Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, KOBİ’lerin bu çalıştayda gündeme alınmasının kendisi için çok önemli olduğunu belirterek, Türkiye’nin asıl değişmez gündemlerinden birinin KOBİ’ler olması gerektiğini söyledi. Bu alanın, Türkiye’nin geleceği olduğunu vurgulayan Işık, ülkenin istikrarı yakaladığı her dönemde güçlü büyüme performansları gösterdiğini ifade etti.
Işık, Türkiye’nin 2014 yılı ilk çeyreğinde yüzde 4.3 büyüdüğünü aktardı: “Hem de bu yüzde 4.3 büyümenin kompozisyonunda birinci sırada ihracat var, ikinci sırada da iç tüketim var ama geçmişe göre daha az bir iç tüketim var. Türkiye artık ihraç ederek büyüyor. Şimdi 4. aydaki rakamlara baktığımızda daha sevindirici haberler görüyoruz. Büyümenin lokomotifi artık imalat sanayi olmaya başladı. Biz Türkiye’ye güveniyoruz. Türkiye artık eski Türkiye değil.”
Türkiye’de 2002 yılından bu yana uygulanan reel sektörün güçlenmesine yönelik politikalar olmasaydı, krizden en az İspanya ve Yunanistan kadar etkileneceğini belirten Işık, sözkonusu krizde dünyanın farkettiği olguya da değindi. “Sadece finans ve hizmet sektörleriyle büyüyemezsiniz” diyen Işık, sanayi olmadıkça kalıcı büyümenin imkanı olmadığını vurguladı. Burada da KOBİ’lerin öne çıktığına dikkat çeken Işık, Hükümet olarak KOBİ’lerin önünü açacak her çalışmaya destek verdiklerini anlattı. Işık, bu kapsamda KOSGEB’i de yeniden yapılandırdıklarını söyledi.
Kurumsallaşanı kimse tutamaz: Konuşmasında KOSGEB’in artık KOBİ’leri ayakta kalsınlar, batmasınlar diye değil, daha fazla markalaşsınlar, daha fazla rekabet etsinler, ihracat yapsınlar diye desteklediğini vurgulayan Işık, KOBİ’lerin rekabet avantajının artık marka ve tasarımda, yenilikçi yaklaşımda, kurumsallaşmada olduğuna işaret etti. Işık, her yıl yaklaşık 120 bin marka başvurusu yapıldığını, bunun da kendilerini memnun ettiğini, şimdi sıranın bu markalaşmanın içini doldurmakta olduğunu, KOBİ’ler için bunun önemli olduğunu kaydetti.
Işık, KOBİ’lerin günümüzde en fazla zorlandığı ikinci alanın kurumsallaşma olduğuna işaret etti: “Şu anda tüm KOBİ’lerimizin yüzde 95’i, halka açık şirketlerimizin de yüzde 75’i aile şirketi. Aile şirketlerimizin de en önemli açmazı şu: Birinci kuşak çok çalışkan oluyor. İkinci kuşak o birinci kuşağın heyecanını taşıyor ama üçüncü kuşakta işler değişmeye başlıyor. Burada markalaşamazlarsa KOBİ’ler için geri sayım başlıyor.”
Kurumsallaşmayı başaran KOBİ’leri kimsenin tutamayacağını belirten Işık, Çalıştay’da ortaya çıkan sonuçları kesinlikle dikkate alacaklarını da dile getirdi: “KOSGEB olarak çok ciddi destekler veriyoruz. KOSGEB’i artık kimse ucuz kredi mekanizması olarak görmesin. Elbette olağanüstü durumlarda devreye giriyoruz, gireceğiz ama KOSGEB artık KOBİ’lerimizin kurumsallaşması, gelişmesi, rekabet edebilmesi, katmadeğeri yüksek ürünler üretebilmesi, ihracat yapabilmesi için her zaman yanında. İlginç bir örnek vereyim size. Biz Girişimci Bilgi Sistemimiz’de ihracat yapanlarla ihracat yapmayanların karlılığına baktık. İhracat yapanların karlılığı, yapmayanlara göre neredeyse iki kat. KOBİ’nin teknoloji düzeyi arttıkça, işyerinin ölçeği arttıkça karlılık yine artıyor.” Bakan Fikri Işık, Bakanlık bünyesinde kurulacak Etki Değerlendirme Daire Başkanlığı’na da değinerek, “Şu anda Bakanlar Kurulu’nda imzalar tamamlandı. Yakında inşallah Resmi Gazete’de yayımlanacak ve yürürlüğe girecek” dedi.
KOSGEB, 81 ilde KOBİ’lerin yanında: KOSGEB Başkanı Mustafa Kaplan, çalıştayın açılışında yaptığı konuşmada, KOSGEB’in, dünyanın hızla değişimi ve hizmet sektörlerinin gelişimini gözönünde tutarak yenilendiğini söyledi. Kaplan; imalat sektörünün yanısıra hizmet ve ticaret sektörlerine destek veren bir kuruluş haline geldiklerini anlattı.
Kaplan, hedef kitlelerinin farklılaşan ihtiyaçlarına cevap verebilmek adına önemli bir dönüşüm gerçekleştirdiklerini şöyle belirtti: “Yeni hazırladığımız destek programlarımız, KOBİ’lerin ihtiyaçlarını esas alan yeni destek sistematiği ile KOSGEB’in genişleyen hedef kitlesinin ihtiyaç ve beklentilerine cevap verebilecek, nitelikli KOBİ’ye daha nitelikli destek fikrini önceleyen, erişimi kolay, etkin, yalın ve esnek, bölge, sektör, yöre ve işletme ihtiyaçlarına göre tasarlanmış, proje esaslı destekleme sistemini benimseyen bir şekilde oluşturulmuştur.”
KOSGEB’in 81 ilde, hedef kitleyle yakın temas kurarak destekler sunduğunu, KOBİ’lerle kurulan yakınlık ve kolay ulaşılabilirliğin onların değişen ihtiyaçlarını takip edebilmek ve çözüm üretebilmek adına büyük avantaj sağladığını aktaran Kaplan, işletmelerin ağırlıklı olarak daha kapsamlı ve tematik destekler talep ettiğini, kurumsallaşma ve markalaşma yönündeki projelerin de işletmelerin hedefleri arasında bulunduğunu ifade etti.
Kaplan, kurumsallaşma ve markalaşmayla ilgili taleplerden duyduğu memnuniyeti dile getirdi: “Küreselleşen dünyada, yerel ve uluslararası marka olmanın yolu kurumsallaşmaktan geçmektedir. Küçük bir telefon uygulamasının bir anda milyarlarca dolar gelir getirmesi, yeni dünyanın projeksiyonu gibidir. Bu gibi sonuçları alabilmemiz öncelikle inovatif ve kurumsal yapılara sahip olduğumuzda gerçekleşecektir. İşletmelerimiz, kurumsal yönetim ilkelerini içselleştirdikleri takdirde, kurumsal yönetimin şeffaflık, eşitlik, sorumluluk ve hesap verebilirlik ilkeleri ışığında kendilerini yenileyebilecekler ve markalaşma yolunda emin adımlarla yürüyebileceklerdir.”
“Markalaşmak rekabet avantajı sağlar”:
Çalıştay’ın açılışında ASO Başkanı Nurettin Özdebir, “KOBİ, belli kalite standartlarında ürün üretebiliyor ya da hizmeti istikrarlı olarak sunuyorsa marka olmanın en önemli adımını atmış olur” dedi.
Markalaşmak için kalitenin gerekli fakat yeterli olmadığını vurgulayan Özdebir, markalaşmış ürünün tüketicilerin gözünde daha üst pozisyonda bulunduğunu, bunun da firmalar için rekabette üstünlük dolayısıyla büyük kar marjı elde etmeye olanak sağladığını söyledi.
Türkiye’de KOBİ’lerin en büyük sorununun ürünlerini fiyat veya kaliteye odaklanarak konumlandırmaya çalışmaları olduğunu ifade eden Özdebir, inovasyonla rakiplerin kopyalamakta zorlanacakları özellikleri ve artılarının belirlenerek, ürün veya hizmetlerin konumlandırılmaları ve bunu yaparken de hedef kitlenin beklentilerinin gözönünde bulundurulması gerektiğini anlattı.
Markalaşmanın şirketlere rekabet avantajı sağladığını ve piyasa değerini artırdığını aktaran Özdebir, “Markalaşma, şirketlerin ürettikleri ürün ve hizmetlerin karlılıklarını arttırabileceği gibi firmaların itibarını yükselterek kurumsal marka değerini de artırıyor. Bugün markalaşmış birçok şirketin marka değerinin bilanço değerlerinin çok üstünde olduğu görülmektedir” dedi.
Türkiye’de KOBİ’lerin üretim kabiliyetleri, esneklikleri ve teknolojiye hızlı uyum sağlamalarıyla avantaj sahibi olsalar da kurumsallaşma ve büyüme konularında yeterli açılımı gösteremediklerine dikkat çeken Nurettin Özdebir, bu hedeflere ulaşılabilmesi için kurumsallaşarak markalaşmanın şart olduğunu vurguladı.
Açılış konuşmalarının ardından iki oturumda “KOBİ’lerin Yönetim Becerilerinin ve Kurumsal Yetkinliklerinin Geliştirilmesi” ile “KOBİ’lerin Markaya Yönlendirilmesi” konuları tartışıldı.