Güçlü ve dijital bir KOBİ ekosistemi, Türkiye’nin üretkenliğini hızlandıracak ve ihracatı arttıracaktır. Bugün hızla dijitale evrilen dünyada, gerek kurumlar gerek ülkeler için rekabetin kozu artık teknolojidir. Ülkemizin dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olması için sanayimizin dijitalleşmesini hep birlikte sağlamamız gerekiyor. Hep daha iyi olmaya çalışmalıyız. Unutmayalım; “Daha iyi olmaya çalışmayan, iyi olarak da kalamaz.”
Neredeyse bir yıldır dünyanın gündeminde yer alan Covid-19 pandemisi hayatlarımızın hemen her alanında hissettirdiği sarsıcı etkileriyle, dijitalleşme kavramını ajandalarımızın ilk sırasına yerleştirdi.
“Kötü komşu, insanı ev sahibi yapar” misali, pandemi ile gelen zorunlu bir dijitalleşme sürecinin içindeyiz. Bugün artık kimse, güçlü bir gelecek için teknolojinin önemini inkâr etmiyor, getirdiği avantajları göz ardı edemiyor.
Dijital dönüşüm bugüne kadar yatırım planlarında hep baş köşeye konulan ama maalesef uygulamada yeteri kadar net adımların atılmadığı bir başlıktı. Pandemi sürecinde gördük ki dijital altyapılarını zamanında sağlam şekilde kurmuş olan şirketler, salgınla beraber ortaya çıkan yeni şartlara hızla uyum sağladılar ve hizmetlerini aksatmadan sürdürdüler.
Ülkemizde özellikle finans sektörünün kuvvetli bir dijital altyapıya sahip olması sayesinde bu konuda dünyaya örnek olacak şekilde hızlı bir adaptasyon süreci ortaya koyduğunu görmek bizleri memnun etti. Elbette sadece finans sektörünün değil; bugün artık sektör bağımsız bütün kurumların dijitalleşmeye öncelik vermesi gerekiyor. İş dünyasında giden zaman, kaçan fırsat geri gelmez. Dolayısıyla bugün bizim için mesele sadece değişim değil; “iş işten geçmeden değişim” olmalıdır.
Pandemi, teknolojiyi dünya çapında “varlığı ile rahatlık sağlayan” bir hizmetten, “yokluğu düşünülemeyen” bir hizmete dönüştürdü. Kısa vadede çok daha fazla işletmenin yapay zeka, nesnelerin interneti, asistan robotlar, bulut teknolojiler, 5G gibi teknolojik dönüşüm araçlarından faydalanmaya başlayacağına tanık olacağız.
IDC’nin açıkladığı verilere göre 2019 yılında 1.25 trilyon dolar olan dijital dönüşüm harcamaları, 2022 yılına kadar 2 trilyon dolara ulaşacak. Çünkü dünya, pandemi sürecinde anladı ki dijitalleşmeye yatırım yapmamanın maliyeti, yatırım yapma maliyetinden çok daha yüksek.
İş dünyası olarak bizim hayalimizde, teknolojiyi sadece kullanan ve izleyen değil; teknoloji üreten ve rekabet eden bir Türkiye var. Tam da burada KOBİ’lerimizin kritik rolü ortaya çıkıyor. KOBİ’ler, Türkiye’deki istihdamın yarısını ve toplam girişimlerin neredeyse yüzde 95’ini oluşturuyor. Dolayısıyla, ülke ekonomisinin can damarı KOBİ’lerimizin dijitalleşmesi demek, Türkiye’nin dijitalleşmesi demektir. KOBİ’lerimizde dijitalleşme ile üretim ve hizmet süreçlerinden yeni pazarlara erişim ve markalaşma alanlarına kadar çok geniş bir yelpazede dönüşümden bahsetmemiz mümkün. KOBİ’lerimizin dijitalleşmeye ilgilerinin artması durumunda, üretimde ciddi bir verimlilik artışı sağlayacağımıza ve beraberinde e-ticaret ile e-ihracatımızın da önemli ölçüde yükseleceğine inanıyorum. Güçlü ve dijital bir KOBİ ekosistemi, Türkiye’nin üretkenliğini hızlandıracak ve ihracatı arttıracaktır.
Bugün hızla dijitale evrilen dünyada, gerek kurumlar gerek ülkeler için rekabetin kozu artık teknolojidir. Ülkemizin dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olması için sanayimizin dijitalleşmesini hep birlikte sağlamamız gerekiyor. Hep daha iyi olmaya çalışmalıyız. Unutmayalım; “Daha iyi olmaya çalışmayan, iyi olarak da kalamaz.”
İş İşten Geçmeden Değişim
Paylaş