Sanayi 4.0’a uyumlu bir altyapıya sahip ve üretim süreçlerinde dijitalleşmeyi pandemi öncesinde gerçekleştirmiş olan işletmeler, uzaktan erişimle verimli bir şekilde fabrikalarını yöneterek ve riski minimize ederek üretmeye devam ediyor. Bundan sonraki süreçte de dönüşüme bağlı olarak; Sanayi 4.0, yapay zeka, endüstriyel nesnelerin interneti, akıllı fabrika, dijital ikiz ve siber güvenlik kavramlarının çok daha fazla gündeme geleceğini söyleyebiliriz.
Dünya ekonomisi üzerinde söz sahibi olan güçlerin gelecek vizyonlarına baktığımızda; bilim ve teknolojiye hâkim, yeni teknolojiler üretebilen ve bilinçli kullanabilen, teknolojik gelişmeleri toplumsal ve ekonomik faydaya dönüştürme yeteneği kazanmış ülkeler olduklarını görüyoruz. Yüksek üretim kabiliyeti olan Türkiye’nin global pazarlarda büyük bir potansiyeli bulunuyor. Bu üretim kabiliyetinin sürdürülebilir olması için rekabet edebilir durumda olmak, rekabet için de üretim kalitesini artırırken maliyetleri düşürmek gerekiyor. Bunu sağlamak ise ancak dijital dönüşümle mümkün olabiliyor.
İçinde bulunduğumuz pandemi sürecinde üretim başta olmak üzere hayatın her alanında dijital dönüşümün zorunlu olduğunu çok daha derinden hissettik. Yaşadığımız bu süreçte dijital dönüşümü benimseyen kurumların faaliyetlerini hız kesmeden sürdürdüğünü görüyoruz. Sanayi 4.0’a uyumlu bir altyapıya sahip ve üretim süreçlerinde dijitalleşmeyi pandemi öncesinde gerçekleştirmiş olan işletmeler, uzaktan erişimle verimli bir şekilde fabrikalarını yöneterek ve riski minimize ederek üretmeye devam ediyor. Bundan sonraki süreçte de dönüşüme bağlı olarak; Sanayi 4.0, yapay zeka, endüstriyel nesnelerin interneti, akıllı fabrika, dijital ikiz ve siber güvenlik kavramlarının çok daha fazla gündeme geleceğini söyleyebiliriz.
Fabrikaların dijitalleştirilmesi süreci, işletmeler için ilk etapta masraflı görünebilir ancak işletmelerin organizasyon içerisinde insana mâl olmadan, pazardaki payını kaybetmeden ve hatta rakiplerinden pay alacak şekilde bir dijital dönüşüm stratejisi geliştirmesi bu yatırımın kısa sürede kendini amorti etmesini ve uzun vadede sürdürülebilir bir işletmeye dönüşümü sağlar. Dijital dönüşümü sadece teknolojik dönüşüm gibi algılamamak, kurum ve kuruluşların insan, iş süreçleri ve teknoloji unsurlarında gerçekleştirmesi gereken bütüncül bir dönüşüm olarak düşünmek lazım. Bu noktada Sanayi 4.0’ın en öncelikli ve hassas unsurlarından birinin insan kaynağı olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle genç ve dinamik bir nüfusa sahip ülkemizde, geleceği inşa edecek gençlerimizi Sanayi 4.0’ın gereksinimleri doğrultusunda yetiştirmemiz son derece önem kazanıyor. Böylelikle yeni dünya düzeninin farklı ihtiyaçlarına cevap verebilecek iş gücüne sahip olma fırsatını değerlendirebilir ve oluşan yeni iş olanaklarıyla gençlerimize istihdam imkânı sunarak ekonomiye katma değer sağlayabiliriz.
Sanayi 4.0’ın gereklerini hayata geçirmek için fabrikalarda robotlar dahil tüm makine ve sistemlerin birbiriyle çok hızlı ve kesintisiz bir şekilde haberleşmesi de kritik önem taşıyor. Dijital fabrikalarda pek çok veri, çok sayıda cihaz tarafından gerçek zamanlı olarak oluşturularak süreçlerin şeffaf bir şekilde görüntülenmesini sağlamak üzere paylaşılıyor. Bu sürecin başarısında endüstriyel haberleşme sistemlerinin bant genişliği büyük önem taşıyor.
CLPA’nın en yeni teknolojisi olarak bu noktada devreye giren CC-Link IE TSN, Zaman Duyarlı Ağ (TSN-Time Sensitive Network) teknolojisinden yararlanan dünyanın ilk endüstriyel açık ağı olarak öne çıkıyor. Saniyede 100 megabit ile haberleşebilen endüstriyel haberleşme sistemlerinden 10 kata kadar daha hızlı olan bu yeni nesil teknoloji sayesinde, Sanayi 4.0’ın gereklerini yerine getirmek çok büyük ölçüde kolaylaşıyor ve sanayicilerin rekabet gücü artıyor.
Dijital dönüşümde sanayinin geleceği
Paylaş