü kriz yönetme tecrübesi yüksek bir ekonomi yönetimine, öğrenen, kendisini geliştiren bir ekonomik yapıya ve iç taleple büyüme potansiyeline sahibiz. Nitekim 2012-2015 arasında Güney Afrika, Rusya ve Brezilya gibi benzer ülkelerden daha hızlı büyümeyi başardık.
Türkiye içerisinde meydana gelen riskleri de artık daha rahat ve sorunsuzca yönetebiliyoruz. Bundan sonra artık ‘güçlü ekonomi’ için alınması gereken tedbirlere yoğunlaşma zamanı. Bunun ilk adımı ise ekonominin canlandırılmasıdır. Bu çerçevede Emlak Konut, TOKİ ve GYODER liderliğinde inşaat sektöründe başlattığımız tüketici-dostu kampanyaları yakında diğer sektörlere de yaygınlaştırabiliriz.
Üretim Reformu Paketi üzerinde Bakanlığımızca yapılan çalışmalar ise devam ediyor. Üreticinin önündeki engelleri kaldıracak bu çalışmayı sonbaharda TBMM’ye sunmayı öngörüyoruz. Sınai Mülkiyet Kanunu Yasa Tasarısı da yine yeni yasama döneminde Genel Kurul’a sunacağız. Hükümetimizce gerçekleştirilmesi planlanan ilave yapısal reform çalışmaları arasında ise yeni yatırım teşvikleri ile ihracat teşvikleri gibi kritik düzenlemeler bulunuyor.”
5-KAMU ALACAKLARI YENİDEN YAPILANDIRILDI
Kamuya borcu olanlar 30 Haziran 2016 tarihine kadar kesinleşmiş olan borçlarını yeniden yapılandırıp taksitle ödeme imkanına kavuşturuldu. Borçların asıl tutarları tahsil edilecek, uygulanan gecikme faizi, gecikme zammı ve gecikme cezası yerine yurtiçi ÜFE (Üretici Fiyat Endeksi) esas alınarak belirlenecek tutar ödenecek.
- Ayrıca belediyelerin idari para cezaları, su, atık su ve katı atık ücreti alacakları, belediyelere ödenmesi gereken paylar hariç, beyana dayanan vergilerde ve 2016’ya ilişkin 30 Haziran’dan önce tahakkuk eden vergi ve bunlara bağlı vergi cezaları, gecikme faizleri, gecikme zamları da yeniden yapılandırılabilecek. Bu yıla ilişkin tahakkuk eden motorlu taşıtlar vergisinin ikinci taksidi kapsam dışı kalacak.
- Bir vergi aslına bağlı olmaksızın kesilmiş vergi cezaları ile iştirak nedeniyle kesilen vergi cezalarının yüzde 50’si ve bu tutara gecikme zammı yerine, Yİ-ÜFE (Yurtiçi Üretici Fiyat Endeksi) esas alınarak hesaplanacak tutarın; ödenmeyen alacağın sadece gecikme zammından ibaret olması halinde gecikme zammı yerine Yİ-ÜFE esas alınarak hesaplama yapılacak. Bu tutarın belirtilen şekilde tamamen ödenmesi şartıyla cezaların kalan yüzde 50’si ve bu cezalara bağlı gecikme zamlarının tamamı tahsil edilmeyecek.
- Askerlik, seçim, nüfus, trafik, karayolu taşıma, RTÜK idari para cezalarının tamamı ile bunların dışında kalan asli amme alacaklarının ödenmemiş kısmının tamamı, bunlara bağlı fer’i alacaklar yerine Yİ-ÜFE esas alınarak hesaplama yapılacak. Alacağın sadece fer’i alacaktan ibaret olması halinde hesaplanan bu tutarın ödenmesiyle faiz, cezai faiz, gecikme faizi, gecikme zammından vazgeçilecek.
- Vergi veya gümrük vergilerinin ödenmemiş kısımlarının tamamı ile bu asıllara bağlı faiz, gecikme faizi ve gecikme zammı gibi kamu alacaklarında da aynı hüküm uygulanacak. Gümrük vergileri asıllarına bağlı olmaksızın kesilen idari para cezaları ile Kabahatler Kanunu’nun iştirak hükümleri nedeniyle kesilen idari para cezalarının yüzde 50’sinin, belirtilen süre ve şekilde tamamen ödenmesi şartıyla cezaların kalan yüzde 50’si tahsil edilmeyecek.
- İdari para cezalarının tamamı ile bunların dışında kalan asli amme alacaklarının ödenmemiş kısmının tamamı, Belediye Gelirleri Kanunu’na göre tahsili gereken ücretler ile su, atık su ve katı atık ücreti alacaklarından vadesi 30 Haziran’dan önce ödenmemiş olanlar, ilgili kanun kapsamında büyükşehir belediyeleri su ve kanalizasyon idarelerinin su ve atık su bedeli alacak asılları, bunlara bağlı faiz, gecikme faizi, gecikme zammı yerine Yİ-ÜFE hesaplanacak. Bu tutarın belirtilen şartlarda ve sürede ödenmesi şartıyla faiz, cezai faiz, gecikme faizi ve gecikme zammı gibi fer’ilerden vazgeçilecek.
- Kanuna göre, kanunun kapsadığı dönemlere ilişkin olarak inceleme ve tarhiyat aşamasında bulunan alacaklara yönelik başlayan vergi incelemeleriyle takdir, tarh ve tahakkuk işlemlerine devam edilecek. Bu işlemlerin tamamlanmasından sonra doğan sonuçlar için kanun uygulanacak.
- 2016 yılı ve önceki vergilendirme dönemlerine ilişkin emlak vergisi bildiriminde bulunmayan veya bildirimde bulunduğu halde vergisi eksik tahakkuk eden mükelleflerce bildirimde bulunulması ve tahakkuk eden vergi ve taşınmaz kültür varlıklarının korunmasına katkı payının tamamı ile bunlara bağlı gecikme faizi ve gecikme zammı yerine hesaplanan Yİ-ÜFE tutarının ödenmesi şartıyla bu alacaklara bağlı gecikme faizi, gecikme zammı ve vergi cezalarının tamamının tahsili yapılmayacak.
- Eczaneler, stoklarında kaydi olarak yer aldığı halde fiilen bulunmayan ilaçları, maliyet bedeli üzerinden fatura düzenleyerek kayıtlarından çıkarabilecek. Kayıtlardan çıkarılan ilaçların maliyet bedeli üzerinden yüzde 4 oranında hesaplanan KDV, ayrı bir beyanname ile beyan edilerek beyanname verme süresi içinde 3 taksitle ödenecek.
“Her fırsatta söylüyoruz: 2023 hedeflerine ulaşacağız. Ne yaparlarsa yapsınlar. 15 Temmuz’da milletimiz omuz omuza darbe girişimine karşı durarak inanılmaz bir demokrasi mücadelesi verdi. Ekonomik kalkınma ve sosyal gelişme ancak özgürlükçü ve demokratik bir ortamda mümkün. Hükümet de ülke ekonomisinin bu süreçte büyümesi son 14 yılda yaşanan istikrarı kaybetmemesi için elinden geleni yapmaya devam ediyor. Bu kapsamda biz de Türkiye’nin büyümesinin olmazsa olmazı olarak gördüğümüz ulaştırma, denizcilik ve haberleşme alanındaki yatırımların bundan sonra daha da hızlanarak devam etmesi gerektiğinin bilinciyle yatırımlarımızı ara vermeden sürdürüyoruz.
Bizim amacımız; bölünmüş yollarıyla, diğer ulaşım modlarıyla entegre karayolu yatırımlarıyla, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Avrasya Tüneli, Osmangazi Köprüsü gibi büyük projelerle, otoyollarla, karayolu altyapısını tamamlamış bir Türkiye görmek. Kıyı yapılarıyla, büyük limanlarıyla, ülkemizi gemi inşasında marka yapan tersaneleriyle, güçlü deniz ticaret filomuzla denizci ülke kimliğimizi yeniden hatırlatan bir ülke olmak. İstanbul yeni Havalimanı’yla sadece bölgesel değil kıtalararası konumunu güçlendiren, havacılık endüstrisinde sözsahibi olan, kendi uydusunu üreten bir Türkiye olmak. Bilişim teknolojilerinde ve yazılımda üretici vasfına haiz bir Türkiye olmak.”
6-DEV BİR YATIRIM FONU DAHA GELİYOR (BES)
Bireysel Emeklilik Fonları’nın gelişmiş ekonomilerde en büyük yatırım fonlarını oluşturduğu biliniyor.
Resmi Gazete'nin 25 Ağustos tarihli sayısında yayımlanan Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu'nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile Türkiye dev bir yatırım fonuna daha kavuşacak.
Kanun şöyle uygulanacak:
- Türk vatandaşı olup 45 yaşını doldurmamış, ücret karşılığı çalışan herkes BES’e zorunlu girecek. İşveren, çalışanını otomatik katılım için emeklilik planı düzenleme konusunda Hazine Müsteşarlığı’nca uygun görülen bir şirketin sunacağı emeklilik planına dahil edebilecek.
- Çalışanın katkı payı, prime esas kazancının yüzde 3'üne karşılık gelen tutar olacak. Bu oranı iki katına kadar artırmaya, yüzde 1'e kadar azaltmaya veya katkı payına maktu limit getirmeye Bakanlar Kurulu yetkili olacak.
- Çalışan, otomatik katılıma ilişkin emeklilik sözleşmesinde belirlenen tutardan daha yüksek bir tutarda kesinti yapılmasını işverenden talep edebilecek.
- Çalışan, emeklilik planına dahil olduğunun kendisine bildirildiği tarihi müteakip 2 ay içinde sözleşmeden cayabilecek. Cayma halinde, ödenen katkı payları, varsa hesabında bulunan yatırım gelirleri ile 10 iş günü içinde çalışana iade edilecek. Cayma hakkını kullanmayan çalışan, belirlenecek hallerde katkı payı ödemesine ara verilmesini talep edebilecek.
- Çalışan adına bireysel emeklilik hesabına ödenen katkı payları üzerinden devlet katkısı sağlanacak. Çalışanın cayma hakkını kullanmaması halinde, sisteme girişte bir defaya mahsus olmak üzere, bin lira ilave devlet katkısı sağlanacak. Emeklilik hakkının kullanılması halinde, hesabında bulunan birikimi en az 10 yıllık, yıllık gelir sigortası sözleşmesi kapsamında almayı tercih eden çalışana, birikiminin yüzde 5'i karşılığı ek devlet katkısı ödemesi yapılacak.
- Düzenleme, 1 Ocak 2017'de yürürlüğe girecek.
“Türkiye ekonomisi dimdik ayaktadır. Ekonomimizin ne kadar sağlam temeller üzerine oturduğu bir kez daha görülmüştür. Bu olağanüstü sürece rağmen Orta Vadeli Program (2016-2018) hedefleri korunmaktadır ve halen ulaşılabilir durumdadır. Büyüme sürdürülürken istihdam yaratılmakta ve işsizlik aşağı doğru çekilmektedir. İlk çeyrekte gözlemlenen büyüme peformansı yüzde 4.8 olarak gerçekleşmiştir. Göstergeler ikinci çeyrekte de büyümenin süreceği izlenimi vermektedir.
Merkez Bankası, Enflasyon Raporu’nda 2016-2017 yılları için enflasyon tahmininde değişikliğe gitmemiştir. TÜFE yıllık artış Orta Vadeli Program’da olduğu gibi 2016 yılı için yüzde 7.5, 2017 yılı için ise yüzde 6 olarak öngörülmüştür. 2016 Haziran ayında cari açık 29 milyar 416 milyon dolar olmuştur. Yılın ilk yarısı itibariyle cari açığın milli gelire oranı yüzde 4.2 olarak gerçekleşmiştir. OVP 2016 yılı hedefi yüzde 3.9’dur. Cari işlemler dengesinde, Orta Vadeli Program hedeflerine yakınsama ihtimali yükselmektedir. Hükümetimiz başta Anayasa değişikliği ve yapısal reformlar olmak üzere ekonominin rayında ilerlemesi için gereken tüm tedbirleri kararlılıkla almaya devam edecektir. Güçlü ekonomisi ile Güçlü Türkiye 2023 hedeflerine, tüm alçak girişimlere rağmen durmadan durmaksızın ilerleyecektir.”
“ Türkiye Cumhuriyeti 15 Temmuz akşamında bir darbe girişimine maruz kaldı. Gelinen noktada devlet kurumlarında belli bir yeniden yapılanma gereği ortaya çıkmıştır. İyi bir kamu yönetiminin temelinde kamudaki insan unsuru bulunur. Kamuda atamalar siyasi bir perspektife değil yeterlilik ve hak etme esasına dayanmalı, kararlar liyakatli kamu görevlileri tarafından alınmalıdır. Politika yapım sürecinde diyalog, siyasi yelpaze ve toplumun her kesiminin görüşlerinin alınması katılımcı demokrasinin bir gereğidir. Katılımcı demokrasi aynı zamanda rekabetçi piyasa ekonomisinin de temel taşıdır.
Türkiye küresel ekonomiye entegre olmuş, Gümrük Birliği Üyesi, önemli ölçüde yabancı sermaye çekebilen, genç, rekabetçi bir pazardır. Kamuda yeniden yapılanma tasarlanırken Türkiye’nin yatırım ortamını iyileştirecek, potansiyelini hayata geçirecek yapısal düzenlemeleri de gerçekleştirmeliyiz.
Türkiye’nin bankacılık ve finans alanlarında yaptığı reformlar, bağımsız denetçi ve düzenleyici kurumların kurulması ve güçlenmesi tüm dünyada yabancı yatırımcılar nezdinde Türkiye ekonomisine güveni arttırmıştır. Bugün Türkiye’nin bilişim alanındaki teknolojik gelişmelere ve dijital dönüşüme ayak uydurmasını sağlayacak uluslararası seviyede rekabetçiliği artıracak reformlara ihtiyaç var.
Bunlardan başlıcalarını şöyle sıralayabiliriz:
- Eğitimin niteliğinin, geleceğin işgücünün gereklerini, evrensel demokratik değerleri, yaratıcı yenilikçi analitik ve eleştirel düşünebilme yetisini artırmayı merkeze alarak geliştirmesi.
- İşgücü piyasasında değişen piyasa koşulları ve özellikle teknolojik gelişmeler ile daha fazla ortaya çıkan bir ihtiyaç olarak güvenceli esnekliğin sağlanması.
- Sanayide dönüşüm ve dijital ekonomi için gerekli altyapı ve stratejilerin oluşturulması.
- Kayıtdışılığı en aza indirecek adil rekabeti sağlayacak vergi düzeninin oluşturulması kısa vadeli yabancı sermayeye olan ihtiyacı azaltacak, tasarrufu artıracak.”
“Darbe girişimi sonrasında ekonomi yönetiminin krizi iyi yönettiğini düşünüyoruz. Yabancı yatırımcılarla gerçekleştirilen telekonferanslar, birebir temaslar ve piyasalara güven verecek adımlar pozitif gelişmelerdir. Piyasaların ve ekonominin güven üzerine inşa edildiği, reformların sadece ekonomik temelli değil, insan hakları, hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığı gibi evrensel değerler üzerinden de değerlendirildiği bir sistemde, rasyonel adımların ivedilikle atılması gerekmektedir. Sürdürülebilir ekonomik kalkınma için gelişmiş bir demokrasinin içselleştirilmesi ve yakalanan uzlaşma kültürünün somut politikalarla harekete geçirilmesi hepimizin üzerine düşen sorumluluklardır.
15 Temmuz sonrası da net olarak gördüğümüz Türkiye’nin yurtdışında oluşan negatif algısının değiştirilmesinde Ekonomi Bakanlığı koordinasyonunda 15 STK’nın bir araya geldiği yeni bir eylem planı yakın zamanda uygulanacaktır. İş dünyası olarak üretmeye ve yatırıma devam ettiğimiz mesajlarını vermeye devam ediyoruz.”
“MÜSİAD Başkanı ve bir işadamı olarak şunu açıkça belirtmek isterim ki; 16 Temmuz sabahı itibarıyla ülkemizde yalnızca gündelik hayat değil, ekonomik faaliyetler de normale döndü. Saldırıdan hemen sonra kurlarda yaşanan makul bir hareketlilik, hanehalkı güveniyle olağan düzeyde fiyatlandı. Ülke ekonomisine ve Lira’ya duyulan güven teyit edildi. Kalkışmadan sonraki süreçte ödemeler ve transferler akamete uğramadı. Bankacılık sisteminde, borsada, hammadde temini, lojistik ve sağlık hizmetlerinde hiçbir aksama yaşanmadı. Bu süreçte normal düzeyde seyreden ihracat rakamları da ekonomideki çarkların sorunsuz dönmeye devam ettiğini kanıtlayan bir başka göstergeydi.
Her halükarda, Türkiye ekonomisinin bu darbe girişiminden orta vadede güçlenerek çıkacağı her bakımdan kesinleşti. Çünkü öncelikle yabancıların ‘sizde siyasi risk var’ söyleminin ne kadar geçersiz olduğu bir kere daha kanıtlandı. Bütün dünya kamuoyu Türkiye’de ne kadar güçlü bir milli irade olduğunu gördü. 15 Temmuz, bundan sonra uzun bir süre siyasi risk olmayacağını açıkça gösterdi. Kamuoyunu yanlış bilgilendiren algı yönetimi oyunlarına, kredi derecelendirme kuruluşlarının spekülatif yorumlarına rağmen yabancı yatırımcı da Türkiye’deki istikrarın kuvvetini anladı.
Sonuç olarak Türkiye tarihinde başarıya ulaşmış önceki darbelerin ekonomik bakımdan yaşattığı tahribatı göz önüne aldığımızda; son yıllarda yürütülen güçlü ekonomi politikaları neticesinde temin edilen istikrarlı yapı sayesinde, Türkiye ekonomisinin, 15 Temmuz’daki darbe girişimini en hafif hasarla atlatmayı başardığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Nitekim 15 Temmuz’dan sonra Türkiye ekonomisinde son açıklanan temel makroekonomik göstergeler, 26 çeyrektir süregelen pozitif büyüme sürecinin devam ettiğini gösteriyor.
Somut olarak yapmamız gerekenlere gelince; ülkemizin tüm kurumlarında çarkları daha fazla döndürmeye ve bunun için çalışmaya devam etmek önceliğimiz olmalı. Değirmene su döküp üretmeye devam edeceğiz.”
7-YATIRIMLAR HIZLANIYOR
Türkiye ekonomisinin sürdürülebilir büyümesi açısından en önemli iki ayağı yatırım ve ihracattır.
Bu konuda 15 Temmuz-31 Ağustos döneminde kayda geçen olgulara ve gelişmelere bakıldığında görülen tablo güven veriyor ve yatırımların hız kazandığına işaret ediyor. Örnekleyelim:
BTSO Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay, Asya ve Avrupa’yı birbirine bağlayan Türkiye’nin bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da yabancı yatırımcılar için önemli bir cazibe merkezi olacağını söyledi. Burkay, “50 bine yakın yabancı yatırımcıya evsahipliği yapan, son 15 yılda ihracatı yüzde 400 artan, gayri safi milli hasılası ise 3 kattan fazla artarak 720 milyar dolara ulaşan bir Türkiye var. Ülkemize güvenerek yatırımda bulunanlar bugüne kadar hep dünya ortalamasının üzerinde kazanç elde etti. OECD verilerine göre önümüzdeki 2 yılda yine dünyanın en hızlı büyüyen ekonomisi olacağız” diye konuştu.
CocaCola: “Türkiye, Orta Doğu, Orta Asya ve Pakistan’da faaliyet gösteren bölgesel bir Türk şirketi olarak, Türkiye Cumhuriyeti’ne ve memleketimizin ekonomisine inancımız tamdır, Türkiye’de planladığımız yatırımlara hız kesmeden devam edeceğiz.”
PepsiCo Türkiye: “Türkiye, PepsiCo için önemli bir pazar. 5 fabrikamız ve 3 binden fazla doğrudan çalışanımızla uzun vadeli sürdürülebilir büyümemize hız kesmeden devam edeceğiz.”
Sigortalılarımızın gerçekleşen hasarlarını, bu durum özelinde işleme alarak tazmin edeceğimizi duyurduk. Hayatlarının her evresinde müşterilerimizin yanlarında olmaya devam edeceğiz.”
Turkcell ileri vitese geçti: Turkcell, ‘Türkiye’nin geleceğine inanıyoruz’ diyerek operasyonel yatırım planını yüzde 20’den yüzde 25’e revize ettiğini açıkladı. Daha önce gelirinin yüzde 20’sini operasyonel yatırımlara ayırma kararı alan firmanın, revize kararı fazladan 700 milyon lira daha yatırım yapması anlamına geliyor. Şirketten yapılan açıklamada, “Turkcell, yaklaşık 2.8 milyar lira operasyonel yatırım yapacaktı. Revizenin ardından Turkcell’in 2016 operasyonel yatırımlarının yaklaşık 3.5 milyar lira olması bekleniyor” denildi.
YENİ TEŞVİK SİSTEMİNDEN SATIR BAŞLARI
Bakanlar Kurulu’nun gündeminde Yeni Teşvik Sistemi bulunuyor. Yeni sistem Doğu ve Güneydoğu illerini cazibe merkezi kılacak. Başbakan Binali Yıldırım “Yeni Yatırım ve İhracat Teşvik Paketi”ni bu illere giderek kamuoyu ile paylaşacak.
Yeni teşvik ve desteklerin bazıları şöyle olması öngörülüyor:
- Güneydoğu il ve ilçelerine yapılacak yatırımda devlet hem alım garantisi verecek, hem de yatırımın sabit maliyetlerini karşılayacak.
- 6. Bölge illerinde istihdam edilen çalışanlar “Gelir Vergisi Stopajı” teşvikinden yararlanacak.
- Gümrük Vergisi muafiyeti tanınacak.
- Hazine taşınmazlarıyla ilgili 49 yıl süreyle bedelsiz irtifak hakkı tesisi veya kullanma izni verilecek, öngörülen istihdamın 5 yıl sağlanırsa Hazine taşınmazı yatırımcıya bedelsiz devredilecek.
- Yatırımcının 10 yıla kadar sigorta primi işveren hissesini devlet karşılayacak.
- İşletme döneminde yatırıma ilişkin enerji tüketim harcamalarının yüzde 50’sine kadarı 10 yıl karşılanacak.
- Sabit yatırımın kredisi için 10 yıla kadar faiz veya kar payı ya da hibe desteği sağlanacak.
- Yatırım için özel önem taşıyan belirlenen sayıda her bir nitelikli personel için 5 yılı geçmemek üzere, asgari ücretin aylık brüt tutarının 20 katına kadar ücret desteği verilecek.
- Yatırım tutarının yüzde 49’unu geçmemek üzere ve edinilen payların 10 yıl içerisinde halka arz veya yatırımcıya satış şartıyla yatırıma ortak olunmasına karar verebilecek.
Akkuyu Nükleer Santrali yatırımı
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, düzenledikleri ortak basın açıklamasında iki ülke arasında ilişkilerin eskiye dönmesi konusunda kararlılık vurgusu yaparken altı çizilen önemli konulardan birisi Akkuyu Nükleer Santrali‘nin ‘stratejik yatırım’ statüsüne çekileceğinin duyurulması oldu. Türkiye, yaklaşık 20 milyar dolarlık hacmiyle Cumhuriyet tarihinin en büyük yatırımlarından birisi olan Akkuyu Nükleer Santrali konusunda, ‘stratejik yatırım’ statüsü ile Rusya’ya KDV ve gümrük vergisi muafiyetlerinden sigorta primlerine uzanan geniş alanda önemli teşvik imkanları tanıdı.