Bilgi ve iletişim teknolojileri sektörü, ekonomik faaliyetlerin vazgeçilmez unsurudur, hızlanan dijital dönüşümün temelidir. Türkiye’nin rekabet gücünü korumak ve bu dönüşümün ekonomiye katkısını maksimize etmek için bilgi ve iletişim teknolojilerine artan oranda önem göstermesi gerekmektedir. Sektörün gelişmesi Ar-Ge ve inovasyona dayanır.
Yaratıcılığımız fakir
Türkiye’de Ar-Ge faaliyetlerinin GSYH içindeki payı, 2000 sonrasında yaklaşık iki kat artış göstermiş olmasına rağmen dünya ortalamasına kıyasla halen düşük seviyededir. Patent başvuruları açısından da küresel ortalamanın altındayız. Girişimlerde bilgisayar ve internet kullanımı yüksek seviyelerde olmakla birlikte web sitesi sahipliği ve sofistike bilgi hizmetlerinin kullanımı düşük düzeydedir. GSMH/Ar-Ge’nin 2023 yılına dek yüzde 3 seviyesine yükseltilmesi, ulusal Ar-Ge fonu oluşturulması, markalaşmanın desteklenmesi gibi hedefler benimsenmiştir.
Endüstriyel robot
Çin’in hedefi 2020 yılına gelindiğinde yıllık robot üretimini 100 bine taşımak olarak açıklanmıştır. Çin’den sonra en büyük robotik pazarlar sırasıyla yüzde 55 ve yüzde 20 büyüme ile Güney Kore ve Japonya olmuştur. 2019 yılı sonunda 1.4 milyon yeni robot çalışmaya başlamış ve dünya genelinde kullanılan robotların sayısı 2.6 milyonu geçmiş olacaktır.
‘Bilgi ve İletişim Teknolojileri’ sektörü pazarı 2018 yılı için yüzde 15 civarında bir büyüme gösterdi. Geçmiş yıllara oranla tatmin edici olmayan bu büyümenin, Türkiye’deki diğer sanayilerle kıyaslandığında oldukça yüksek bir artış sayılması gerekir. Örneklersek; sanayi üretimi 2016-2018 döneminde toplam yüzde 8.3 artarken yüksek teknolojili sektörlerdeki büyüme yüzde 54 olmuştur. Bu veriler, ileri sürülen, “ekonomideki büyümeyi yüksek teknolojili sektörler sürükleyecektir” tezini doğrulamıştır.
Sürdürülebilir bir büyüme ve istihdam hedefi açısından da ihracata dayalı, yüksek katmadeğer ve teknolojik üretimi önceleyen bir ekonomiyi yaratmak için en öncelikli olan sektör de bilgi ve iletişim teknolojileri sektörü olacaktır. Dijital dönüşüm denilen ve önümüze muazzam bir reformlar silsilesini görev olarak çıkaran da budur.
Sektörün yükselenleri
• Yapay Zeka (Al-Artificial Intelligence)
• Robotik ve Yapay Zeka Teknolojileri
• İnsansı Robotlar
• Kuantum Bilişim
• Kuantum Bilgisayarlar
• Endüstri 4.0
• Büyük Veri (Big Data) / Veri Analitiği / Artırılmış Analitik
• Dijital İkizler (Digital Twin) Teknolojisi
• Dijital Ekosistemler
• Nesnelerin İnterneti (IoT-Internet of Things)
• IoT ve Sensör Teknolojisi
• Endüstriyel İnternet (Büyük Nesnelerin İnterneti)
• Makine Öğrenmesi
• Derin Öğrenme
• Gelişen Teknolojiler:
- HoloNext Uygulamaları: (Sanal Gerçeklik / Virtual Reality-VR Teknolojileri), (Artırılmış / Zenginleştirilmiş Gerçeklik / Augmented Reality-AR Teknolojileri), (Karma Gerçeklik / Mixed Reality-MR Teknolojileri), (Genişletilmiş Gerçeklik / XR Teknolojileri)
- 3D Yazıcılar
- Giyilebilir Teknolojiler
- Biyometrik Teknolojiler
- Yeni Nesil Ödeme Sistemleri (Biyometrik, Selfie vb.)
- Mobil Cüzdan
- Yeni Nesil Mobil Uygulamalar
- Araç ve Nesne Takip Sistemleri
- Similasyon/Tasarım Teknolojileri
• Verinin Yeni Otobanı: 5G
• İnsansız Hava Araçları (Drone Teknolojisi)
• Otonom Cihazlar ve Nesneler (Akıllı Telefonlar, Akıllı Otomobil / Motosikletler, Akıllı Beyaz Eşyalar, Akıllı Ayakkabılar vs.)
• Akıllı Evler / Binalar / Fabrikalar / Şehirler
• Akıllı Veri Merkezleri
• Bulut Bilişim Teknolojileri (Bulut Çeşitleri ve Hibrit Bulut)
• Sınır Bilişim (Kenar Bilişim)
• Siber Güvenlik
• E-Dönüşüm
• Blockchain (Blok Zinciri)
• Veri Madenciliği (Data Mining)
• Yeni Nesil ERP Sistemleri (Bulut, IoT, Akıllı ve Analitik Özellikli ERP Sistemleri)
• CRM
• Eski Sistemlerin Modernizasyonu.
Türkiye beklentileri
Türkiye’nin orta ve uzun vadede sanayi stratejisinin temelini orta ve yüksek teknolojili ürünlerde üretim kabiliyetinin geliştirilmesi oluşturmaktadır. Yüksek teknoloji ürünlerin ticarileşmesi ve bu ürünlere yönelik yatırımın artırılmasına yönelik olarak ‘teknoyatırımlar’ kamu tarafından desteklenmektedir.
2019-2021 döneminde yazılım sektörü öncelikli yatırım alanlarından biri olarak programa alınmıştır.
Bilişim teknolojilerine yönelik harcamalar 2019-2022 arası dönemde yüzde 11.8 yıllık bileşik büyüme oranıyla 52.4 milyar TL’ye ulaşacaktır.
Türkiye toplam mobil telefon abonesi sayısı 2018 yılında 79.8 milyon kişidir.
Dijital oyun kullanıcı sayısı 2019 yılı başında dünyada 3 milyarı, Türkiye’de ise 50 milyonu geçmiş ve küresel pazar hacmi de 100 milyar dolara ulaşmış bulunmaktadır.
Yalnızca yapay zeka teknolojilerinin 2030’a kadar ilave 13 trilyon dolar küresel ekonomik aktivite yaratma potansiyeli mevcuttur ve bu da ekonominin büyümesine yüzde 1.2 ilave demektir. Türkiye bu gelişmenin dışında değil eşiğindedir.
Bilişim pazarı
- Toplam pazar 131.7 milyar TL
- Bilgi teknolojileri donanım: 17.1 milyar TL
- Bilgi teknolojileri yazılım:18.3 milyar TL
- Bilgi teknolojileri hizmet: 9.4 milyar TL
İletişim teknolojileri sektörü 2018 yılında 86.9 milyar TL büyüklüğe sahip oldu. Alt kategorilerin dağılımı ise şöyle:
- İletişim teknolojileri donanım: 27.9 milyar TL
- İletişim teknolojileri elektronik haberleşme: 59 milyar TL
İstihdam: 2018 yılında bilişim sektörünün toplam istihdamı 139 bin kişiye çıktı; toplam istihdamda yüzde 4’lük artış kaydedildi. Sektörün toplam istihdamının yüzde 76'sı bilgi teknolojileri kategorisinde bulunuyor.
Teknokentler: Teknokentlerde büyüme sürdü, 2018 yılında teknokentlerde yaratılan ciro bir önceki yıla göre yüzde 23.1 oranında artarak 16 milyar TL’ye ulaştı. Bu veriler ile teknokentlerde toplam sektör hacminin yüzde 12’si oluşturuldu.
‘Teknoloji üreten Türkiye’ hedefi
Türkiye Bilişim Derneği (TBD) Genel Başkanı Rahmi Aktepe, bilgi ve iletişim teknolojileri sektörüne ilişkin şu bilgileri veriyor: “Bilgi ve iletişim teknolojileri sektörü pazar verileri, 2018 yılı için yüzde 15’lik bir artışa işaret ediyor. Geçmiş yıllara oranla daha düşük olsa da Türkiye’deki diğer sanayilerle kıyaslandığında oldukça yüksek bir büyüme oranı. ‘Bilgi ve İletişim Teknolojileri’ toplam sektör büyüklüğü Türk Lirası bazında yüzde 15’lik büyüme ile 2018 yılında 131.7 milyar TL’lik hacme ulaştı. ABD doları bazında değerlendirildiğinde ise geçmiş yıllarda 30-33 milyar dolar bandında seyreden sektör büyüklüğü, kur etkisiyle, 2018 yılında 27 milyar bandına indi.
Toplam sektör büyüklüğünü oluşturan iki ana unsurdan birisi olan bilgi teknolojileri Türk Lirası bazında yüzde 15.2’lik büyüme ile 2018 yılında 44.7 milyar TL’ye, iletişim teknolojileri ise yüzde 14.9’luk büyüme ile 86.9 milyar TL’ye ulaştı.
2019 başında sektörün toplam istihdamı 139 bin kişiye çıktı. Toplam istihdamda yüzde 4’lük bir artış kaydedildi. Sektörün toplam istihdamının yüzde 76'sı ‘Bilgi Teknolojileri’ kategorisinde bulunuyor.
Sektörün ihracat performansı TL bazında yüzde 14’lük büyüme ile 4.916 milyar TL olarak gerçekleşirken 2018 yılında TL’deki ortalama yüzde 32’lik değer kaybı nedeniyle dolar bazında küçülme oldu.”
“Dijital tabanlı tüm uygulamalar, yerli ve milli olmalı”
Rahmi Aktepe, ihracat performansının artırılması için teknoloji firmalarının kurumsal kapasitelerinin artırılmasına ek olarak pazar çeşitliliği faaliyetlerinin de desteklenmesi gerektiğine dikkat çekiyor: “Yıl bazında karşılaştırdığımızda 2019’un ikinci yarısında 2018’in ikinci yarısına göre büyüme öngörüyoruz. Özellikle yerli yazılımda bu yıl yüzde 15 büyüme bekleniyor. Vizyon 2023 hedeflerine göre ise bugüne kadar elde edilen büyümenin 2023 yılına kadar iki kat artması gerekiyor. Gelişmeler çok hızlı süregelmektedir. 2020 ve sonrasında otonom sistemler, robotlar, akıllı sistemler, bulut uygulamaları, siber güvenlik yazılımları, nesnelerin interneti, yapay zekâ, artırılmış gerçeklik gibi dijital tabanlı uygulamaların tamamının ‘Yerli, Milli ve Özgün’ olabilmesi, güçlü ve bağımsız bir ekonomi için şarttır.
Yetkin insan kaynağı eksikliği konusunda ise Türkiye 4. sırada (Japonya, Hindistan ve Brezilya’nın ardından) görünüyor. Ülkemizde bu alanda kullanılabilecek insan kaynakları sayısı yeterli düzeyde değil ama nitelik iyi seviyededir. Karmaşık problemleri çözen, yaratıcı düşünen insanlar gelecekte daha önemli olacak ve sektörel gelişimde büyük bir önemi olacak.
Özellikle makine-makine ve makine-insan operasyonlarını yürütecek ve denetleyecek çalışanların farklı fonksiyonlarda çalışabilecek şekilde eğitilmesi işgücünün daha esnek olmasını sağlayacaktır.”
Rahmi Aktepe, sektörde işbirliği kapasitesinin ciddi oranda güçlenmesi ve bu anlamda bütün gelişmiş ekonomilerde olduğu gibi sivil toplum inisiyatiflerinin birleştirici gücünden mutlaka yararlanmak gerektiğini de vurguluyor: “Türkiye’nin bilişimle tanışmasının neredeyse hemen ardından 1971 yılında bugün bilişim profesyoneli diyebileceğimiz yarı akademik bir topluluk tarafından büyük bir gelecek vizyonu ile kurulan Türkiye Bilişim Derneği (TBD) bugün artık toplumun her katmanından üye yapısıyla ‘bilişim kültürü’nü yaymaya çalışan bir ‘sivil toplum’ öncü hareketine dönüşmüştür. Beklentimiz, ‘Teknoloji üreten bir Türkiye’, teknolojiyi yaşam kalitesini yükseltme anlamında kullanabilen bir toplum, nitelikli insan gücü ve uluslararası rekabette etkin bir üretim sektörü yaratılabilmesi için ‘Ulusal Bilişim Politikaları’na bağlı olarak;
• Ulusal Ar-Ge yatırımlarının teşvik edilmesi,
• Bilişim sektöründe ‘ulusal katmadeğer’in artırılması,
• Bilişim teknoloji şirketlerimizin yetenekleriyle dikey sektör gereksinimlerinin buluşturulması,
• Teknoparkların işbirliği ve uzmanlık alanlarına göre yapılanması,
• İlköğretimden itibaren ve özellikle üniversitelerimizdeki genç beyinlerin yaratıcı ve üretime yönlendirilmesi,
• Vatandaşlarımızın bilişim teknolojilerinden olabildiğince yararlanabilmesi için farkındalık eğitimi ve çalışmaların yapılması gerektiğini savunuyoruz.”
“Yazılım sektöründe çok büyük fırsatlar var”
YASAD (Yazılım Sanayicileri Derneği) Yönetim Kurulu Başkanı Doğan Ufuk Güneş, yazılımın Türkiye’nin yeni dönemdeki en önemli sektörlerinden biri haline geldiğini söylüyor: “Yükselen genç işsizliğin en doğru çıkış yolu da yazılımdan geçiyor. Sektörümüzün hızla gelişmesi ve her gün yeni oyuncuların sektöre dahil olmasından dolayı maalesef elimizde ihracat, ithalat, istihdam, sektörün dünya pazarındaki yeri gibi rakamlar mevcut değil. Ancak şu an sektörümüzün büyüklüğünün 5 milyar dolara ulaşmak üzere olduğunu tahmin ediyoruz. Büyüme potansiyeli çok yüksek olan bir sektör yazılım. Bu nedenle önünün açılması gerektiğini düşünüyoruz. Yerli ve milli yazılıma pozitif ayrımcılık yapılarak teknoparklar dışında da yani tüm Türkiye’de gelirinin yüzde 75’ini kendi ürettiği yazılımlardan sağlayan şirketlere 5 yıl boyunca SGK işveren-işçi payı ile gelir ve kurumlar vergisi muafiyeti sağlanması halinde, sektör olarak beş yılda 250 bin yeni istihdam yaratabiliriz diye öngörüyoruz.”
Doğan Ufuk Güneş, sektöre uygulanacak vergi muafiyetinin yaratacağı katmadeğerin, vergi avantajının getireceği kaybın katbekat üstünde olacağını tahmin ettiklerini paylaşıyor: “Çünkü yazılım, kendi başına bir sektör olarak algılanmasına rağmen herkesin ihtiyacını karşıladığı için bütün sektörlerle iç içedir. Bu nedenle bizim sektörümüze uygulanacak vergi muafiyeti bütün sektörlerin yararına olacaktır. Bu vergi muafiyeti ile kazanan hem ülkemiz hem yazılım sektörü hem de diğer sektörler olacaktır.”
“50’ye yakın dalda yazılım ihraç ediyoruz”: Pazarın büyüme hızından yola çıkıldığında Güneş, 5 yıl sonra bugünkü büyüklüğün yaklaşık 2 katı bir büyüklüğe, 10 yıl sonra ise bugünkü büyüklüğün 3-4 katı civarında bir büyüklüğe ulaşacağımızı öngörmenin mümkün olduğunu ifade ediyor: “Potansiyelimiz ise bunun katbekat üstünde. Şu an içinde bulunduğumuz süreç iyi yönetilirse yazılım sektörümüz açısından çok büyük fırsatlar olacağını düşünüyoruz. Çünkü dünyanın genel gidişatı yazılım sektörünün hızla büyümesine olanak sağlarken Türkiye’nin bu rüzgardan etkilenmemesi mümkün değil. Türk yazılım sektörü, mobil ve gömülü yazılımlar, kurumsal yazılımlar ve bulut çözümleri ile öne çıkıyor. 50’ye yakın dalda yazılım ürünü ihraç ediyoruz. Ve bu ürünleri 100’den fazla firmamız 50’den fazla ülkeye gönderiyor. Dünya teknoloji başkentleri olarak gösterilebilecek olan Almanya ve Amerika Birleşik Devletleri ise Türk yazılımcıların en çok ihracat yaptığı ülkelerin başında geliyor.”
YASAD’ın vizyonu: Önümüzdeki 10 yılda Türkiye’yi yazılımda bölgesel merkez haline getirmek: Doğan Ufuk Güneş, “Kalifiye eleman da bizim için çok önemli bir sorun. Ancak tabii ki sorunlarımız sadece kalifiye eleman, sermaye ve vergiler değil. Kamu ile rekabet etmek zorunda kalmak en önemli sorunlarımızdan. Ancak biz sorunlarımızdan ziyade çözüm önerilerimiz ile ön planda olmak istiyoruz” diyor. Sorunlara değil çözüme odaklandıklarını vurgulayan Güneş, YASAD’ın vizyonundan da söz ediyor: “Önümüzdeki 10 yıl içinde Türkiye’yi yazılım konusunda bölgesel merkez haline getirmek. Bunu yapabilecek potansiyel ve bilgi birikimi bizim sektörümüzde mevcut. Bunu başarırsak önümüzdeki 10 yılda sadece yazılım sektöründe 1 milyon gencimizi nitelikli istihdama kavuşturabilir ve en az 15 milyar dolar yazılım ihracatı yapabiliriz.”
Bu hedefler doğrultusunda doğru adımlar atılmasını isteyen Güneş, bu adımları şöyle sıralıyor:
• Kamu yazılım üreterek özel sektörle rekabet etmemeli,
• Kamu tamamen yerli yazılıma dönmeli,
• KOBİ’lerde yerli yazılım kullanımının artması,
• Gençlerimizin eğitim seviyelerinin nitelikli eleman konusunda aradığımız seviyeye getirilmesi,
• İhracatta yazılım sektörünün önünü açan tedbirlerin alınması,
• Yazılım sektörünün finansmana erişimi çeşitlendirilmesi ve kolaylaştırılması,
• Bilgi ekonomisi bakışıyla sermayenin yazılım ile buluşmasının sağlanması,
• Teknoparklarda olup olmadığına bakılmaksızın Türkiye’de yazılım üreten ve ürettiği yazılımlardan cirosunun yüzde 75’ini sağlayan bütün yazılım firmalarımızın en az 5 yıl boyunca SGK işveren payından, çalışan payından, gelir ve kurumlar vergisinden muaf tutulması.
Dijital dönüşümün anahtarı: Bilgi ve İletişim Teknolojileri
Dijital dönüşümün anahtarı: Bilgi ve İletişim Teknolojileri
‘Bilgi ve İletişim Teknolojileri’ sektörü, 2018 yılı pazar verileri şöyle gerçekleşti: Sektör, TL bazında bir önceki yıla oranla yüzde 15 büyümeyle 131.7 milyar TL oldu. İstihdamını 139 bin kişiye çıkaran sektörün ihracatı da 1 milyar 23 milyon ABD doları olarak gerçekleşti.