Ekonomist Prof.Dr. Öner Günçavdı: Ekonomik ittifak Türkiye’ye kazandırır
Ekonomist Prof.Dr. Öner Günçavdı: Ekonomik ittifak Türkiye’ye kazandırır
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Öğretim Üyesi Prof.Dr. Öner Günçavdı Türkiye’nin inşaat ekonomisinden sıyrılarak yeni bir büyüme olacak. Türkiye’nin farklı farklı görüşteki insanlarını ideoloji değil ekonomi birarada tutar. Seçimlerden ister koalisyon çıksın ister tek parti; birleştirici dili olan yeni bir lider, Türkiye’yi sürdürülebilir ekonomi patikasına sokar” dedi.
“Büyümedeki ağırlığın ülkeye döviz geliri temin etme olasılığı daha yüksek olan sanayi faaliyetlerine kaydırması yerinde olurdu.”
“Türkiye’de büyüme giderek daha fazla hizmet sektöründeki iktisadi faaliyetlerin katkısıyla sağlanırsa bu büyüme modelinin gereksinim duyacağı mali kaynak ihtiyacının ülkeyi kronik bir enflasyon sarmalı ve/veya dış borç sorunuyla karşı karşıya bırakma ihtimali yüksektir.”
Yukarıdaki ifadelerden de anlaşılacağı gibi Prof.Dr Öner Günçavdı, ekonomide gerekli adımların atılmasında konjonktür olarak geç kalınan bir dönemde olduğumuzu söyledi. Ak Parti’nin 2002’den başlayan ve 2015 yılına uzanan ekonomi stratejisini belirli dönemlere ayırarak açıklayan Günçavdı: “Türkiye ekonomisi 2002’den bu yana izlenen politikalar ve sonuçları açısından bir bütünlük göstermiyor. Geçmişe bakıp da; 13 yıllık süreci tamamen kötü veya iyi diyemiyoruz. Bu değerlendirmeleri yaparken Türkiye’de izlenen iktisadi modelin dünyada değişen konjonktür ile uyumuna bakmak lazım” dedi. Kısaca özetlenirse de; 2002 ve 2007 yılları arası iyi bir yönetim şekli var. Zira dünyadaki likidite bolluğu iyi kullanıldı ve reformlar ülkeye ivme kazandırdı. En önemlisi de mali istikrarsızlık yok edildi. Bu dönemi diğerlerinden ayıran bir takım yenilikler de yaşandı: “Siyasi olarak başarılı kabul ettiğimiz dönemde insanların gelirleri ve tüketim kabiliyeti arttı. Yüksek enflasyon ve faizler nedeniyle insanlar tüketim yapamıyordu. Parası olan faize yatırıyor, tüketimi erteliyordu. Enflasyonun ve faizlerin düşürülmesiyle fon açığı ortaya çıktı. Bu kaynaklar kamu hizmetlerine ve vatandaşa yansıtılmaya çalışıldı. Ve bu dönem arz yönlü büyüme sağlandı. Bizim de bugün arzuladığımız büyüme modeli budur.”
Paraları inşaata gömdük
Konjonktürden kaynaklı olarak gelen kaynakların ağırlıklı tüketimin finansmanında kullanıldığını ve kantarın topuzunun kaçırıldığını aktaran Günçavdı, “Bu yöntem ise cari açığı beraberinde getirdi. Aslında inşaat sektörü ana kalem büyüme stratejisi oldu. Bu dönem de kaynağın direkt tüketime plase edilmesinin önü kesilebilirdi. Ama bankacılık sektörünün kara ihtiyacı vardı. Büyük bir krizden çıkılmıştı ve bu zararların telafisi gerekiyordu. Bu çok yönlü denklem çözülemedi” diye konuştu. 2008 krizinin ise ekonomiden ziyade siyasiler üzerine büyük etki yaptığını, reform döneminin bu krizle ortadan kalktığını ve arz yönlü büyümeden talep yönlü büyümeye geçildiğini, 2011’den sonra ise tüm makro dengelerin değişmeye başladığını aktardı.
Ak Parti’nin iktisadi ittifakı tamamlandı
Tüm siyasi partilerde olduğu gibi Ak Parti’nin bir ekonomik ittifak olduğunu belirten Günçavdı, şunları söyledi: “Siyasi partiler, ekonomik inandırıcılığı sağlar ve rantın paylaşımında bir model ortaya koyarsa geniş kitlelerin desteğiyle iktidar olur. Siz o ittifakı milliyetçilik veya dinle sağlayamazsınız. İdeolojiler ise ekonomik ittifakın üst yapısıdır. Dolayısıyla Ak Parti’nin bu ittifakları tekrar kurabilme imkanı yoktur. Yeni bir model ortaya koyamamaktadır. Sürdürdüğü modelin çıkmaz olduğu görülmektedir. Ama bu modelle devam ederseniz ne olur? Ekonomi kötü olur. Model topluma empoze edildiğinde ise diktatörlük olur. Bu inatlaşma Türkiye’yi otoriter bir rejime doğru götürür.” 7 Haziran seçimlerinden sonra toplumsal grupların arasında bir koalisyonun kurulması gereğinin ortaya çıktığını hatırlatan Günçavdı, şu bilgileri verdi: “Ancak böyle bir gerçeği kabul etmek istemeyen kesimler koalisyonların ekonomik performansı olumsuz yönde etkilediğine vurgu yaparak kamuoyu algısını yönlendirmeye çalışıyor. Oysa bu koalisyonların ekonomik performansının düşük olmasının sebebi; siyasi olmaktan ziyade daha çok koalisyon döneminde uygulanacak büyüme modelinin mali kaynaklarının sınırlı olmasından kaynaklanıyor.” Türkiye’de müzmin sorunun siyasetten ziyade ekonomik tercihten kaynaklandığını dile getiren Günçavdı, “Taşı, toprağı seven, hizmetler sektörü ve iç taleple büyüyen bir ekonomiyiz” diyerek stres altında kalmadan üretim modeline geçilmesini önerdi.
Refahımızdan fedakarlık
Geçmişin bolluk döneminde bir takım sıkıntıları gidermek için önemli bir harcama yapıldığını aktaran Günçavdı, “Ekonomide yaşanılanlara üzülmeyelim. Çünkü biz hak edilmemiş refahı tüketmiştik. Onu ödeme zamanı geldi. Bugün yaşananları geçmişte öngörmemiz gerekiyordu. Çünkü bir ekonomide cari açık varsa bilin ki dolar kuru normal gitmiyordur” diye konuştu. Şirketler açısından zor bir döneme girildiğini ifade eden Günçavdı, borç yükü yüksek olan işletmelerin bu dönem tasfiye olabileceği uyarısında bulundu.
Kalkınmanın yolu bölgesellikten geçiyor
Türkiye ekonomisinde kalkınmanın yolunun bölgesellikten geçtiğinin unutulmamasını isteyen Öner Günçavdı, hep ötelendiği için zurnanın zırt dediği yere bir türlü parmak basılmadığını aktardı. Kaynağın üretildiği yerde tüketilmesi, bölgesel ticaret merkezleri kurularak birbirine entegre edilmesi, Trabzonlu bir üreticinin İstanbul veya Ankara yerine Diyarbakır veya Mardin’i düşünmesi gerektiğini savunan Günçavdı, “Bölgeler birbiriyle izole olmuş. Her şehir İstanbul’a entegre. Oysa bölgeler arası entegrasyon olsaydı Güneydoğu sorunu veya 15 milyonluk İstanbul sorunu olmazdı” diye konuştu. Ekonomide yaşanan çıkmazın en iyi ihtimalle 2017 yılına kadar süreceğini öngören Günçavdı, bu tuzaktan kurtulmak için tedbirlerin biran önce alınmasını salık verdi. Bunun için siyasi mühendislik yerine siyasi liderliğe ihtiyaç duyulduğunu aktaran Günçavdı, şu noktalar değindi: “Ayrıştıran değil birleştiren ve bu birleşimden sinerji yaratan lidere ihtiyacımız var. Ortadoğu’nun halini görüyoruz. Bu insanları tutacak olan şey ideoloji değil ekonomidir. Bu nedenle seçimlerden ister koalisyon çıksın ister tek parti. Böyle bir lider olmadığı sürece Türkiye’ye sürdürülebilir ekonomi politikasını sunamaz.”
Konjonktür değişiyor ABD’ye dikkat
Şu sıralar içeride çok fazla siyasetin konuşulduğunu ve dünya ticaretindeki gelişmelerin gözardı edildiğine dikkat çeken Öner Günçavdı, şöyle uyardı: “Türkiye Gümrük Birliği’ne tabi bir ülke. Avrupa Birliği’nin 3. ülkeler ile imzaladığı tüm anlaşmalar Türkiye’yi bağlar. ABD ciddi bir kriz yaşadı ve aktif müdahaleler yapıyor. Dünya ticaretinde aleyhine işleyen unsurları ortadan kaldırmaya çalışıyor. Kendi üreticisine imtiyazlar sağlayacak bölgesel ticaret anlaşmaları imzalıyor. Asya-Pasifik ile Çin ile ve en son AB ile böyle anlaşmalar imzaladı. ABD proaktif hale geldi. Uluslararası örgütlerin sunduğu ticaret model yerine birebir daha aktif olduğu yeni yapılar kuruyor. Bunlar Türkiye’nin aleyhine işleyecek gelişmelerdir. ABD, geçmişte ihraç ettiği sermayeyi geri çekme politikasına gidiyor. Türkiye ekonomisinin giderek daralan bir ekonomide işlemesi imkansız Türkiye’deki siyasi belirsizlikler ise bu gelişmelere tuz biber ekiyor.”