KobiEfor Sanayi Ekonomi Dergisi
2017-06-30 09:00:57

Ağzınızın Tadı Ruh Halinize Bağlıdır

Turgay Biçer

30 Haziran 2017, 09:00

21.yüzyılın ilk çeyreğinde enerji ihtiyacı, bu iş kolunun gündemin önemli unsuru olurken; dünya ülkeleri enerji yatırımları ve arayışları içindeyken gözden kaçırılan ve insanı yaşamsal etkileyen diğer bir unsur da kendinin enerji düzeyidir.
Dünyanın enerji gereksiniminden daha fazlası, insanın gün içindeki sahip olduğu enerji düzeyi, bireyin yaşamını doğrudan etkiler. Duygularımız, düşüncelerimizle birlikte davranışlarımızı ve dolayısıyla performansımızı belirlediğinden dolayı, içinde bulunduğumuz ruh halleri yaşam kalitemizi de önemli ölçüde etkileyecektir.
Ruh hallerimiz bir anlamda neyi başarmak istediğimizi, neyi nasıl yapacağımızı ve hayata bakış açımızı belirleyen önemli bir unsur olduğundan dolayı kendi haline bırakılamayacak kadar değerli ve önemlidir.
Sabah kalktığımızda enerjik değilsek, bir şeyleri yapmak ve başarmak için heyecan duymuyorsak, ayılmak için çaya kahveye ve ne olduğu belli olmayan enerji vermeyi vaat eden içeceklere sarılıyorsak, etrafımızı göremiyor, selamı sabahı unutuyorsak; yürüyen veya nefes alan zombilere dönmüşsek, mesleğimizin, pozisyonumuzun hakkını veremiyorsak, kendimizle ve başkaları ile sürekli didişiyor ve kavgacı ve isyankar ruh hallerindeysek, sadece kendimizin değil içinde yaşadığımız çevreyi ve işyerini de zehirlemekle meşgulüzdür; bu varoluşumuza bir hakarettir.
Aynı şekilde, akşam yorgun argın eve geliyor, konuşmaya bile takatimiz bile kalmamışsa eşimiz veya çocuklarımızla zar zor iletişim kurabiliyorsak, bir an önce kendimizi yatağa atmak için cebelleşiyor, yağlı ve kalorisi bol yemeklere kendimizi veriyorsak, yanında sigara, alkol gibi yanlış alışkanlıklarımız varsa egzersiz ve spor yapmıyorsak yaşam belirtisi olan “canlılık düzeyimiz” makamımız ve yaşımız ne olursa olsun işe yaramayacaktır.
O kadar eğitim al, binlerce lira öde, ne hayaller kur sonra güzel bir işe başla ama sonra yorgun savaşçıya dön; işte bu kendimize yaptığımız çok yanlış ve bir o kadar da anlamsız bir davranıştır; bir tükeniştir aslında…
Yaşamak bir sanattır; iyimser olabilmek, doğru beslenebilmek, merak duygusunu taze tutmak, doğru ve anlamlı ilişkiler kurabilmek, sevdiğimiz bir işi yapıyor olmak; sevmesek de yaptığımız işi, iş ahlakı gereği işimizi doğru ve amacına göre yapabilmek, bizi yaşama bağlayacak alışkanlıklar edinebilmek önemli ve değerlidir. İnsanın bilerek kendini tüketen tuzağa düşmesi çağımızın en tehlikeli bir hastalığıdır. Yaşam enerjimizi taze tutmak için canlılık düzeyimiz yüksek olmalı ve bunu da nasıl yapabileceğimizi öğrenmek durumundayız. Okullar bu konuda yetersiz yazık ki ama her birey kendi bireysel gelişiminin sorumluluğunu almak zorundadır.
İnsanın ağzının tadı kaçarsa onu hiçbir unvan kurtaramaz. Ağız tadınızı koruyun ve geliştirin lütfen. Mutlu insanlar çoğaldıkça başarılarımız ve refah seviyemiz de kendiliğinden artmaya başlayacaktır. Benden söylemesi…

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.