“Covid-19 sürecinde bütün ülkeler milli gelirin yüzde 10’unu halkına destek için verirken bizde bu oran yüzde 3’te kaldı. Bu gerçek ile yüzleşmek isteyen var, yüzleşmek istemeyen var. Salgın bu gerçeği gün yüzüne çıkarmıştır” dedi. Alkin, toparlanmak için para da basılabileceğini, borç da alınabileceğini savundu.
Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Emre Alkin, Covid-19’un, uzun zamandır devam eden yanlış ekonomi politikalarına faturayı kestiğini belirterek, “İnşaat sektörüne, kamu harcamalarına ve yoğun insan gücüne dayalı büyüme modelinin ne kadar yanlış olduğunu gördük. Demode fikirlerin uygulandığı büyüme modeli, kriz sürecinde ülke olarak bizi daha kırılgan yaptı” dedi. Dijitalleşme, ileri teknoloji ve otomasyon gibi çağın üretim modellerinin Türkiye’de bir türlü hayata geçirilmemesinin sıkıntısının Covid-19 süreciyle iyice ortaya çıktığını kaydeden Alkin, şöyle konuştu: “Meslek liseleri icat ettiğimiz, nitelikli eğitim vermediğimiz işgücüne endeksli istihdam yaratma takıntımızın iyi bir yol olmadığını gördük. Gençlerimizi inşaatlarda toza toprağa buladık veya gençlerimize yurt savunması dışında gelecek yaratmadık. Demek ki karar alıcıların bilmesi gereken; sürekli fabrikalara 5-10 bin insan doldurmak yerine sıra dışı, çarpıcı marifetli işgücünü yetiştirmek gerekiyormuş.”
Dünyanın en büyük havalimanı, dünyanın en büyük köprüsü veya Kanal İstanbul gibi büyük lüzumsuz yerlere paranın harcandığını ve kalmadığını dile getiren Alkin, “Covid-19 sürecinde bütün ülkeler milli gelirinin yüzde 10’unu halkına destek verirken bizde bu oran yüzde 3’te kaldı. Bu gerçek ile yüzleşmek isteyen var, yüzleşmek istemeyen var. Ama salgın bu gerçeği gün yüzüne çıkarmıştır” diye konuştu. Şu anda sadece dijital ortamda fark yaratan şirketlerle, mal ve hizmet üretimi yapan e-ticaret, lojistik firmalarının ayakta kaldığını hatırlatan Alkin, üretim ve yatırımın olmadığı bu dönemde işsizliğin yükselmesinin sürpriz olmayacağını kaydetti.
“Para basılabilir, borç da alınabilir”
İktisadın 150 yıllık geçmişine takılmış uzmanlar olduğunu söyleyen Alkin, son dönemlerde para basmanın enflasyon yaratacağına ilişkin söylemin bu fikirlerden kaynaklandığını ileri sürdü. Alkin, “Para basarak enflasyon olur mu? Ne kadar basılması düşünülüyor. Eğer 20 milyar dolar basmaktan bahsediyorsak bir sorun olmaz. Dünyada para arzı var. Bu dönem var gücümüzle ekonomiyi ayağa kaldırmak için ya para basacağız ya da borç alacağız. Diğer bir konu da Uluslararası Para Fonu (IMF). IMF’den borç alınması konusunda da toplumumuzda farklı bir yaklaşım var. IMF’den borç almak onun boyunduruğu altına girilmesi olarak görülüyor. Oysa kabahat borç almak değil, borç alır hale getirmektir. Muhtaç hale geldik. Nasıl? Kamunun lüzumsuz büyümesi ve harcaması yüzünden. Ancak kamuyu küçülterek sağlıklı bir ekonomiye geçebiliriz. Ama bu gerçekleşmeyecek” bilgisini verdi.
“Devlet kapitalizmi başlayacak”
Emre Alkin’e göre bu dönemden çıkmak için Türkiye dahil birçok devlet, şirketleri kısmen veya tamamen kamulaştıracak. Bunun sıkıntılı bir süreç olacağına değinen Alkin’e Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki kamu-özel sektör işbirliğinde gerçekleşen kalkınma modelini hatırlattığımızda ise görüşlerini şöyle aktardı: “Cumhuriyetin ilk yıllarında özel sektör henüz yoktu. Dolayısıyla tüm mücadele özel sektörün yaratılması sürecine aracılık etmekti. Şu an yaşanan ise farklı bir durum yani: Devlet kapitalizmi. Gelinen aşamada liberalizmin doğru çalıştırılmadığını, kapitalizme tutsak edildiğini, iktidarın da kapitalizmi kendi lehine kullandığını görüyoruz. Ülke olarak büyük borçlarımız ve büyük sorunlarımız var. Covid-19 bu gerçekliği yüzümüze vurdu. Devletler bundan sonra kendilerine göre stratejik olarak tarif ettiği sektörlerde ana aktör olacak. Enerji, ulaşım, altyapı, sağlık bu alanların başında geliyor.”
Devletin kasasında bu kadar para olup olmadığını sorduğumuz Alkin şu yanıtı verdi: “Devlet, şirketleri borçlarıyla beraber haraç mezat alacak. Bu iyi bir durum değildir, insanoğlunun akıllanmadığının göstergesidir. Gelecekte devlet kapitalizminin faturasını yine bizler ödeyeceğiz.”
“Toparlanma U tipi olur”
Emre Alkin’e göre Türkiye ekonomisi 2020 için yüzde -0.5 ile +0.5 arasında bir performans ile yılı kapatacak. 2021 yılı için ise iyimser bir yaklaşım sergileyen Alkin, yüzde 5’in üzerinde büyüme ile yılın kapanacağını, 2022’de ise bu oranın yüzde 3.5-4.5 arasında olacağını öngördü. Değerlendirmesini ise şöyle yaptı: “Türkiye ekonomisinin büyümesi konut, kamu harcamaları, hizmetler ve sanayiye dayanıyor. Sanayinin milli gelire katkısının yüzde 23 ile sınırlı kaldığı bir model. Sanayide kritik önem taşıyan sektör otomotivdir. Mobilya sektörünün daralması elbette kötü ama bu sektör daralınca Türkiye’de büyüme düşmez. Ama otomotiv üretimi ile sanayi üretimi ve ekonomik büyüme eş anlı gider. Emlak sektörü de otomotiv gibi gayrisafi yurtiçi hasıla üzerinde etkili. Dolayısıyla emlak sektöründe de hareketli bir dönem olmayacak. Türkiye’nin U tipi olmasının sebebi Covid-19 sebebiyle bazı sektörlerin geç ayağa kalmasındandır.” Alkin yavaş toparlanacak sektörleri; ulaşım, havayolu, yapı malzemeleri, otomotiv ve oto kiralama, elektronik, eğitim, mobilya, emlak, mücevher/takı, otel ve konaklama olarak sıraladı, bu sektörlerin ise ancak senenin 4. çeyreğinde toparlanmaya başlayacağını dile getirdi.
Hızlı toparlanacak sektörler
Altınbaş Üniversitesi Öğr. Üy. Prof.Dr. Emre Alkin, hızlı toparlanma öngördüğü sektörleri ise “Sağlık, bankacılık, kamu, internet, TV, uzaktan eğitim, giyim, kişisel bakım, kozmetik, yiyecek-içecek” şeklinde sıraladı. Hızlı toparlanacak sektörlerin çoğunlukla hizmetler alanında olduğuna dikkat çeken ve “Hızlı büyüyecek sektörler milli gelire katkı yapanlar” diyen Alkin, “Pandeminin zirvesinden aşağı inilirken önce hızlı toparlanacak sektörlerin, sonra da yavaş toparlanacakların devreye girmesiyle Türkiye ekonomisi 2021 birinci çeyreğinde kendine gelecektir” değerlendirmesini yaptı. Avrupa ve Amerika’nın toparlanma çizgisi ile ilgili öngörülerini de açıklayan Alkin, “İtalya L tipi çizgide toparlanacak. Amerika’nın ise kendine özgü bir yapısı var. Dünya tüketiminin yüzde 33’ünü, ithalatın yüzde 17’sini yapan, dünya ekonomisinin yüzde 24’ünü oluşturan bir ülkeden söz ediyoruz. Amerika’nın daha önceki resesyonlardan kurtulma sürecine baktığımızda biraz uzun sürdüğünü görüyoruz. Ama dünyanın merkez bankası gibi davranan bir ülkenin çok geç olmadan ayağa kalkabileceğini söyleyebiliriz” dedi.
Prof.Dr. Emre Alkin: “Devlet kapitalizmi başlayacak”
Prof.Dr. Emre Alkin: “Devlet kapitalizmi başlayacak”
Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Emre Alkin, Türkiye ekonomisinin iyi bir yolda olmadığının Covid-19 süreciyle daha belirgin olarak gün yüzüne çıktığını belirtti.
Murat Avşar 5 Yıl Önce
Benim fikrim ve umudum var. Ülke olarak daha hızlı toparlanırız diye düşünüyorum. Kötü senaryolar ne kadar yazılırsa yazılsın bunlara rağmen. Ekonomi herzaman rakamlar değildir.