Prof.Dr. Emre Alkin, Türkiye ekonomisinin 15 Temmuz’dan önce nasılsa aynı durumda olduğunu belirterek, Darbe Girişimi’nin ekonomiye önemli bir etkisi olmadığını; piyasalar, kredi mekanizması, dış ticaret, ödemeler dengesi, gümrükler ve kamunun aynı performansta çalışarak sıkıntıyı bertaraf ettiğini söylüyor. Alkin, “Farklı farklı kurumlardan bu kadar insan gönderilmesine rağmen devletin işleyişinde bir sorun olmadı. Bana sorarsanız devlet fazla büyümüş. Naçizane tavsiyem; madem ki bu kadar adam atıp varlığı aynen devam ettirdik, bu insanların yerine insan almasınlar. Bu süreci devleti küçültmek için fırsat olarak görsünler” dedi. Piyasada yaşanan dalgalanmaları ‘küçük ve normal’ olarak nitelendiren Alkin, Hükümet’in yeni bir süreç başlatacağını ve tarihte görülmemiş bir teşvik mekanizmasıyla üretimin destekleneceğini açıkladı. Alkin, görüşünü şöyle özetledi: “İyimser değil sadece realite olarak şunu söylüyorum: Darbenin ekonomiye yarattığı bir kırılganlık yok. Küresel ekonominin yarattığı kırılganlıklar ise varlığını devam ettiriyor.”
Alkin, iç piyasadan, ihracata bir dizi sorumuza şu yanıtları verdi:
KobiEfor: Darbe Girişimi’nin yabancı yatırımcıya etkisi ne olur?
Emre Alkin: Yabancı yatırımcı 2015 yılından beri küresel ekonomik sıkıntılar nedeniyle Türkiye ve Türkiye’ye benzeyen Hindistan gibi ülkelerde tedirgindi. Özellikle Türkiye’yi hedef alan bir olumsuzluk yok.
KobiEfor: Ekonomide sizin gördüğünüz kırılganlıklar var mı? Darbe bu kırılganlıkları nasıl etkiler?
Emre Alkin: 15 Temmuz öğlen vakti ekonomide ne gerçekler varsa bugün de aynı gerçekleri yaşıyoruz. FED’in faiz artışı, Euro Bölgesi’nin dağılıp dağılmayacağı gündemine geri döndük. O gün gündemden ne kadar etkileniyorsak bugünde aynı oranda etkileniyoruz. Yalnız şunu görmek gerekiyor. Türkiye’de bu işi yapmaya çalışan mihraklar dışarıda da güçlüler. 1990’lardan bu yana bu kişiler sadece Türkiye’deki kurumların içine girmemiş, aynı zamanda yurtdışındaki kurumların içerisinde de kök saldılar. Dolayısıyla etkileme gücü çok fazla. S&P’nin not düşürmesinin altında da böyle bir etkileme vardır. Buna uyanık olmak lazım.
KobiEfor: En çok haraketlilik dolar kurunda görüldü, orada ne olur?
Emre Alkin: Dolar ABD’nin parası değil. Beynelmilel bir paradır. İnsanlar risk iştahları artarsa elindeki dolarları satıp aktiflere girecekler. Risk iştahı yoksa elindeki aktifleri satıp dolara girecekler. Şimdi bunun yarışı var. Ama FED’in faiz artışı bir miktar dolara dönüş sonucunu yaratacak. Dolayısıyla paritenin önümüzdeki dönemlerde 1.10’u direnç olarak alma ihtimali var. Fakat şu da zannedilmesin Euro ortadan kalkacak da vs… Onları konuşmak için çok erken. Benim tek korkum Euro Bölgesi’nde yeniden çıkma olur mu? Oylama veya referandum başlarsa o zaman iyi olmaz. Euro Bölgesi bir ülkenin daha çıkmasına bakar. Yunanistan dahi çıksa Euro’nun sonu gelir.
KobiEfor: Euro birlikteliğinin dağılma ihtimalinin Türkiye’ye etkileri ne olur?
Emre Alkin: İngiltere yanlış yaptı. Bu sürece Yunanistan da katılırsa ardından Portekiz de çıkar. İspanya da çıkar. Zaten çıkma taraftarı çok. Böyle olursa da AB’deki bazı bölgelerin bağımsızlık ilan ettiğini göreceğiz. Bask Bölgesi, Katalanya Bölgesi gibi. AB liderlerinin AB’yi çok sıkı tutması lazım. Böyle olursa Türkiye en fazla ihracatı AB’ye yapıyor. Dolayısıyla Türkiye’nin diğer ülkelerin ulusal paralarına göre ihracatı kalibre etmesi gerekecek. O kalibrasyon sırasında canımız yanar. Çünkü neye göre alacağız. Türk lirasına olan paritelerine göre alacağız. Her şey baştan. Bankacılık işlemleri baştan revize edilecek. Paramparça olmayız ama çok iş çıkar bize.
KobiEfor: Üretim ekonomisine dönüşte öngörünüz nedir?
Emre Alkin: Aslında Hükümet seçim sürecinden sonra üretim ekonomisine dönüşün sinyallerini vermişti. Bir dizi reform da bu süreçte açıklandı. Ardından darbe geldi. Bunun atlatılmasıyla birlikte ekonomide yeniden toparlanma süreci başlayacaktır.
Ekonomiye ilişkin en önemli gelişme üretimi teşvik eden yeni bir teşvik paketinin açıklanacak olması. Çok değişik, bugüne kadar duyulmamış bir teşvik paketi olacak. Herkes müsterih olsun, çarpıcı, sıradışı bir şey açıklanacak. Teşvikler şirket bazına kadar inecek. Bu süreci; inşaatın rant süreci bitiyor şeklinde yorumlayamayız. Zira inşaatın rantı dünyada bitmemiş ki Türkiye’de bitsin. İnsanlar ister gayrimenkul ister menkul alırlar. İster yatırım yaparlar. Reel sektöre gönül verenler reel sektörde kalır. İnsanların özgürlüğüne laf etmiyorum. Türkiye bu özgürlüklere yatkın mı? Yani gayrimenkulden para kazanmak isteyene, reel sektörden para kazanmak isteyene bu güzelliği sunuyor mu? Bence sunacak. Hepsine birden.
KobiEfor: İnşaat sektörünü büyüten içerideki talepten ziyade Ortadoğu diyorlar, bu sektörde bir balon oluşumu sizce var mı?
Emre Alkin: İnşaat sektörünü 1980’den bu yana mı Ortadoğu büyütüyor? İnşaat Türkiye’nin tarihi kadar eski bir sektör. Türkiye’de İstanbul özellikle yıllar itibariyle de bakarsanız gayrimenkul fiyatları kolay kolay düşmüyor. New York’ta da düşmez, Londra’da da düşmez, Paris’te de düşmez. Düşürse az düşer. Nüfus arttıkça gayrimenkul sektörünün düşmesine imkan var mı? Türkiye şöyle bir yanlış yaptı; üretmek yerine gayrimenkulle inşaat ile büyümeye kalktı öyle bir model yok dünyada.
KobiEfor: Komşularla ilişkilerde yeni bir dönem başlıyor, Avrupa’nın ikamesi olmasa da Avrasya ne kadar önemli Türkiye için?
Emre Alkin: Türkiye kafasını sadece bir yöne dönme lüksüne sahip değil. Asya’ya dönecek Avrupa’yı unutacak veya Avrupa’ya dönecek Asya’yı unutacak lükse sahip değil. Dolayısıyla Avrasya doğru bir bölge. Ama bu Asya tarafını biraz dengeli tutmak lazım. Fazla Rusya’ya dönersek; Rusya’nın yönetim tarzı ve davranışları bize çok benzemiyor. Biz Ruslar gibi millet değiliz. Türk Cumhuriyetleri’ne bakınca da önemli kısmının Rus etkisi altında olduğunu görebiliyoruz. Ama Azerbaycan bize daha yakın. Atatürk’ün dediği gibi bize yakın bizimle aynı şeyleri hisseden milletleri boşlamamak lazım. Bunları etrafımıza toplayacağız ama Türkiye’nin hinterlandı Washington’dan Tokyo’ya kadar uzar. Yani bizim diplomasi yaparken şu ülkeleri dışarıda bırakalım, bu ülkelere yakın duralım lüksümüz yok. ‘Komşularla sıfır sorun’ deyip komşuların tamamı ile sorun yaşadığımız bir süreci geride bıraktık. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesine yani fabrika ayarlarına geri dönülmesi gerekiyor.
KobiEfor: Suriyeliler’in ekonomiye etkisi ne olur?
Emre Alkin: Suriyeliler’in durumu 1960-1970’lerde Türklerin Almanya’ya gidişinden farklı bir süreç. Almanya talep etti ve Türk işçiler Almanya’ya gittiler. Biz böyle bir mülteci akınını talep etmedik. Hazırlıksız yakalandık. Ne kadar hazırlık yapsak da bu hazırlıksız yakalanma süreci ekonomiye zarar verdi. Ancak diğer taraftan bakınca gelen mültecilerin tamamı bakıma muhtaç değil. Önemli bir kısmı da eğitim görmüş. Bence bu işin çözümü serbest piyasa ekonomisinden geçiyor. Bir kere bu bize sığınan insanların hukuki durumunu netleştirmek lazım. Bunlar mülteci sıfatında değiller, sığınmacılar. Bunların hukuki durumunu ortaya koymak gerekiyor.