Dünya’da dijitalleşme ile birlikte ekonomi ve rekabet görülmediği kadar hızlanmış durumda.
Dünya Ekonomik Forumu’na göre dijital dönüşümün sosyal ve ekonomik açıdan yaratacağı değerin 10 yıllık dönemde 100 trilyon dolar, dijitalleşmenin diğer sektörlerle birlikte toplam net ekonomik faydasının ise 30 trilyon dolar olacağı tahmin ediliyor. Ek olarak dijitalleşme ile mevcut işlerin teorik olarak yüzde 50’sinin otomasyon teknolojileriyle gerçekleştirilebileceği öngörülüyor.
Bilindiği gibi “Dijital dönüşüm”; bilgi teknolojilerinin yoğun kullanımı ile iş süreçlerinin ve bilgilerin hızlı, para ve zaman tasarrufu sağlayarak elektronik ortama taşınması olarak tanımlanmakta.
Şirketlerin büyükçe bölümü de yeniden yapılandırma çalışmalarını tamamlamalarından sonra iş süreçlerini yazılım şirketleri aracılığı ile elektronik ortamlara taşıyarak süreçlerini dijitalleştirdiler.
Çoğunlukla üretim alanında faaliyet gösteren şirketler üretim hatlarında; toplam kalite, yalın üretim ve kaizen iyileştirme gibi sistemlerinin gereği robotik sistemler, yapay zeka ve IoT gibi yeni teknolojiler ile akıllı cihazlardan bilgi aktarım olanağı sayesinde önemli ölçüde dijital dönüşümü gerçekleştiriyorlar.
Örneğin; dijitalleşen işletmeler, düzenlediği kampanyalarında müşterilerine ölçülebilir veriler sunarak online kanallar aracılığıyla yeni müşteriler kazanıyor.
Yapay zeka, big data (büyük veri), blockhain, bulut bilişim, kurumsal kaynak yönetimi gibi temel teknolojiler, KOBİ’lerin kullanabileceği dijital dönüşüm teknolojileri olarak görülmekte.
Yerel rekabetten küresel pazarlara uzanan süreç dijital dönüşümle başlıyor.
Dijital dönüşüm, artık Kurumsal Kaynak Planlama ( ERP), Müşteri İlişkileri Yönetimi (CRM), büyük veriyi kullanmak ve analiz etmek, Nesnelerin İnterneti ( IoT), imalat sanayinin otomasyon süreçlerine entegrasyonu gibi kavram ve uygulamalar, bulut uygulamaları üzerinde gerçekleştiriliyor.
KOBİ’ler dijital çağdaki gelişmelere ayak uydurmakta zorlanıyor. Oysa KOBİ’ler, dijitalleşmenin kendilerine neler katacağını, sonrasında nasıl bir şirket haline geleceklerinin bilincinde olmalı.
KOBİ’ler için üretim süreçlerinde dijital dönüşümün sağlanması, kurumsal ve yönetsel yetkinliklerin geliştirilmesi, bilgi ve iletişim teknolojilerinin sağladığı imkânlardan faydalanma, e-ticaret ve e-ihracat uygulamalarının kullanımının önem taşıdığını anımsatmakta yarar var.
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın açıklamış olduğu Dijital Türkiye Yol Haritası Raporu’na göre, dijital dönüşüm faaliyetleri ile birlikte önümüzdeki 10 yıl içinde katmadeğerin 143 milyar dolardan 293 milyar dolara ulaşacağı öngörülüyor.
Bu 150 milyar dolarlık katmadeğer artışının yarısından fazlasının ise kimya, ilaç, motorlu kara taşıtları, makine ve teçhizat, yarı iletkenler ve elektronik ile gıda ve içecek ürünleri sektörlerinden geleceği tahmin ediliyor.
İhracatın 135 milyar dolardan 338 milyar dolara ulaşacağı, ihracatta yüksek teknolojili sektörlerin payının yüzde 3 seviyesinden yüzde 15 seviyesine çıkacağı, üretim sanayisinde toplam istihdamın ise 4.4 milyon kişiden 8.3 milyon kişiye yükseleceği öngörülüyor.
Türkiye Bilişim Derneği (TBD) Genel Başkanı Rahmi Aktepe’nin dijitalleşme konusundaki; Türkiye’nin Dijital Dönüşüm Endeksi 2019’da 2.94 iken 2020’de ise 3.06 olarak bildiriliyor.
Bir yükselme kaydedilmiş olsa da 1 ile 5 arasında bir puanlamanın yapıldığı değerlendirmede Türkiye’nin notu ‘orta’ olarak tanımlanıyor. Dünya sıralamasında yerimizi yükseltmek için ne yapacağımızı en kısa sürede belirlememiz gerekiyor. Bugün için artık teknolojiyi üretme açısından aynı kabiliyeti oluşturmamız şarttır. Bilişim sektöründeki iddiamızı yükseltmede 4 temel kritik etken; insan kaynağı, yazılım, donanım ve altyapıdır. Dijital Türkiye yolculuğunda öngördüğümüz dijital dönüşümlerin milli ve yerli teknolojiler ile gerçekleştirilmesi temel koşuldur. 2019 yılında yayımlanan ‘Milli Teknoloji Hamlesi’ni ‘Eylem’ haline getirmemiz şarttır” sözlerine katılıyorum. Dijital dönüşüme ayak uyduramayan KOBİ’ler, kaybedeceklerinin bilincinde olmalılar.