Türkiye Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler, Serbest Meslek Mensupları ve Yöneticiler Vakfı (TOSYÖV) tarafından düzenlenen Kredi Garanti Fonu (KGF), Konrad Adenauer Stiftung, Burdur Doğaltaş ve Madenciler Derneği’nin desteklediği, “KOBİ’lerin Orta Gelir Tuzağından Kurtarılmasında Kalkınma Politikaları” başlıklı toplantı, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi (MAKÜ) evsahipliğinde Burdur’da gerçekleştirildi. Etkinliğin Medya Sponsoru ise Dergimiz KobiEfor oldu.
Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Konferans ve Sergi Salonu’nda düzenlenen etkinliğe Kalkınma Bakan Yardımcısı Mehmet Ceylan, Burdur Valisi Hasan Kürklü, TOSYÖV Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Sönmez, Burdur Ticaret ve Sanayi Odası (BUTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Keyik, MAKÜ Rektörü Prof.Dr. Mustafa Saatcı, TOSYÖV Başkan Yardımcısı Osman Deveci, TOSYÖV Denetim Kurulu Üyesi Hilmi Develi, TOSYÖV Mütevelli Heyet Üyesi Bahri Küpeli, Burdur Doğaltaş ve Madenciler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Nasuh Ekinci, Burdur Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Üyesi Ali Gür, TOSYÖV Burdur Destekleme Derneği Başkanı Hasan Akçay, TOSYÖV Burdur Destekleme Derneği Başkan Yardımcısı Hasan Hüseyin İçoğlu, Kalkınma Bakanlığı Ar-Ge Daire Başkanı Özgür Kadir Özer, Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı (BAKA) Genel Sekreteri Tuncay Engin, AK Parti Burdur İl Başkanı Mehmet Fatih Çınar, Burdur Belediye Bşk.Yrd. Hasan Duygulu, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Sanayi İşbirliği ve Girişimcilik Merkez Müdürü Yrd.Doç.Dr. Ahmet Sarıtaş, KGF A.Ş. Kurumsal Pazarlama ve Tanıtım Müdürü Bülent Ersoy, Burdur KOSGEB Hizmet Merkez Müdürü Hamza Alper Doğru, TÜBİTAK TEYDEB Eğitim Tanıtım ve Program Değerlendirme Müdürü Ercan Orhan, Göller Bölgesi Teknokent A.Ş. Genel Müdürü Yrd.Doç.Dr. İrfan Ateşoğlu, Türk Patent Enstitüsü Marka Uzman Yardımcısı Hüseyin Yılmaz, sanayi, iş ve akademi dünyası temsilcileri katıldı.
TOSYÖV Başkanı Yalçın Sönmez: “Öncelikle KOBİ’ler ‘Orta Gelir Tuzağı’ndan çıkarılmalı”
TOSYÖV Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Sönmez, toplantının açılışında “Orta Gelir Tuzağı ve KOBİ’ler” başlıklı konuşmasında, “Türkiye’nin kalkınma ve gelişme sorunlarını birkaç yıldır; ‘Orta Gelir Tuzağı’ndan çıkmak ve ‘Üst Gelir Grubu’na geçmek bağlamında analiz ediyor ve buna uygun çözümler arıyoruz. Fakat aynı analizi KOBİ’lere indirgeyerek yapmak ve çözümler aramak noktasında henüz yeterli değiliz. TOSYÖV olarak biz Türkiye’yi ‘Orta Gelir Tuzağı’ndan çıkarmak için öncelikle KOBİ’leri ‘Orta Gelir Tuzağı’ndan çıkarmak gerektiğini düşünüyoruz” dedi.
Yalçın Sönmez, ‘Orta Gelir Tuzağı’na düşülüp düşülmediğinin şu göstergelerle anlaşılabileceğini ifade etti: “Tasarruflar düşük düzeyde kalmıştır. Yatırımları yerel kaynaklarla yapmak mümkün olmamaktadır. Yatırımların GSMH’ya oranı sürekli azalmaktadır. İmalat sanayisinde gelişme yavaşlamıştır. Sanayide geleneksel yapı yenilik ve dönüşüm yönündeki politikalara karşı direncini korumaktadır. Üretim ve ürün çeşitlenmemektedir. Emek piyasası kırılgandır.”
Bu görüntülerin biri veya bir kaçının sürekliliğinin ‘Orta Gelir’e çakılıp kalma riskine işaret ettiğini vurgulayan Sönmez, “Bu görünümleri uzun süre boyunca aşamıyorsak tuzağa düşeriz” dedi. Sönmez, Orta Gelir Tuzağı’na düşmemek için yapılacak olanların belli olduğunu kaydetti: “Tasarruf oranını artırmak. -Tarihimizin en düşük dönemindeyiz– Yatırımları dış borçlanma ihtiyacı duymadan, iç tasarruflarla yapabilir duruma gelmek. İmalat sanayisinin gelişimini hızlandırmak. Sanayide çeşitlenme sağlamak -Türkiye’de var: Sanayide çeşitlenme için iyi bir noktaya gelindi. GBS (sanayi envanteri) önemli bir adım- Emek piyasasını esnetmek. -Türkiye yapamadı, yapmaya çalışıyor, sancılı bir süreç.- Burada örnek olması için bir not düşelim: McKinsy’in (Manufacturing the Future: The Next Era of Global Growth and Innovation) 2012 araştırması şunu gösterdi: Türkiye, dünyada yaratılan imalat sanayisi katmadeğerindeki payı açısından 1990 yılında 13., 2000 yılında 15.’dir. Türkiye 2010 yılında listenin dışındadır. Tuzak buradadır: Bu sonuçlar şunu gösterir; Türkiye en hızlı büyüdüğü son 10 yılda, oransal olarak; ondan önceki 20 yılda olduğu kadar bir imalat sanayisi katmadeğeri yaratamamıştır.”
“Orta Gelir Düzeyi”ni bir “Tuzak” diye tartışmanın bile tarihi açıdan ileri bir noktaya gelindiğine işaret olduğuna değinen Sönmez, Türkiye’nin bu tuzaktan kaçınacağı birikimi sağlamış ender ülkelerden biri olduğunu vurguladı. Yalçın Sönmez, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun açıkladığı 25 maddelik “Güçlü ve Dengeli Büyüme İçin Yapısal Dönüşüm’ programının 3 ana parçasının ilkinde yeralan reel sektörlerle ilgili düzenlemeleri kapsayan 9 maddesinin bu vizyonu netleştirdiğini açıkladı: “Yapısal dönüşüm programının açıklanacak 8’er maddelik ‘Makroekonomik Düzenlemeler’ ve ‘İnsan Odaklı Yapısal Dönüşüm Düzenlemeleri’ ile bir yol haritasının önümüze konulmasını bekliyoruz. Yapısal dönüşüm reformlarına kararlı şekilde yönelmişseniz ‘Orta Gelir’den korkmamak gerekir. Çünkü ‘Orta Gelir Eşiği’ sürekli yükselir ve bu eşiği izlemek ve gerisine düşmemek de önemli bir başarı sayılır. Ama elbette asıl başarı, bu eşiği aşmaktır. Türkiye’nin henüz başaramadığı ve fakat başarmaya istekli ve kararlı olduğu da budur. Bunun için uygun bir ortama ve beşeri sermayeye ihtiyacımız var. Fakat ne yazık ki Türkiye’de eğitim süresi çok düşüktür, ortalama 7.6 yıldır. Sadece 2 şehrimizde 8 yılın üzerine çıkabiliyoruz. Bu eğitim seviyesi ile buluş, teknoloji geliştirme ve katmadeğeri yüksek üretim yaparak dünya pazarlarında rekabet edebilmemiz mümkün değildir. Eğitimin bilimsel kalitesini ve bilimsel eğitimin kalitesini artırmalıyız. Bu alanda elde edeceğimiz ilerlemeleri yüksek kalite işgücü olarak KOBİ’lerin beşeri sermayesine katmalıyız. Adım adım ilerleyen bu süreçte KOBİ’leri Ar-Ge ve inovasyona teşvik etmeli ve onları küresel pazara entegre olacakları istikamete çevirmeliyiz.”
Türkiye’yi gelişmiş ülke yapacak kalkınmanın temelinin imalat ve sanayileşme olduğunun altını çizen Yalçın Sönmez, şunları dile getirdi: “Kısaca; ‘üretim’dir. İyi ama Türkiye ekonomisi ‘üretimden uzaklaşmak’ gibi görünür bir sapma yaşıyor. Örneğin; imalatın ekonominin toplam net satışından aldığı pay 2006’da yüzde 27.0 iken bu oran 2013’te yüzde 24.8’e geriledi. Toplam harcamada imalat sanayinin finansmanı 2004 yılında yüzde 38.9 iken 2013 yılı sonunda bu oran yüzde 21.3’e geriledi. 2014 yılının Temmuz ayı itibarıyla da yüzde 21’e düştü. Bunu tersine çevirmek, ‘üretime dönmek’ gerekiyor.”
Sönmez, Türkiye’nin bir başka sorununun da onu rekabetçi olmaktan uzaklaştıran imalatının yapısı olduğuna dikkat çekti.
KOBİ’lere, Ar-Ge, inovasyon, tasarım ve markalaşma desteği şart
Yalçın Sönmez, Türkiye’nin 2023 hedeflerine ulaşabilmesi için ileri-geri teknolojili üretimi hızla yüzde 50 yüzde 50 dengesine ulaştırmak gerektiğine işaret ediyor: “O zaman bugünkü miktar ağırlığında ihracat yaptığımızda bile ihracat gelirimiz 400 milyar dolara ulaşacaktır. 2023’e 9 yıl kaldı. Türkiye’nin ve KOBİ’lerin yol haritasını da görüyoruz. Kalıyor şu soru: Başarabilir miyiz? Son 10 yılda imalatımızın yapısını görece bir hayli dönüştürdük. ‘Orta Üstü Teknolojili’ üretime geçişte performans yakaladık. 163 özel sektör firması Ar-Ge merkezi açtı. Bu merkezlerde 20.725 araştırmacı istihdamı var. 3.927 adet proje yürütülüyor. 952 patent tescili yapıldı. Türkiye’nin Ar-Ge harcamalarına milli gelirden ayırdığı pay yüzde 1’e yaklaştı.”
TOSYÖV olarak özellikle KOBİ’lerin Ar-Ge, inovasyon, tasarım ve markalaşma faaliyetlerindeki genel performansını izlediklerini aktaran Sönmez, KOBİ’lerin; asgari araştırmacı istihdamı sağlayamadıkları için Ar-Ge Merkezi açamadıklarını söyledi: “Ama teknoparklarımızı dolduran firmaların neredeyse tümünün KOBİ olduğunun farkındayız. Teknoparklarda 28.506 araştırmacı istihdamına ulaşıldı. Bitirilen Ar-Ge proje sayısı 11.768 adeti buldu. Halen 7.333 adet yürütülen Ar-Ge projesi bulunuyor. Teknoloji tabanlı işletme sayısı da 2.778 adeti buldu. Ayrıca bu veriler hızla artıyor. Dahası; 2014 yılında 270 adet patent alındı. Teknoparklardan yapılan ihracat 2014’te 1.5 milyar doları geçti. O halde; kalkınma politikalarımız kapsamında; imalat sanayisinin gelişimini hızlandırabilir, ileri teknolojiyle üretimin ağırlığını artırabilir, en önemlisi; tarımı sanayileştirebilir; KOBİ’leri Ar-Ge, inovasyon, tasarım ve markalaşmaya yönlendirebilir ve bu faaliyetleri etkin destekleyebilirsek; 2023 hedeflerini görebiliriz.”
Yalçın Sönmez, yüksek teknoloji üretmek isteyen; 10 kişiden az çalışanı olan mikro ölçekli firmalarda ilk 4 yıl boyunca zarar oluştuğu ve buna “Ölüm Vadisi” dendiği bilgisini verdi: “Bu firmaların, ölüm vadilerini güvenli geçişi noktasında destek mekanizmaları düzenlenmelidir. Türkiye KOBİ’lerini ve girişimcilerini bu ve benzeri alanlarda rekabet araçlarıyla donatabilirse ancak bu sayede kuvvetli ve sürdürülebilir, istikrarlı bir büyüme süreci içine girebilir. Son sözüm; ‘KOBİ’leri ‘Orta Gelir Tuzağı’ndan kurtarırsak, Türkiye ‘Orta Gelir Tuzağı’na takılıp kalmayacak, 2023 vizyon hedeflerine ulaşacaktır.”
Kalkınma Bakan Yardımcısı Mehmet Ceylan: 25 alanda öncelikli dönüşüm programları hazırlanıyor
Kalkınma Bakan Yardımcısı Mehmet Ceylan, Bakanlık olarak TOSYÖV’ü kardeş kuruluş olarak gördüklerini ve Anadolu’nun birçok ilinde toplantılar düzenlemeye devam edecek TOSYÖV ile işbirliğini sürdüreceklerini söyledi. Türkiye’nin son yıllarda başta ekonomi olmak üzere çeşitli alanlarda önemli reformlar gerçekleştirdiğini ve gelişmeler sağladığını belirten Ceylan, 2002 yılında cari fiyatlarla 230 milyar dolar olan milli gelirin 2013 yılında 821 milyar dolar seviyesine çıktığını anlattı: “Aynı dönemde kişi başına gayri safi yurt içi hasılamız da 3.492 dolardan 10.807 dolar seviyesine yükseldi. Ancak özellikle 2008 yılından sonraki dönem incelendiğinde, kriz nedeniyle büyümenin olumsuz etkilediği dönem dışında, kişi başına milli gelirin 10 bin dolar civarında kaldığı görülmektedir. Ülkelerin bu gelir seviyesini aşarak yüksek gelir seviyesine çıkma hususunda yaşadıkları sorun literatürde Orta Gelir Tuzağı olarak ifade ediliyor.” Ceylan; Singapur, Hong Kong, Tayvan, Kore, Japonya, İspanya, Yunanistan, Portekiz, Güney Kıbrıs gibi ülkelerin orta gelir tuzağından kurtularak yüksek gelir seviyeli ülkeler arasına geçtiğinin görüldüğünü kaydetti: “Ülkemizin de bu gelir seviyesini aşarak yüksek gelir seviyesine ulaşması için yeni bir atılım gerekiyor. 2023 yılında 2 trilyon dolarlık milli gelir düzeyi ile ilk 10 büyük ekonomi arasına girmesi ve yüksek gelirli bir ekonomiye dönüşümünün sağlanması bu atılımın ana hedefidir.”
Ceylan orta-gelir tuzağından çıkmanın yegane yolunun katmadeğeri yüksek üretim yapısına ulaşmak ve orta-uzun vadeli kalıcı verimlilik artışları yakalamak olduğunu anlattı: “Bu bağlamda, fiziki ve beşeri altyapının güçlendirilmesi, teknolojik yenilik yeteneğinin artırılması, kurumsal kalitenin yükseltilmesi, yatırım ortamının iyileştirilmesi, finansmana erişim imkanlarının genişletilmesi, doğrudan yabancı sermaye yatırımlarından üst düzeyde faydalanma ve etkili bir sanayi politikası gibi önlemler alınması gerekmektedir. Sanayide yenilikçiliği esas alarak, dış pazarlarda rekabet gücünü kapsamlı bir şekilde artırmayı sağlayacak politikalar, Türkiye’nin orta-uzun vadeli büyüme görünümüne en fazla etki edebilecek faktör olarak dikkat çekmektedir. Verimlilik artışlarının temel kaynağını oluşturan ve orta gelir tuzağından çıkışın anahtarı olan sanayinin yeni teknolojik atılıma başarıyla uyum sağlayarak kapsamlı bir dönüşüm geçirmesi 2023 hedeflerine ulaşılmasında büyük önem arz etmektedir. Bu noktada, nitelikli üretimin Anadolu coğrafyasının bütününe yayılması ve KOBİ’lerin üretim ve teknolojik yetkinliklerini artırması verimlilik artışını beraberinde getirecektir. Üretim ve ihracatta bilgi ve teknoloji yoğunluğunun artmasıyla KOBİ’ler daha rekabetçi olacaklar ve küresel üretim zincirinden daha fazla pay alacaklardır.”
Türkiye’deki girişimcilerin çok büyük bir kısmının KOBİ olarak faaliyetlerini sürdürdüğü bilgisini veren Ceylan, şunları anlattı: “Hükümetimiz döneminde KOBİ’ler, esnaf ve sanatkarlar ile kooperatiflere yönelik etkili politikalar hayata geçirilmiştir. 2006-2014 döneminde, Organize Sanayi Bölgesi (OSB) sayısı 130’dan 157’e çıkmış; tüm OSB’lerde faaliyet gösteren işletme sayısı 35 binden 47 bine yükselmiş; küçük sanayi sitesi (KSS) sayısı 405’ten 453’e ve KSS’lerde faaliyet gösteren işletme sayısı 88 binden 93 bine çıkmıştır. Teknoloji Geliştirme Bölgesi (TGB) sayısı ise 22’den 59’a çıkmış; TGB’lerde faaliyet gösteren işletme sayısı da 604’ten 2.947’ye yükselmiştir. Ayrıca Ceyhan ve Karapınar Enerji İhtisas Endüstri Bölgeleri ile Filyos Endüstri Bölgesi kurulmuştur.”
Ceylan, ‘Orta Gelir Tuzağı’ sorunlarını aşmanın ancak bütüncül bakış açısıyla makro ve mikro politikalarda iyileştirmelerle mümkün olacağını açıkladı: “Hükümetimiz girişimciliğin geliştirilmesi ile KOBİ’lerin güçlendirilmesi ve verimliliklerinin artırılmasının bu politikaların merkezinde yeraldığına inanmaktadır. Bu yaklaşımla hazırlanan Onuncu Kalkınma Planı döneminde inşallah sizlerin de desteğiyle belirlediğimiz hedeflere ulaşacağız. Hükümetimiz ve Bakanlığımız her zaman KOBİ’lerin yanındadır, yanında olmaya devam edecektir. İnşallah hep beraber el ele vererek 2023 hedeflerine, Cumhuriyetimiz’in 100. yılında ulaşmayı hedefliyoruz.”
Burdur Valisi Hasan Kürklü: BAKA ile KOBİ’lere destek
Burdur Valisi Hasan Kürklü, Orta Gelir Tuzağı’nı kısaca kişi başına düşen Gayri Safi Yurtiçi Hasıla bakımından ülkelerin orta gelir seviyesinde sıkışması olarak tanımlarken Dünya Bankası’nın; kişi başına düşen milli gelirin 12.275 dolar ve altı olan ülkelerde orta gelir tuzağının başgösterdiği raporu katılımcılarla paylaştı. Kürklü, Türkiye’de 26 bölgede kurulan Kalkınma Ajansları ile hem KOBİ’lerin gelişmelerini hızlandırmak hem de sivil toplum kuruluşları ile kamu kurumlarının Ar-Ge ve inovasyon yapmalarını sağlamak amacıyla fon ve hibeler dağıttıklarını kaydetti. Aynı zamanda BAKA Yönetim Kurulu Başkanı olan Kürklü, BAKA’nın faaliyete geçtiği 2010’dan bu yana bölgede yüzlerce proje uyguladığını ve yaklaşık 80 milyon TL hibeyi KOBİ’lerin kendilerini geliştirmeleri için aktardığını anlattı. Tarım, hayvancılık ve kırsal alanlarda faaliyet gösteren işletmelere Avrupa Birliği’nden (AB) hibe desteği sağlayan TKDK ile de Burdur’da yaklaşık 16 milyon Avro’nun işletmelere destek olarak verildiğini aktaran Kürklü, “Kalkınma Ajansı tarafından yapılan ülke genelinde Ekonomi Bakanlığı tarafından yürütülen yatırım teşvik belgeli yatırımlar kapsamında 2009 yılından bu yana yaklaşık 650 milyon TL sabit yatırım yapıldı. 2 bin 622 kişinin istihdam edilmesi sağlandı” diye konuştu.
BUTSO Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Keyik: “Burdur, Ar-Ge, icat, teknoloji, patent ve marka şehri olmalıdır”
Burdur Ticaret ve Sanayi Odası (BUTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Keyik, “Burdur, Ar-Ge, icat, teknoloji, patent ve marka şehri olmalıdır” dedi. Keyik, Burdur ekonomisinin amaçlarını şöyle tanımladı: “Burdurlu işadamlarının, sürdürülebilir kazanç artışı elde etmeleri ve bu artışla elde edilen yatırım sermayesinin, il dışından gelecek yatırımcılar ile birlikte yerli kaynaklar olarak da yeni yatırımlara yönelmesini sağlamak ve bu şekilde; Burdur ekonomisinin büyümesi ve kalkınmasını gerçekleştirmektir.” Keyik bu amaç doğrultusunda yapılacakları şöyle sıraladı: “Burdur ekonomisinin yapısal-sektörel karakterinin tespiti. Burdur ekonomisinin sektörel envanterinin çıkarılması. Bu potansiyellerin; Burdur, bölge, ülke ve dünya ekonomik değerleri bakımından taşıdığı önem ve değer tespitleri-raporların hazırlanması. Bu tespitlerin ışığında görülen yatırım alanlarının belirlenmesi. Sanayici-üniversite işbirliği ile Burdur’un Ar-Ge, icat, teknoloji, patent ve marka şehri olmasını sağlayacak araştırma, planlama ve uygulama zeminleri hazırlanıp, faaliyete geçirilmelidir. Mevcut firmaların, aile ve şahıs şirketlerinin yapısal sorunları ile ilgilenilmeli. İkinci, üçüncü nesillere ulaşamadan dağılma hastalıklarının tedavi metodu ve programları geliştirilmelidir. Şahıs ve şirketlerin, bir yandan yapısal iyileştirmeler sağlanırken diğer yandan sektörel kümelenmeler üzerinde de çalışılmalıdır.”
MAKÜ Rektörü Prof.Dr. Mustafa Saatcı: Çözüm girişimcilik ruhunu artırmakta
MAKÜ Rektörü Prof.Dr. Mustafa Saatcı, ‘Orta Gelir Tuzağı’nın dünyadaki birçok ülkeyi ve Türkiye’yi de tehdit etmeye başladığını belirterek, çözümün girişimcilik ruhunu artırmak ve halkı en iyi şekilde bu yönde kanalize etmek olduğunu söyledi. Girişimciliğin önemini vurgulayan Saatcı, ‘Orta Gelir Tuzağı’ndan kurtulmak için şu uyarılarda bulundu: “Biz de üniversite olarak girişimcilik eğitimi veriyoruz, Türkiye’de en çok girişimci yetiştiren üniversiteyiz. Dünyaya açılmamız gerekiyor. Burdur’da yaptığımız ankette 2-3 bin lira geliri olan, arabası ve evi olanın mutlu olduğunu görüyoruz, işte bu ‘Orta Gelir Tuzağı’na düştüğümüzü gösterir.”
I.OTURUM
“KOBİ’ler büyür, Türkiye büyür”
Moderatörlüğünü yürüttüğü I. Oturum’da konuşan TOSYÖV Denetim Kurulu Üyesi Hilmi Develi, katmadeğerli ürünler üretilmesi ve üniversite-sanayi işbirliğine önem verilmesi halinde Türkiye’nin 2023 hedeflerine ulaşabileceğini söyledi. Kalkınma Bakanlığı Ar-Ge Daire Başkanı Özgür Kadir Özer, 10. Kalkınma Planı’ndan sözederek, özellikle hızlı büyüyen ve yenilikçi KOBİ’lerin ve girişimcilerin desteklenmesinin hedeflendiğini anlattı. Kalkınmanın yolunun yenilik ve girişimcilikten geçtiğini vurgulayan Özer, “2018’de Ar-Ge yoğunluğumuzu yüzde 1.8’e çıkarmayı hedefliyoruz” dedi. MAKÜ Sanayi İşbirliği ve Girişimcilik Merkezi Müdürü Yrd.Doç.Dr. Ahmet Sarıtaş, iş dünyasında “güven”in önemine değinerek, nitelikli girişimciler arasında güveni artırmak gerektiğini ifade etti. Dünyada 40 binin üzerinde network şirketi bulunduğunu aktaran Sarıtaş, orta gelirden yüksek gelire geçmenin yolunun Anadolu’nun kendi networkünü kurmasından geçtiğini söyledi. Sarıtaş merkez olarak KOBİ’lerin ihtiyaçlarına çözümler sunduklarını da belirtti. KGF A.Ş. Kurumsal Pazarlama ve Tanıtım Müdürü Bülent Ersoy, KOBİ’lerin krediye erişiminde tek ve doğru adresin KGF olduğunu söyledi. KGF’nin attığı kefalet imzasının KOBİ’ler açısından kredi, bankalar açısından teminat anlamına geldiğini belirten Ersoy, “Yararlanıcılarımız KOBİ’lerdir. 37 şubeyle hizmet veriyoruz. Burdur’a da Antalya şubemizden hizmet veriyoruz” dedi. Burdur KOSGEB Hizmet Merkezi Müdürü Hamza Alper Doğru, KOBİ’lere sağladıkları destekleri anlattı. Özellikle İşbirliği Güçbirliği Destek Programı ve KOBİ Proje Destek Programı ile KOBİ’lere markalaşma konusunda sağladıkları destekler, KOBİ Borsası gibi gelişmelerden sözeden Doğru, “KOBİ’ler büyür, Türkiye büyür” dedi.
II.OTURUM
Ar-Ge, inovasyon, yüksek katmadeğer
Moderatörlüğünü yürüttüğü II. Oturum’da konuşan TOSYÖV Başkan Yardımcısı Osman Deveci, Kalkınma Bakan Yardımcısı Mehmet Ceylan’ın açıkladığı öncelikli dönüşüm programlarını takdirle karşıladıklarını dile getirdi. Türkiye’nin ihracatının artması ve ithalata bağımlılığın azaltılması gerektiğini aktaran Deveci, “Kalkınmanın temelinde tasarruf vardır, yerli kaynaklardan enerji elde edilmeli ve enerji verimliliği çok önemli.” En çok ihracat yapan bölge olduklarını belirten BAKA Genel Sekreteri Tuncay Engin, 70 milyon TL’lik desteğe çıktıklarını, Burdur’da mermercilik ve hayvancılık, Isparta’da ise kozmetik ve havacılık alanlarında kümelenme çalışmaları yapmayı düşündüklerini açıkladı. TÜBİTAK TEYDEB Eğitim Tanıtım ve Program Değerlendirme Müdürü Ercan Orhan, Orta Gelir Tuzağı’nı aşmanın tek yolunun Ar-Ge ve eğitime önem vermek olduğunu söyledi. TÜBİTAK TEYDEB’in özel sektör kuruluşlarına yönelik destek programları bulunduğunu aktaran Orhan, KOBİ’lerin Orta Gelir Tuzağı’ndan kurtulması için katmadeğerli ürün üretmelerinin önemini vurguladı. Üniversite-sanayi işbirliğinin KOBİ’ler için önemine değinen Orhan, “KOBİ’ler yenilikçi ürünleri için TÜBİTAK TEYDEB’ten destek alabilirler” dedi. Göller Bölgesi Teknokent A.Ş. Genel Müdürü Yrd.Doç.Dr. İrfan Ateşoğlu, KOBİ’lerin Orta Gelir Tuzağı’ndan kurtulmasında Ar-Ge ve inovasyonun önemine değindi. KOBİ’lerde fikri mülkiyet konusunda bir farkındalık eksiği bulunduğunu aktaran Ateşoğlu, bu konuda farkındalık oluşturulması ve sürecin takip edilmesi gerektiğini kaydetti. Ateşoğlu, “Teknokent bünyesinde firmaları kuluçkaya alıyoruz. KOBİ’lerde Ar-Ge ve inovasyon farkındalığı oluşturmak için ziyaretlerimize devam ediyoruz. Büyük şirketler teknokentimize gelerek ofis açsınlar, küçüklere örnek olsunlar” dedi. Türk Patent Enstitüsü (TPE) Marka Uzman Yardımcısı Hüseyin Yılmaz, KOBİ’lerin Orta Gelir Tuzağı’ndan kurtulmasında markalaşmanın önemini vurguladı. TPE olarak amaçlarını “KOBİ’lerin fikri mülkiyet haklarının korunmasına yardımcı olmak” diye özetleyen Yılmaz, ticaret ünvanlarının tescil edilmediği sürece marka sayılmayacağına dikkat çekti: “TPE web sitesinden marka sınıflandırmasına çok rahatlıkla ulaşılabilir. Marka koruması tescil yoluyla elde edilir. Tescilli markaların koruma süresi 10 yıldır, 10’ar yıllık periyodlarla yenilenebilir.”
Burdur Valiliği’ne ziyaret
Etkinlik öncesinde Kalkınma Bakan Yardımcısı Mehmet Ceylan, TOSYÖV Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Sönmez ve beraberindeki TOSYÖV Heyeti, Burdur Valisi Hasan Kürklü’yü makamında ziyaret etti. Bakan Yardımcısı Ceylan, Valilik Şeref Defteri’ni imzaladıktan sonra Vali Kürklü’den kentteki yatırımlar hakkında bilgi aldı. TOSYÖV Başkanı Yalçın Sönmez de TOSYÖV’ün etkinlik ve çalışmalarını anlattı. Sönmez, Kalkınma Bakan Yardımcısı Mehmet Ceylan ve Burdur Valisi Hasan Kürklü’ye TOSYÖV rozeti taktı.
Başkan Sönmez’den Burdur Doğaltaş ve Madenciler Derneği’ne ziyaret
TOSYÖV Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Sönmez, Başkan Yardımcısı Osman Deveci, Denetim Kurulu Üyesi Hilmi Develi, Mütevelli Heyet Üyesi Bahri Küpeli, TOSYÖV Burdur Destekleme Derneği Başkanı Hasan Akçay ve Dernek Başkan Yardımcısı Hasan Hüseyin İçoğlu, Burdur Doğaltaş ve Madenciler Derneği’ni ziyaret etti.
Aynı zamanda TOSYÖV Mütevelli Heyet Üyesi olan Burdur Doğaltaş ve Madenciler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Nasuh Ekinci, ziyarette TOSYÖV Heyeti’ne Burdur’da kurulacak olan Mermer İhtisas Organize Sanayi Bölgesi’ni (MERİH) bir sunumla anlattı. Ayrıca TOSYÖV Başkanı Sönmez, TOSYÖV Burdur Destekleme Derneği Üyeleri’ne TOSYÖV rozeti taktı.
MAKÜ’de Hayvancılıkta Yerli Aşı Üretimine Yönelik Hücre Kültür Laboratuvarı açılışı
MAKÜ Avşar Han’da öğle yemeğine katılan Bakan Yardımcısı Ceylan, Üniversite’nin onur defterini de imzaladı. Kalkınma Bakan Yardımcısı Mehmet Ceylan, TOSYÖV Başkanı Yalçın Sönmez ve TOSYÖV Heyeti, daha sonra Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi (MAKÜ) Veterinerlik Fakültesi’nde, Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı’nın (BAKA) destekleriyle yaptırılan ‘Hayvancılıkta Yerli Aşı Üretimine Yönelik Hücre Kültür Laboratuvarı’nın açılış törenine katıldı. Açılış kurdelesini Burdur Valisi ve BAKA Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Kürklü, TOSYÖV Başkanı Yalçın Sönmez, MAKÜ Rektörü Prof.Dr. Mustafa Saatcı, Burdur KÖYKOOP Başkanı Yakup Yıldız ile birlikte kesen Mehmet Ceylan, proje ekibi adına Veteriner Fakültesi Öğretim Üyeleri; Prof.Dr. Mehmet Kale ile Yrd.Doç.Dr. Sibel Hasırcıoğlu’ndan projeyle ilgili bilgi alarak laboratuvarı gezdi. Açılışa ayrıca Garnizon Komutanı Jandarma Albay Sait Koca, Emniyet Müdürü İbrahim Taşlı, Belediye Başkan Yardımcısı Hasan Duygulu, Rektör Yardımcıları; Prof.Dr. Halil İbrahim Gökce, Prof.Dr. Mümtaz Nazlı, Genel Sekreter Yusuf Altındal akademisyenler ile basın mensupları katıldı. MAKÜ’nün Burdur’un kalkınmasında önemli oranda katkıda bulunduğunu söyleyen Mehmet Ceylan, laboratuvarın ishal vakaları nedeniyle buzağı ölümlerini engelleyecek yerli aşı üretimini amaçladığını söyledi. İthal aşıların yerli hayvanlara tam manasıyla uyum sağlayamadığını belirten Ceylan, “Bu açıdan yerli aşı üretimi son derece önemli. Laboratuvar, bir hücre üretim merkezi. Türkiye’de ilk olanlardan biri. Bu alanda MAKÜ Veterinerlik Fakültesi Türkiye’de öncü olabilecek çalışmalar yürütüyor” dedi.