KobiEfor Sanayi Ekonomi Dergisi

Türkiye rüzgar kurulu gücü Avrupa’da 5., dünyada 12. sırada; Türkiye rüzgar sektörü, yeni rekorlara imza atacak

DOSYA

Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB) Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Erden, rüzgar kurulu gücünde halen Avrupa’da 5., dünyada 12. sırada olan Türkiye’nin, 6 kıtada toplam 45 ülkeye ekipman ihracatı yaptığını söylüyor: “Son 15 yıllık dönemde önemli bir büyümeye imza atan ve bu çıkışıyla Türkiye’de ihracat öncülüğünde ipi ilk sıralarda göğüsleyen sektörlerden biri olarak rüzgar enerjisi sektörümüz her yıl 3 bin MW yeni kurulu gücü ülkemize kazandırabilecek kapasitededir.  Türkiye rüzgar sektörünün 2025’ten başlayarak 2026 ve 2027’de tekrar önemli rekorlara imza atmasını bekliyoruz.”

Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB) Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Erden, “Türkiye’de Ağustos 2024 itibarıyla işletmede 278 RES ve 4.360 rüzgâr türbini bulunmaktadır ve toplam rüzgar kurulu gücü de 12.909 MW seviyesindedir. Ülke kurulu gücümüzün Temmuz 2024 sonu itibarıyla 112.999 MW’a ulaştığı düşünülürse rüzgârın buradaki payının yüzde 10’u aştığını söyleyebiliriz” diyor.
İbrahim Erden, 2023 yılında kaydedilmiş olan 2.2 milyar dolarlık artı değerin de sektörün büyüklüğünü ortaya koymak açısından önemli bir gösterge olduğunu söylüyor: “Rüzgar enerjisi sektörü türbinden kanada, jeneratörden dişliye, kompozitten trafo merkezlerine kadar son derece geniş bir alanı kapsamaktadır. Bu da Türkiye ekonomisinin çevik kalmasında ve ayrıca büyümesinde bu tür stratejik bileşenlerin rolünü artırmıştır. Sektörün ihracata katkısı yüzde 80’lere yakındır. Yenilenebilir enerji sektöründe de hidroelektrik, güneş ve rüzgar halihazırda ilk 3 sırada bulunmaktadır. İstihdam için öngörülen rakam ise 25 bin civarındadır.”

6 kıtada toplam 45 ülkeye ekipman ihracatı
Türkiye rüzgar enerjisi sektörünün son 15 yılda ciddi bir ivme kat ettiğini ve artık otomotiv gibi, tekstil gibi lokomotif sektörlerden biri haline geldiğini vurgulayan Erden, şunları ifade ediyor: “Bunda öncelikli etken yenilenebilir enerji sektörünün gelişmesi adına son derece doğru şekilde kurgulanan birinci YEKDEM mekanizması olmuştur. Bu mekanizma sektörün büyümesi, güçlenmesi ve dünya çapında uluslararası standartlarda üretim yapabilmesinin önünü açmış ve teşvik etmiştir. Türkiye rüzgar kurulu gücünde halen Avrupa’da 5., dünyada ise 12. sıradadır. Almanya ve İspanya gibi rüzgar enerjisinde zaten ileri noktalarda olan pazarlar da dahil olmak üzere 6 kıtada toplam 45 ülkeye ekipman ihracatı yapar durumdayız. İhracatta en ön sıralarda yer alan Enercon, Nordex, TPI Composite, CS Wind ve Beyçelik Gestamp gibi uluslararası şirketler ve Ateş Çelik, Çimtaş, AEMOT gibi son derece güçlü ulusal şirketlerimiz mevcut. %65 civarındaki yerlileşme oranıyla da başı çeken rüzgar enerjisi sektöründe faaliyet gösteren firmalarımızın cirolarının %70-80’lik kısmı ihracat gelirlerinden oluşuyor.”
Her yıl 3 bin MW yeni kurulu güce doğru: İbrahim Erden, şu bilgileri veriyor: “Son 15 yıllık dönemde önemli bir büyümeye imza atan ve bu çıkışıyla Türkiye’de ihracat öncülüğünde ipi ilk sıralarda göğüsleyen sektörlerden biri olarak rüzgar enerjisi sektörümüz her yıl 3 bin MW yeni kurulu gücü ülkemize kazandırabilecek kapasitededir. Ne yazık ki Covid-19 sonrası yaşanan sıkıntılar, ardından gelen Rusya-Ukrayna Savaşı’nın etkileri ve dünyada yaşanan ekonomik yavaşlama, bu alanda çok iddialı hedefler olmasına karşın rüzgar sektöründe genel bir yavaşlamaya yol açmıştır. Bundan yalnızca 4 yıl önce 1.700 MW’tan fazla kurulu güce imza atmış olan sektörümüz 2023’ü son 10 yılın en düşük kurulum oranıyla kapatmıştır. Ancak bu konuda önemli bir potansiyelimiz ve ayrıca ilan edilmiş kapasitemiz mevcut. Son iki yılda bu alanda ilan edilen kapasiteler sayesinde biz Türkiye rüzgar sektörünün 2025’ten başlayarak 2026 ve 2027’de tekrar önemli rekorlara imza atmasını bekliyoruz. Bu hem yarattığımız artı değeri ve ihracatı hem de kendi ülkemizin yeni rüzgar kurulu gücünü gözle görülür biçimde artıracak. Şu anda rüzgarda 13 bin MW toplam kurulu güç seviyesindeyiz ama özellikle 19 bin MW’lık depolamalı rüzgar kapasitesi tahsisiyle bu rakamlar birkaç yıl içinde hızla ivme kazanacak.“

“Süper İzin Kanunu geliyor”
Rüzgar enerjisi finansmanı: İbrahim Erden, sektörün sorunlarına da değiniyor: “Sektörde halihazırda yaşanan üç ana sorun; finansman, izin ve proje süreçleri ve ayrıca ileriye dönük düzenli kapasite açıklamaları yani öngörülebilirlik konusudur. Her ne kadar oldukça güçlü bir sanayimiz olsa da ve hem bu özelliğimiz hem de coğrafi yakınlığımız nedeniyle Avrupa’nın rüzgar tedarik zincirindeki en güvenilir partneri konumunda bulunsak da sürdürülebilir finansman seçenekleri konusu sektörün çözüme kavuşturulmasını beklediği ana başlıklardan biridir. Bir diğeri ise 6-7 yıla kadar yayılan ve en baştaki proje fizibilitelerini olumsuz etkileyen uzun izin süreçleridir. Bu süreçlerin kolaylaştırılması ve hızlandırılması adına TÜREB olarak bizlerin de önemli girişimleri oldu ve Bakanlığımız şu anda bu yönde bir ‘süper izin kanunu’ hazırlığı içerisinde. Bu kanun sayesinde proje izin süreçlerinin 12 ila 18 ay içerisinde tamamlanması hedefini gerçekleştirebilirsek bu sektörümüze çok ciddi bir ivme sağlayacaktır. Ayrıca, halen açıklanmış olan 19 bin MW seviyesindeki depolamalı RES kapasitesinin yanı sıra sektörde düzenli olarak örneğin; 5, 10 yıllık süreler için ilan edilmiş kapasite ilanları yapılırsa da hem yerli ve yabancı yatırımcının yatırım yapma isteği artacak hem de yerli sanayimize sağlamamız gereken sürdürülebilir iş hacmine cevap verilmiş olacaktır.”

“OSB’lerde daha fazla rüzgar ve güneş enerjisi kullanımı teşvik edilmeli”
Türkiye’de Organize Sanayi Bölgeleri’nin (OSB’lerin) verimli enerji kullanımı ayrıca yenilikçi enerji çözümleri konusunda oldukça ilerlemeci bir tutum izlediğini vurgulayan İbrahim Erden, “OSB’lerde daha fazla oranda rüzgar ve güneş kaynaklı enerji kullanımının teşvik edilmesi hem emisyon hedeflerimize büyük katkı sağlayacak hem de sanayicimizin elini ‘sınırda karbon vergisi’ gibi uygulamalarda güçlendirecek ve ihracat oranlarımızda stabilizasyon hatta artış sağlayacaktır” diye konuştu.
“Sanayiciler, rüzgar konusunda çekingen kalıyor”: Sanayicilerimizin lisanssız güneş yatırımları konusundaki ilgisini takip ederken rüzgar konusunda biraz çekingen kaldıklarını gözlemlediklerini belirten Erden, bunda geçmiş dönemde lisanssız rüzgar başvurularında talep edilen bazı belgelerin sağlanması için ihtiyaç duyulan uzun süre ve rüzgar projelerinin yapılması için gereken ölçüm ve ön mühendislik çalışmalarının sanayicileri endişelendirmesi ve bir risk algısı oluşturmasını bazı önemli sebepler olarak sıralıyor: “Fakat, özellikle rüzgar açısından zengin ve arazi temin problemi yaşanan bölgelerimizde güneş ile rüzgarın beraber değerlendirilmesinin sanayicilerimiz için büyük avantaj sağlayacağını vurgulamak isterim. Bu noktada, sanayicilerimiz ilgili mühendislik ve danışmanlık firmalarımızla yapacakları ön görüşmelerde rüzgara vurgu yaptığı ölçüde bu teknolojiyle ilgili ihtiyaç duydukları bilgiye ulaşabilir ve yatırımlarla beraber ekonomik faydasını da görebilir. İhtiyaç duyabilecek tüm sanayicilerimiz için biz Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği olarak da destek vermeye ve gerek oldukça yetkili üyelerimizi de bilgi sağlamak üzere yönlendirmeye hazırız.”
Rüzgar enerjisi finansmanında bankalar ciddi destek sağlıyor: İbrahim Erden, bu noktada bankaların rüzgar yatırımları konusunda yüksek bir farkındalığı olduğunu ve bu yatırımlar için de yurtiçi ve yurtdışı kaynakları kullandırmak için destek sağladıklarını vurguluyor.

Rüzgar enerjisi teknolojilerinde son trendler
İbrahim Erden, rüzgar enerjisi teknolojilerinde son trendler hakkında da şu bilgileri veriyor: “Türbin teknolojileri hızla gelişiyor. Türbinlerin kanat uzunluklarının artması sayesinde tek bir türbinden alınan toplam verimin artırılması yoluna gidiliyor. Karasal rüzgar enerjisi yanında deniz üstü rüzgar enerjisi de artık önemli bir aktör olma yolunda ilerliyor, ki ülkemizin de bu alanda 2035’te 5 MW’lık bir deniz üstü rüzgar kurulu gücüne sahip olma hedefi var. Sadece türbin teknolojileri de değil sektörü kapsayan tüm alanlarda daha verimli ve daha çevre dostu çözümler kullanılması ön plana çıkıyor. Bu trendler ülkemizde de takip edilen ve uygulanan trendler ve Türkiye rüzgar teknolojileri geliştirilmesi açısından da giderek daha iyi bir noktaya geliyor.”
“Deniz üstü rüzgârda ilk fazda en az 5 bin megavatlık ilave bir kurulu güç hedefliyoruz” Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Dünya Bankası Enerji Dönüşümü Çalıştayı’nda, yenilenebilir enerji alanında yeni hedefleri anlattı. Yenilenebilir enerji kurulu gücünde Türkiye’nin dünyada 11., Avrupa’da 5. sırada olduğunu belirten Bayraktar, “Çok iddialı bir yenilenebilir gelişim programımız var. Türkiye, yenilenebilir kurulu gücüne her yıl mutlaka 5 bin megavatlık güneş ve rüzgâr kapasitesini ilave etmeli. Bunu 2035 yılına kadar planlamış durumdayız” dedi.
Bayraktar, bunun dışında deniz üstü rüzgâr ile ilgili ilk fazda 5 bin megavatlık bir hedefleri olduğunu kaydetti: “Yüzer güneş santralleriyle alakalı bir kanuni düzenleme geçti. Barajlarımızın üzerindeki alanları değerlendirerek yüzer GES’lerle toplam kurulu gücü biraz daha arttırmayı hedefliyoruz. Burada daha somut, net önümüzdeki 10 yıl için bir hedef ortaya koyacağız.”
10 milyar dolarlık yatırım: Yenilenebilir enerji alanındaki bu hedeflere ulaşmada şebekenin ihtiyaç duyduğu yatırımları da yapmak gerektiğini vurgulayan Bayraktar, “Bu anlamda iletim sistemimizi genişletmek, artan bu ihtiyacı karşılayacak yeni yatırımları, kapsamlı yatırımları yapabilmek için 10 yıl içerisinde de yaklaşık 10 milyar dolarlık bir yatırım hedefimiz var. 2030 Enerji Stratejisi doğrultusunda 20 milyar dolarlık bir yatırımla enerjide yüzde 16’lık bir tasarruf ve aynı zamanda yaklaşık 100 milyon tonluk bir karbon emisyondan da kaçınmayı hedefliyoruz” diye konuştu. Bakan Bayraktar, mevcut proje portföyünün yanı sıra enerji dönüşümünü hızlandırmak için Dünya Bankası ve uluslararası finansal kuruluşlarla işbirliğini çok daha ileri götürmek istediklerini ifade etti.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.