Yurtiçindeki altyapı yatırımlarının liman, hızlı tren, metro ve otoyol projeleri ile sürmesinin beklendiği belirtilen raporda, “Devam eden entegre sağlık yerleşkeleri ve hastane projeleri ile kentsel dönüşüm süreci ve konut satışlarının iç piyasaya canlılık katmaya devam edeceği değerlendirilmektedir” ifadesi kullanıldı.
2016 yılında yurtdışı müteahhitlik hizmetlerinin, ana pazarlardaki çalkantıların yanısıra Rusya ekonomisi kaynaklı risklerin etkisi altında kalmayı sürdüreceğinin değerlendirildiği analizde, “Düşen enerji fiyatlarının önümüzdeki dönemde de bazı büyük projelerin fizibilitelerini etkileyeceği ve sektörde global rekabeti attıracağı belirtilmektedir. Bu bağlamda değişen dinamikler Türk müteahhitlerini yeni pazar arayışlarına yöneltmektedir” denildi.
2016 yılında altyapı yatırımlarının liman, hızlı tren, metro ve otoyol projeleri ile sürmesinin beklendiği belirtilen raporda, “Devam eden entegre sağlık yerleşkeleri ve hastane projeleri ile kentsel dönüşüm süreci ve konut satışlarının iç piyasaya canlılık katmaya devam edeceği değerlendirilmektedir” ifadesi kullanıldı.
Raporda; “Genel ekonomik performans ve inşaat sektörü arasındaki etkileşim, büyüme rakamlarında da gözlenmektedir. Sektör, ekonominin hızlı büyüme dönemlerinde çarpan etkisiyle daha hızlı bir tempo ile büyümekte ve büyümeye pozitif katkı yapmakta, ancak ekonominin durgunluk ve yavaşlama dönemlerinde de aynı korelasyon nedeniyle daha hızlı bir tempoyla küçülmektedir” denildi. Türk yurtdışı müteahhitlik hizmetlerinin ağırlıklı iş yaptığı ülkeler ile bu ülkelere yapılan ihracat hacmi arasında da benzer bir korelasyon bulunduğu aktarıldı. 2014'ün son çeyreği ile 2015'in ilk çeyreğinde gerileyen inşaat sektörü yılın üçüncü çeyreğinde ikinci çeyrek ile aynı oranda yüzde 1.90 oranında büyüme ile GSYH'ya 0.1 puan ile sınırlı düzeyde katkı sağlandığının belirtildiği Rapor’da; “GSYH içindeki doğrudan payı yüzde 5.7 olarak ölçülen sektör, 2015 yılı ilk 9 ay itibariyle yalnızca yüzde 0.4 oranında büyüme göstermiştir. 2013 yılında yüzde 30.2 oranında artan, 2014 yılında ise yüzde 11.2 oranında gerileyen kamu inşaat harcamaları düşüşünü 2015 yılında da sürdürerek ilk 9 ay itibariyle yüzde 2.6 oranında daralmış; 2014 yılında yüzde 9.6 oranında artan özel sektör inşaat harcamalarının artışı ise aynı dönemde yüzde 1.2 gibi sınırlı bir gelişme göstermiştir” bilgisi yeraldı.
Konut satış istatistikleri
Türkiye genelinde toplam konut satışları 2015 yılında bir önceki yıla göre yüzde 10.6 oranında artarak yaklaşık 1.3 milyon konuta ulaştı. Toplam konut satışındaki artış eğilimi, inşaat sektörünün canlılığını göstermesi açısından önemli sayılıyor. Ancak ekonomiye doğrudan katkı sağlaması açısından ilk satışlardaki seyir daha önemli bir gösterge olarak dikkatle izleniyor. 2015 yılında ilk satışlar yıllık bazda yüzde 10.5 oranında arttı ve 600 bin seviyesine ulaştı. 2015 yılında yabancılara satılan konut sayısı yıllık bazda yüzde 20.4 artışla 22830 oldu. Geçmişte konut alımı için tatil bölgelerini tercih eden yabancıların, yeni projelerin de etkisiyle İstanbul’a yöneldikleri görülüyor. 2015 yılında yabancılar İstanbul’da 7493, Antalya’da 6072, Ankara’da 599 konut alımı gerçekleştirdi.
Raporda, “2015 yılında 20 bin konuttan fazla satışla 5 milyar ABD doları düzeyinde gelir yarattığı değerlendirilen yabancılara konut satışı işlemlerinin önümüzdeki yıldan itibaren döviz kazandırıcı hizmet kapsamına alınmasına yönelik Ekonomi Bakanlığı tarafından çalışma başlatılmış olup, bu konuda Maliye Bakanlığı ile üzerinde uzlaşma gerektirecek hususlar olduğu ifade edilmektedir. Türkiye’ye döviz girdisi sağlayan bu faaliyet alanının tanıtım, fuarlara katılım, yurtdışı ofis vb. ihracat teşviklerinden belli bir oranda yararlanmasını sağlayacak sözkonusu düzenleme sektör için önem taşımaktadır. Bu nedenle Türkiye'ye önemli tutarlarda döviz girdisi sağlayan yabancılara gayrimenkul satışının, istismarı önleyen bir düzenleme ile döviz kazandırıcı hizmet kapsamına alınarak desteklenmesi yararlı olacaktır” görüşü bildiriliyor.
Konut ve gayrimenkul pazarını etkileyecek önemli konulardan bir diğeri de bu alanda oluşan rantın daha kontrollü, fırsat eşitliğine dayanan ve şeffaf şekilde yönetilmesi gerektiğine yönelik Hükümet kanadından gelen görüşler. Konjonktürdeki gelişmeler, mevzuat değişiklikleri vb. etkenler nedeniyle gayrimenkul sektöründe kısa sürede oluşan rantların yönetilmesine ilişkin ekonomi yönetimi tarafından bazı düzenlemeler yapılmasına yönelik çalışmaların bulunduğu biliniyor. Ülkemizdeki konut açığı, özellikle büyükşehirlerde deprem vb. doğal afetlere karşı güvenli, çağdaş teknik şartlara uygun konut ihtiyacı dikkate alındığında bu konuda hakkaniyetli ve adil bir yaklaşım benimsenmesi gerektiği ve sektörün temsilci kuruluşları ile işbirliği içerisinde çalışmaların yürütülmesi gerektiği değerlendiriliyor.
Yapı İzin İstatistikleri ilk konut satışlarına ilişkin istatistikler konut talebini gösterirken yapı izin istatistikleri, ruhsat alımları ile beraber hangi miktarda konutun tamamlanmakta ve kullanıma hazır hale gelmekte olduğunu, başka bir deyişle konut arz durumunu gösteriyor. Belediyeler yılın ilk 9 ayında toplam 516 bin konut için yapı kullanım izni verdi. İlk 9 aydaki ilk elden konut satışı ise 423 bin olarak kaydedildi. 2015 yılının ilk 9 ayına ilişkin veriler, konut sektöründe arzın talebin oldukça üzerinde olduğunu, ancak konut stoklarında halen belirgin bir sıkıntı olmadığını gösterir nitelikte.”Analizde öne çıkan değerlendirmeler şöyle:
Yatırım ortamı güçlendirilmeli: Bu süreçte, yeni Hükümet tarafından etkin bir ekonomik ve sosyal reform programının uygulamaya konması ve yatırım ortamının güçlendirilmesi; sektörde beklenen toparlanmanın sağlanması adına hem altyapı yatırımlarının sürekliliği, hem uluslararası finansman boyutu açısından kritik önem taşımaktadır.
Küresel riskler varlığını artırarak sürdürüyor: 2015 yılı, Amerikan Merkez Bankası'nın (FED) yıl boyunca izlediği para politikasının küresel risk iştahında düşüş yaratması, zayıf küresel ekonomik aktivite, emtia fiyatlarındaki çöküş ve buna bağlı olarak petro-dolar ülkeleri para piyasalarında devalüasyon ve Çin ekonomisinde ortaya çıkan yavaşlama eğilimi ile küresel ekonomi açısından zorlu geçerken yeni bir yılın eşiğinde de geleceğe dönük küresel risklerin varlığını artarak sürdürdüğü gözlenmektedir.
Jeopolitik riskler de fiyatlanmaya başlandı: Avrupa ve Ortadoğu arasındaki stratejik konumu nedeniyle savaştan kaçan insanların yarattığı göç dalgasından ve uluslararası terör saldırılarından payına düşeni Türkiye'nin de aldığı ortamda, küresel piyasalar ekonomik risklerle birlikte artan oranda jeopolitik riskleri de fiyatlamaya başlamıştır.
Dış finansman bağımlılığı algısı hassas: Türkiye'nin diğer gelişmekte olan ülkeler arasında pozitif ayrışmasını sağlayacak yeni hikayesinin etkinlikle hayata geçirilmesi gereken sosyal ve ekonomik reform programı olduğu dile getirilmektedir. Önümüzdeki dönemde Hükümet’in ağırlık vereceğini açıkladığı reform süreci ve gerçekçi, uygulanabilir hedefler ile birlikte ekonominin rekabetçi, verimli, dinamik ve uluslararası yatırım için daha uygun hale getirilmesi beklenmektedir.