TÜSİAD ve OECD işbirliğiyle; daha önce açıklanan OECD PISA 2022 sonuçlarını değerlendirmek amacıyla ‘Eğitime Bakış: PISA 2022 Sonuçlarının Ekonomik Kalkınma ve Geleceğin Çalışma Hayatı için Önemi’ Konferansı, TÜSİAD Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. OECD PISA 2022 sonuçlarının ekonomik kalkınma ile çalışma hayatı açısından yansımalarının da ele alındığı Konferans’ta, eğitim ve iş dünyasından temsilcilerin katılımıyla eğitimin ve çalışma hayatının geleceğine yönelik bir diyalog ortamı oluşturuldu.
Açılış konuşmaları ve ana tema konuşmasının ardından eğitimde iyi örnekler paylaşıldı. Konferans, ‘Değişen Dünyada Kalkınma Hedefiyle Eğitim Sistemini Yeniden Düşünmek’ başlıklı panel oturumunda iş dünyasından ve eğitim alanından yöneticilerin değerlendirmeleriyle sona erdi.
OECD Türkiye Direktörü ve OECD İstanbul Merkezi Başkanı Achraf Bouali, açılış konuşmasında, adil bir yeşil geçişin önemini vurgulayarak, OECD’nin ekonomik adil geçişte önemli bir rolü bulunduğunu söyledi. OECD’nin taahhüdünün çok yönlülüğü ve çok taraflılığı geliştirmek olduğunu belirten Bouali, OECD İstanbul’un 1.5 yıl içerisinde 20’den fazla uluslararası etkinlik düzenlediğini aktardı. Döngüsel Ekonomi başlangıç etkinliğini ve Yeşil Geçiş projesinin başlangıcını yaptıklarını kaydeden Bouali, Net Sıfır’a geçiş ve karbon azaltmayla ilgili iddialı bir çalışma gerçekleştirdiklerini de ifade etti. OECD’nin üyesi olmayan coğrafyalarla da işbirliği yaptığını söyleyen Bouali, OECD İstanbul olarak bu dönemde Batı Balkanlar’a ve Kafkasya’ya odaklandıklarını paylaştı. OECD İstanbul’un yaptığı çalışmalar hakkında bilgiler veren Bouali, OECD ve Milli Eğitim Bakanlığı işbirliğiyle yapılan projeye de değindi. Bouali, yeşil ve dijital geçişin önemini vurguladı.
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan, açılış konuşmasında, etkinliği OECD Paris ve OECD İstanbul Merkezi’nin işbirliğiyle gerçekleştirdiklerini belirterek, dünya ekonomisinin yaklaşık %90’ını temsil eden 81 ülkenin yer aldığı OECD PISA araştırmasına Türkiye’nin 2003’ten itibaren aralıksız katıldığını aktardı. Eğitim politikalarımızda PISA’dan etkin yararlanmamız gerektiğini vurgulayan Turan, iş dünyası olarak, yeni müfredat değişikliğinin, PISA’nın da işaret ettiği alanlarda ve 21. yüzyılın gerektirdiği yetkinlikleri kazandırmaya odaklı şekilde hazırlanmasını beklediklerini söyledi: “Erken yaşlardan itibaren ezberci değil analitik düşünceye dayanan, nitelikli ve kapsayıcı bir eğitim sunmalıyız. Yeni nesilleri bilişsel, sosyal ve dijital becerilere sahip, yabancı dile hâkim, yaratıcı, eleştirel ve disiplinler arası düşünebilen, hayat boyu öğrenme becerisine sahip, farklılıklara ve doğaya duyarlı bireyler olarak hayata hazırlamalıyız.”
Turan, şunları ifade etti: “15 yaş grubuna odaklanan PISA sonuçlarını, gelecekteki işgücünün niteliğine dair bir işaret olarak da değerlendirmeliyiz. PISA bir röntgen çekiyor. PISA’dan gelen semptomları ciddiyetle ele almalıyız. 21. yüzyılın teknoloji ve inovasyona dayanan ekonomisi için üst düzey becerilere sahip gençlerin oranını OECD seviyesine çekmemiz kritik önemde. Bu kapsamda iş dünyası olarak, yeni müfredat değişikliğinin, PISA’nın da işaret ettiği alanlarda ve 21. yüzyılın gerektirdiği yetkinlikleri kazandırmaya odaklı şekilde hazırlanmasını bekliyoruz. Cumhuriyetimizin ilk yıllarında olduğu gibi, eğitimi, dezavantajlara rağmen koşulları eşitleyen bir kaldıraç olarak konumlamak gerekiyor. Eğitimi hem bireyler hem de toplum için ekonomik ve sosyal kazanımları olan bir noktaya tekrar çekmeliyiz. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında, çağın ihtiyaçlarına uyumlu bir eğitim reformunu bilimsel veriye dayalı olarak hayata geçirebilmeliyiz.”
Konferansın açılış konuşmalarının moderasyonunu üstlenen Gazeteci ve Yazar Ilgaz Gürsoy, 15 yaşındaki öğrencilerin modern toplumda yerlerini alabilmeleri için gereken temel bilgi ve becerilere ne ölçüde sahip olduklarını ölçmeyi hedefleyen PISA araştırmasına değindi: “Türkiye’de 3 çocuktan biri matematikte temel yetkinliklere sahip değil. 15 yaşındaki çocukların %44’ü mutsuz ve yaşamından memnun değil. Bu rakam OECD ülkelerinde yüzde 18 seviyesinde.”
Konferansta ‘Eğitimde İyi Uygulamalar’ başlıklı konuşmasıyla yer alan Avrupa Eğitim Vakfı (ETF) Politika Danışmanlığı ve AB Programları Başkanı Georgios Zisimos, Türkiye’nin son 20 yılda başarı kaydettiğini, COVID-19 Pandemisi’nde okulları açık tutabilen ülkelerin PISA sonuçlarının çok daha iyi olduğunu aktardı. Zisimos, Pandemi’de, dezavantajlı öğrencilerin avantajlı yaşıtlarına kıyasla kalitede daha belirgin bir düşüş yaşadığını, bunun da öğrencilerin başarılarındaki eşitsizlikleri artırdığını belirtti. Eğitim ve öğretim reformlarında daha kapsayıcı bir yaklaşım gerektiğini vurgulayan Zisimos, ETF ve Türkiye’deki paydaşları arasındaki işbirliğinin çok ileri düzeyde olduğunu; eğitim ve öğretimin uluslararasılaştığını, bu durumun, ülkelerin, kurumlarının ortaklık ve işbirliği yeteneğine, kapasitesine bağlı bulunduğunu aktardı.
Kopenhag sürecine ve Türkiye dahil 5 ülkenin birlikte hareketini, hedeflerine ulaşmasını öngören Osnabrück Beyannamesi’ne değinen Zisimos, Avrupa Birliği’nin (AB) tavsiyelerini de hatırlattı. Mesleki eğitim sisteminin esneklik, cazibe, çeviklik gibi özelliklere haiz olması gerektiğini, 2021’den bu yana birçok ülkede mesleki eğitim sistemleriyle ilgili çok büyük gelişmeler olduğunu, bir takım stratejiler, yasal çerçeveler bulunduğunu belirten Zisimos, daha fazla çerçeve ve stratejiler oluşturulmasını, mesleki eğitimde mükemmelliyet konusunda daha fazla adım atılmasını önerdi: “Mesleki eğitimin niteliğinin ve cazibesinin değerlendirilmesi gerekiyor. Türkiye bu alanda iyi performans gösteriyor. Çıraklık ve işyerinde öğrenim konusuna çok iyi odaklanmanız gerekiyor.”
Türkiye’de bu alanda çalışmalar yapıldığını, müfredatın revize edildiğini, TÜSİAD’ın bunu vurgulamada çok iyi iş çıkardığını düşünen Zisimos, Türkiye’nin yaşamboyu öğrenmede proaktif bir performans sergilediğini ifade etti. Yaşamboyu öğrenmeye katılımlarda %67’lik artış yaşanan Türkiye’nin çok iyi performans gösterdiği alanlardan birinin de mükemmelliyetin ve inovasyonun artması olduğunu aktaran Zisimos, “Türkiye, mesleki eğitim mükemmelliyeti konusunda çok iyi bir performans gerçekleştirdi. Türkiye’nin çok iyi faaliyet gösterdiği bir diğer alan kalite. Kalite güvencesi sürecinin desteklenmesi gerekiyor” dedi.
Politikaların stratejik ve hukuki çerçevelerinin oluşturulmasında Türkiye’nin çok iyi iş çıkardığını belirten Zisimos, politikaların bağlama kavuşturulması gerektiğini paylaştı: “Türkiye sağlam bir çerçeveye sahip. Mevcut çerçevelerin revize edilmesi ve güncellenmesi önemli. Türkiye AB platformlarına oldukça katılım gösteriyor. Paydaşların dahil edilmesi, başarının anahtarı. TÜSİAD ve benzeri platformlar aktif çalışıyor. Reformların zamana ayak uydurması çok önemli. Türkiye son 10 yılda kapsayıcılık ve erişebilirlikle ilgili çok iyi performans sergiledi, çok daha iyi olabilir.”
‘Değişen Dünyada Kalkınma Hedefiyle Eğitim Sistemini Yeniden Düşünmek’ panelinin moderasyonunu Gazeteci-Yazar Ilgaz Gürsoy gerçekleştirdi.
TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Sosyal Kalkınma Yuvarlak Masa Başkanı Elvan Ünlütürk, PISA’da sonuçlar iyi olsa da bugünkü öğrencilerin teknik eğitim kapasitesinde ciddi bir gerileme gördüğünü belirterek, okullardaki eğitim eksikliğini şirketler olarak kapamaya çalıştıklarını söyledi. Yeni mezun öğrencileri alıp onlara gerçek hayatı anlatmaya çalıştıklarını kaydeden Ünlütürk, “Biz bir tekstil şirketiyiz, yazılımcı yetiştiriyoruz. Şirketimizde ciddi bir teknik eğitim kadromuz var, kişisel gelişimle ilgili de eğitimler veriyoruz. Büyük şirketler bir anlamda okullara dönüşmüş durumda. TÜSİAD’da konuştuğumuz birçok işverenin ya akademisi var ya da eğitimler veriyorlar” dedi. Gençlerin hepsinin yurtdışına gitmek istediğini aktaran Ünlütürk, “Gençleri biz yeteri kadar dinliyor muyuz? İK yönetimi çok önemli. Gençler ve aslında hepimiz değerli olduğunu hissetmek istiyor. Gençler öyle bir ortam bulunca kendini çok daha iyi ifade ediyor. Hayat bir takım oyunu. Hepimizin iyi örneklere ihtiyacı var. Çok çalışmaları ve vazgeçmemeleri lazım. Başarısız olmaktan korkmadan oyunun içinde kalmaya ve çalışmaya devam etmeleri gerekiyor” diye konuştu.
Eğitim Reformu Girişimi, Eğitim Gözlemevi Koordinatörü Burcu Meltem Arık Akyüz, kız çocuklarının başarısının arttığını söyledi. Kadınlarla erkekler arasında maaş farkı bulunduğunu kaydeden Akyüz, kadınların üzerinde bakım emeği olduğu sürece süreçlere katılımlarının sınırlı olduğuna, buna yönelik politikalar geliştirilmesinin önemine değindi. Okul türleri arasındaki farklar ve sosyoekonomik durumun başarıda etkisinin çok ciddi olduğunu aktaran Akyüz, PISA araştırmasının Türkiye’de çocuk yoksulluğunu çok ciddi gösterdiğini, çocukların çeşitli nedenlerle beslenemeden okula gitmelerinin önemli olduğunu belirtti: “Fen lisesi ile Anadolu liseleri arasında, doğu-batı arasında ciddi farklar, eşitsizlikler var. Fen liseleriyle sosyal bilimler arası 4 yıl olan fark, teknik liselerle 10 yıla kadar çıkıyor. En kritik politikalar, öğretmenlere destek, öğretmen özerkliği ve özgünlüğü. Bölge temelli farklılaşmış politikalara ihtiyaç var. Öğretmenlerin hizmet sırasında birbirlerini desteklemeleri çok önemli. Öğrenme ve başarı algımızı değiştirmemiz ve kız çocukları ile deprem bölgesi çocukları için izleme ve değerlendirme gerekiyor. Ailenin eğitimi kritik önemde. 14 yaşından itibaren okulda ayrılma başlıyor; kızlar evde bakıma, oğlan çocuğu geçim için çalışmaya başlıyor.” Öncelikle gençleri dinlemek gerektiğini vurgulayan Akyüz, kutuplaşmanın, ötekileştirmenin farkında olup, biraradalığı tutmanın önemine değindi: “Teknoloji, yapay zeka gibi yenilikleri değerlendirirken doğadan öğrenmeyi hatırlamak, doğaya sormak, doğayla işbirliği yapmak kritik önemde.”
McKinsey & Company Yönetici Ortağı Ezgi Demirdağ, yaptıkları araştırmalara göre; teknolojik yetkinlerin çok ciddi artacağını, şirketlerin IT departmanlarına ve yazılımcılara çok ihtiyacı bulunduğunu aktardı: “Sosyal ve duygusal yetkinlik artmaya devam edecek, çünkü robotlar bunlara yetemeyecek.” Adapte olabilme, girişimcilik, yetkinlik alma, iş senin işinmiş kafasına geçme, iyi insan ilişkileri, liderlik, empati kurabilme, başkalarına öğretebilme, aidiyet duygusu, iyimser ve kendine güvenli olmak gibi sosyal ve duygusal yetkinliklerin daha da önem kazanacağını vurgulayan Demirdağ, PISA sonuçlarını karşılaştırdıklarında sosyal-duygusal yetkinliklerin yüksek olduğu yerlerde matematik öğrenmenin de yükseldiğini kaydetti. Demirdağ, şirketlerle daha yetkinlik bazlı mülakatlara geçmek için çalışmaya başladıklarını da söyledi: “Kendi içinize dönüp, sakince kendinizi tanımak, ne yapmak istediğiniz keşfetmek önemli. Otantik liderlik öne çıkıyor. Bu insanlar daha başarılı.”
Ford Otosan İnsan Kaynakları Direktörü Ali Rıza Aksoy, geleceğin becerilerinden bazılarını; “dayanıklılık, liderlik, sosyal etki vb. becerilerin varlığının ortaya konması, karmaşık problemleri çözmek, olası çözümlerden en iyisini seçmek, kavramları, ilişkileri, metinleri anlamak, yorumlamak, eleştirel sorgulamak, ‘niçin’ sorusunu sormak, çözülemeyen sorunlarda yardım istemek” diye sıraladı: “Reel sektörde yeni personel arayışına geçtiğimizde bu becerilere sahip olanları bulmakta zorlanıyoruz. Dolayısıyla biz eğitiyoruz.” Aksoy, gelen yeni yeteneklerin sabırsız olduğunu, bu konu üzerine kafa yormak gerektiğini vurguladı: “Onların beklediği çalışan deneyimini yaratırsak sorunu çözebiliriz.” Aksoy, Koç Grubu’nun ‘Meslek Lisesi Memleket Meselesi’ Projesi’ dahilinde Ford Otosan Mesleki Eğitim Akademisi’ni kurduklarını ve yeteneğin dönüşüm sürecini başlattıklarını ifade etti. Anne-babaların içinde bulunduğu dinamiği yönetmekle ilgili gençlerin kendini tanıma becerisine destek olmasının önemini vurgulayan Aksoy, gençlere şunları önerdi: “Tecrübeye saygı. Tecrübeden öğrenme fırsatı yakalamak. Konunun duayeni olan insanlardan öğrenmek çok ciddi fayda sağlayacak. ‘Çalışma hayatının gündeminde neler var?’ gençler bunun peşinde koşmalı.”
Türkiye her alanda sıralamasını yükseltti
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) tarafından uygulanan Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) 2022 sonuçları yayımlandı. OECD tarafından 15 yaş grubundaki öğrencilerin kazandıkları bilgi ve becerileri değerlendiren ve üç yılda bir yapılan uluslararası araştırma programı olan PISA araştırması, örgün eğitime devam eden öğrencilerin matematik okuryazarlığı, fen okuryazarlığı, okuma becerilerini değerlendirmek ve ülkeleri karşılaştırabilmek için yapılıyor. Türkiye, PISA araştırmasına 2003’ten bu yana katılıyor. PISA 2022 araştırmasına 81 ülke katıldı. PISA 2022 nihai uygulaması, Türkiye’de 19 Nisan-13 Mayıs 2022’de 60 ilden 196 okul ve 7 bin 250 öğrencinin katılımıyla bilgisayar tabanlı gerçekleştirildi.
PISA sonuçlarına ilişkin kamuoyuna iki ayrı rapor sunuldu. Bunlardan biri MEB Ölçme, Değerlendirme ve Sınav Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından açıklanan ülke raporu, diğeri ise OECD tarafından kaleme alınan ve ‘https://www.oecd.org/pisa/’ adresinde yayımlanan rapor oldu. OECD’nin değerlendirmesi şöyle: “Türkiye, PISA’da 10 yıldan uzun bir süre boyunca çoğu alanda iyileşme gösteren az sayıda ülkeden biridir.”
OECD Raporu’na göre; Türkiye her üç alanda (matematik, fen, okuma becerileri) tüm ülkeler ortalamasının üstünde yer alırken OECD ülkeleriyle arasındaki farkı hızlıca azaltmaktadır. PISA’da fiziksel ve sosyal öğrenme ortamlarına ilişkin anketlerden elde edilen veriler, Türkiye’deki fiziki ve sosyal öğrenme ortalamalarının OECD’den daha iyi olduğunu gösterdi. Bu da 2003’ten itibaren eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanması ve öğrenme ortamlarının iyileştirilmesi yönünde atılan adımların olumlu sonuç verdiğinin bir göstergesidir.”
Matematikte istikrarlı artış gösteren ülkelerden Türkiye, matematik okuryazarlığında ortalamanın 15 puan üzerine çıktı. Raporda, “Son 20 yılda Türkiye matematik alanında istikrarlı ilerleme sağlayan iki ülkeden biridir” denildi. OECD ve tüm ülkelerde görülen düşüş Türkiye’de yaşanmadı. Son 20 yılda Türkiye’nin fen alanında istikrarlı ilerleme sağlayan dört ülkeden biri olduğu belirtilen Rapor’da, OECD ve tüm ülkelerin ortalama puanlarında düşüş görülürken Türkiye’nin ortalama puanında artış gerçekleşti. Türkiye, OECD ülkeleriyle 40 puanlık farkı kapatarak 29 puan öne geçti. PISA 2022’de okuma becerilerinde OECD ve tüm ülkelerin ortalama puanlarında düşüş görüldü. Benzer bir düşüş Türkiye’de de yaşandı. Raporda, son 20 yılda Türkiye’nin okuma becerileri performansında anlamlı bir değişim görülmediği kaydedildi. Türkiye ile OECD ülkeleri arasında 62 puanlık fark 20 puana düşerken, tüm ülkeler arasındaki 32 puanlık fark kapanarak 21 puan öne geçildi.
Açılışın ardından PISA araştırmasını yürüten OECD Eğitim ve Beceriler Direktörü Andreas Schleicher, ‘OECD PISA 2022 Sonuçlarından Çıkarımlar: Dünya Ekonomileri için Beceri Temelli İnsani Gelişmeye Yönelik Temel Bulgular’ başlıklı ana tema konuşmasında, Türkiye’nin, son yirmi yılda eğitimde en hızlı ilerleme kaydeden OECD ülkeleri arasında yer aldığını söyledi. Schleicher, ancak modern iş piyasalarının beceri taleplerinin hızla dönüştüğünü ve Türk öğrencilerin öğrendiklerini tekrarlamanın ötesinde bilgilerini yaratıcı bir şekilde yeni durumlara uygulayabilme yeteneğine sahip olmaları gerektiğini ifade etti.
Türkiye’nin kalite, nitelik ve nicelik anlamında gelişme kaydettiğini de aktaran Schleicher, Türkiye’de çok büyük bir cinsiyet uçurumu bulunmasa da okullar arası ve öğrenci performansı açısından sosyo-ekonomik uçurumun belirgin olduğunu söyledi. Örneğin; İzlanda’da her okulun iyi olduğunu ancak Türkiye’de çok çok iyi okullar bulunduğu gibi çok kötülerin de bulunduğunu bu uçurumun kapatılması gerektiğini vurgulayan Schleicher, daha fazla paranın gerekli ancak yeterli olmadığına işaret etti: “Vietnam, Türkiye’den daha az harcıyor ama daha iyi sonuçlar elde ediyor. Okuldışı ve okulda öğrenme saatlerinde ülkeler arası çok fark var, Fas’ta 50 saat, İsviçre’de 30 saat ama daha verimli. Önemli olan üretkenliği ve verimliliği artırmak. Fas’ta ve Filistin’de iyi öğretmen sayısı çok az. Türkiye’nin gayet başarılı, iyi öğretmenleri var.”
Teknolojinin kullanımı konusunda da mahremiyet ve yapay zeka etiğini mutlaka düşünmemiz gerektiğini vurgulayan Schleicher, Türkiye’de birçok gencin kendisini yalnız bırakılmış hissettiğini, okulun aidiyet hissi aşıladığını düşünmediğini bildirdi. Mümkün olduğunca okulların açık kalmasını öneren Schleicher, gelecekte insanların hayatları boyunca öğrenmesi, meslekleri içerisinde öğrenmesinin önemine değindi.
TÜSİAD ve OECD’nin PISA 2022 sonuçlarını değerlendiren konferansı vurguladı: Türkiye’nin ihtiyacı acil bir eğitim reformu
TÜSİAD ve OECD’nin PISA 2022 sonuçlarını değerlendiren konferansı vurguladı: Türkiye’nin ihtiyacı acil bir eğitim reformu
TÜSİAD ve OECD işbirliğiyle; daha önce açıklanan OECD PISA 2022 sonuçlarını değerlendirmek amacıyla ‘Eğitime Bakış: PISA 2022 Sonuçlarının Ekonomik Kalkınma ve Geleceğin Çalışma Hayatı için Önemi’ Konferansı, TÜSİAD Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. Uzmanlar, PISA sonuçlarına göre; çok iyi bir gelişim performansı sergileyen Türkiye’nin acilen bir eğitim reformunu hayata geçirmesi gerektiğine dikkat çekti.