Ancak yerel ekonomi, kısa vadede bazı sorunlarla karşı karşıya:
- Yerel Devalüasyonlar: Türk Lirası (TL), 2015 yılında en büyük darbeyi alan para birimlerinden biri. (Tahmini yüzde 24) 2016’da geçiş etkisinin yüzde 10’luk daha değer kaybına yol açması bekleniyor ve volatilitenin yüksek kalacağı öngörülüyor. Yerel devalüasyonun 2015’te ihracat üzerindeki etkisinin büyük olması bekleniyor (örneğin; Ocak-Ağustos 2014’te mal ihracatı, TL bazında yıllık yüzde 10’luk artış kaydetmesine rağmen dolar bazında yıllık yüzde 9’luk düşüş yaşadı). Bunun sonucu olarak cari açık geniş kalırken daha da endişe verici bir şekilde net portföy yatırımı çıkışları finansman boşluğu oluşturuyor.
- FED Depremi: Türkiye, stresi göğüslemeye çalışıyor. Bozulan büyüme olasılıkları ve dış finansmana fazla bağlılık ve buna ek düşen emtia fiyatları. Büyümenin arkasındaki itici kalemlerin zayıf olması ve politika yapımındaki zorluklar nedeniyle Türkiye, Brezilya, Rusya, Nijerya ve Güney Afrika, FED’in faiz artırımından en fazla etkilenen ülkeler oluyor.
- Borç: Döviz bazındaki dış borç, önemli bir tehdit oluşturuyor. 2015’in 1’inci çeyreği itibariyle Türkiye’nin toplam dış borcunun yüzde 93’ü döviz üzerinden (gelişmekte olan ülkeler ortalaması yüzde 76). Döviz rezervleri Eylül ayında bir önceki yılın aynı dönemine göre 10 milyar dolar azaldığından bu durumla başa çıkılması daha zor. Özel sektörün borcu da hızlı bir şekilde artarken finansal olmayan kuruluşların aldığı borçların miktarı da 2010’dan bu yana sert bir artış kaydetti. Yine de finansal olmayan sektörün borcu, kamu sektöründeki mali konsolidasyon sayesinde benzerlerine oranla karşılanabilir durumda. Türkiye’de 2015’in 1. çeyreği itibariyle finansal olmayan kuruluşlar, haneler ve hükümetlerin borcu GSYİH’nın yüzde 112’si durumunda.
İhracat potansiyel ama gündem iyi okunmalı
Ludovic Subran, Türkiye ihracatında önemli bir ağırlığı olan Rusya’nın 2015’te yüzde -4’ün ardından 2016’da yüzde -3 ile önemli derecede ekonomik durgunluk yaşayacağını hatırlatıyor. Ancak Rusya olumsuzluğuna rağmen İran önemli bir potansiyel. Türkiye’nin 10’uncu (2012’de 3’üncü) en büyük ihracat pazarı olan İran, yeni fırsatlar ile oyuna geri dönüyor. Türkiye’nin 2015 ve 2016’da İran’dan elde edebileceği ihracat gelirinin 260 milyon dolar olmasının öngörüldüğünü aktarıyor.
Subran, Avrupa’daki iyileşmenin Türkiye’nin ihracatının yüzde 50’sinde artış sağlayabileceğini düşünüyor. Subran, “Düşük petrol fiyatları ve düşük enflasyon Avrupa’daki hanelerin reel safi gelirini canlandırarak, ithalatın artmasını sağlıyor” diyor. Türkiye için diğer bir avantaj; düşük petrol fiyatları. Subran, “2015’te varil başına 55 dolara gerilemesinin ardından fiyatların 2016’da varil başına 60 dolara ulaşması bekleniyor. Düşen petrol fiyatları sayesinde enflasyon aşırı yükselmedi. Bu etki geçici olduğundan 2016’da artan fiyatlara ve enflasyona hazır olun” uyarısında bulunuyor.
İhracat 2016’ya
Türkiye’de ihracat 2016’da 5.7 milyar dolarlık artış sağlayacak. 2015’teki 10.5 milyar dolarlık düşüşün yarısı telafi edilecek. Tekstil ve otomotiv sektörleri AB’deki iyileşmeden faydalanacak. Kimya, makine ve tarımsal gıda sektörleri ise MENA’daki fırsatları yakalayabilir. Subran, “Otomotiv, kimya; plastik ve kauçuk sektörlerinin yanısıra makine ve ekipman sektörleri de ihracatta pazar paylarını genişletmeye devam edecek. İşlenmiş gıdalar, tarımsal ürünlerin yerini aldıkça tarımsal gıda sektörü de ihracattaki pazar payını genişletiyor. Altın ticaretinin önemli seviyede olması, altın ve altın fiyatlarının normal iş döngüsünü takip etmemesi nedeniyle metal sektöründeki volatiliteyi açıklıyor. Hayal kırıklığına uğratan istisna, elektronik ihracatının payının daralması” açıklamasını yapıyor.
Tarımsal gıda üretimi 2015-2016’da yıllık yüzde 2.5 büyüyecek ama bunun avantajları zayıf TL’nin etkisiyle fazlasıyla dengelenecek.
Risklere dikkat
FED’in faiz artışı, Çin’deki yavaşlama ve emtia fiyatlarındaki düşüş global ticarette daralmaya neden oluyor. Subran, global ekonomide 3D (Debt:Borç, Demand:Talep, Disruption:Bozulma) bir duvara çarptığımızı düşünüyor.
Subran, şöyle detaylandırıyor: “Borç: Yüksek seviyede kamu ve özel sektör borçlanma harcamalarını kıstı ve kredi geri ödenmeme ihtimalini artırdı. Gelişmekte olan ülkeler için döviz borcunun artması riskin de artmasına neden oluyor. Talep: Global talep, deflasyon ve içe dönük (yerelleşme) ülkeler nedeniyle daralmış durumda. Gelişmiş ülkelerde olumlu maliye politikaları gözlemlenmiyor. Bozulma: Kur kırılganlığı devam ediyor ve gelişmekte olan ülkelerin tümünü etkiliyor. Değişen para politikaları, eş zamanlı olmayan döngülere katkıda bulunuyor. Çok sayıda politik risk mevcut: seçimler, sosyal sıkıntılar, kurumsal krizler.”
Türkiye’deki şirketler için fırsatlar
Fırsat 1: Enerji değer zincirinde yukarı tırmanış
2001’de ilk düzenlemenin uygulamaya alınması ve stratejinin hızını koruması ile tamamen yenilenebilir enerji üçe katlandı. 2023’teki yenilenebilir enerji üretimi hedefleri arasında 20.000 MW’lık rüzgar gücü ve 5.000 MW’lık yeni güneş enerjisi yeralıyor.
Fırsat 2: Tarımsal gıda: Negatif fiyat etkisinin aşılması için yeni pazarların geliştirilmesi.
Tarımsal gıda üretimi 2015-2016’da yıllık yüzde 2.5 büyüyecek. Ortadoğu ve AB, 2016’daki ihracat kazançlarının yarısından fazlasını temsil edecek.
Fırsat 3: Otomotiv: Avrupa pazarı için ana üretici rolünü teyit etmek.
Türk otomotiv sektörü, Avrupa pazarındaki rolünü pekiştirecek. Yerel üretimin yüzde 75’i ihraç ediliyor ve Euler Hermes 2016’da ihracat gelirlerinin 16 milyar dolar olmasını bekliyor.
Fırsat 4: Ulaşım: Yoldan havaya, hizmet aralığının çeşitlenmesi gerekiyor.
Karayolu ulaşımında büyüme devam ediyor ancak 2006’daki yüzde 5’lik ortalamaya göre 2014’te yüzde 1 ile daralma görülüyor. Son 12 ayda yüzde 19’luk büyüme ile en hızlı büyümenin tadını çıkaran şirket Türk Hava Yolları (kilometre başına düşen yolcu başına ciro büyümesi).
Global ekonomi kötünün iyisi. Türkiye ise fırsatlara odaklanmalı
Global ekonomi kötünün iyisi. Türkiye ise fırsatlara odaklanmalı
“Global görünüm ileride engebeli bir yol olduğunu gösteriyor. Gelişmiş ekonomiler iyileşme kaydederken gelişmekte olanlar da bozulma var. Türkiye’de ise zorlu 2015’in ardından 2016’da ekonomi ılımlı seyredecek” diyen Euler Hermes Baş Ekonomisti Ludovic Subran, uyarıyor: “Yerel ekonomi kısa vadede bazı sorunlarla karşı karşıya.”