Dünya’nın ve Avrupa’nın önemli tedarik zinciri üslerinden biri olma yolunda önemli adımlar atan ve ihracatının yarıya yakınını Avrupa Birliği ülkelerine yapan Türkiye için; özellikle lojistik ve taşımacılıkta karbon emisyonlarını düşürmek, karbon salımını azaltmak, çevreye verilen zararı en aza indirmek ve hatta sıfırlamak, yenilenebilir enerji ve sürdürülebilir alternatif yakıtlar kullanmak; özetle ‘Yeşil Lojistik’ çok önemli. Karayolu, demiryolu ve havayolu taşımacılığının yanısıra denizyolu taşımacılığı açısından sektörün sürdürülebirliği, çevredosu ve rekabetçi olabilmesinin adresi; ‘Yeşil Lojistik ve Yeşil Limanlar.’ Karbon emisyonunu azaltma ve sürdürülebilirlik hedefiyle; farklı taşıma türlerinin kombinasyonu, yakıt karışımındaki değişiklikler, sürdürülebilir taşımacılık türlerinin daha yaygın kullanımı, dijitalleşme ve yeşil dönüşümü teşvik mekanizmaları, ‘Yeşil Lojistik ve Yeşil Limanlar’ pazarının hızla büyümesini sağlıyor. Çevredostu uygulamalar aynı zamanda ciddi prestij de kazandırarak hem ihracatçı hem de sektördeki şirketlerin rekabet gücünü artırıyor.
UTİKAD (Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği) Yönetim Kurulu Başkanı Ayşem Ulusoy, liman tesislerinin kentin merkezinde veya yakınında hizmet verdiğini, gemi ve liman operasyonlarından kaynaklı kirliliğin şehir yaşamını ve insanları olumsuz etkilediğini belirterek, “Yeşil Liman projesi kapsamında yapılacak çalışmalar neticesinde belirlenen şartları yerine getiren ve bunları Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Deniz Ticareti Genel Müdürlüğü’ne sunan liman tesislerine ‘Yeşil Liman’ unvanı verilmektedir” diyor.
Yaşanan veya yaşanması muhtemel çevre kaynaklı olumsuzlukların giderilmesi ve mümkün ise ortadan kaldırılmasının çevreye daha duyarlı liman tesislerinin ülkeye kazandırılması gerektiği düşünülerek ‘Yeşil Liman (Green Port)’ projesinin Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Deniz Ticareti Genel Müdürlüğü bünyesinde başlatıldığını aktaran Ulusoy, liman işletmelerinin gönüllüğü esasına dayanan uygulamanın sürdürülebilir ve yeşil politikalar çerçevesinde yapılan, sektörlerinde çevre duyarlılığı ve sürdürülebilirliği gündemine alan firmaların girişimleri olarak ön plana çıktığını söylüyor: “Bu uygulamanın geliştirilmesiyle ilgili çalışmalar kapsamında, Yeşil Liman sertifika programına yönelik ulusal mevzuatın yayımlanması ile hem çevre dostu, iş sağlığı ve güvenliğine önem veren, sürdürülebilir, hem de rekabetçi liman tesisleri oluşturulması amaçlanıyor. Denizcilik sektöründen kaynaklanan zararlı emisyonların azaltılması ve yeşil denizciliğin desteklenmesine yönelik çalışmalar kapsamında, düşük emisyonlu alternatif yakıtlarla çalışacak yeni gemilerin inşası veya mevcut gemilerin bu şekilde dönüşümü, liman tesislerinde liman elektriği ‘coldironing’ ile ilgili altyapı kurulması gibi gemilerimizde ve limanlarımızda kullanılacak yenilikçi teknolojilere finansal destek mekanizması oluşturulmaktadır. Şu ana kadar Türkiye’de yeşil liman ölçütlerini sağlayabilmiş limanlar arasında Aksa Limanı, Altıntel Limanı, Bodrum Kruvaziyer Limanı, Borusan Limanı, Egeport, Evyapport, Kumport, Limakport, Marport, Petkim, Solventaş, Asyaport, Port Akdeniz, Hopaport, Limaş Limanı, Limak İskenderun Limanı, Mardaş Limanı, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Yeşil Liman şartları ve ölçütlerini yerine getirdi ve sertifikalandırıldı.”
Elektrik kullanımında indirimli tarife talebi: Ayşem Ulusoy, bir diğer engelinse limanlarımızda fosil yakıta alternatif olarak kullanılan elektrik kullanımının pahalı tarife üzerinden liman işletmelerine sunulması olduğunu söylüyor: “İndirimli tarifeden faydalanabilmesi için sanayi abone grubu tarifesine geçilmesi gerekmekte ve üretim raporu sunulması talep edilmektedir. Ancak limanlarda üretim yapılmadığından üretim raporu sunulması mümkün değildir. Yüksek elektrik fiyatları fosil yakıta alternatif olacak elektrik kullanımını yüksek maliyetli hale getirmektedir. Şirketlere ve ülke ekonomisine faydalarını sıralamak gerekirse; düşük enerji ve su kullanımını, atık yönetimini ve hava kalitesini artırmasıyla masrafları düşürmenin yanı sıra toplumsal ilişkilerin gelişimi ve yeşil olmanın prestiji… Ayrıca kargo elleçleme, ambalajlama ve depolama için uluslararası standartlara uyum zorunlu kılınmış, risk ve güvenlik tedbirleri uluslararası standartlar üzerinden tanımlanmıştır. Yük istifi, yük taşıması ve ambalajlanma için uluslararası standartların yanı sıra eğitimle ilgili ölçütler de belirtilmiştir. Bu durum, çalışma güvenliğini önceleyen, eğitimli personel yetişmesine uluslararası standartlarda, verimli çalışma modelinin öncelenmesini sağlamaktadır.”
TÜRKLİM (Türkiye Liman İşletmecileri Derneği) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Yeşil Dönüşüm Çalışma Grubu Başkanı Hamdi Erçelik, Dünya’da ve Türkiye’de liman tesislerinin kentsel alanlara yakın konuşlandığını belirterek, “Bu nedenle dünyada yaygın olarak yük ve gemi operasyonlarından kaynaklanan olumsuz etkilerin giderilmesi yönünde önlemler alınıyor. Bu kapsamda Türkiye’de çevreye daha duyarlı liman tesislerinin ülkeye kazandırılmasının gereği olarak T.C. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Denizcilik Genel Müdürlüğü tarafından ‘Yeşil Liman (Green Port)’ projesi başlatıldı. Bu proje kapsamında yapılacak çalışmalar neticesinde belirlenen şartları yerine getiren ve bunları idareye sunan liman tesislerine ‘Yeşil Liman’ unvanı halihazırda uzun süredir veriliyor” diyor.
“Türkiye’de 20 limanın Yeşil Liman (Green Port) sertifakası var”: Türkiye’de 200 civarında kıyı tesisi olsa da bildiğimiz anlamda limancılık faaliyeti veren limanların sayısının 100 civarında olduğunu aktaran Hamdi Erçelik, bu limanlar içinden 20 tanesinin T.C. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın ‘Yeşil Liman’ (Green Port) Sertifikası ile halihazırda belgelendirilmiş durumda olduğunu kaydediyor. Erçelik, yeşil liman politikasının, çevresel duyarlılığın artırılmasına yönelik bir kurum kültürü teşvikiyle limanın gelişimi ve operasyonlarında sürdürülebilir uygulamalar entegre edilmesini sağladığını ifade ediyor: “Bu kültür, liman çalışanlarının yanı sıra liman müşterilerine kadar da uzanıyor. Yeşil liman politikası 6 temel program bileşeni içeriyor. Bu bileşenlerin amacı ekosistemi ve deniz tabiatını korumak ve iyileştirmek, liman aktivitelerinin neden olduğu zararlı emisyonları azaltmak, liman ve kıyı suların temizliğini sağlamak, liman bölgesindeki kirli toprakların temizlenmesini sağlamak, liman çevresi paydaşlarının liman operasyonlarının ve çevresel programlara yöneliş işbirliği ve eğitimini yapmak, liman içi yapı tasarım, operasyon ve yönetim uygulamalarını gerçekleştirmek. 2022 yılında gelinen noktada Dünya’da çevre bilincinin giderek arttığı görülüyor. Özellikle limanların da lisanssız üretici olmasına izin veren yeni EPDK düzenlemesi ile yenilenebilir elektriğe geçiş ve elektrik dönüşümü limanlarımızda hızla sürüyor. Yakın gelecekte limanlarımızın bu dönüşümde öncü sektörler arasında yer alacağı açık.”
“Limanlarda yeşil dönüşüm çok önemli”: Hamdi Erçelik, limancılıkta verimlilik ve sürdürülebilirlik odağını birlikte sunan bir diğer başlığın ise ‘intermodal taşımacılık modelinin yaygınlaşması’ olduğuna dikkat çekiyor: “Ülkemiz sahip olduğu coğrafi konum gereği Çin veya Avrupa ülkelerine benzer nehirler aracılığıyla ara taşımaların yapılması mümkün olmuyor. Bu durumda bir diğer seçenek olan liman-demiryolu bağlantılarının gelecekte artacağını hem karbon emisyonlarına olan olumlu yönde etkisi hem de verimlilik, hız ve maliyet açılarından sağlayacağı avantaj açısından söyleyebiliriz. Bugün ve gelecekle ilgili bu ufuk turu dahilinde tüm limanlarımız fırsat ve gereklilikleri bugünden değerlendirerek 2050 yılında da Türk ekonomisine katkılarını artırarak devam edeceklerdir. 2050 yılı itibarıyla net sıfır sera gazı emisyonu hedefi Avrupa Birliği önderliğinde küresel olarak lojistik sektörünün karşı karşıya bulunduğu önemli konulardan. IMO’nun denizcilik için koyduğu 2050 yılı ile denizcilik sektöründe sera gazları emisyonlarının %50 azaltılması hedefinin de önümüzdeki 2-3 yıl içinde net sıfır emisyon hedefine dönüşmesi bekleniyor.
Deniz ve kara lojistik bağlantı merkezleri olarak limanlarda yeşil dönüşümün büyük önem taşıdığını kaydeden Erçelik, Türkiye’deki limanların birçoğunun elektrikli ekipman kullanımına geçmiş olsa da üretim kaynağının karbon ayak izi nedeniyle 2050 hedeflerini yakalamada yeterli olmayacağı ve limanların hızla bir dönüşüm içerisine girmesi gerektiğinin ortada olduğunu söylüyor: “Limanların kendi alanlarında öz tüketim amaçlı yenilenebilir enerji yatırımlarına ek olarak, liman dışı alanlarda da başta GES ve RES olmak üzere lisanssız olarak yenilenebilir enerji yatırımlarının hız kazanması bekleniyor. Ayrıca, limana yaşanan gemilere temin edilecek elektrik enerji altyapısının (Cold Ironing/On-Shore Power Suply) ve gemilere yeni düşük ve sıfır karbon içerikli yakıt ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik yatırımlar ileride limanların sırtına ağır yük getirecek, limanların enerji köprüleri olarak işlev görmelerini gerektirecek.”
Sektöre yönelik yeşil dönüşüm önerileri
UTİKAD Yönetim Kurulu Başkanı Ayşem Ulusoy, Avrupa Komisyonu tarafından taşımacılık ve lojistik sektörüne yönelik öne çıkan önerileri şöyle özetliyor: “Yenilenebilir enerji: Ulaştırma sektörünün 2030’a kadar elektrifikasyon, gelişmiş biyo-yakıtlar veya diğer sürdürülebilir alternatifler gibi yenilenebilir ve düşük karbonlu yakıtların kullanımı yoluyla yenilenebilir enerji payını yaklaşık %24’e çıkarması gerekecek. Yenilenebilir enerjilerin büyük ölçekli dağıtımını sağlamak için de altyapı ihtiyacı ortaya çıkacak. Havacılık ve denizcilik için sürdürülebilir alternatif yakıtlar: Uçakların, gemilerin ve bunların operasyonlarının verimliliğini iyileştirmek ve sürdürülebilir şekilde üretilen yenilenebilir ve düşük karbonlu yakıtların kullanımını artırmak için her iki sektörün de bu konudaki çalışmalarının ölçeklerini büyütmesi gerekecek. Karayolu için AB Emisyon Ticaret Sistemi (ETS): Komisyon tarafından gündeme alınan ETS’nin genişletilmesi, muhtemelen karayolu taşımacılığı emisyonlarını kapsayacak. Havacılık ve denizcilik için AB ETS: Komisyon, AB’nin en azından ETS’de AB içi havacılık emisyonlarını düzenlemeye devam etmesi ve AB içi deniz taşımacılığını ETS’ye dahil etmesi gerektiğini belirtmektedir. Araçlar için CO2 emisyonu performans standartları: Komisyon, otomobiller ve kamyonetler için 2030 CO2 emisyonu performans standartlarını yeniden gözden geçirmeyi ve bu standartları güçlendirmeyi planlıyor, 2022’de kamyonlar için 2030 standartlarının gözden geçirilmesi planlandığından kamyonlar şimdilik bu kapsam dahilinde değil. Araçlarda içten yanmalı motorların aşamalı olarak kaldırılması: Komisyon, otomobillerdeki içten yanmalı motorların AB iç pazarına arzının durdurulmasının gerekeceği zamanı değerlendirecektir. Şimdilik bu plan sadece konvansiyonel arabalarla ilgili olsa da Komisyon kamyonların da bu açıdan değerlendirmesi gerekeceğinden bahsediyor.
Lojistik ve taşımacılık sektörünün gündeminin en önemli maddelerinden; Çevredostu, sürdürülebilir ve rekabetçi; ‘Yeşil Lojistik ve Yeşil Limanlar’
Lojistik ve taşımacılık sektörünün gündeminin en önemli maddelerinden; Çevredostu, sürdürülebilir ve rekabetçi; ‘Yeşil Lojistik ve Yeşil Limanlar’
Türkiye ihracatının yarısına yakınını 2050’de Avrupa’yı karbon nötr bir kıtaya çevirmeyi hedefleyen Avrupa Birliği ülkelerine yapıyor. Dünya’nın ve Avrupa’nın en önemli tedarik zinciri üslerinden biri olma yolunda hızla ilerleyen Türkiye için lojistik ve taşımacılık sektörünün sürdürülebilirliği, çevredostu ve rekabetçi olabilmesi ise ancak ‘Yeşil Lojistik ve Yeşil Limanlar’ ile mümkün.