Türkiye’nin en önemli uluslararası etkinliklerinden olan ve Marmara Grubu Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Vakfı’nın 2004 yılından beri dergimiz KobiEfor işbirliğiyle düzenlediği Avrasya Ekonomi Zirvesi, 27 yaşında. Avrasya Ekonomi Zirveleri’ni 27 yıldır aralıksız düzenleyen Marmara Grubu Vakfı, çeyrek asrı geçen başarı hikayesini sürdürüyor.
27. Avrasya Ekonomi Zirvesi, dünyada bir ilke imza attı. Dünyada ilk defa yapay zekalı otonom bir robot, bir sivil toplum kuruluşuna üye oldu. Zirve’nin açılış oturumunda; Marmara Grubu Vakfı Başkanı Dr. Akkan Suver, Vakfın en yeni ve en genç üyesi; Robot Ada’ya üyelik rozetini taktı. Robot Ada, yerli yazılım şirketi Akınsoft’un ürettiği yapay zekalı, insansı bir robot.
Marmara Grubu Vakfı tarafından dergimiz KobiEfor’un çözüm ortaklığı ve basın/medya sponsorluğunda düzenlenen 27. Avrasya Ekonomi Zirvesi, bu yıl ‘Krizlerden İstikrara; Kapsayıcı Bir Dünya İnşa Etmek’ temasıyla; İstanbul’da, 21-22 Şubat’ta, WOW Istanbul Hotel & Convention Centre’da, 40 ülkeden 3’ü aktif, 20’si önceki Cumhurbaşkanı olmak üzere toplam 23 Cumhurbaşkanı ile birlikte Başbakan, Meclis Başkanı, Bakan, Büyükelçi, Milletvekili, Vali, Belediye Başkanı düzeyinde üst düzey katılımın yanı sıra uluslararası kuruluşlar ile dini liderler, sivil toplum önderleri, uzmanlar, akademisyenler, sosyal girişimciler ve medyanın katılımıyla gerçekleştirildi.
27. Avrasya Ekonomi Zirvesi, ‘Krizlerden İstikrara, Kapsayıcı Bir Dünya İnşa Etmek’ başlıklı 1. Gün 1. Oturumu, İstiklal Marşı ve Barkovizyon gösterisinden oluşan Açılış Töreni ile başladı. Zirve’nin açılışında KobiEfor Genel Koordinatörü (Marmara Grubu Vakfı Onur Madalyası Sahibi-2017) Nurdan Sönmez ve KobiEfor Yayın Danışma Kurulu Üyesi ve Marmara Grubu Vakfı Akademik Konsey Başkanı (Marmara Grubu Vakfı Onur Madalyası Sahibi-2019) Prof. Dr. Uğur Özgöker, raportör olarak yer aldı. Zirve’ye TOSYÖV eski Başkanı ve KobiEfor Genel Yayın Danışmanı Hilmi Develi, Gebze Güzeller OSB Yönetim Kurulu Başkanı ve KobiEfor Yayın Danışma Kurulu Üyesi Adem Ceylan, TOSYÖV eski Başkanı ve KobiEfor Yayın Danışma Kurulu Üyesi Osman Deveci de katıldı.
Protokol Mesajları ve açılış konuşmalarının ardından Marmara Grubu Vakfı Onur Madalyası Töreni gerçekleştirildi. Marmara Grubu Vakfı Başkanı Dr. Akkan Suver’e FOWPAL Sevgi ve Barış Madalyası sunuldu. Oturumlardan sonra Türkiye Jokey Kulübü işbirliğiyle Avrasya Ekonomi Zirveleri Koşusu ve Ödül Töreni (İstanbul Veliefendi Hipodromu’nda gerçekleştirildi), Kokteyl, İHKİB (İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği) ve TİM (Türkiye İhracatçılar Meclisi) işbirliğiyle düzenlenen Moda Defilesi, ardından İBB Kent Orkestrası’nın verdiği konserle renklenen Gala Yemeği gerçekleştirildi. Zirve’nin 2. Günü’nde; yeni kurulan ‘Akdeniz Çocukları Haraketi’ adlı oluşumda Vakıf olarak yer almak amacıyla Marmara Grubu Vakfı Başkanı Dr. Akkan Suver ile Malta Cumhuriyeti eski Cumhurbaşkanı (2014-2019) Marie Louise Coleiro Preca iyi niyet anlaşması imzaladı. Marmara Grubu Vakfı’nın kuruluşunda ve Avrasya Ekonomi Zirvesi’nin bugünkü başarı çizgisini yakalamasında ciddi katkısı bulunan Türkiye 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in 100. yaşına özel oturumda, onunla ilgili anılar anlatılarak, siyasi kariyeri, liderliği, karakteri hakkındaki izlenimler paylaşıldı. 20 Cumhurbaşkanı’nın konuşmacı olduğu Bilge İnsanlar Oturumu’nun ardından akşam yemeği ile Zirve sonlandı.
‘Krizlerden İstikrara, Kapsayıcı Bir Dünya İnşa Etmek’
‘Krizlerden İstikrara, Kapsayıcı Bir Dünya İnşa Etmek’ başlıklı Açılış Oturumu’nda; Marmara Grubu Vakfı Genel Başkanı (Marmara Grubu Vakfı Onur Madalyası Sahibi-2007) Dr. Akkan Suver, Zirve’yi 40 ülkenin seçkin misafirlerle onurlandırdığını belirterek, “Avrasya Ekonomi Zirveleri hür bir platformdur. Avrasya Ekonomi Zirveleri elitlerin değil, söyleyecek sözü olan kanaat önderlerinin düşüncelerini serbestçe paylaştığı ve sözlerini özgürce duyurabileceği uluslararası bir serbest kürsüdür” dedi.
Küresel krizler, gezegenimizdeki çatışmaların temel nedenini oluşturan ihtilaflar, savaşlar, küresel iklim krizi, su kıtlığı, atık yönetimi, gelir ve cinsiyet eşitsizliği ile ekonomideki durgunluktan dolayı korkunç bir fırtına yaşadığımıza değinen Suver, daha insancıl bir dünya için uluslararası işbirliğini geliştirmeyi hedefleyen diplomatik dilin ve diplomasinin kaybolduğuna, devletlerarası farklı ilişkilerin geliştiği yeni bir dönemin başlangıcında olduğumuza işaret etti.
Arkalarında popülizm ve demagojinin bulunduğu bu ilişkileri son derece tehlikeli bulan bu yeni düzende; tepeden aşağıya değil, ‘bottom up’ denilen tabandan yukarıya doğru işleyen toplumlar oluşturulduğunu, geleneksel kuruluşların, siyasi partilerin ve gücü paylaşan kurumların öneminin günden güne kaybettiğini aktaran Suver, sosyal ağlarla, sosyal medyayla bireysel fikirlerle ve de güçlü mesajlarla yönetilen sanal bir düzene gittiğimizi, her şeye rağmen parçalanmış dünyamızda işbirliğine giden yolları oluşturma ve yapılandırma zamanının geldiğine inandığını paylaştı: “Savaşlar sürse de, krizler devam etse de, ben inanıyorum ki, yarın bir şekilde bir araya geleceğiz. Gelmemiz de gereklidir. Yarınlar da barış ve karşılıklı saygı içinde yaşayabilmemiz için sürdürülebilir, eşitlikçi bir geleceği inşa etmek zorundayız. Bunun için de güveni tekrar inşa etmeliyiz veya inşa etmenin yol haritalarını çizmeliyiz. Bunu da ancak diyalogla, daha çok diyalogla başarabiliriz.”
Daha dayanıklı, sürdürülebilir ve eşitlikçi bir geleceği şekillendirmenin tek yolunun diyalog içinde hareket etmekten geçtiğini, Asya’dan Avrupa’ya, Avrupa’dan Afrika ve Latin Amerika’ya uzanan Kuşak ve Yol inisiyatifini barış, birliktelik ve işbirliği hareketi olarak değerlendirdiklerini kaydeden Suver, Gazze ve Ukrayna’daki savaşlar, Kızıl Deniz’de meydana gelen terör saldırıları sonucu Afrika’yı dolaşmaya mecbur bırakılan tedarik zincirlerinden dolayı artan yaşam maliyetleri ve borçların gezegenimizde bugüne kadar en içinden çıkılmaz jeopolitik ortamı oluşturduğuna, küresel tedarik zincirleri sıkıntılarının meydana geldiğine ve gelmeye devam edeceğine dikkat çekti.
“Türkiye bölgenin parlayan bir yıldızıdır” diyen Suver, Türkiye’nin, iki kıtayı birleştiren, stratejik coğrafi konumunun yanında aynı zamanda güçlü alt yapısı, kaliteli işgücü, dinamik nüfusuyla bir istikrar ülkesi, yüksek potansiyeliyle yatırımlar için bölgede kalıcı kalkınmaya örnek teşkil eden bir ülke olduğunu söyledi. Zirve’de ele alınacak konuları anlatan Suver, Ukrayna-Rusya Savaşı, Karabağ’ın geleceği, Kosova-Sırbistan gerginliği, İran-Pakistan ihtilafı, Suriye, Irak, Lübnan ve Kızıl Deniz’in istikrarının önümüzde bekleyen sorunlardan bazıları olduğunun, özellikle de barışın yaşatılması ve korunması gerektiğinin altını çizdi.
“Biraraya gelelim”
Türk Mutasavvıf, Şair Ahmed Yesevi’nin ‘Gelin canlar birlik olalım’ çağrısını anımsatan Eski Çevre Bakanı (1991) Ali Talip Özdemir, “Yaşanabilir bir dünya için bir arada olmalıyız” dedi. Bir yapay zekanın; ChatGPT’nin 7 trilyon değere ulaştığını, gelecekte haberleşme güvenliği kalmayacağını belirten Özdemir, barış ve beraberliğin önemini vurgulayarak; “Bir araya gelelim” çağrısı yaptı.
Amaç; işbirliği, birliktelik, barış ve refah
KEİ Genel Sekreter Birinci Yardımcısı (Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü Uluslararası Daimi Sekreteryası) ve Büyükelçi Doç.Dr. Merve Safa Kavakcı, “Burada amaç üye devletlerimizle işbirliği ve birlikteliği sağlamak, bu sayede barışı sağlamak ve bölgemize refah sunmak” dedi. Devletlerarası bir organizasyon olarak bölgenin ihtiyaçlarına uyum sağlayarak bölgesel bağlamda çözüm sunmaya çalıştıklarını belirten Kavakcı, işbirliğinin önemine değindi. Kavakcı, Birleşmiş Milletler (BM), Avrupa Birliği (AB) gibi diğer organizasyonlarla birlikte çalışan KEİ olarak, Karadeniz çalışmalarına ve bölgenin gelişmesine odaklandıklarını kaydetti.
“Bölgede barış ve güvenliği güçlendirmek için çalışıyoruz”
Büyükelçi (Dışişleri Bakanı adına) Mehmet Samsar, Gazze’de devam eden savaş ve Ukrayna-Rusya Savaşı’na değinerek, siyasi, ekonomik ve sosyal riskleri yönetmemiz gerektiğini belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderler seviyesinde Ukrayna-Rusya Savaşı’nı sonlandırmak için yoğun çaba gösterdiğini, Karadeniz Girişimi ile 33 milyon ton tahılın uluslararası piyasalara ulaştırıldığını anlatan Samsar, bölgede barış ve güvenliği güçlendirmek için çalıştıklarını, Azerbaycan-Ermenistan arasında 2. Karabağ Savaşı’ndan sonra iki ülke arasında barış anlaşmasının bir an önce yapılmasını beklediklerini söyledi. Samsar, bölgesel enerji güvenliği açısından Türkiye’nin daha çok öne çıktığını vurguladı: “Yeni kaynakların batı yönlü taşınmasında önemli rolümüz olacaktır.” Samsar, Türk Devletleri Teşkilatı’nın (TDT) büyük bir potansiyeli bulunduğunu da aktardı.
“Proaktif katılım ve işbirliği önemli”
TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı, Milletvekili ve önceki Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, İsrail’in Gazze’de yaşanan insanlık dışı saldırılarını geçici de olsa durduracak BM kararlarının ABD’de veto edilmesinin utanç verici olduğunu belirterek; “İsrail’in bu kararın ardından aldığı canların sorumlusu ABD olmuştur” dedi. Oktay, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Dünya 5’ten büyüktür’ çağrısının uluslararası aktörlerden ciddi destek gördüğünü kaydetti: “Bu durum, tedbir alınmazsa önümüzdeki yıllarda istikrarsızlığın küresel ortamın demirbaşı haline geldiği bir geleceği işaret ediyor.”
Bu kritik kavşakta ön uyarılara vereceğimiz tepkinin geleceğimizi belirleyeceğini söyleyen Oktay, daha eşitlikçi adil bir dünya, sorunların çözümü için proaktif katılım ve işbirliği çabalarının önemine değindi. Giderek artan göç krizi ve gelişen yapay zeka teknolojilerinin beraberinde ciddi riskleri getirdiğini aktaran Oktay, doğru stratejiler ve proaktif çözümler gerektiğinin altını çizdi. Oktay, Türkiye’nin çok çeşitli krizlerden doğrudan ve ağırlıklı etkilendiğini, krizleri fırsata dönüştürmenin yolunun kalıcı ve tüm tarafların yararına çözümlerden geçtiğini vurguladı: “Geleceğin değişmez olduğu düşüncesi geçersizdir. Önemli değişikliklerin ve küresel risklerin olduğu bir çağın içindeyiz. Küresel toplum arasında iyimserliğin yeniden canlandığı bir gelecek tasavvur etme ve bu yönde çalışmak zorundayız.”
“Barışın hakim olduğu bir iklime ihtiyaç var”
İstanbul Valisi Davut Gül, Marmara Grubu Vakfı Başkanı ve yönetiminin çok değerli bir iş yaptığını ve Zirve için birçok medeniyete evsahipliği yapan, farklılıkları zenginlik olarak gören ve birlikte yaşama kültürüne sahip İstanbul’un doğru bir adres olduğunu söyledi: “Dünyadaki olumsuzluklara baktığımızda şunu görüyoruz; herkes güvende değilse hiç kimse güvende değil. Adil bir düzende savaşların olmadığı, barışın hakim olduğu, terör gibi gruplara mesafe konulduğu bir iklime ihtiyaç var. Sizler gibi değerli bürokratlarla geçmişte olduğu gibi bu süreçlere katkı sunulacak.”
“Kıbrıs Türk halkı, bağımsızlığından vazgeçmeyecek”
Yabancı Misafirler Adına Selamlama Konuşması’nı gerçekleştiren Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kıbrıs Türkleri’nin maruz kaldığı saldırıları ve milli mücadele yıllarını anlatarak, yaşadıkları sıkıntılara değindi. 1974’te Türkiye Cumhuriyeti’nin garantör ülke olarak adaya barış getirdiğini, Kıbrıs Türk halkını saldırılar ve katliamlardan kurtardığını, Kıbrıs Barış Harekatı’nın 50. yılını kutlayacaklarını belirten Tatar, Kıbrıs Türk halkının devletini kurduğunu, adada yıllarca sürdürülen federal çözüm çabalarının sonuç vermediğini vurguladı. Türk devletleri ve İslam dünyasından hala yeterli desteği alamadıklarını kaydeden Tatar, geliştirdikleri yeni bir vizyonla eşitlikçi bir yaklaşım istediklerini, Kıbrıs Türk halkının devletinden, egemenliğinden ve bağımsızlığından vazgeçmeyeceğini, BM ve tüm tarafların da buna saygı duyması gerektiğini, adada 2 devlet istediklerini anlattı. Türkiye’nin barış ve refah için önemini vurgulayan ve uluslararası camiaya Kıbrıs Türk halkına uygulanan haksız ambargoların kaldırılması çağrısını yineleyen Tatar, BM kararlarının daha gerçekçi olmasını istedi: “Kıbrıs Türkleri 50-60 yıldır dikkate alınmıyor, ambargoluyuz. Neden ızdırap içindeyiz?”
‘İklim Krizi, Çevre ve Enerji Sorunları’
‘İklim Krizi, Çevre ve Enerji Sorunları’ başlıklı Ekonomi Oturumu’nda konuşan Kırgızistan Meclis Başkan Vekili Nurlanbek Azygaliev, Kırgızistan’ın bölgede istikrar için her türlü çabayı gösterdiğini belirterek, BM Genel Kurulu’nun 2023-2027 Dağ Bölgelerinin Kalkınması için Beş Yıllık Eylem Dönemi ilan ettiğini, Kırgızistan’ın ‘Dağ Kalkınma Sürdürülebilirlik’ kararının kabul edilmesine öncülük ettiğini, enerji ve çevredostu teknolojilerin teşviki, yeşil ekonominin payının artırılmasını destekleyici kanunlar dahil gerekli kanun tasarılarını hazırladığını anlattı.
Özbekistan Kalkınma ve Strateji Merkezi İcra Direktörü, eski Milletvekili Eldor Tulyakov, altın ve gümüşte yatırım hedefleri bulunduğunu, elektrik üretimini 40 milyar kWh’a çıkaracaklarını, 3 milyar m3 gaz çıkarmayı, yenilenebilir enerjide de 30 kat artış hedeflediklerini paylaştı: “Bizler, tüm alanlarda Özbekistan’a 250 milyar dolar yatırım çekmek için çalışıyoruz.” İhracatlarını 2034’te %60 (45 milyar dolar) artıracaklarını kaydeden Tulyakov, 4 büyük ticari ortaklarından Türkiye’den Özbekistan’da 8 bin Türk şirketi bulunduğunu aktardı.
“Birşeyleri dizginlemeliyiz” diyen ve iç ve dış etmenlerin gözönünde bulundurulması gerektiğini belirten Romanya eski Başbakanı (1989-1991) Petre Roman, iklim krizinin etkilerine değinerek, kimsenin şu anki dünya düzenini istemediğini söyledi. Dünyada pek çok yerel soğuk ve sıcak savaş yaşandığına dikkat çeken Roman, Karadeniz Bölgesi’nin normalde olumlu işbirliğine evsahipliği yaparken bugün savaş alanı, hatta savaşın merkezi olduğunu kaydetti: “Karadeniz’de açık ve dostane ilişki kurabilirdik yıllar önce ama şimdi değil. Bizler küresel sorunlar ve yerel savaşlarla mücadele etmek zorunda mıyız?”
Kosova Başbakan Yardımcısı Emilija Redzepi, AB (Avrupa Birliği) kuralları çerçevesinde Kosova 2025 Enerji Yatırım Planı’nı oluşturduklarını, yatırımlarını yaptıklarını ve 950 MW enerji hedeflediklerini, Enerji Kanunu’nu çıkardıklarını, geçen yıl 100 MW’lik güneş enerjisi santrali (GES) kurduklarını anlattı: “Avrupa’da bizler, enerji kapasitesini artırıp, enerji tüketimini azaltmayı, enerji verimliliğini hedefliyoruz.” Küçük ölçekli işletmelere de yardımcı olduklarını aktaran Redzepi, Kosova’nın sürdürülebilirlik için yenilenebilir enerjiye yatırım yaptığını söyledi.
Bosna Hersek Eğitim ve Bilim Bakanı Jasna Durakovic, sürdürülebilirlik ve enerji güvenliğinin önemine değinerek, sürdürülebilir gelişme açısından iklim değişikliği ve sera gazını ve tüm sorunları konuşmaya, eğitimi güçlendirmek için konuşmaya ve fikir alışverişine davet ettiklerini aktardı. Durakovic, bunun için bu tür platformların harika olduğunu vurguladı.
Polonya Başbakan Yardımcısı ve Maliye Bakanı (1994-1997) (2002-2003) Grzegorz W. Kolodko, “Soğuk Savaş döneminde ABD’nin momentumunu kaybedişiyle çok kutuplu bir dünyada konsensüse varılmalıydı. 2. Soğuk Savaş dediğimiz dönem evrimleşiyor, bu iklim krizini çözmemizi etkiliyor. Siyasi kararlılık ve adanmışlık lazım” dedi.
Kolodko, Filistin-İsrail, Sudan gibi birçok yerde yaşanan sıcak savaşlar gibi hepimizin iklim konusunda sıcak savaşa ihtiyacımız bulunduğunun altını çizdi: “Liderlik eksikliği var. Bu tür liderler günümüz dünyasında sorunlarla yüzleşmek yerine daha büyük sorunlar çıkarıyorlar, demokratik, barışçıl bir şekilde iklime karşı savaşmak istemiyorlar. ABD ve diğer güçlü ülkelerde iklim değişikliğine karşı bir adanmışlık yok.”
Moldova Başbakanı (2015) Chiril Gaburici, pazar ekonomisi ve kapital geliştirmeyle en etkili model olan kapitalist modelin, sosyo-ekonomik boyutuyla; günümüz dünyasında teknolojileri, eğitimi yatırımı desteklediğini, Ar-Ge’ye de katkıda bulunduğunu ancak aynı zamanda kapitalizmin çevrenin kirlenmesini, küresel ısınmayı, eşitsizliği de teşvik ettiğini söyledi. Siyasi boyutunda güç için rekabet edildiğini, siyasetçilerin güç için çok fazla insan, zaman ve kaynak kullandığını, dünyanın en zengin kişilerinin geçen 3-4 yılda zenginliklerine 3 trilyon dolar kattığını paylaşan Gaburici, “Üretim ve bu değerlerin paylaşımı daha adil yapılabilir. Siyaset insanlar ve çevre için güvence sağlamakla yükümlü. İnsanlık her karmaşık sorunu çözebilir. Milyonlarca insana temiz su sunmak, eğitime yatırım yapmak, ev, konaklama sunmak, insanların sağlık sistemlerine erişebilirliği önceliğimiz olmalı” dedi.
Türkmenistan Maliye Ekonomi ve Maliye Bakanlığı Temsilcisi Serdar Jovadov, Türkmenistan’ın sürdürülebilir kalkınma konusunda saha çalışmaları bulunduğunu, su konusunda araştırma yaptığını aktardı: “Su bizim hayatımızdır. Türkmenistan tarım ve doğa sağlığını korumak için Orta Asya’da örnek alınacak bir ülke konumunda.”
Çevredostu ve modern teknolojileri kullanarak istikrarlı büyüdüklerini kaydeden Jovadov, BM Ekonomik Komisyon hedeflerini dikkate alan hedefler belirlediklerini, geçen yıl 16 milyon ağaç ektiklerini, ağaç ekimini desteklediklerini, çevresel koruma planlarını uygulamaya koyduklarını, ulusal bir ‘yeşil ekonomiye geçiş’ dönemi ve kapsamlı bir reform başlattıklarını anlattı.
Ukrayna Milletvekili, KEİPA Ekonomi Komisyonu Üyesi Oleksandr Marikovskyi, Ukrayna ürünlerini 4-5 yıl yerine koyamayacaklarını, savaş döneminin milyarlarca dolar yatırımı mahvettiğini söyledi: “Barışsever ve sıkı çalışan bir ülke olan Ukrayna diz çökmeyecektir. Etrafındaki ülkeleri iletişime ve barışa çağırmaktadır. Biz ülkemizi bütün dünyanın ekmek sepeti olarak görmek isteriz. Ukrayna burada eşdeğer bir ülke olmak ister, bütün taraflarla birlikte olmak ister. Tarihimizde ilk kez savunma sanayi fuarı düzenledik, 30 ülke katıldı. Zelenski açılışta dedi ki; ‘Ukrayna, dünyanın en güçlü savunma endüstrileri arasına girmeyi kararlılıkla sürdürecektir.’ Ukrayna Savunma Bakanlığı yönlendirilmesiyle Batı’daki 300 milyar Euro Rusya Merkez Bankası dondurulmuş rezervleri, Ukrayna kayıpları için kullanılıyor. Avrasya Bölgesi ile ekonomik bağlarımızı geliştirmeyi destekliyoruz.”
Bulgaristan eski Başbakan Yardımcısı (2008) Dr. Meglena Plugchieva, iklim değişikliği, çevresel sorunlar nedeniyle Avrupa’yı iklim nötr kıta haline getirmeleri, aynı zamanda rekabetçi bir ekonomi kılmaları ve fosil yakıtları kullanmayı bırakmaları gerektiğini vurguladı: “Bugün geleceğe umutla bakıyoruz.” Plugchieva, enerji alanında işbirliği yapıldığını ve sınır ötesi işbirliğinin Türkiye ile gitgide arttığını, yumuşak güç noktasında Bulgaristan’daki Türk nüfusunun önemli bir rol oynadığını ifade etti.
Kuzey Makedonya Başbakan Yardımcısı, Müşteşar, Doç.Dr. Muhittin Kahveci, neden Kuzey Makedonya’ya yatırım yapılması gerektiğini anlattı: “Mükemmel jeostratejik konum. AB Aday Ülkesi. Rekabetçi işgücünün mevcudiyeti (Sürdürülebilir işgücü temini. Makedonca, Türkçe, Arnavutça, İngilizce; herkes en az 4 dil biliyor). Finansal faydalar ve teşvikler. Düşük işletme maliyetleri. İş için açık yatırım iklimi. 650 milyonluk bir pazara hitap etmektedir. NATO Üyesi. Kişisel gelir vergisi, KDV, kurumsal gelir vergisi oranları diğer Balkan ülkelerine göre çok düşüktür. One stop shop dediğimiz; 4 saatte şirket kurulabiliyor. Dünya Bankası 2019 raporuna göre; Makedonya iş yapma kolaylığında şampiyon. Teknolojik, sanayi bölgelerimiz özel bir gümrük alanı olarak yasayla düzenlendi, 10 yıl vergi muafiyeti sözkonusu.”
Bosna Hersek Saray Bosna Belediye Başkanı Benjamina Karic, yenilenebilir enerji yatarımlarının enerji kaynaklarını çeşitlendirmelerine yardımcı olacağını belirterek, gıda atığını azaltmaya yönelik çalışmalar yaptıklarını kaydetti: “Net sıfır emisyon AB projesine dahil oluyoruz. Saray Bosna olarak işbirliği için hazırız.”
Dünya Barış ve Sevgi Federasyonu’ndan (FOWPAL) Melissa Wu, 3 Eylül’ü Umut Günü ilan ettiklerini duyurdu: “Kararlılık ve umudun gücüyle anlamlı eylemler yapabiliriz. Yapay zeka konusunda farkındalık ahlaki bir pusula olacaktır bize. Umudun gücünü kullanarak barışı koruyabiliriz.”
AFEZ-ALAT Serbest Ekonomi Bölgesi’nden Hüseyin Büyükfırat, ALAT Serbest Bölgesi hakkında bilgiler verdi: “Azerbaycan bölgenin parlayan yıldızı. Türk Kapısı diyoruz. Türk dünyası ve bütün coğrafya adına çok önemli gelişmeler oldu, bunların en önemlisi Karabağ. AFEZ ile hedefimiz, modern enerji, ulaşım ve altyapıya sahip, yüksek katmadeğer yaratan bir bölge oluşturmak. Cumhurbaşkanı Aliyev imzasıyla ve özel bir kanunla kurulan AFEZ, Hazar kıyısında. Azerbaycan ile serbest ticaret anlaşması (STA) bulunan 10 çevre ülkeye (Bölge, 300 milyon olan BDT ülkelerine üye) ithalat ve ihracat vergisiz yapılabiliyor. AFEZ’de üretilen ürünler gümrük vergisinden muaf olarak üretilip gönderilebilecek. Katmadeğer vergisi, stopaj vergileri, kişisel gelir vergisinden muafiyet. Yabancı ve tüzel kişilerin mülklerine herhangi bir müdahele yok. Havalimanının yıllık kapasitesi 1.5 milyon tona ulaşacak. 60 hektardan fazla olan ilk etap bitti, diğer etap başlatıldı.”
Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Politikalar Kurul Üyesi Prof.Dr. Aygün Attar, Sovyetler Birliği döneminde Bolşeviklerce, 1921’de zoraki bir şekilde Azerbaycan’ın elinden alınmış bir koridorun açılmasının Türkiye ve Azerbaycan’ın hakkı olduğunu belirterek, “Pekin’deki trenin Londra’ya kadar kesintisiz gidebilmesi demektir. Zengezur Koridoru, uluslararası ekonomik, eşine az rastlanan kazan-kazan bir koridordur” dedi. Attar, Zirve’nin dünya siyasetini güzel bir şekilde tanzim edebilecek ekonomik bir forum olduğunu da söyledi.
Azerbaycan Cumhuriyeti Enerji Bakanlığı Personel Şefi Zaur Mammadov, gaz ve petrol talebinin artacağını kaydetti: “Eminiz ki petrol ve doğalgaz kullanımının kaydadeğer azaltılması gerekmekte. 150 trilyon dolarlık bir pazarın değişmesi demek. İnsanlık enerji ve çevreyi aynı anda ele almalı. Azerbaycan’da güven ve saygı çerçevesinde biz de adımlar atıyoruz.” COP29’un ülkelerin yeşil enerjiye geçişini kanıtlayabilmeleri için bir ortam sunduğunu, Cumhurbaşkanı Aliyev’in kararıyla Nahçıvan’ın yeşil enerji bölgeleriyle donatıldığını paylaşan Mammadov, Azerbaycan’da Hazar kıyısında rüzgar enerjisi santrali kurulduğunu, bu yıl 5 tane daha güneş enerjisi santrali kurulacağını ve hedeflerine önceden ulaşacaklarını anlattı.
Kuzey Makedonya Çalışma ve Sosyal Politika Bakan Yardımcısı Enver Hüseyin, Gazze’nin, Rusya-Ukrayna Savaşı’nın tüm insanlığı ilgilendiren bir konu olduğunu söyledi. Hüseyin, yaşlılara ve engelli çocuklara yardım, yenidoğan çocuklara 1 defaya mahsus maddi yardım yaptıklarını, çocuklara eğitim ödeneği sağladıklarını, kadın ve çocukların korunması için çalıştıklarını paylaştı.
Bosna Hersek İçişleri Bakanı Ramo Isak, 1990’lı yıllarda korkunç bir yıkıma ve saldırıya uğrayan Bosna Hersek’e yönelik saldırıların arasında etnik temizlik, toplama kampları, kitlesel savaş suçları ve Srebrenitsa’daki soykırımın da olduğunu tüm dünyanın bildiğini, savaştan sonra Dayton Barış Anlaşması imzalandığını ve yeni bir devlet kurduklarını aktardı.
Tüm vatandaşlar ve yatırımcılar için güvenli ve istikrarlı bir ortam yaratmayı başardıklarını vurgulayan Isak, herkesi Bosna Hersek’i ziyaret etmeye davet etti: “Günümüzün uluslararası sisteminde tüm özgür dünyanın bir bütün olarak hareket etmesi gerekiyor. Dünyada barış için başarılı mücadele edebilmek için eylemlerimizi daha iyi bağlamamız ve daha iyi koordine etmemiz gerekiyor. Ve şu anda en çok ihtiyacımız olan şey; kolektif güvenlik ilkesi.”
Belçika Saint Josse Belediye Başkanı, Milletvekili Emir Kır, Zirve’ye 15. kez katıldığını belirterek, savaş, çevre meseleleri, enerji problemleri gibi çok önemli meselelere değinildiğini kaydetti. Saray Bosna Belediyesi gibi Saint Josse Belediyesi’nin de iklim meselesini çözmek ve vatandaşlarının alım gücünü korumak için üstün çabalar gösterdiğini paylaştı.
Dünya Barış ve Sevgi Federasyonu’ndan (FOWPAL) Yin Liu, sağduyu çağrısı yaptıklarını, yüzlerce ülkeyi ziyaret edip barışı ve sevgiyi yaydıklarını, herkese bu çağrıda bulunmak istediklerini söyledi: “Kurban olmayan bir dünya istiyoruz. Bizler dünyadaki, galaksideki barışı temsil etmeliyiz.” Liu, İsrail-Filistin çatışması için barış, sevgi, sağduyu çağrısında bulundu: “Hep beraber barışabiliriz. Herkesi, gezegenimizi dünya barışına davet ediyoruz.”
Avusturya eski Savunma Bakanı (199-2000) Werner Fasslabend, BRICS ülkelerinin gelişmiş hali olan yeni BRICS+’da yer alan ülkelerin jeostratejik, jeoekonomik dünya düzeni açısından sonuçlarını anlattı: “Arjantin üye olmalı, politikaları yüzünden olamıyor. İran, Mısır, Suudi Arabistan ve Etiyopya. Bu grubun petrol üretiminde önemi gösteriyor. Çin’le birlikte sonra Suudi Arabistan, BAE, İran da katıldı. Bu neredeyse dünyanın yarısı demek. Çin ve Hindistan arasında rekabetin yanı sıra Çin ile Rusya arasında rekabet olması bekleniyor.”
‘Yapay Zeka: İnsanlığın Geleceği ile Hukuki Altyapı’
‘Yapay Zeka: İnsanlığın Geleceği ile Hukuki Altyapı’ başlıklı oturumda konuşan Özbekistan Dışişleri eski Bakanı (2022), Şanghay İşbirliği Örgütü Genel Sekreteri ((2019-2021) Vladimir Norov, stratejik bir teknoloji olan yapay zekanın ileride ulusal ortamlarda işe yarayabileceğini söyledi: “ChatGPT herkese yardım edebilir; biyolojik silah üretimine de terör ve devlet güvenlik sistemlerine de yardım edebilir. Bu teknolojinin doğru kullanımıyla topluma yardımcı kazançlar elde edebiliriz. Herkesin odağında yapay zeka olmalı, insanlığın canını yakmayacak şekilde kullanılmalı. Şu an birkaç şirket ve ülke kullanılıyor.”
Yapay zeka entegrasyonunun birçok sektörde iş süreçlerini kolaylaştırdığını belirten Kosova Kamu Yönetimi eski Bakanı (2012-2021) (Marmara Grubu Vakfı Onur Madalyası Sahibi-2016) Mahir Yağcılar, yapay zekanın kötü ve etik açıdan olumsuz kullanılmasının birçok insanı endişelendirdiğini kaydetti. Gizlilik, güvenlik, etik sorunlarına neden olabilecek yapay zeka kullanımının tüm işlerin %40’ını etkileyebileceğini bildiren Yağcılar, teknolojinin ülkeler arası eşitsizliği artıracağının düşünüldüğünü, sorunun da çözümün de insanlar tarafından bulunacağını ifade etti.
İsviçre Uluslararası İlişkiler Forumu Başkan Yardımcısı, BM Cenevre Yetkilisi (2005-2023) David Chikvaidze, “Şu an çığır açacak bir dönemden geçiyoruz. Yeni bir sosyo-ekonomik paradigma; yapay zeka giriş yapıyor. Teknik uzmanlar, yapay zekanın yardımcı, aynı zamanda tehlikeli ve insan zekasıyla eşdeğer olacağını söylüyor. Tehlike; yapay zekanın kendi kararlarını alabilecek seviyeye gelmesidir” dedi. Chikvaidze, insan zekasının kendi kendine teknolojik bir kabus geliştirdiğini kaydetti.
Akınsoft Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Özgür Akın, insanlığa en iyi hizmeti insansı robotların yapacağını söyleyerek, işleri insanlar değil de robotlar yaparsa bugün Türkiye’de çalışma saatlerinde 45 saatten 35 saate geçilmesi gerektiğini aktardı. Yapay zekanın bir hastalığı %99 teşhis ve tedavi edebildiğini, hukuk davalarına girip kazanabildiğini, eğitim ve savunma alanında devrim yarattığını kaydeden Akın, “Yapay zekanın henüz elleri, ayakları gelişmedi, bu da olunca değişimin hızına yetişebilecek miyiz? Bir robot insan öldürdüğünde; robot mu, onu üreten şirket mi, kim suçlu olacak? 250 yıl sonra biyolojik insandan sözedilmeyecektir. Robotların etik ve güvenlik kullanımını, sorumluluğunu düzenleyen yasalar oluşturulmalı” diye konuştu.
Kuzey Makedonya Siyasi Sistem ve Topluluklar Arası İlişkiler Bakan Yardımcısı Cabir Doko, veri gizliliği ve güvenliği ile etik konusunun önemine dikkat çekti: “Yapay zeka sistemlerinin toplumsal etkileri gözönünde bulundurulmalı. Telif hakkı konusunda da net yasal düzenlemeler olmalı. AB Komisyonu dünyadaki ilk Yapay Zeka Yasası konusunda anlaşmaya vardı, böylece riskler en aza indirilecek. 2026 yılından itibaren yasa yürürlüğe girecek. Uygun politika ve düzenlemeler yapmalıyız.”
‘Barışa Duyulan Özlem, Kuşak ve Yol 11 Yaşında’
‘Barışa Duyulan Özlem, Kuşak ve Yol 11 Yaşında’ başlıklı oturumda konuşan İstanbul Rum Patriği Ekümenik Patrik Bartholomeos, “Çok acı dolu bir dünya görüyoruz, daha kötüsü bizim buna alışmış olmamız ve ne yazık ki neredeyse duygusuz olduk. İşbirliği ve dahil edilebilirlik. İstek ve kararlılık olmadan biz stabiliteyi inşa edemeyiz. Temiz toprak ve suya kavuşabilme hakkı, barış ve refah içinde yaşayabilmek. Kimse güvende değil, herkes güvende olmadıkça. Bir kişinin yaptığı hata, her yerde herkesi etkileyebilir. Stabilitenin tersi karmaşa ve krizdir. Diyalogun zıddı şiddettir. Üretmenin, inşanın zıddı, kaos ve yıkımdır. İşbirliği ve dahil edilebilirliğe yönlenmeliyiz. Biz artık dünyanın çığlıklarına sessiz kalamayız” diye konuştu.
Birleşmiş Milletler Dünya Barış ve Sevgi Federasyonu (FOWPAL) Başkanı Dr. Hong Tao Tze, olumlu bir şekilde sorunlarla yüzleşerek çözebileceğimizi, sürdürülebilir kalkınmaya dönebileceğimizi söyledi: “Başarılı olmak için her türlü eylem, sevgi ve vicdana dayanmalıdır. Kaynaklarımıza sorumlu bakmak ve aşırı sömürüyü önlemek gerekiyor ki gelecek nesiller hayatta kalabilsin. Hepimiz sürdürülebilir bir gelecek yaratmak için sorumluluk sahibiyiz. Kültür ve vicdanla hareket etmeliyiz. Hepimiz BM Uluslararası Vicdan Günü’nü desteklemeliyiz.”
Polonya Senatörü Bogdan Adam Klich, Rusya’nın Ukrayna’da başlattığı savaş ve bu ulusa yapılan saldırıların dünya düzeninin önemini gösterdiğini savundu: “Bu savaşı nasıl bitirebiliriz? Bence savaşı başlatanlar cezalandırılmalı. Saldırganların cezalandırılması gerekiyor. Zayıf taraf da desteklenmeli. Batı dünyası olarak böyle düşünüyoruz. Ukraynalılar, acı çekenler desteklenmeli. Uluslararası adaleti desteklemeliyiz, yeni bir düşünce yapısı, yeni bir plan, yeni bir güç oluşturulmalı.”
Gagavuzya eski Valisi (2015-2023) İrina Vlah, Ukrayna ve Gazze’de yaşananlara değinerek, “İnsan haklarının savunulması konuşulmaya başlandı. İnsan haklarının sınanması sözkonusu” dedi.
Moldova’da yaşananları örnek veren Vlah, insan haklarının hala açık kısımları bulunduğunu, Pandemi’nin özellikle güç istismarı doğurduğunu kaydetti: “İfade özgürlüğü, yargıya erişim, insan haklarının kriz zamanlarında geriye atıldığını görüyoruz. Demokratik prensipler özellikle ortaya çıkarılmalı.”
Türkiye Diyanet İşleri eski Başkanı (2003-2010) (Marmara Grubu Vakfı Onur Madalyası Sahibi-2019) Prof.Dr. Ali Bardakoğlu, “Dinler barış ve sevginin kaynağıdır, dinler olmadan olmaz” ve “Dinler tarih boyunca savaşın, şiddetin körükleyicisi olmuştur” önermelerinin ikisinin de yanlış olduğunu, sorunların kaynağının insanlar olduğunu söyledi: “Savaşın da barışın da çözümü bizde, yani insanda. İçimizdeki, sevgiyi, barış aşkını, insanlığı, o cevheri açığa çıkarmak zorundayız.” Rusya-Ukrayna, Gazze, Yemen, Afganistan, Afrika ve Uzak Doğu’da yaşananları anımsatan Bardakoğlu, dünyayı cennete çevirmesi gereken insanın bunu yaptığını kaydetti: “Ortak akla ses vermek zorundayız. Temel ahlaki normları güçlendirmeliyiz. Kötülüğe karşı iyiler harekete geçmeli, direnç göstermelidir.”
Çin Halk Cumhuriyeti-Xinhua Enstitüsü Başkanı Liu Gang, Çin’in son 40 yılda çok büyük bir gelişim gösterdiğini ve dünyanın en büyük 2. ekonomisi olduğunu belirterek, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in Kuşak ve Yol Projesi’ni hayata geçirdiğini, işbirliği platformları oluşturulduğunu, projeyle Süveyş Kanalı’nda demiryolları yapıldığını, demiryolları sayesinde transit sürelerinin azaldığını, ekonomik-sosyal-siyasi gelişime önemli etkileri olduğunu anlattı.
İstanbul, Ankara Süryani Ortodoks Cemaati Patrik Vekili (Marmara Grubu Vakfı Onur Madalyası Sahibi-2016) Metropolit Filüksinos Yusuf Çetin, “Kriz de istikrar da yaşama ait evrelerdir. Bu evreleri doğru anlarsak doğru yönetebiliriz. Yaşam evrilerek gelişir. Yüksek manevi değerlerimizi bir kenara bıraktık, bize düşen tekrardan bunları yeşertmek olmalıdır. Daha temiz, doğal, krizsiz bir yaşam, barış ve kardeşçe bir dünya amaçlıyorsak; doğayla, ve birbirimizle ilişkilerimizi sadece maddi değerler değil, manevi değerler üzerine temellendirmeliyiz” diye konuştu.
Bosna Hersek Savunma ve Kurtuluş Savaşı Gazileri ve Malulleri Bakanı Nedzad Lokmic, korku, şiddet ve düşmanlığın kimseye faydası olmadığını vurguladı: “Şimdi başka ülkeler yaşıyor. Türkiye coğrafya olarak özgün bir yerde bulunuyor. Birçok ülke ve toplum şiddet döngüleri ve çatışmalardan kurtulamıyor. Bosna Hersek Savaşı’ndan beri birçok adım atıldı. Savaşların tekrar olmaması için beraber çalışmalıyız. Toplum olarak duvar değil, köprü örmeliyiz. Barış sadece savaşsızlık değildir, ortak bir eylemdir. Ortak barış çağrılarımız, gelecek için bir deniz feneri olacaktır.”
Türkiye Süryani Katolik Patrik Vekili Korepiskopos Orhan Çanlı, savaşlar ve yıkımların göçün ana nedenini oluşturduğuna işaret ederek; Katolik Kilisesi’nin göçü, ızdırap açısından ele aldığını, her bir göçün özgür bir seçim olmasını sağlamaya; her bir göçmenin adil haklara sahip olması için çalıştığını anlattı: “Duvarlar değil, köprüler inşa etmek.” Çanlı, Süryani ve Keldani mültecilerin sorunlarından da sözetti.
Türkiye Hahambaşılığı Dini Kurul Üyesi Naftali Haleva, Türkiye Hahambaşı (Marmara Grubu Vakfı Onur Madalyası Sahibi-2016) Hahambaşı İsak Haleva’nın mesajını sundu: “Tarih boyunca, barışı savunmayan bir toplum yöneticisi, sanat adamı, din adamı yok; herkes barışsever, herkes barışa özlem duyar. Ulusların savaş makinesi çarkı için ayırdıkları meblağlar; insan, çaba ve zaman bu ulusların sağlık, eğitim harcamalarının kat kat üstündedir. Barış inşa etmek, ordular kurup eğitmekten daha zor, katbekat daha masraflı. Barışı inşa etmek; adalet, hakseverlik, kaynakların hakça paylaşımı, çevreyi koruma, karşılıklı saygı sevgi ister.”
Özbekistan Dışişleri eski Bakanı (2022), Şanghay İşbirliği Örgütü eski Genel Sekreteri (2019-2021) Vladimir Norov, Kuşak ve Yol girişiminin 25 ülkede 28 durakla binlerce istihdam oluşturduğunu, Orta Asya’daki ürünlerin Çin’den Avrupa’ya geçişini sağladığını paylaştı: “Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan arasında altyapıyı geliştirmek için 1.6 milyar dolarlık anlaşma imzalandı. AB üyesi ülkeler, geçtiğimiz yıllarda; 151 milyar dolar Orta Asya’ya yatırım yaptı. Doğu ve Batı arasında köprü olan Çin, 261 proje gerçekleştirdi. Çin ve Avrupa ortak çalışabilirler.”
Bulgaristan-Slaviani Vakfı Başkanı Prof.Dr. Zahari Zahariev, felekatleri çözmek adına insanlık dışı adımlar atıldığını, bunların da krizlerin çıkmasına, yeni paradigmalara yol açtığını söyledi: “Barış sağlamak için zemin hazırlamamız gerekiyor. Savaşın yarattıkları, yapılanlarla dünya tekrar yeniden bir demir perdeyle ayrılıyor. Sosyo-ekonomik organizasyonların sürdürülebilir bir ekosistemde olması gerekiyor; kurtuluşun tek anahtarı bu. Bütün bu zorlukları çözen bir proje var: Kuşak ve Yol. Bu proje bizi birleştiriyor, pozitif enerji veriyor.”
‘Suyun Peşinde Bir Ömür Süleyman Demirel 100 Yaşında’
‘Suyun Peşinde Bir Ömür Süleyman Demirel 100 Yaşında’ başlıklı oturumun moderatörlüğünü Gazeteci-Yazar Murat Yetkin yaptı. Oturuma yazılı mesajıyla katılan Bulgaristan eski Cumhurbaşkanı (1997-2002) Peter Stoyanov’un mesajını Fuchs Kimya A.Ş. Şirketi Tedarik Zinciri Müdürü Yvonne Vingas sundu. Herkesin bildiği bir isim olan Demirel’in başarısının sadece siyasi kültür deneyiminden değil, normal halkla diyalog kurabilmesi ve onları anlayabilmesinden kaynaklandığını belirten Stoyanov, NATO Üyeliği için çizdiği yoldan ilerlediklerini, Demirel’in kendileri için bir örnek olduğunu, kendisini iyi bir devlet adamı ve iyi bir dost olarak andığını kaydetti.
Gagavuzya Özerk Bölge Başkanı Evgenia Gutul, onun yardımıyla Moldova’da halklar arasında kavganın bittiğini, Gagavuzları’ın haklarını aldığını söyledi. Moldova’nın bütünlüğünü koruyacak çözümü Demirel’in bulduğunu aktaran Gutul, “Bizim küçük Gagavuz halkını bütün Türk dünyasına anlattı. Moldova’ya geldi. Gagavuzya’da Demirel’in adını unutmayacaklar. Türkiye çok yardım etti” dedi.
TBBM 27. Dönem (eski) Milletvekili, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in Doktoru Dr. Aylin Cesur, Demirel’in önce doktoru, sonra başdanışmanı, sonra da Isparta’dan milletvekili olduğunu kaydetti: “Müthiş bir devlet adamının, milletine adanmış ömrüne, Atatürk sevdasına şahitlik ettim. Cumhurbaşkanlığını tamamladığında; sanayi toplumu haline gelmiş Türkiye dünyanın en büyük 16. ekonomisiydi. 50 yıllık kamu ve siyasi hayatında Türkiye’nin gelişimine katkısı oldu. Bitmek bilmeyen bir enerjisi vardı, son nefesine kadar çalıştı. Türkiye tarihinde demokrasinin ve kalkınmanın destanını yazdı. İslamköy’den Çankaya’ya uzanan hikayesinin yanı sıra çok iyi bir mühendisti, su taşıdığı için annesinin uzamış kolları için mühendis oldu, ömrü boyunca suyu aradı ve suyu buldu. Onun rüyası büyük Türkiye idi. Seyhan Barajı, GAP, Urfa Tüneli ve sanayileşme. 104 üniversitenin kurulmasına imza attı. ‘Cumhuriyet benim, İslamköy’den çıkıp beni cumhurbaşkanı yapan cumhuriyet’ dedi.”
Romanya eski Cumhurbaşkanı (1996-2000) (Marmara Grubu Vakfı Onur Madalyası Sahibi-2018) Dr. Emil Constantinescu, Türkiye’nin politik olarak Romanya’ya destekte bulunduğunu, Demirel’le yakın işbirliklerinin güvenlik konusunda ve İpek Yolu’nda da devam ettiğini anlattı ve mühendislikle o suyun akışını, yakın bağlarını her halka kurmak istediğini paylaştı: “Bizi kalbimizde müteşekkirle bıraktı. Kendisi ve öncesinde gelen hocası Atütürk’ün öğretileriyle yola çıkalım.”
Türkiye Dışişleri eski Bakanı (1991-1994), TBMM eski Başkanı (1997-1999), NATO Afganistan Kıdemli eski Sivil Temsilci (2003-2006) Hikmet Çetin, üniversitede tanıştıklarını belirtti: “Ciddi bir devlet adamı, ciddi bir siyasetçiydi. Onu tanımak bir zevk, birlikte çalışmak bir ayrıcalıktı. Mühendisliğin verdiği bir yetenekle bütün konulara hakimdi. Sovyetler Birliği parçalandığında Orta Asya’da Türk Cumhuriyetleri’ni, 15 ülkeyi ziyaret ettik, destek vermeye çalıştık. Barışseverdi, Türkiye’nin gelmiş geçmiş en önemli siyaset adamıydı, laikti, demokrattı. Bir Balkan sevdalısıydı.”
Bosna Hersek eski Cumhurbaşkanı (2014-2018) Dr. Mladen İvanic, Demirel ile tanıştığında Zelev ile birlikte Balkon Troykası’na hoş geldin dediklerini, sonrasında Balkan Siyaset Kulübü’nde toplantılar düzenlediklerini anlattı: “Bosna Hersek’te Sırbistan’ın başbakanıydım. Gençtim, tavsiye istedim. ‘Sabret, herkesi topla, sen halkını korumak için seçildin, bunu yapmazsan olmaz. Ama başkalarına saldırarak değil, zeki kişiler hep bir çözüm bulur, deliler her problemi batırır’ dedi. Demirel’in otoritesi suni değil, doğaldı.”
Moldova eski Cumhurbaşkanı (1997-2001) (Marmara Grubu Vakfı Onur Madalyası Sahibi-2022) Petru Lucinschi, “Özellikle Gagavuzya’da çatışmaları ve gerginlikleri birlikte çözebildik. Gagavuzya’nın merkezinde içme suyu yoktu. Böyle sorunlarla karşı karşıya kaldığımızda destekleriyle biz ilerleyebildik. Demirel seçildikten hemen sonra 1983’te KEİ’yi topladık. En başından beri arkadaş canlısıydı. Moldova’da Turkcell kurulması Demirel’le oldu, sonra Molcell oldu, çok güçlü bir kuruluş” diye konuştu.
‘Krizlerden İstikrara, Kapsayıcı Bir Dünya İnşa Etmek’
‘Krizlerden İstikrara, Kapsayıcı Bir Dünya İnşa Etmek’ başlıklı ‘Bilge İnsanlar Oturumu’nun moderatörlüğünü Marmara Grubu Vakfı Başkanı (Marmara Grubu Vakfı Onur Madalyası Sahibi-2007) Dr. Akkan Suver yürüttü.
Yurtdışında bulunduğu için oturuma video mesajla katılan Türkiye 11. Cumhurbaşkanı (2007-2014) (Marmara Grubu Vakfı Onur Madalyası Sahibi-2023) Abdullah Gül, 100 yıllık siyasi tarihimizin en önemli simasının Süleyman Demirel olduğunu, büyük bir mühendislik disipliniyle de özellikle Türkiye’nin ekonomik, sınai kalkınmasına büyük öncelikler verdiğini, hepimizin kullandığı Türkiye’nin çok büyük altyapı yatırımlarının hepsinde imzası bulunan büyük bir şahsiyet olduğunu söyledi.
Krizlerden çıkış, istikrara girişin tüm dünyanın arzusu, beklentisi olduğunu vurgulayan Gül, ansızın Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasıyla büyük bir savaş başladığını ve bu savaşın sadece Avrupa’nın değil bütün dünyanın dengesini değiştiren nitelik kazandırdığını, aslında bu savaşın müzakereler ve diyalog yoluyla önlenebileceğini ifade etti: “Gazze’de, dünyanın, vicdanının sızladığı, kanadığı resimlerle karşı karşıyayız. İsrail’in hiç kural tanımaz, hiçbir savaş kuralını dikkate almaz bu savaştaki yıkımı, insanlık tarihine çok kara bir leke olarak geçecek. Bu kadar çok kısa bir sürede 30 bin insanın öldürüldüğü ve bunların %75’inin kadın ve çocukların olduğu ve bütün yıkımın dünyanın gözü önünde canlı yayınlarla verildiği bir dönemi yaşıyoruz.”
BM Güvenlik Konseyi’nin kararlarına rağmen işgalin devam ettiğini, aslında kalıcı barışın yolunun açık olduğunu kaydeden Gül, Arap Planı diye bilinen 2002’de açıklanan İslam Teşkilatı Konferansı’nın İran’ın da onayladığı planın İsrail’in bütün güvenlik sorunlarını çözen, İsrail’in her alanda işbirliğini başlatan ama bunun karşılığında da Filistinlilere kendi toprakları üzerinde devlet kurma hakkını veren bir anlaşma olduğunu söyledi.
Pasifikler’de Çin ve Tayvan arasında herkesin nefesini tutarak takip ettiği gerginliğin bugünküne benzer bir savaşa dönüşmemesi, bütün bunlar için diyalogla, müzakereyle ve sağduyuyla hareket etmek gerektiğini vurgulayan Gül, “Yoksa bugün olduğu gibi yüz milyarlarca dolarlık bütçeler sadece savaş makinalarına harcanır. İnsanlık, insani yardımlar beklerken, Afrika’da, Asya’da başka yerlerde büyük insanlık dramları çekilirken, başka bölgelerde ekonomik kalkınma, canlanma, ticaretin daha da genişlemesi; bütün bunları beklerken, bu kadar büyük miktarlarda kaynağın, paranın savaşa ve askeri harcamalara ayrılması insanlık için büyük bir utanç” dedi.
Bosna Hersek Meclis Başkanı ve Bosna Hersek Federasyonu önceki Cumhurbaşkanı (2015-2023) Marinko Cavara, şu değerlendirmeyi yaptı: “Çeşitlilik, bizim gücümüz olmalı, zayıflığımız değil. Sürdürülebilirlik önemli. Hep birlikte çalışarak, yenilikçi çözümler üretmeliyiz. Gezegenimizin uzun vadeli stabilitesi için önemli. Her zamankinden daha fazla çalışmalı. Daha iyi bir gelecek fırsatı da sunuyor. Zorlu zamanlar inisiyatif alınmasını gerektiriyor. Küresel değişikliklerde bizler bencilce savaşanların karşısında durmalıyız. Savaşlar, milyonları etkileyen dehşetlere yol açıyor. Temel insani hakları reddetmenin herhangi bir özrü olmaz. Dünya düzeni değişiyor. Bizleri biraraya getiren ortak değerlere odaklanmalıyız. Makul bir dünya kurmalıyız. Barış ve müzakere geleceğe açılan kapıdır. Demokrasi tek yoldur. Demokratik kurumlar, politik stabiliteyi sağlar.”
Romanya eski Cumhurbaşkanı (1996-2000) (Marmara Grubu Vakfı Onur Madalyası Sahibi-2016) Dr. Emil Constantinescu, insan ırkının temel değerlerine olan inanç, her birimiz için nasıl yaşayacağımıza karar vermenin önemli olduğunu vurguladı: “Özgür mü, totaliter bir rejime bağlı mı yaşayacağız? Gençler, demokrasiyi inşa etmekle sorumlu. Geçmişi anlıyorsanız, günümüzde nasıl yaşayacağınızı seçebiliyorsunuz. 1989-1990’da Avrasya’da 43 yıl süren diktatörlük çöktü. Benim ülkemde Çavuşesku’ya karşı benim öğrencilerim meydanda haykırdı: ‘Bizler özgür öleceğiz.’ 700 öğrenci. Bazıları öldü. 7 yıl sonra tam oyla Cumhurbaşkanı seçildiğimde görevim uzlaşma sağlamaktı. Bu uzlaşmalar 28 yıla dayandı.”
Moğolistan eski Cumhurbaşkanı Nambar Enkhbayar, Sovyetler Birliği ve komünizm yıkıldığında kimi ülkeler için kolonyalizmin sonu olduğunu, çok yönlü bir dünya düzeni oluştuğunu, bu noktadan sonra ABD’nin yegane taraf olduğunu anlattı: “Amaç, ölmek veya birbirini öldürmek olamaz. Amaç; anlamlı yaşamaktır, bu insanlığın öğrendiği bir derstir. Herkese bize davranılmasını istediğimiz gibi davranmamız, kaosun giderilmesi gerekir. Karmaşık dünya düzeni herkesin kazandığı bir dünya düzenidir. BM Güvenlik Konseyi’nin nasıl çalıştığına bakın, çok yönlü çalışıyor. Karmaşık dünya düzeni herkesin yaşam hakkını ele alır. Bizler kompleks dünya düzenini ortaya çıkarmak için çalışacağız. Asya’nın çözüm bulmak için dünyaya liderlik etmesi gerekiyor. Bizler en önemli insan hakkını savunmalıyız.”
Bosna Hersek eski Cumhurbaşkanı (2014-2018) Dr. Mladen İvanic, öngörülemeyen gelişmelerle birlikte çok zor bir dünyada yaşadığımızı belirtti: “Artık dünyada otoritesi dokunulmaz olan yok. ABD, Afganistan’dan ayrıldıktan sonra, otoritesi öncesindeki gibi olmadı. Rusya, Ukrayna ile 2 yıldır savaşıyor ve birkaç km gidebildi, bence kredibilitesini ve otoritesini kaybediyor. Küçük ülkelere gelip tarafını seç bizimle misin, bize karşı mısın denebilir. Bu çok zor olabilir. Bunun tek yolu; dünyanın stabilize edilmesi.”
Hırvatistan eski Cumhurbaşkanı (2010-2015) Prof.Dr. İvo Josipovic, uluslararası sorunları çözecek kadar zeki olmadığını söyledi: “Kimse kanunlara uymuyor. Burada önemli olan noktalardan birisi; adaletin sağlanması. Adil insan filozoftur. Yürütme, yargı ve yasama güçleri ayrı olmalı. Pek çok ülke; Hırvatistan, Slovekya, Çek Cumhuriyeti... Bize karşılıklı kontrol fikrini, ortak kontrolün önemini gösteriyor. Sistemde bağımsız yargı, bağımsız hakimler olmalı. 3 gücün birbirinden ayrı olması gerekiyor.”
Çek eski Cumhurbaşkanı (2003-2013) Prof.Dr. Vaclav Klaus, genel olarak insanlar arası güvensizliğin oldukça arttığını, Ukrayna-Rusya çatışmasının dünyaya damgasını vurduğunu, dünyanın kalanına bir mesaj verdiğini kaydetti: “Bu, uluslararası toplulukta özellikle ana sorumluların çözüm bulması oldu. Hamas saldırısı, İsrail ve Ortadoğu’yu gelecek yıllarda unutulmayacak şekilde etkiledi. Ortadoğu’nun bir mucizeye ihtiyacı var ama mucize masallarda olur. Bir çözüm bulmalıyız. Arap-İsrail çatışması bir anda başlamadı. Bizler halen daha bir krizin ortasındayız. Bizler, Orta Avrupa’da çatışmaların uzamasından çekiniyoruz. Arap-İsrail ikilemine bir çözüm bulunmalı. Türkiye’nin oynadığı temel rolü bilmeliyiz. Türkiye bu bölgede ana oyuncu, diğer süper güçler bu bölgeye ait değil, onlar bölgeyi anlamıyor.”
Malta Cumhuriyeti eski Cumhurbaşkanı (2014-2019) Marie Louise Coleiro Preca, beraber çalışılarak çok boyutlu bir sistem oluşturabileceğini ifade etti: “Eski cumhurbaşkanlarıyız evet ama temiz bir vizyon ve kararlı adımlarla biz de çözüm süreçlerinin bir parçası olmalıyız. Krizlerin etkileri, direncimizi güçlendirir. İngilizler’in ‘Tarih geleceğin özetidir’ deyimi vardır. Cesaret, işbirliği, adanmışlıkla kimseyi geride bırakmadan devam edebiliriz. Küresel ekonomi halk için olmalıdır. Yoksulluğun, eşitsizliğin, adaletsizliğin kökünü kazımalıyız. Gazze’de ve dünyanın birçok yerinde çocukların geleceği çalınıyor. Savaşlar sadece yıkım getirdi. Çocuklarımıza ve gençlerimize yatırım yapmalıyız. Çocuklara, cinsiyet eşitliğini güçlendirmeye, azınlık ve mülteci haklarına odaklanmalıyız. Çeşitliliği her formuyla kabul etmeliyiz ama ayrıştırma değil, birleştirici olmalıyız. Birlikten güç doğar. Şefkat, empati ve egemenlikle geleceğe yol çizmeliyiz. Etkili bir yönetim için bu ihtiyaç çok bariz. İlk önce adanmışlığımızı tanımlayıp, farkındalıklarımızı köprülerle aşmalıyız. Önceliklerimiz sağlıklı iyilik olmalı. Gandhi’nin dediği gibi; ‘Barış çatışmasızlık değildir ama çatışmasız yaşayabilmektir.’ Mandela; ‘İmkansız yapılana kadar imkansızdır’ der.”
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, ülkenin sorunlarına değinerek, Türkiye Cumhuriyeti’nin 1974’teki müdahalesiyle bağımsızlık özgürlük ve devletine kavuştuğunu anlattı. KKTC’nin bugün ambargolar altında ve tanınmayan bir ülke olsa da gelişimini sürdürdüğünü, bölgesinde güçlü bir devlet olarak yerini aldığını söyledi. Kıbrıs’ta uzun süren müzakere süreçlerinden sonuç alınamadığını belirten Tatar, yeni vizyonlarını; ‘2 Devlet, 1 Kıbrıs’ sözleriyle açıkladı: “KKTC; Türkiye tarafından tanınan bir devlettir. Türk Devletleri Teşkilatı’na Gözlemci Üye olarak dahil edildik.
Daha refahlı bir gelecek için Doğu Akdeniz’de barış olsun. Biz bölgesel siyasi stabilite için her türlü kaynakta yardımcı olmaya hazırız. Kıbrıs Türkleri ve Kıbrıs Rumları birlikte barış içinde yaşamalı. Kıbrıs sorunu kapsamlı Annan Planı ile çözülemedi. Kıbrıs Rumları, AB’ye tam üye oldu. Şimdi Kıbrıs sorununa çözüm bulmak daha zor oldu.”
Sırbistan Cumhuriyeti eski Cumhurbaşkanı (2014-2012) Boris Tadic, bugün dünyada ne olacağının tahmin edilemediği bir dönüm noktasında olduğumuzu, Gazze-İsrail, Yemen, Ukrayna-Rusya savaşları, çatışmalarının karşılaştığımız en önemli sorun olduğunu söyledi: “Belarus-Ukrayna çatışmasında çözüm ne? Yok. Bu çatışmalar çözümden çok uzak. Ukrayna ve Rusya arasında çok uzun bir savaş olacak. 5 milyon göçmen Avrupa’yı destabilize etti. Tarihte her zaman bir çözüm var.”
Tunus eski Cumhurbaşkanı (2011-2014) Dr. Moncef Marzouki, sivillerin çocukların öldürüldüğünü, nüfusun yarısının açlık çektiğini, Gazze’nin yarısının yok edildiğini belirterek, “Bu, beni oldukça karamsar hale getiriyor. 2 devlet çözümüne ulaşabiliriz diyordum. Böyle bir nefreti düşündüğümde İsrail hiçbir zaman Filistin’i düşünmeyecek, kabul etmeyecek. Bu hepimizin günlük hayatını etkiliyor. Bu nefret seviyesi, bu hükümet hiçbir zaman barışçıl bir çözüm kabul etmeyecek. Bir kaosa doğru gidiyoruz ve bu bütün dünyayı etkileyecek. Batılılar’ın Gazze’yi desteklemek için nasıl sokağa döküldüğüne bakın. Milyonlarca Arap artık Hamas’a katılmak istiyor. Siz Hamas’ı yok etmiyor, destekliyorsunuz. Tek yol; çözüm. Yoksa savaş sonsuza dek sürecek. Bu nefret döngüsünü kırmamız gerekiyor. Yoksa hiçkimse için iyi bitmeyecek. Dünyayı değiştirmek, denemeden olmaz” diye konuştu.
Hırvatistan eski Cumhurbaşkanı (2000-2010) Stjepan Mesic’in değerlendirmesi şöyle: “Bugün politik elitler, barış politikasını takip etmiyor ve daha kötüsünün gelmesini bekliyor. Onların savaş söylemleri artık kapalı kapılar arkasında gerçekleşmiyor. Berlin ve Paris’in diplomasideki hareketsizliği herkesi korkutmaktadır. Paris’le Berlin, Türkiye’nin pek çok defa dediği gibi Rusya barış görüşmelerine dahil olmazsa bu çatışma sona ermeyecek. Bizler mevcut kaosa karşıyız. Bu kaos daha büyük çatışmalara gebe. Türkiye ve pek çok ülkenin politik liderlerine teşekkür, çünkü barışı getirmek istiyorlar.”
Arnavutluk eski Cumhurbaşkanı (2017-2022) Ilir Metaj, iyi yönetimin, iyi bir liderliğin, uluslararası şeffaflık ve pek çok göstergenin önemini gördüklerini vurguladı: “Hükümet kapsayıcılığın faydasını görmekte. Balkanlar’ın Avrupa ile birlikte stabiliteye kavuşması gerektiğini düşünüyorum. Avrupa, kimseyi dışarıda bırakmamaya örnek olmalı. Pandemi’nin, jeopolitik gerilimlerin güvenlik üzerine etkileri oldu. Kırılgan ülkeler, Pandemi öncesinden daha zor durumda. Küresel büyüme, yükselen enflasyon, düşen yatırımlar, Rusya-Ukrayna Savaşı sonrası dengesizleşti. Pandemi ve Rusya işgali sonrasında beklentiler gerileme gösterdi ve bunlar oldukça endişe verici. Çevresel bozulma, iklim değişikliği… Dünya nüfusunun %10’undan fazlası açlıkla mücadele ediyor. Gelecek karamsar görünüyor. Düşük gelirli insanlar için gıdaya erişim zor hal geliyor, bu dengesizlik herkesi etkiliyor. Hükümetlerin 2030 ajandası; sürdürülebilirlik. Ama kalkınma olmadan sürdürülebilirlik olmaz, sürdürülebilirlik olmadan kalkınma olmaz. Dünya çapındaki çatışmalar nedeniyle 2025’e kadar hedefler çok gerçekleştirilmeyecek.”
Slovenya Cumhuriyeti eski Cumhurbaşkanı (2012-2022) Borut Pahor, “Yapısal değişiklikleri küresel çatışmalar olmadan da gerçekleştirebilir miyiz?” dedi. Askeri ihtiyaç artışını gözlemlediklerini aktaran Pahor, özellikle çatışmaların genişlemesini engellemek yerine barışa kaymamız gerektiğini ifade etti. Batı Balkanlar’da bir soykırım yaşandığına değinen Pahor, barışın geldiğini, kalıcı olacağını sandıklarını ancak bazı olayların gelişiminin endişe verici olduğunu kaydetti: “Bölgede herşeyi, siyasi güç ve ortaklıkla yapabileceğimize inanıyoruz. Diyaloğun gücünü şekillendirmemiz lazım.”
Kosova eski Cumhurbaşkanı (2006-2010) Prof.Dr. Fatmir Sejdiu, masum Ukraynalılar’ın, bölgede kadın ve çocukların hergün hayatlarını kaybettiğine değindi: “Acı, korkunç gerçekler. Ukrayna halkı hala dayanıyor, Rus taarruzu devam etmekte. Ukrayna’da olanların etkisi, her yerde hissedilecektir. Kosova halkı hala bir Sırp Savaşı sonrası gerçekliğini hissediyor. Bu durum bizim tarihin sonuna geldiğimizi göstermekte, yeni bir tarih daha başlayabilir. Ben bugün Ukrayna’da fotoğraflara bakınca geçmişe gidiyorum. 30 yıl önce Bosna katliamı. Arnavutlar’ın yerinden edilmesi, kadınlar, çocuklar, yaşlılar… Başka bir yerde aynı amaçları görüyorum. Temiz ve açık bir amaç belirtiyor. Sivillerin olacağı yerleri özellikle bombalıyorlar. Yüz binlerce mülteci, sığınmacı başka bir yere gitmek için zorlanıyor. Ukrayna hiçbirimize uzak değil. Özellikle Ukrayna’yı takip ederken Rusya’nın iç reddi. Bu gerçekliğin farkında olan akademisyenler, sanatçılar görüyoruz, buna red koyuyorlar. Bu kırılgan durum sadece Ukrayna ile sınırlı değil. Gazze, özellikle sivillerin acı çektiği bir yer. Barış hala konuşulmuyor. Agrevesyon ve taarruzların sonu bugün gelmeli.”
Arnavutluk eski Cumhurbaşkanı (2007-2012) Prof.Dr. Bamir Topi, “Bizler her birimiz kamuoyunu yönlendirebiliriz. Hamas’la İsrail arasındaki çatışma dramatik seviyelere ulaştı pek çok çocuğun canına mal oldu” dedi. Ukrayna’da aktif çatışmaların devam ettiğini belirten Topi, “Rusya’nın bizim bölgemize müdahale etmek için oldukça yüksek miktarda çıkarı var. Bu yıl özel bir yıl, birçok ülkede seçimler var. Liderlerimizin görevi; ortaklık oluşturmak. Ve dünya da Balkan Bölgesi’nde geçmişteki travmatik dönemleri unutmamalı. İşbirliğine ihtiyacımız var” açıklamasını yaptı.
Slovenya Cumhuriyeti eski Cumhurbaşkanı (2007-2012) Danilo Türk, medyayı takip ettiklerini belirterek, “Eski liderler olarak bizim ne mesaj vermemiz gerekiyor? Dünyanın uzun vadeli liderliğe ihtiyacı var. Uzun vadeli liderlik için kısa vadeli sorunları çözmemiz lazım. Kendimizi gerçekleştirirsek başarıya ulaşırız” dedi.
Karadağ eski Cumhurbaşkanı (2003-2018) Filip Vujanovic, krizden çıkmanın en iyi yolunun Batı Balkanlar’da stabilite olduğu görüşünü paylaştı: “Yeni bir yol açmak. Bölgesel cumhuriyetlerin eforuyla Batı Balkanlar daha da ileri gidecektir. Batı Balkanlar arasındaki işbirliği, ortaklık 2012’de sağlandı, Şansölye Merkel’in katkısıyla AB ile benzer şartlarda. Bölgesel pazarı, krediler ve bağışlarla ülkeler desteklemeli. AB’ne benzer ilkeler Balkanlar’da uygulanacaktır.”
Letonya Cumhuriyeti eski Cumhurbaşkanı (2007-2011) Valdis Zatlers, Ukrayna’daki savaştan bahsedildiğini aktararak, “Sonuçta Rusya nükleer bir güç” dedi ve deneyimlerinden sözetti: “Sovyetler Birliği ülkemi işgal etti. Siberya’ya benim halkımı sürdüğünden 15 yıl sonra doğdum. Sürülenler, Kanada vs. gibi farklı ülkelere yerleşti. Ben Sovyet Üniversitesi’nde okudum, Sovyet ordusunda görev aldım ama Letonya her zaman benim kafamdaydı. Sovyetler Birliği yıkıldıktan sonra bizler ülkemizi kurabildik. Sadece kuvvetle İsrail’i, Hamas’ı silemeyiz. Ukrayna ve Gazze için gelecek planı yok. Bizler tarihsel deneyime dayalı yargılardan kaçınmalı bugüne odaklanmalıyız. Herkesin ortak bir çözüm bulması gerekiyor. Hüküm sürme, bağımsız olma isteği her zaman orada. Bu çok iyi mi? Hayır. Bugün çok taraflı bir dünyada yaşıyoruz. Sovyetler Birliği deneyimlerinden öğrendiğim; Küba krizinden sonra dünya savaşından döndük. Nükleer silahlarla ilgili Aerupa ile anlaşmalar imzalandı, harika. Peki bunlar silahsızlanmayı sağladı mı? Nükleer silahsızlanmayı kim destekliyor? Bu zor bir şey. Suriye, Afganistan, sonucunda sadece felaket ve nefret olacak. İnsan gibi davranmamız gerekiyor.”
Moldova eski Cumhurbaşkanı (1997-2001) (Marmara Grubu Vakfı Onur Madalyası Sahibi-2022) Petru Lucinschi, Pandemi’den sonra Rusya ve Ukrayna’nın çatışmaya başladığını ifade etti: “Olayların sonucu belirsiz. Silahsızlanma süreçleri, insanların çabalarına rağmen olmadı. Avrupa’da yeni silahlanma yöntemlerine milyarlarca Euro yatırım yapıyorlar. Bu noktada bizlerin askeri çatışmalardan kaçınması ve barış yapması gerekiyor. Evrim geçirerek, bunların üstesinden gelmeli yoksa insanlığı savaşa iteceğiz. Bugün bir dünya savaşına şahit olma riskimiz var. Ve bu savaşın medeniyetin sonunu getirme riski var. BM, insanlığın geleceğini güvence altına almak için kuruldu. Yakın zamanda Sovyetler Birliği ve ABD olmak üzere çift kutupluydu dünya ve birbirini dengeliyordu. Ama şu anda farklı taraflara ayrılıyor. Tekrardan toplumlar arası bir denge kurulabilir. Ancak 2. Dünya Savaşı gösteriyor ki 2 kutuplu sistem küresel güvenliğini etkin bir şekilde sağlayabilir.”
“27. Avrasya Ekonomi Zirvesi’ni kıymetli bir adım olarak görüyoruz”
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Mesajı’nı eski Çevre Bakanı (1991) Ali Talip Özdemir sundu. Zirve’nin başarılı geçmesini dileyen, herkesi en kalbi duygularıyla selamlayan, Marmara Grubu Vakfı yönetimiyle birlikte Zirve’nin düzenlenmesinde emeği, desteği, katkısı bulunan tüm paydaşları kutlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mesaj şöyle: “Kovid-19 Salgını’yla başlayan, Rusya-Ukrayna Savaşı’yla derinleşen, 7 Ekim’de İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarıyla yeni belirsizliklerle karşı karşıya kalan küresel ekonomi kırılganlığını halen koruyor. Özellikle son 60-70 yılın zirvelerine tırmanan enflasyon oranları, gelişmiş ülkeler dâhil herkesin en büyük baş ağrısı olmayı sürdürüyor. Bu tablo karşısında Türkiye olarak; yatırım, istihdam, üretim ve ihracat yoluyla büyüme hedefimiz doğrultusunda emin adımlarla yürüyoruz.
2023’te ihracatta 256 milyar dolarla tarihimizin en yüksek rakamına ulaştık. Turizm gelirimiz, 2023’te bir önceki yıla oranla yüzde 16.9 artarak 54 milyar 315 milyon dolara yükseldi. Ülkemize gelen ziyaretçi sayısı ise 57 milyon kişiyi geçti. En büyük önceliğimiz olan istihdamda da güzel haberler alıyoruz. Önceki hafta TÜİK tarafından açıklanan verilere göre işsizlik oranı, Aralık 2023’te bir önceki aya kıyasla 0.1 puan düşüşle yüzde 8.8 oldu. 2024’te mal ve hizmet ihracatımızı 375 milyar dolara çıkarmayı, turizmde ise 60 milyon ziyaretçi, 60 milyar dolar turizm gelirine ulaşmayı hedefliyoruz.
Farklı alanlarda tüm bu adımları atarken, ülkemiz ekonomisine 104 milyar dolar tutarında ilave yük getiren 6 Şubat depremlerinin yaralarını da süratle sarıyoruz. Şimdiye kadar 40 bine yakın deprem konutunun kuralarını çekerek, hak sahiplerine teslim ettik. En büyük sıkıntı kaynağımız olan hayat pahalılığıyla mücadelemizi de bir tarafta denetimlerin, diğer tarafta tedbir ve düzenlemelerin olduğu çift kulvarlı bir anlayışla yürütüyoruz. Enflasyonun özellikle yıl ortasından itibaren düşüş eğilimine gireceğine inanıyoruz.
Bu süreçte Marmara Grubu Vakfı başta olmak üzere tüm kurum ve kuruluşlarımızdan temel beklentimiz; hükümetimizin dirayetle uyguladığı politikalara destek vermeleri, Türk ekonomisinin hak ettiği yere gelmesi için sorumluluk almayı sürdürmeleridir. 27. Avrasya Ekonomi Zirvesi’ni hem zamanlaması, hem katılımcıları, hem de ele alacağı konular itibarıyla bu yönde atılmış kıymetli bir adım olarak görüyoruz.”
“Azerbaycan-Türkiye stratejik müttefikliği; ‘Tek millet, iki devlet’ ilkesiyle gelişerek güçlenmeye devam edecek”
Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in Mesajı’nı Azerbaycan Ankara Büyükelçisi Dr. Reşad Memmedov sundu. Katılımcılarını yürekten selamlayan, en iyi dileklerini ileten, Zirve çalışmalarına başarılar dileyen Cumhurbaşkanı Aliyev, mesajında; “Hoş bir geleneğe dönüşen Avrasya Ekonomi Zirvesi, devlet adamlarının, tanınmış siyasilerin ve iş insanlarının bir araya geldiği, bölgemizde ve küresel ölçekte yaşanan süreçlere ilişkin fikir alışverişinin gerçekleştirildiği, mevcut karmaşık krizlerin ortadan kaldırılması yollarının tartışıldığı etkin bir platformdur” dedi.
Her yıl olduğu gibi Zirve’nin bu yılki gündeminin özel önem taşıdığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Aliyev’in mesajı şöyle: “Mevcut iklim değişiklikleri gezegenimizi tehdit eden temel sorunlar arasında yer almaktadır. İklim değişikliğinin etkileri artık hayatın her alanında hissediliyor. Azerbaycan, iklim değişikliğiyle mücadele konusuna büyük önem veriyor ve bunun olumsuz sonuçlarını azaltmak için ortak hareket edilmesi yönünde çaba gösteriyor. Dünyanın en etkili uluslararası etkinliklerinden biri olan Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Taraflar Konferansı’nın 29. Oturumu’nun (COP29) tüm ülkelerin oybirliğiyle alınan kararla 2024’te Azerbaycan’da düzenlenecek olması tesadüf değildir.
Aynı zamanda Azerbaycan, Avrasya bölgesindeki dinamik gelişimle tanımlanan ortaklık ilişkilerinin daha da güçlendirilmesine büyük önem vermektedir. Gelişmiş ulaştırma ve lojistik altyapısıyla güvenilir bir transit ülkesi olan Azerbaycan, Avrasya’da bölgesel işbirliğinin geliştirilmesinde, ekonomik kalkınmanın desteklenmesinde ve karşılıklı bağlılığın güçlendirilmesinde önemli bir rol oynamaktadır.
Bu hususta en üst düzeyde olan Azerbaycan-Türkiye ilişkilerinin önemini vurgulamak gerekir. Kardeş Türkiye ile çok yönlü ortak faaliyetimiz, gerçekleştirdiğimiz büyük çaplı projeler, stratejik müttefikliğimizi karakterize eden önemli faktörler olup, bölgesel işbirliğine, güvenliğe ve istikrara önemli katkı sağlamaktadır. Halklarımızın kardeşliği ve birliği, ortak tarihimiz, zengin milli ve manevi değerlerimiz ile güçlenen Azerbaycan-Türkiye stratejik müttefikliğinin ortak çabalarımızla ‘Tek millet, iki devlet’ ilkesi doğrultusunda gelişerek güçlenmeye devam edeceğinden eminim.
Aynı zamanda Avrasya Ekonomi Zirvesi özel oturumunun Türkiye Cumhuriyeti’nin 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in 100. yıl dönümüne ithaf edilmesi sembolik bir anlam taşıyor. ‘Marmara Grubu’ Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Vakfı’nın kuruluşunda büyük katkı sağlamış merhum Süleyman Demirel, Azerbaycan-Türkiye devletlerarası ilişkilerinin oluşmasında ve kardeşliğimizin pekişmesinde önemli rol oynamış seçkin bir devlet adamıydı. Onun aziz hatırası her zaman kalbimizde yaşayacak.
Bu toplantının Avrasya bölgesinin sürdürülebilir kalkınması için karşılıklı yararlı ortaklığın genişletilmesine katkı sağlayacağına inanıyorum.”
Çocuklarımızın gülüşlerini korumak için
KEİPA Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı, Parlamenterler Asamblesi Genel Sekreteri (Marmara Grubu Vakfı Onur Madalyası Sahibi-2007) Asaf Hajiyev, ticari ana yol hatlarının kesiştiği, enerji kaynakları açısından zengin, Avrupa ve dünya piyasalarına birçok enerji hattının geçtiği bölgenin temel zenginliğinin; halkı olduğunu söyledi: “Değişik kültürler, gelenekler, dinler ve ülkeler. Barış, refah ve işbirliğiyle hareket ederiz. Etrafımızdaki çatışma, savaş ve mültecilik dünya ekonomisine zarar veriyor. Yaradan bütün yaşayan şeyleri ve insanı yaratmıştır. İnsanın temel görevi; doğayı, hayvanları, ağaçları ve çiçekleri korumaktır. Burada sadece doğayı değil, halkları yokedenleri görüyoruz. Bu bütün dünyanın sorunu. Sadece beraber çalışırsak başarırız. Barış için işbirliği yapmalıyız. Dünyanın geleceği için, çocuklarımızın gülüşlerini korumakla yükümlü olarak çalışmalıyız.”
“Avrasya Ekonomi Zirvesi önemli bir platform”
Marmara Grubu Vakfı Adına Selamlama Konuşması’nı gerçekleştiren TBMM Milletvekili, Türkiye Dışişleri önceki Bakanı (2014-2023), Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi eski Başkanı (2010-2012) Mevlüt Çavuşoğlu, her ülkenin etkilendiği tedarik zincirlerindeki sorunlar, kontrol edilmeyen göç, tekrarlanan göçler, sanal güvenlik tehditleri, terörizm gibi birçok tehdit bulunduğunu, artık güvenliği uluslararası konsey olarak değerlendirmek gerektiğini söyledi. Çavuşoğlu, Avrasya Ekonomi Zirvesi’nin bu konuda önemli bir platform oluşturduğunu ifade etti.